Dünden bu yana “Adil Kullanım Kotası” konusunda bir karmaşa yaşanıyor. Şöyle sorular sıralayabiliriz..
- Adil Kullanım Kotası kalktı mı, kalkmadı mı?
- Adil Kullanım kotası kalkmadı ise, değişen nedir?
- Gece 02:00-08:00 arası kullanılan kotadan düşmeyecek ne demek?
- Turk.net, Milleni.com ve Superonline’ın duyurduğu AKK kaldırma kampanyaları ne anlama geliyor?
- Fiber yatırım neden yapılmıyor?
- Firmalar Tarifelerini neye göre değiştiriyor ve neden fiyat artıyor?
- Adil Kullanım Kotası ne zaman kalkacak ve kalkınca ne olacak?
- 600 TL’lere ulaşan faturalar iddiası ne anlama geliyor?
Anlaşılan kafalar karışık !! Çünkü internet işleri karışık ama biz 2 cümle ile özetleyelim;
“Tekelin sürdüğü bir ülkede Adil Kullanım Kotası kaldırılması iyi bir şey değildir. Tarifelerin yükselmesi ve yetmiyormuş gibi üstüne faturalara ilave rakamlar gelmesi anlamına gelir”
Soruların cevaplarına gelince;
- Adil Kullanım Kotası (ya da noktası) henüz kalkmadı. Geçen yıldan beri UDH Bakanlığı tarafından, 2019 itibariyle (31 aralık 2018) kaldırılacağı duyuruluyor.
- 1 mayıs itibariyle değişen; kota dolduğundaki düşülen internet hızı. Daha önce tarife ne olursa olsun kota aşıldıktan sonra hız saniyede 3 Mbps’e düşüyordu. Şimdi bu alınan paketin büyüklüğüne göre değişiyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, örneğin,16 Mbit/s hızında AKK’li paketi bulunan bir abone, AKK veri miktarına ulaştığında indirme hızı en düşük 5 Mbit/s olacak ve abone fatura dönemi sonuna kadar bu hızda internet hizmeti alabilecek.
- Mevcut İnternet tarifeleri paylaşımlıdır. Tarifelerimiz bu nedenle “16 MB’e kadar” diye satılır. Yani aynı bant genişliğini bir kaç kişi kullanırız (operatörün tercihine göre 50-60 kişi olabiliyormuş). Bu nedenle internetin yoğun kullanıldığı saatlerde payımıza düşen internet hızı azalır. Ama gece 02:00-08:00 saatleri arası internetin en düşük kullanıldığı saatler olduğu için, indirmelerin bu saatlere çekilmesini teminen, böyle bir tanımlama yapılmış.
- Adil kullanım kotası kendi şebekesi olmayan firmalarda zor gerçekleştirilebilir. Çünkü maliyet riski var. Rekabette öne geçmek isteyen Turk.net 1 ay kadar önce Adil Kullanım Kotasını kaldırdığını duyurdu [1] ama bu kendi şebekesi ile sınırlı. Yani ancak kendi YAPA santrallarının olduğu yerlerde ve ADSL teknolojisinin tabiatı nedeniyle en fazla 16-24 Mbps yapılabilir. Yine ADSL nedeniyle genellikle 8 Mbps ve altı hızlar için geçerlidir. Çünkü YAPA dediğimiz şey, bakır altyapının paylaşımı olduğundan sadece ADSL’de AKK kaldırılmış oluyor. Fiberde olmuyor. Çünkü fiber yatırım yapmanın önü 2010’dan bu yana idari anlamda tıkalı. Firmalar istedikleri halde yatırım yapamıyorlar. Turk.net de fiber yatırım yapmaya istekli bir firma.Yukarıda da bahsettiğimiz üzere Türk Telekom’dan hat alınıp, satılması durumunda AKK kaldırmak zor çünkü ticari risk var (madde 7’ye bakın).2-3 gün önce de Superonline AKK kaldırdığı paketler duyurdu [2]. Milleni.com firmasının da AKK’sız paketleri var. Ancak 3 firmanın da Adil Kullanım Kotasını kaldırdığı bölgeler YAPA çerçevesinde yatırım yapabildikleri bölgeler. Superonline’ın fiber yatırımı Türk Telekom’dan sonra 2ci sırada. Ama özellikle İstanbul dışında.
