Boğaziçi Üniversite’sinden 2 hafta evvel bir açıklama yapıldı. Bu açıklama beni meraklandırdı. Çünkü yurt sorununu neredeyse güllük gülistanlık gösteren bir açıklamaydı ama bildiklerim aşırı yüksek sayıda öğrencinin barınma imkanından yoksun kaldığı yönündeydi. Buna karşın rektörlükten gelen açıklamaya bakınca durum sanki farklıymış gibi yani ancak 1.200 civarı öğrenci yurtsuz kalmış da, onlara da çözüm bulunuyormuş gibi gözüküyordu. Bu açıklamanın resmini yukarıda görüyorsunuz.
Tabii ki muhataplarına sordum; yani öğrencilere. Öğrenci Temsilci Kurulundan (ÖTK) biri kız, biri erkek 2 lisans öğrencisi ile yaptığımız toplantıya eski mezunlardan Kerem Kurumlu da katıldı. Öğrencilere beraberce sorular sorduk. Aşağıda bölüm bölüm açıklamayı ve buna karşı öğrencilerin anlattıklarını göreceksiniz. Bu yazıyı yayınlanmadan önce Boğaziçi Üniversitesinde öğrenci olan başka arkadaşlara da gösterip, fikirlerini sordum.
Ayrıca dün de öğrenciler kulüp odalarının kapatılmasına yönelik bir açıklama yayınladılar. Bunu da burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
Ek olarak, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü açıklamasına “bazı yayın organlarının kamuoyunu tarafsız bir yaklaşımla bilgilendirme amacından uzaklaşarak” ifadesi ile başlamış. Bu nedenle öğrencilerin anlattıklarındaki kimi noktaları, 13 ağustosta gönderdiğimiz bir mail ile tek tek sorduk ve yazımızı 16 ağustosta yayınlayacağımızı da belirttik. Ama kendileri bu şeffaf sorulara cevap vermeyerek, kamuoyunu asıl kendilerinin yanlış bilgilendirmiş olabileceklerinii ortaya koymuş oldular. Sorduğumuz soruları, yazımızın en altındaki bölümde görebilirsiniz.
Şimdi öğrenci arkadaşlarımızın anlattıklarına yakından bakalım.
Yurtlarda İnternet Yer Yer Çekmiyor
Bu 2 öğrenci arkadaşa önce şu 2 soruyu yönelttim; “sizler yurtta yer buldunuz mu ve yurttan internet bağlantısı nasıl?”
Kız öğrenci, şu anda imtihanlar için yurtta kalabildiğini ama kış dönemi için kendisine yurt çıkmadığını söylüyor. Erkek olan öğrenci ise bir süre Kilyos’ta kaldığını ama kampüse otobüsle gelmenin 1,5 saat sürdüğünü, otobüs için yarım saat kadar sıra beklendiği, otobüsün bazen bozulabildiği ya da geç kalabildiği, denize çok yakın olduğu için binanın çok soğuk ve rutubetli olduğunu aktardıktan sonra şöyle dedi;
“Gerçekten Boğaziçi’nin karanlık yüzü, çok kötü şeyler yaşadık orada. İntihar edenler de oldu. Çünkü depresif bir yer. Sibirya gibi. Yazın iyi olabilir ama kışın yurt olmak için çok kötü bir yer. Sanki bir köşeye atılmış gibi hissediyorsunuz. Akşamları hiçbir sosyal faaliyet yok. Üniversite sınavına çok yoğun bir şekilde hazırlanıp gelmiş bir kişi olarak, öyle yoğun bir tempodan sonra “ben buraya bunun için mi geldim” diyorsunuz”
Yurttaki internet için ise, yer yer internetin çekmediği, bu nedenle internetin çektiği köşelerin arandığı gibi bir yorum yaptılar.
Yurt Kapasitesi Söylenenden Düşük, İstanbul Dışından Gelene Bile Yurt Çıkmıyor
Şimdi basın açıklamasına ve söylenenlerin gerçekte nasıl görüldüğüne bakalım;
Basın Açıklaması 24.07.2023 Bazı yayın organlarının kamuoyunu tarafsız bir yaklaşımla bilgilendirme amacından uzaklaşarak, Boğaziçi Üniversitesi yönetimini itibarsızlaştırmak amacıyla gündeme getirdiği “Boğaziçili öğrencilerin yurtsuz kaldığı” iddiaları ile ilgili kamuoyunu doğru bilgilendirme zorunluluğu doğmuştur. Boğaziçi Üniversitesi, lisans öğrenci sayısının üçte biri kadar yurt kapasitesiyle, İstanbul’daki diğer kamu üniversitelerine nazaran, öğrencilerine çok daha yüksek oranda barınma imkânı sağlamaktadır. Geçen sene Üniversitemizde yurt krizi olduğuna dair basında ve sosyal medyada kamuoyunu yanıltmaya yönelik çok sayıda haber çıkmış olsa da İstanbul dışından ve İstanbul’un uzak semtlerinden yurda başvuran öğrencilerimizin tamamı yurtlarımıza yerleştirilmiştir. |
Bu pasajda 2 ifadeyi sordum. İkisinin de yanıltıcı olduğunu belirttiler.
