T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu ve Reklamverenler Derneği işbirliği ile düzenlenen Birinci Reklam Sempozyumu, reklam sektörünün tüm paydaşlarınınkatılımı ile 4 Kasım 2010 Perşembe günü Conrad Otel’de gerçekleştirildi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün’ün de katılımı ile gerçekleşen, ‘ekonominin can suyu reklam’ın, toplumsal, finansal ve kamusal perspektiften değerlendirildiği sempozyumda, açılış konuşmasını yapan Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura, günlük kısır çekişmelerinin bırakılması gerektiğine dikkat çekerken “Neden 5 milyar dolarlık bir reklam sektörü yaratmayalım ki?..” dedi.
“Televizyonlarda örtülü reklam kalkacak, reklamın gücü ekranlara yansıyacak”
Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün’ün sempozyumda, reklam sektörüne müjde verdi. Sayın Nihat Ergün konuşmasında; “Yaşadığımız ortamı tahlil etmek ancak reklamla mümkündür. Artık, üretim sadece satış demek değil. Üretimi örgütlemek lazım. Çünkü talep ve beklenti değişti. Üretim de bile belirleyici müşteri. Bu nedenle iletişim kanallarının gücü ve etkinliği yadsınamaz…” dedi.
Bakanlık olarak daha esnek olacaklarını belirten Sayın Ergün; “Örneğin örtülü reklam konusundaki mevzuat yanlış. Bunu mutlaka değiştireceğiz. Bir film yapıyorsunuz sokaktaki tüm tabelalar kapatılıyor. Film film olmaktan çıkıyor. Aynı şey dizi filmler için de geçerli. Aynı şekilde, dergilerin yaşaması için de promosyon hayati önem taşıyor, bu konuda da daha esnek hareket edeceğiz” dedi.
“RTÜK yasası şuanda parlementoda görüşülüyor”
Ergün sözlerine şöyle devam etti. “Bakanlığımız bünyesindeki Rekam Kurulu, bu konudaki hassasiyetimizi en iyi şekilde uygulamaktadır. Kurul bünyesinde 12 kamu, 15 sivil toplum örgütü el ele tüketici lehine çalışmaktadır. Özetle, hepimiz piyasa ekonomisi için çalışıyoruz. Ancak reklamların öncelikle toplumun değerlerine uygun olması bizim için önemli. Bakınız; 2009 yılından bu yana reklam kuruluna 4045 başvuru yapılmış. Bu başvuruların % 60’ı tüketici tarafından yapılmış. Bu da tüketicilerimizin reklam hakkındaki hassasiyetini açıkca gösteriyor. 1479 dosyadan 1365’i ise mevzuata aykırı. Mevzuatta problemli noktalar olduğunu biz de biliyoruz, hatta RTÜK yasası şuanda parlementoda görüşülüyor. Mesela örtülü reklam, promosyon yasası problemli olan konular. Ancak reklamverenin de daha hassas davranması gerekiyor. Tüm mevzuatı yanlış olarak değerlendiremeyiz…”
“Reklamverenler radyoları unutmamalı”
Sayın Ergün; “Kredi nasıl bir cazibe ve reaksiyon oluşturuyorsa, reklam da tüketici ile üretici arasındaki cazibe unsurudur. Türkiye’de televizyon reklamı konusunda rakamlarımız iyi. Örneğin, dünyada televizyonların reklam pastasından aldığı pay % 39 iken, Türkiye’de bu oran % 55. Internet reklamlarına baktığımızda reklam payı dünyada % 13, Türkiye’de ise % 2 oranında. Radyo açısından da önümüz açık. Ancak, reklamcılar radyoları geri planda tutuyorlar. Bir kere daha düşünmelidirler” dedi.
“Reklam pazarı 2013 yılında 5 milyar TL’linin üzerine geçmelidir”
Türkiye’nin dünya tarihinin gördüğü en büyük krizine en son dahil olan aynı zamanda da ilk çıkan ülke olduğuna dikkat çeken Ergün, “2002 yılında 3.500 dolar olan GSMH, 2010 yılında 10 bin dolar seviyelerine ulaşmıştır. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri Türkiye olacaktır. Sektörlere bakacak olursak 2001 yılında Türkiye’de 90 bin otomobil satılıyordu, 2010 yılının satış rakamarı 500 bini aşacaktır. 2002 yılında cep telefonu abonesi 23 milyon iken, bugün 63 milyona ulaşmıştır. 2002’de 4 milyon internet kullanıcısı varken, bugün 33 milyonu bulmuştur. Tüketici kredilerinin rakamlarına da bakacak olursak, 2002 yılında 2.3 milyar dolar iken bugün 113 milyar TL.lik tüketici kredisi kullanılmıştır. Bu rakamlar hızlı büyümenin göstergesi. Ancak bu kadar hızlı büyüyen ekonomiye rağmen, reklam harcamalarında bugün ilk 6 ayın sonuçları 1.8 milyar TL. Bu noktada Reklamverenler Derneği’nin hedeflerini biz de aynen öngörüyoruz. Reklam pazarı 2013 yılında 5 milyar TL’liyi yakalamalı hatta üzerine geçmelidir…” dedi.
