Geçtiğimiz hafta 2018 yılı üniversiteye yerleşme sonuçları açıklandı. Yaklaşık 857 bin kişinin lisans ve ön lisans programlarına yerleştiği bu dönem, 500 bin kişinin tercih yapmadığı, 128 bin kontenjanın da dolmadığı görüldü. Beklentilerin yeterince karşılanmadığı bu süreçte, eğitim sisteminin yeniden sorgulanması ve nelerin iyileştirilebileceği konusunda düşünülmesi gerektiği açıkça görülüyor.
Geleneksel yöntemlerle, bir eğitmenin sınıfa toplanan bir grup öğrenciyle karşılıklı ders yaptığı yüz yüze eğitimi (face-to-face) yüzyıllardır uyguluyoruz. Bu yöntemin doğal olarak kanıtlanmış birçok olumlu yönü olduğunu bilmekle beraber günümüzde teknolojik gelişmeler yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Eğitim teknolojileri denen bu altyapıların sağladığı yeni öğrenme modelleri ve teknikleri ile eğitimde dönüşüm ile birlikte verimlilik ve kolaylık sağlandığı gibi keyifli ve kalıcı bir öğrenme de mümkün olabiliyor. Hâlihazırda belirli alanlarda ve kurumlarda kullanılan veya önümüzdeki dönemde kullanılması düşünülen bu tür eğitim teknolojilerinin uygulandığı modelleri ve bunların ispatlanmış olumlu sonuçlarını da değerlendirmek gerekiyor.
Geleneksel yüz yüze öğrenme metodunun yanı sıra K12’lerde e-öğrenme sisteminin yaygınlaştırılması, dijital araçları kullanmaya yatkın yeni nesillerde mutlaka etkili olacaktır. Çoğunluğu 2000 yılında doğan “Doğuştan Dijial” (Digital Native) dediğimiz Üniversite sınavına giren bu öğrenciler, mobil telefonları, tabletleri, interneti, Youtube’dan video seyrederek öğrenmeyi zaten doğal kabul ediyorlar. Akademik bilgilerin bir bölümünü e-öğrenme yöntemiyle öğrenmeleri onlar için hiç de yadırganacak bir yöntem olmayacaktır.
e-öğrenme ile kısaca bir bilgi vermek gerekirse, uzaktan eğitim, çevrimiçi (online) eğitim diye de adlandırılan bu eğitim yönteminde öğrenci bilgisayar ile internet üzerinde eğitim alır. Bu teknik ile:
- Eğitimin içeriği görsel, işitsel medya ile zenginleştirilip pekiştirilir.
- Konuyu destekleyen dokümanlar veya linkleri paylaşılır.
- Eğitmen ile çevrimiçi veya dışında haberleşmeye olanak sağlar.
- Grup tartışmaları ve paylaşımlar mümkündür.
- Sınavlar, testler, ödevler ve değerlendirmeler yapılabilir.
Bu öğrenme yönteminin başlıca faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
- Öğrenci kendi öğrenme hızında eğitimi yönetebilir:
- Sınıf eğitiminde öğrenciye özel olarak eğitim hızını belirlemek mümkün olmaz. Ortak öğrenme ortamı yüzünden eğitmen eğitimin hızını kendisi belirler. Oysa çok hızlı öğrenen öğrenciler olduğu gibi çok yavaş öğrenen öğrenciler de vardır. E-öğrenme’de eğitimin hızı öğrencinin kontrolündedir. İstediği kadar tekrar edebilir, geri dönebilir ya da hızla ilerleyebilir.
- Öğrenmeyi zenginleştirecek tüm materyale tek bir noktadan erişir:
- Öğrenmeyi destekleyecek görsel, işitsel medya ile desteklenir. Konuyla ilgili resim, video, ses kaydı, dokümanlar, internet linkleri, kitaplar hepsi bir aradadır ve öğrenciyi en doğru şekilde yönlendirir.
- Öğrenci kendisi için en uygun saatte eğitim alabilir; zaman sınırsızdır
- İnsanın doğası gereği fiziksel performans da kişiden kişiye farklılık gösterir. Kimi öğrenci için öğrenmeye en uygun saat sabah saatleri iken kimisi için gece olabilir. Öğrenci kendisi için en uygun öğrenme saatini seçerek öğrenme verimliliğini maksimuma çıkarabilir. Zaman sınırı yoktur; istediği konuya istediği kadar zaman ayırabilir ve istediği kadar tekrar yapabilir.
- Konforludur; endişe-korku hissi azalır; motivasyonu artırır
- Öğrenci, eğitim için yol kat etmek zorunda değildir, evinden ya da istediği her yerden eğitim ortamına ulaşabilir. Herhangi bir kıyafet zorunluluğu ya da hazırlık gerektirmez. Anlayamadığı konuyu tekrar ediyor olmak ya da anlamadığını paylaşma endişesi taşımaz. Anlayamamak ya da öğrenememek yüzünden motivasyonunu kıracak bir endişe-korku oluşmaz, istediği kadar soru sorup, tekrar yapıp, test yapabilir.