Öğrenciler bu açıklamadaki lisans öğrenci sayısının 3’de biri kadar yurt kapasitesi olduğu ifadesini doğrulamıyorlar ve 5 öğrenciden 1 kişinin yurt bulabildiğini hesapladıklarını belirtiyorlar.
İstanbul dışından ve İstanbul’un uzak semtlerinden yurda başvuranların tamamının yurtlara yerleştirildiği ifadesini ise yalanlıyorlar. konuştuğumuz 2 arkadaştan kız olan İstanbul dışından gelme ama başvurmasına karşın geçen yıl da, bu yıl da kendisine yurt çıkmamış durumda.
15 Kişilik Odalar mı? Öğrenciler Bu Şartlarda mı Okuyor?
Bu arada yurtların fiyatlarına dair açıklamada bir not yok ama sırası gelmişken onu da merak ettim ve sordum. Öğrenciler, her yurdun farklı fiyatları olduğunu belirtiyor. İmtihan döneminde 1.100 TL olan Kuzey Yurdu’nun eylülde başlayacak yeni dönemde zam göreceği ve 2.500 TL civarı olacağı kaydediliyor. Bu bir devlet okulu, ve yurtlarının parasız olması lazım ama öğrencilerden 2.500 TL gibi abuk bir fiyat mı istiyor?
Ya da bu ülkede “Kredi ve Yurtlar Kurumu” diye bir destek kurumu var. Bu kurum ne yapar? Öğrencilerin bu kadar pahalıya yer bulması, o kurumun lüzumsuz olduğunu göstermiyor mu?
Neyse devam edelim; Boğaziçi Üniversitesi’nde 23-24 Akademik yılı için 6 yurt açılmış gözüküyor. Etiler / Hisarüstü’nde yer alan Boğaziçi Üniversitesi’nin 6 tane yurdu var. Güney kampüste 1. Erkek yurdu, 1. Kız yurdu, Kuzey kampüste 3-4. Kuzey yurdu, hazırlık okuyanların kaldığı 3. Kilyos yurdu ve Kandilli yurdu. Bu yurtların resimlerini şuraya bakarak görebilirsiniz.
- 1. Erkek yurdunda 4 kişilik oda 1966 lira, bu 15 kişilik odalar da mevcut. 745 TL oluyor fiyat.
Bu beni hayli şaşırttı. 15 kişilik odalar bana sadece öğrencileri istiflemeyi hatırlatıyor. Sorduğumda şöyle açıkladılar;
“Evet. 15 kişilik odalar olacakmış. Bu daha önceden yoktu fakat kayyum kulüp odalarına el koydu ve o odalara da 5 tane, -artık kaç tane olacağını bilmiyorum- 3lü ranza konulacağını söylüyorlar.”
- 1. Kız yurdunda da 2 kişilik oda 2640 lira. Burada da 12 kişiye kadar çıkıyor en fazla, 12 kişilik de fiyat 900 Lira.
- Kuzey yurtlarında (kız ve erkek), lisans ve lisansüstü için fiyatlar değişiyor. 4 kişilik oda lisans için 2.300 Lira, 6 kişilik için 1.965 lira. Lisansüstü için bu fiyat 2.600 liraya kadar çıkıyor.
Burada 15 kişilik odayı hesaplarsak, 15 x 745 TL = 11.175 TL. Bu nasıl bir mantık? Boğaziçi Üniversitesi para kazanmaya mı çalışıyor? 15 kişi bir odada nasıl barınacak bunu hayal edebiliyor musunuz? 3 katlı ranza olayı da ayrı bir konu. Daha önce duyduğumu hatırlamıyorum. 3 katlı ranza acaba dengesini nasıl sağlıyor?
Merak edip, Boğaziçi Üniversitesi bütçeden ne alıyor diye de baktım; Kendi sayfaları güncel değil, tüh. Ya da artık bütçenin gözükmesini istemiyorlar. Ama 2023 Cumhurbaşkanlığı bütçe tablosuna bakarsanız (s.36) 1,2 milyar TL yönetim bütçesi verildiğini görürsünüz. Bunun 1,1 milyarını Hazine’den alıyorlar. Gerisi ise gelir diye gözüküyor. 2023’de ayrıca 41 milyon TL ek bir harcama daha verilmiş. 2024 bütçesi de belli; 1,4 milyar TL ve 2025 için de 1,6 milyar TL. 2021 yılında bu konuda yapılan haberlere bakarsanız, o yıl öğrenci başına 27 bin TL almış.