Türk Telekom ve diğer firmalardan da AKK kaldırılmış paketler duymamız yakındır.
- Fiber yatırım yapılmıyor çünkü fiber döşemek için gerekli olan “kazı izni” 2010’dan bu yana İstanbul Belediyesi tarafından verilmiyor [3] ya da çok kısıtlı veriliyor; Örneğin İstanbul’da fiber kazı izni miktarı 2012’de 20 km, 2013’de 17 km ve 2014’de 16 km –yanlışlık olmasın bin km değil sadece 17 km– [4].Dİğer ülkelerle kıyaslamalı fiber miktarı yazılarımızı hatırlayacaksınız. 2005 yılında 30 milyon km bakır kablo ile OTAŞ’ın yönetimine geçen Türk Telekom’un fiber miktarının bu bakır kabloların yerini alması ve kapsama alanını sağlaması lazım. Uzmanlara göre, bunun için 3-4 milyon km düzeyinde olmalıydı [5]. Ama halen sadece 280 bin km civarında fiber kablo mevcut.Vatandaşların anayasal hakkı olan haberleşmeyi düzenlemekle görevli BTK ve Ulaştırma Bakanlığı, bu durumu düzeltmek ve ülkede haberleşmenin farklı farklı şebekelere üzerinden yürümesini temin etmek yerine, 2014 yılında “omurga tek kalsın” stratejisine yönelik düzenleme yaptı. Dolayısıyla fiberde sadece Türk Telekom’un ellerindeyiz. O da rekabet olmadığından fibere yeterli yatırımı yapmak yerine, defalarca yazdığımız gibi “Ronaldo” ile hız algısı yaratmakla meşgul.
Oysa 15 temmuz darbe girişimi sırasında da tek omurganın bir güvenlik riski taşıdığı ortaya çıktı [6]. Umarız Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri bir an önce “tek omurga”nın yarattığı –hem ticari, hem güvenlik– riski ortadan kaldıracak tedbirler alırlar.
Paul Doany’nin Genel Müdürlüğe gelmesiyle birlikte, tesis paylaşımı (yani Türk Telekom’un fiber altyapısı olan yerlerdeki paylaşım) konusunda bir miktar ilerleme olduğu da yine alternatif operatörler tarafından ifade ediliyor. Ancak hala yeterli değil.
- Başta Türksat olmak üzere firmalar tarifelerini yeni hızın kendilerine getirdiği maliyet artışı çerçevesinde yapıyorlar. Ancak şu anda AKK sonrası kullanım için faturaya otomatik yansıyan bir fiyat artışı henüz yok. Türksat gibi operatörlerin tarifelerinde yer alan “ek kullanım ücreti” gibi tanımlar, telefon açıp herhangi bir anda kotanıza ilave hız almanıza olanak sağlar ama bugün (2019 öncesinde) bilginiz dışında, otomatik fiyat artışı olmaz.
- En dikkatli okumanız gereken madde bu; Adil kullanım kotası (AKK) kalktığında, internet tarifelerine zam ve ayrıca faturalara ilave rakamlar gelecek. Halen tekel sürdüğü için tüm firmalar, satacakları internet erişimini çoğunlukla Türk Telekom’dan almak zorundalar. Kullanıcılarının aşırı internet kullanımı durumunda, birden bire kendilerinin fazla fatura/maliyet ile karşılaşma olasılıkları var. Dolayısıyla tarifelerine bu riski yansıtacaklar. Yani 2019’da fiyatlara zam geliyor.28 nisan tarihinde BTK, fiyatların düşürüldüğü Türk Telekom’a ait bir port transmisyon tarifesi onayı açıkladı [6]. Duyumlarımıza göre, hükümet internet konusunda sınıfta kalmasını düzeltmek ve penetrasyonu arttırmak istiyor. Yeni transmisyon tarifesi de, bu anlamda sektör tarafından olumlu karşılandı.Ancak belirtmek lazım; bu tarife alternatif telekom firmalarına bir alan açmakla birlikte, sadece düşük hızlarda satışı destekleyici fiyatlar içeriyor. Yüksek hızlardaki transmisyon fiyatları, küçük operatörlere adeta “dokunmayın” diyor.