“Türkiye’de kişi başına düşen reklam harcaması sadece 14 dolar”
Bütün bunlara rağmen kişi başına düşen reklam harcamasının düşük olduğuna dikkat çeken Ergün, İspanya’da kişi başına düşün reklam harcamasının 101 dolar, Yunanistan’da 81 dolar, Bugaristan’da 32 dolar, Türkiye’de ise sadece 14 dolar olduğuna dikkat çekti.
“Pür liberal felsefenin mahsurları vardır”
Konuşmasında, reklamda denetime değinen Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün konuyla ilgili görüşlerini şöyle aktardı.
“Öyle reklamlar görüyoruz ki… Örneğin bir çay markası, bir bardak iç kilo ver diyor. Bu gibi örnekleri görmekmümkün. Reklamcıların tükecileri yanıltmaması konusunda bakanlık olarak çok hassasız. Dolayısıyla gerek reklamveren gerekse reklamcılar kurallara uymalı. Zira bugün batı dünyası dahi reklamları belli bir kural ve kaide dahilinde yapmaktadır. Müşterisi olan herşey satılır diye de bir kural yoktur. Bunun meşruriyeti kabul edilemez.
Örneğin Sovyetler birliği dağıldığı zaman, Türkiye tekstil alanında o pazara ilk giren firma olmuştu. Ama bir kolu dikilmeden gönderilmiş ceketler oldu. Sonra o pazarlardaki payımızı kaybettik, bir daha güvenli biçimde girmek çok zor oldu. Reklamı da kalite eksikliğini kamufule etmek için kullanılmamalı. Aksine iyi ürünün özelliklerini güçlü bir biçimde anlatmak için kullanılmalı.”
“Devletin gülen yüzünü göstermek için buradayız”
Reklamverenler Derneği ve T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu’nungirişimi ve Marketing Türkiye’nin organizatörlüğünde gerçekleşen Birinci Reklam Sempozyumu’nda sektöre yönelik görüşlerini de paylaşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün, “bu sempozum ile kamuoyu ile özel sektör ilk kez bir araya geldi. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Biz ceza vermek istemiyoruz, firmaların daha dikkatli olması gerekiyor. Güven çok önemli. Bir anda çok kazanılır, bir anda kaybedilir” dedi.
Sempozyumda birçok isim yer aldı…
Açılış konuşmasını Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet PURA’nın yaptığı sempozyumda, T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat ERGÜN, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. İlhan YERLİKAYA, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet ATALAY sektöre yönelik görüşlerini aktardı.
Toplantıda ayrıca, Euro RSCG Türkiye CEO’su Levent ERDEN, “Reklamın Felsefesi ve Trendler”, Nielsen Medya Grubu Genel Müdürü İsmail Hayri CEM ise “Reklamın Evreni” konulu sunumlarını katılımcılar ile paylaştılar.
Policy & Marketing Director of Communications Esra Erkal PALER tarafından yapılan, Advertising Standards Authority (ASA) sunumu, Reklam Kurulu, RTÜK, RÖK, Akademisyen sunumları sektör temsilcilerine farklı bakış açıları sundular.
Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nden Yrd.Doç. Fatoş KARAHASAN’ın moderatörlüğünde gerçekleşen “Reklamda Denetim” panelin konuşmacıları arasında ise, Reklam Kurulu Başkanı Ramazan ERSOY, RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut DURSUN, RÖK Başkanı Çetin ZİYLAN, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Dermatoloji Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr.Ertuğrul AYDEMİR, Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Doç.Dr. Can BİLGİLİ yer aldı.
“Avrupa’ya entegre bir resim çıkarmalıyız”
Reklam sektörünün ve sektörle ilgili devlet kurumlarının bir araya geldiği, ekonominin can suyu olan reklamı nasıl büyütüleceği, hep birlikte hareket ettikleri takdirde sektörün nasıl ivme kazanacağı konularının konuşulduğu sempozyumda, Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura, sempozyumun çıkış noktasını şöyle aktardı:
“Reklam dünyası ile ilgili tüm paydaşları bir araya getirerek reklam denetim süreçleri ile ilgili mevcut ve olası sorunların giderilmesi, reklam ile ilgili yeni konsept ve mecraların tartışılması için böyle bir platform oluşturduk. Her zaman reklam ve reklamverenler tarafındaki bütün oyuncuların bir araya gelerek çok sağlıklı bir kültür oluşturmaları gerektiğine inandım. Reklam Sempozyumu da böyle bir beklentiden yola çıkarılarak oluşturuldu. Yapmaya çalıştığımız bu oluşum, aslında, Avrupa’ya entegre bir Türkiye resmi için. Mart ayında WFA Dünya Reklamverenler Federasyonu ile bir toplantıda şunu net olarak gördük; onlar düşünce olarak bizden farklı bir yere gelmiş, biz ise onlardan tamamen farklı bir duruş içindeyiz. Örneğin bizim hala ölçümlere konusunda net bir tarif yapamıyoruz. Elbette ölçümlenemeyen bir reklam ortamı anlamlı olmaz. Ama biz halen ölçümlemede sağlıklı formülleri bulunmayan bir ortam yaşarken, insanlar dünyada başka konular konuşuyorlar. Avrupa’ya entegre bir resim çıkaralım derken bunu kastediyoruz. Bu pastanın büyümesine yönelik hizmet verelim, bu arada da gelişmiş ülkelerde neler yapılıyorsa onların modellemesini yapalım. Yola çıkış nedenimiz de budur…” dedi.
