Meta’nın Kasım 2023’te başlattığı “Öde veya Tamam” (Pay or Ok) abonelik modeli, reklam destekli bir hizmet ile ücrete tabi reklamsız bir deneyim arasında seçim imkânı sunarak, dijital gizlilik dinamiklerinde ve geleneksel çevrimiçi iş modellerinde önemli bir değişimi işaret ediyor. Halihazırda sadece AB, AEA ve İsviçre’de mevcut olan bu opsiyon kullanıcıların yıllık toplam 251.88 €’ya varabilen bir ücret karşılığında Facebook ve Instagram’daki hedeflenmiş reklamlardan kaçınmalarını sağlayarak geleneksel reklam tabanlı tarama deneyimine ücretli bir alternatif sunuyor.
Meta’nın sunduğu bu modelin büyük ölçüde AB’de Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR), Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ve Dijital Pazarlar Yasası (DMA) gibi düzenlemelerin öngördüğü yükümlülüklerin oluşturduğu karmaşık yasal çerçeve içinde yaptığı bir manevra olduğunu söylemek mümkün. Ücretli bir seçenek sunarak, Meta hem GDPR’nin rıza ve veri gizliliği yükümlülüklerine, hem de DSA ve DMA’nın şeffaflık, hesap verebilirlik ve adil piyasa rekabetinin sağlanması gibi geniş hedefleriyle de uyum sağlamayı amaçlarken hem de kullanıcı verileri üzerinden ticari kazanç sağlamayı sürdürüyor.
Reklamsız hizmete abonelik, Meta’nın abonelerin verilerini hedeflenmiş reklamlar için kullanmasını engellerken, diğer veri işleme faaliyetlerini durdurmuyor. Hizmetin kullanım koşullarının kullanıcılara ne kadar şeffaf bir şekilde iletilmiş olduğu da hem hukuki hem de etik bir diğer tartışmayı başlatıyor. Kullanıcılarda sahte bir mutlak gizlilik hissi oluşturmaya fazlasıyla elverişli bu durum, kişisel verilerin korunması bakımından çeşitli endişeleri de beraberinde getiriyor.
Eleştirilerin odağında “Öde veya Tamam” modelinin GDPR çerçevesinde özgürce verilen bir rızayı temsil etmediği yer alıyor. Buna göre eğer gizliliklerini korumayı seçer ve verilerinin hedeflenmiş reklamlar için kullanılmasını istemezlerse, kullanıcıların abonelik ücreti ödemek zorunda olması, gizliliği ücretli bir özellik haline getirerek, reklam amaçları için verilerini paylaşmayı reddedenlere bir anlamda maddi bir yaptırım uyguluyor.
Bu şekilde mali baskı altında verilen rıza ise GDPR’nin kriterlerini karşılamıyor. Bütün bu eleştiriler, veri parasallaştırılmasına dayalı iş modelleri ile kullanıcıların gizlilik ve veri koruma hakları arasındaki gerilimi vurgulayan, çevrimiçi gizliliğinin geleceği ve dijital rıza etiği üzerine uzun süre devam etmesi beklenen geniş bir kamusal tartışmanın sadece bir parçası. Meta, reklamlardan kaçınmak ve veri işlemeyi sınırlamak için ücretli bir seçenek sunarak gizliliği parasallaştırdığında, kaçınılmaz olarak ayrımcılık tartışmalarını ve gizliliğin temel bir hak mı yoksa sadece bazıları için erişilebilir bir lüks mü olduğu sorusu gündeme geliyor.
AB Adalet Divanı (CJEU) ve AB veri koruma otoriteleri, şimdiye kadar önceden işaretli kutuların veya bir bannerın ikinci katmanındaki reddetme butonlarının yasal olmadığı konusunda net bir tavır sergilemiş olsa da, Öde veya Tamam modelindeki gibi para talep etmenin sorun olarak görülüp görülmeyeceği henüz net değil.