Özetle, bant genişliği kendi kontrolünde olmayan, yani kendi transmisyon olanakları (YAPA) bulunmayan ya da sınırlı olan firmalar, Türk Telekom’dan alacakları bant genişliğinde, aşırı kullanım riskini hesaplayarak tarife yapmak zorunda kalacaklar. Yani internet fiyatları yükselecek. Bunun sonucunda muhtemelen rekabet daha da kötüleyecek ve sonuçta tüketicilerin karşılaşacakları internet fiyatları yeniden yükselecek.
Bunlar şu andan görülen ve tahmin edilenler. BTK 2019’da AKK kaldırmayı dengeleyici kararlar alır mı? Mesela alternatif şebekelerin önünü açar mı ve Türk Telekom port transmisyon fiyatlarında daha dengeli kararlar oluşturulur mu? Hep birlikte göreceğiz.
- Sosyal medyada karşınıza çıkacak olan 600 TL’lere ulaşacak faturalar tartışması ile adil kullanım kotasının kaldırılacağı 2019 sonrası dönem kastediliyor (gerçi Türksat fiyat listesinde böyle bir fiyat var ama hala haberli bir fatura tarzına işaret ediyor). 2019 sonrasında ise, eğer yetkililer tarafından gerekli önlemler alınmaz ise, –3G hizmetinin başladığı dönemde karşılaşıldığı üzere– kullanıcılar örneğin film izlerken ipin ucunu kaçırırlarsa, aşırı faturalarla karşılaşıyor olabilecekler.
Operatörler Yatırım Yapamıyor
Telekomünikasyon sektörünün TL bazında büyüme raporlasa bile, $ bazında küçüldüğü, karlarının azaldığı bilinen bir gerçek. Bugün son $ değişiklikleri sonrası operatörlerin internet tarifeleri 10-15 $’larda. Bu fiyatlarla firmaların $ bazlı yatırım yapması zor. Ancak süregiden seçimler içinde hükümet internet fiyatlarını arttırmak yanlısı olmadı. AKK hükümete de, operatörlere de bu anlamda iyi bir fırsat vermiş olacak. 2019 ile birlikte firmalar zam yapıyor olacaklar.
Özetlediklerimiz, 1 mayıs itibariyle internet erişimine gelen ya da gelmeyen değişiklikler. Olayın daha detayını anlamak isteyen aşağıdaki bilgileri okuyabilir.. Umarız bu aşağıdaki bilgiler, olayın daha iyi anlamanıza ve tekelin hala sürmesi durumunda neden sorun yaşanacağına dair farkındalığı arttırır.
Adil Kullanım Kotası Neden Var?
Burada olayı tam anlatabilmek için, azıcık telekom tarihi dersi vermek lazım. Malum, Graham Bell’den bu yana yaklaşık 1,5 yüzyıl boyunca telekom işleri tüm ülkelerde devlet tekeli idi (ABD hariç). 1970’lerde oluşmaya başlayan katma değerli telekom hizmetleri (fax gibi) konusunda devlet tekellerinin hantal kaldığı görüldüğünde, serbestleşme ve özelleştirme düşünceleri oluştu.
1990’lardan itibaren tüm dünyada telekom sektörlerinde serbestleştirilme başladı. Her yerde devlet telekom firması dışında da özel firmalar oluştu. Yanısıra devlet tekelini frenlemek ve bu süreci tüketici lehine dengelemek için her ülkede düzenleyici kurumlar oluşturuldu. Ülkemizde de BTK bu nedenle 2000 yılında kuruldu.
Türkiye’de Serbestleşme 2004’de başladı. 2005’de de Türk Telekom özelleştirildi. Ancak 13 yıl geçmesine karşın, tekel hala kalkmış değil. Bunu ana omurganın ve diğer operatörlerin oluşturdukları şebekelerin büyüklüklerini kıyaslarsanız görebilirsiniz.
Ülkelerin yıllar içinde (Türkiye’de bu 177 yıl oluyor) vergilerle ve telefon ücretleri ile oluşturduğu ve toprağın altından evlere giden bakır ya da fiber telekom kablolarının maydana getirdiği bir ana omurga oluyor.