Pura; “Biz ayrıntılarda kaybolurken, dünya reklamverenlerinin gündemi çok farklı. Dünya reklam sektörü; ‘Reklamın değeri nedir?’, ‘Reklamda özdenetim ne kadar önemlidir ve şeffaf olmalıdır?’, ‘Yeni pazarlama teknikleri nelerdir?’, ‘Rekabetin genel durumu nasıl olmalıdır?’ sorularının yanıtlarını arıyor…” şeklinde sözlerine devam etti.
“Hedef 5 milyar dolarlık bir pazar”
Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet PURA yaptığı açıklamada sektöre dair şu rakamları paylaşıyor. “Türkiye’deki reklam yatırımları 2008 yılının sonunda 3,2 milyon TL’ydi. Ekonomik kriz işin içine girince bu rakam 2009 yılında 2.7 milyon TL oldu. Reklamverenler Derneği olarak, en azından bir önceki senenin yüzde 15 kaybını kapatacağız ve reklam yatırımları 3.2 TL’ye gelecek diye öngördük. 2010 Haziran sonu rakamlarına baktığımız zaman toplam reklam yatırımlarında yüzde 36’lık bir büyüme var. Bu artış adet bazında da olabilir fiyat artışlarıyla ilgili de olabilir. Ama bu çok sağlıklı bir gelişme. Biz de çıtayı yükseltelim istedik. Artık hedefimiz orta vadede 5 milyar dolarlık bir pazar.”
“Reklam dünya ekonomisinde önemli bir güç”
Reklamverenler Derneği Başkanı Ahmet Pura; “Reklamın tüm dünya ekonomisinin gelişmesinde çok önemli bir güç olduğuna inanıyorum. Tüm dünya üzerinde birçok yatırım var. Bu yatırımların tüketiciye yönelik yüzde yüz kapasiteyle çalışır hale gelmesi gerekiyor. O da bütün tüketimin artmasıyla oluşacak bir durum. Tüketim artarken o tüketimi artırmaya yönelik ürünlerin hepsinin kalitesi ne kadar önemliyse o ürünlerin tüketiciye tanıtımı da o kadar önemli. Bu bağlamda reklamın önemini çok net ortaya çıkıyor. Bu nedenle ülke reklamcılığında rehavetin kalkıyor olması gerekir. Günlük kısır çekişmeleri bırakıp gelişmeyi kısırlaştırmamak gerekiyor. Böylelikle 5 milyar dolarlık reklam yatırımı hedefini gerçekleştirebiliriz….” dedi.
“Disiplinsiz demokrasi olmaz”
Ahmet Pura reklam yasaklarına ilişkin görüşlerini şöyle ifade etti: “Pazarlama bir bilim ise, yaratıcılık, hazırlık ve üretim bu bilimin birer faktörü ise, bence bunun içinde denetim de olmalıdır. Ama Türkiye geneline baktığımızda kurumların aşağı yukarı yenilenme ve gelişmeleri izleme dönemine girdiği ortada. Ben inanıyorum ki reklam konusundaki tüm taraflar denetim yapılması konusunda hem fikirdir. Ama denetimin bir de oto kontrol haline dönmesinin yararlı olduğu ortada. Sistemin içindeki paydaşlar kimlerse, onlar otokontrolü çalıştırırlarsa zaten kendi kendine sistem oluşur. O zaman da bir taraflar ceza kesiyor bir taraf ceza ödüyor gibi kısır bir tariften kurtulmuş oluyoruz. Şimdi ben reklam dünyasında tüm paydaşların birleştiği güvendiği bir ortamın oluşmasını sağlamak adına hepimizin neferlik etmesi gerektiğine inanıyorum. Biz bir süre önce bir çağrıda bulunduk. Dedik ki, ölçümlemeye yönelik hava sisli ve pusludur. Ama biz bu konuda arabulucu olmaya, uzlaştırıcı olmaya hazarız. Burada, tüm taraflarla bunları konuşarak güzel bir sonuca gidiyoruz. Barışın, karşılıklı anlayışın olduğu yerde, ne sorun olursa olsun, mutlaka mantıklı bir çözümü vardır…