E-öğrenme yönteminin uygulandığı sistemlere ÖYS –Öğrenme Yönetim Sistemi ( LMS -Learning Management System) deniyor. Günümüz koşullarında e-öğrenme sistemi kullanım amacına göre başlıca 3 farklı yöntemle uygulanıyor:
- Kurumsal ÖYS –Öğrenim Yönetim Sistemi (Corporate LMS-Learning Management System)
Kurumsal ÖYS’de firmaların/kurumların kendilerine özel içeriğinin çoğunlukla yine kendi çalışanlarıyla paylaştığı eğitimler anlaşılır. Bu içerik genellikle kuruma özeldir ve dışarısı ile paylaşılmaz veya sınırlı bir paylaşım söz konusudur.
- Akademik ÖYS –Öğrenim Yönetim Sistemi (Academic LMS-Learning Management System)
Akademik ÖYS’de eğitim kurumuna özel hazırlanmış bir ÖYS üzerinden e-öğrenme uygulanır. K12’ler, Üniversiteler ve eğitim kurumlarının kendilerine özel içeriği paylaştıkları bir platformdur. Bu içerik yine kuruma özeldir ve dışarısı ile paylaşılmaz veya yine sınırlı bir paylaşım söz konusudur.
- KAÇD – Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler (MOOC – Massive Open Online Courses)
Adına uygun şekilde herkese açık olan bir içeriğin çevrimiçi olarak sunulduğu sistemlerdir. Kimi zaman dersler ücretli olabildiği gibi kimi zaman da tamamen ücretsizdir. Bir dersi o konuyu dünyada en iyi bilen ya da öğreten kişiden bile öğrenebilirsiniz. Dünyanın en ünlü üniversitelerin derslerine katılmak ve yine o dersi Üniversite’de veren hocadan almak mümkün olur.
Coursera, Udacity, Udemy, Edx, bu konuda en bilinen birkaç platform olarak sayılabilir.2017 yılı verilerine baktığımızda 81 Milyon öğrenci, 800’den fazla Üniversite ve 9.400 den fazla dersin işlendiği KAÇD’lerin (MOOC) önemli bir öğrenme platformu olduğu görülebilir.(1)
Kitlesel Açık Çevrimiçi Dersler’in (MOOC) en önemli avantajlarını şöyle sıralayabiliriz:
- Kolayca büyüyebilir: sınıftaki öğrenci sayısının artması ya da yeni ders eklenmesi sorun değildir. Mevcut ortam etkilenmeden kolayca büyüyebilir.
- Kaynaklar elverişli kullanılır: çok iyi ve talep gören bir içeriğe (ders) ya da çok iyi bir eğitmenin dersine istendiği kadar öğrenci katılabilir, erişim sınırlaması yoktur.
- Ders, bireysel performansa göre ilerler: Her öğrenci kendi öğrenim performansına göre hızlı ya da yavaş ilerleyebilir, bu diğer öğrencileri etkilemez
- Maliyet, mekân, yer gibi sınırlamalar yoktur: internet üzerinden her yerden, her zaman erişmek mümkündür.
Bu yapıların mobil uyumlu oldukları da düşünüldüğünde, mobil telefon sayısı 78,9 milyon, internet kullanıcısı 70 milyon olan ülkemizde, dijital dünyaya doğan yeni neslin bu teknolojilerden yararlanacağı ve eğitimlerine önemli katkılar yapacağını da söylemek yanlış olmaz.
E-öğrenme yöntemi sadece öğrenci değil toplum ve yönetim açısından da birçok fayda sağlayabilir:
- Eğitimin Standardizasyonu ve kalitesinin artırılması: Herkese aynı içeriğin ulaşacağı e-öğrenme yöntemi ile eşitsizlik kaygısı aşılabilir. En ücra köşedeki bir öğrenci de tüm kaynaklara aynı oranda ulaşır ve yararlanır. Eğitime erişmede zorluk yaşayabilen engelli çocuklar gibi kitlelere de eğitime erişme imkânı sağlanır.
- Eğitim maliyetini düşürür, yönetimi kolaydır. Sistem bir kez kurulduktan sonra işletme maliyeti çok düşüktür. Kaynaklar herkes tarafından ortak kullanılır. Tek bir merkeze kurulup altyapı oradan yönetilebilir. Sınıf, mekân gibi operasyonel maliyetleri yoktur.
- Eğitmenlerin gelişimini artırır, paylaşım olanağı sağlar, iş yükünü azaltır. Eğitmenler de eğitim materyalini paylaşabilirler, ortak bir gelişim ortamı sağlanır. Bilgilerin güncellenmesi kolaydır.
Tüm bu sayılan avantajlara bakıldığında e-öğrenme metodunun K12’lerde daha yaygın olarak devlet desteğinde uygulanması öğrenimdeki verimliliği artırıcı bir alternatif olarak görülebilir. Yüz yüze yapılan geleneksel okul sistemine ek olarak resmi müfredatın öğrencilerin öğrenirken keyif alacağı ve hatta oynarken, eğlenirken öğrenebileceği bir şekle sokmak mümkün olabilir. Büyük beklentilerle girdiğimiz yeni dönemde eğitimde yapılacak reformlara eğitim teknolojilerinin de eklemleneceği ve eğitimde dönüşümün ülkemize getireceği devinimi umutla bekliyoruz.