Bu ana omurganın yeniden meydana getirilmesi, para-emek-zaman olarak yeni bir 177 yıl değilse bile epeyce zaman alacağı için, ana omurga imtiyazı bir firmaya tahsis ediliyor ve bu firmanın omurgayı hem kendisinin kullanması, hem de ücreti karşılığında diğer telekom firmalarına kullandırtması (örneğin YAPA – yerel ağın paylaşıma açılması). Ama Türkiye’de bu yıllardır olamıyor.
Türkiye’de ana omurganın yönetilme imtiyazı özelleştirme sırasında 2026 yılına kadar yani 21 yıllığına Türk Telekom’a verilmiş durumda. YAPA kuralları ise BTK tarafından güya 2006 yılı sonunda oluşturuldu [8]. Ama hemen arkasından Türk Telekom VDSL’e yatırım yaptı ve saha dolabından vermeye başladı. Bunun gerektirdiği VULA düzenlemesi de yapılmayınca, o dönemde Koç, Turkcell gibi firmaların yaptıkları YAPA yatırımları hep boşa çıktı.
Fiber ise yukarıda yazdığım gibi belediye yoluyla yani kazı izni verilmeyerek engellendi.
Dolayısıyla internet erişimi satan firmalar bant genişliklerini Türk Telekom’dan almak zorundalar (YAPA ile çok az miktarda oluşturulan şebekeler haricinde).
Firmalar tarife oluştururken, maliyetlerine bakar ve belli kabuller yaparlar. Bu kabullerin en önemlisi tabi ki kullanıcı başına MB tüketimidir. Ama kullanıcıların kullanımı dalgalanırsa yani çok yükselirse, tarife zarara dönüşür. Bu nedenle kullanıcının yükselebileceği bant genişliğine ait risk faktörünü de hesaba almak gerekir.
Adil Kullanım Kotası denilen şey ise, bunu rahatlatan bir unsurdur. Çünkü internet firmasının kullanıcı başına MB tüketimini bilebilmesi ve tarifeyi rahatlıkla hesaplaması anlamına gelir.
İşte Adil Kullanım Kotası bu nedenle var. Yani tekel olan firmadan satın alınan bant genişliğinin fiyatı ile son kullanıcıya satılan fiyat arasında korelasyon kurmak için. Tüketiciler tarafından hoşlanılmasa da, tekel sürdüğü sürece olması tüketici lehinedir.
Bugün tekel olmayan gelişmiş ülkelerde Adil Kullanım Kotası bulunmaz. Çünkü o ülkelerde çeşitli firmaların kendi şebekeleri vardır. Eski devlet tekeli ise, çeşitli firmalara rekabet edebilmek için ve düzenleyici kurum tarafından zorlandığı için eşit şartlarda fiyat uygular ve adil kullanım kotasına ihtiyaç kalmaz.
Bu noktada, Türk Telekom’un, diğer ülkelerdeki devlet tekellerinin aksine, hala maliyet bazlı fiyatlama yapmadığını, kendisine özel ve detaylarını açıklamadığı bir hesaplama sistemi ile tarife yaptığını da hatırlatalım [].
Fiber Miktarı Acınacak Düzeyde; Dolayısıyla Türkiye’de Adil Kullanım Kotası Var ve Düşük
Eğer Akamai’nin 2016’nın son çeyrek raporuna bakarsanız[9], Güney Kore’de kullanıcı başına ortalama internet kullanımı 26,1 MB’lerdedir. Türkiye ise 7,6 Mbps ile dünya 71cisidir. Yani Türkiye’deki altyapı zayıf durumdadır. Zaten yukarıda bu konuyu biraz anlattık.
Neden fiber dediğimizi de anlatalım; ses aktarımı için 150+ yılda döşenen bakır kablolar veri aktarımı için uygun değildir. Ancak bir takım yetersiz teknolojiler (DSL) ile veri aktarabilir hale geliyor. Veri iletimi için fiber optik kablolar kullanılması gerekir. Ancak bir anda tüm bakırları veri aktarımına uygun olan fiber optik kablolarla değiştirmek para-emek-zaman açısından zor bir operasyondur. Yıllar içinde adım-adım yapılması gerekir.
Dolayısıyla tüm ülkelerde fiberler belli bir plan çerçevesinde bakırların yerini alır. Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte 100 bin – 250 bin/yıl düzeyinde yatırımlar görülür.