Durumu açıklığa kavuşturmak için Ocak ayında Hollanda, Norveç ve Almanya (Hamburg) Veri Koruma Otoriteleri Avrupa Veri Koruma Kurulu’ndan (EDPB) konuyla ilgili yasal görüş talep ettiler. Max Schrems’in kurucusu olduğu ve Meta hakkında bu model de dahil olmak üzere pek çok yasal işlem başlatan NOYB’un başını çektiği 28 sivil toplum kuruluşu ve dijital hak savunucuları da “Öde veya Tamam” modelini, sunduğu mahremiyetin gerçek kapsamı konusunda kullanıcıları yanılttığı ve mahremiyeti bir ödeme duvarına bağlayarak sosyo-ekonomik eşitsizlikleri körüklediği gerekçesiyle eleştirerek 16 Şubat’ta EDPB’yi aksiyon almaya davet ettiler.
EDPB Görüşü
EDPB nihayet 17 Nisan’da beklenen görüşü yayınladı. Görüşte her ne kadar doğrudan Meta hedef alınmayıp DSA çerçevesinde çok büyük çevrimiçi platformların (VLOP) genel olarak sunabileceği ödeme gerektiren modeller ele alınsa da Alman Rekabet Kurumu’nun (Bundeskartellamt) Meta’nın farklı servislerden toplanan verileri sistematik olarak birleştirmesinin rekabet ihlali teşkil edeceğine ilişkin 2019 tarihli kararına sıklıkla atıf yapılarak, kişisel verilerin korunması ve rekabet hukuku bağlantısı vurgulanıyor.
Kurul, “Öde veya Tamam” modelinin şeffaflık ilkesine ve gerçek bilgilendirilmiş rızaya uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, kullanıcılara modelin etkileri ve koşulları hakkında yeterli bilgi sağlamasının önemini belirtiyor. Görüşte reklamdan kaçınmak için ücret ödeme seçeneğinin kullanıcıların serbest seçim yapmalarını nasıl kısıtlayabileceğine dair endişeler dile getiriliyor ve sonuçta EDPB, modelin kullanıcı rızası ve veri koruma standartları üzerindeki etkisine dair daha fazla açıklama talep ediyor. EDPB görüşü bu bakımdan bir rehber niteliğinde olup, soruna kesin bir çözüm sunmuyor, tartışmanın ne şekilde sonuçlanacağını Meta’dan gelecek açıklamalar ve zaman gösterecek.
Bu modelin ülkemiz de dahil olmak üzere global ölçekte benimsenip benimsenmeyeceği büyük ölçüde AB/AEA ve İsviçre’de “Öde ya da Tamam” yaklaşımının başarısı ve yasal kabul edilebilirliğine bağlı. Uzun vadede bu modelin çevrimiçi gizliliğin korunmasına ilişkin üzerinde uzlaşılmış hedeflerle ne derece örtüştüğü, kullanıcılara gerçekten fayda sağlayıp sağlamadığı ve özellikle uyum kisvesi altında dijital reklam ve veri kullanımı ortamını nasıl şekillendireceğini dikkatle takip etmek gerekiyor. Ayrıca, bu modelin diğer şirketlerin benzer uygulamaları benimsemesini teşvik ederek, gizliliğin evrensel olarak kabul edilen bir standart yerine bölümlere ayrılmış bir hizmet haline gelmesine yol açabileceği de önemli bir risk olarak karşımıza çıkıyor. Gelişme bu yönde olursa, bu durum dijital uçurumun derinleşmesine ve çevrimiçi gizlilik ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin normların değişmesine neden olabilir. Sonuçta, ‘Öde veya Tamam’ modelinin geleceğini, Meta ve diğer platformların stratejileri, düzenleyici çerçeveler ve tüketici tercihleri arasındaki karmaşık denge ve etkileşimler belirleyecek.