2005 yılında 30 milyon km bakır kablo ile teslim edildiği raporlanan Türk Telekom’un bugün aradan geçen 12 yılda ve öncesinde döşediği tüm fiber kablo miktarı 220 bin km civarıdır. Oysa olması 30 milyon km bakır yerine 3-5 milyon km fiberdi. Şu andan- bu yok. Tüm Türkiye’de, alternatif telekom firmalarının döşedikleri ile beraber 280 bin km fiber kablo var. Bu da bant genişliğimizin düşüklüğünün bir nedenidir.
Adil Kullanım Kotası 2018’de Kalkınca Ne Olacak?
Operatörler kapalı kapılar arkasında kendi aralarında ve BTK – Ulaştırma Bakanlığı ile bunu tartışıyorlar. Yukarıdaki bölümleri dikkatle okudunuzsa, tekel olan bir ülkede, yani operatörlerin kendi transmisyon olanaklarına sahip olmadığı ya da transmisyon olanaklarının sınırlı olduğu ülkelerde, adil kullanım kotası olmadan tarife yapmak bir risk anlamına geliyor. Kullanım aniden patlarsa, tarifelerin de aynı anilikte değişmesi mümkün olmayacağı için bir sorun yaratacak.
Operatörler bu nedenle 2018 sonunda tarifelerini AKK’siz durumun riskleri oranında yükseltmek zorunda kalacaklar. Bir tek Türk Telekom (kendi omurgasına ve fiyatlarına sahip olduğu için) fiyatlarını istediği gibi ayarlayabilir, düşük kalabilir. Tabi bu da diğer operatörler üzerinde başka bir baskı unsuru ve rekabette bozulma anlamına gelecek.
Kim kazanacak? Muhtemelen kullanıcılar değil. Çünkü tekel = fiyatlarla istediği gibi oynamak ve kaliteye aldırmamaktır. AKK’nin kaldırılması –eğer önlemler alınmaz ise– dengeyi iyice bozarak, tekeli daha da ağırlaştırabilir.
Çözüm Nedir?
Çözüm tek cümle ile : “Tekelin Kalkmasıdır”. Aksi takdirde Adil kotanın kaldırılması, durumun ne olduğunun farkında olmayan tüketiciyi sonradan “yandım allah” diye bağırtacak fiyat artışları ve faturalar ile karşı karşıya bırakacaktır.
Tekel kaldırılsa da, kaldırılmasa da, Türkiye’nin omurgasını yöneten Türk Telekom’un artık kendi bildiği gibi tarife yapması yerine, “maliyet bazlı fiyatlamaya geçmesi gereklidir [10].
Telekomünikasyon sektörünü tüketici lehine düzenlemek ve pazarı oluşturmakla görevli olan BTK, bu sene 17 ci yılını dolduruyor ama sektörün ana yapısını düzenlemek yerine, tarifelerle ilgileniyor. Halbuki altyapı yapmanın önünü açsa, maliyet bazlı tarife yapmayı mecbur bıraksa, alternatif şebekelerin önünü açsa, hem telekom firmaları rahatlayacak, hem de tüketiciler rekabet içindeki sektörde fibersiz kalmadan, iyi bir fiyatla kaliteli hizmet alabilecek. Piyasaya başka bir müdahele yapılmasına da gerek kalmayacak..
Siyaset, popülist bir yaklaşımla ya da farkında olarak, “internet için iyi bir şey yapıyorum” diyerek aslında fiyat artışlarına zemin sağlıyor. Adil Kullanım Kotası bu altyapı ve tekel durumunun sürmesi durumunda, tüketicinin lehine değil, aleyhine bir durumdur. Bunu farkında olmak lazım..
[1] Turk.Net Adil Kullanım Kotasını Kaldırdığını Açıkladı
[2] Turk.Net’ten Sonra Superonline da Kotasız Tarife Açıkladı
[4] elkoder: 4G’ye Geçiş İçin Fibere Yatırımın Artması Şart
[5] DDOS Siber Saldırısı Türkiye’ye Ne Gösteriyor? Ne Öğretiyor?
[6] Darbe Teşebbüsü, İletişimde Tekel’in Ülke Güvenliğine Verebileceği Zararı Gösterdi
[7] Türk Telekom IP VAE Hizmeti Port ve Transmisyon Ücretleri Revizyonu
[8] Dr.Acarer : 2006 Sonunda Yürürlülüğe Giren YAPA Önemli Bir Adım – 3