Deprem diyorlar ama 1 Senede Yurtların İnşaatına Hiçbir şey Yapılmadı
Açıklamaya devam edelim, yeni paragraflar şunlar;
Fakat İstanbul’un artan deprem riski, öğrencilerimizin depreme karşı dayanıklı yurtlarda barınmasını acil ve öncelikli hale getirmiştir. Yıkıcı Kahramanmaraş depremlerinin ardından, ivedilikle Superdorm yurt binamızı güçlendirme, Kuzey Kampüs 1. ve 2. yurt binalarını yenileme çalışmaları başlatılmış, bunun sonucunda önceki yıllarda 4.000 olan yurt kapasitemiz, bu yıl 2.809’a düşmüştür. Öğrencilerimizin güçlendirme çalışmalarından asgari düzeyde etkilenmesi adına Güney ve Kuzey Kampüste yer alan mevcut yurtlarımızın kapasiteleri artırılmaktadır. Ayrıca KYK ile yapılan görüşmelerimiz ile ek yurt kontenjanı alınması çalışmaları da sürmekte olup, mevcut kapasite artırımı çalışmaları ile birlikte 1200 civarında olan kapasite kaybımızın 500’ün altına indirilmesi hedeflenmektedir. Kuzey Kampüsümüzde geçen sene inşaatına başlanan yeni yurdumuz, 700’ün üstünde yatak kapasitesine sahip olacaktır. Ayrıca Üniversitemizin vakfı BUVAKIF tarafından kampüsümüzün bitişiğinde iki yurdun inşaat çalışmaları başlatılmıştır. Bu çalışmaların tamamen sona ermesiyle Boğaziçi Üniversitesi birkaç yıl içerisinde yine tüm öğrencisinin barınma ihtiyacını, depreme karşı tam dayanıklı hale getirilmiş binalarda karşılayacak duruma gelecektir.” |
Rektörlüğün bahsettiği depreme karşı güçlendirilecek olan binaların 1 ve 2. Kuzey yurdu olduğu belirtiliyor ve bu binaların boşaltıldığı için kapasitenin 4.000’den 2.809’a düştüğü belirtiliyor.
Okulun öğrenci sayısına bakalım dedik; ne yazık ki sayfaları (bütçe sayfasında olduğu gibi) güncel değil. 2021-2022 öğrenci sayısı olarak 16.497 öğrenciden bahsediliyor. O sayıyı alırsak, 16.497/2.809 = ~ 6 öğrenci.
Tabii ki, öğrencilerin bir kısmı İstanbul içinden olabilir, bir kısmı da ev tutmuş olabilir ama öğrencilerin % 75 civarının yurda başvurduğu bilgisi alıyorum. Yani 2021 rakamını kabul etsek bile 16.497 x % 75 = ~ 12 bin öğrenci yurt istiyor diye söylüyorlar. Ama eldeki rakam 2.809. Yani açıklama ile arasında çok büyük bir fark var. Neredeyse 10 bin öğrenciden bahsediyoruz.
Bu arada 2 öğrenci de, başka bir şeye dikkat çekiyor; açıklamada “Kuzey kampüsünde geçen sene inşaatına başlayan 700ün üstünde yatak kapasitesine sahip olacak” diye belirtilen bina için şöyle diyor;
“Kuzey kampüsteki 1 bina geçen sene yıktılar. Ve henüz temeli bile atılmadı. Benim yurdum direkt olarak o inşaata bakıyor, her gün inşaat seslerini duyuyoruz, hafta sonu veya içi fark etmiyor, sabah ve bazen geceleri de oluyor. Sürekli iş makinalarının, işçilerin girip çıktığını görüyoruz ama temeli bile atılmadı.
Bu arada geçen yıl Trendyol’un sponsor olduğu açıklanan yurt ve cami haberi vardı. Aşağıda buna dair resmi de görüyorsunuz (rektör naci inci, solda en başta). Bundan da bir haber yok henüz.
Kuralar Şeffaf ve Adil mi? Açıklamada Yanlış Bilgiler mi Var?
Açıklamaya devam edelim, yeni paragraflar şöyle;
“Üniversitemiz, mevcut lisans öğrencilerine şeffaf ve adil bir biçimde, kura ile yurt hakkı sunmaktadır. Kura kapsamı dışında tutularak öncelikli yerleşim hakkı olanlar, sadece üniversite sınavında dereceye girmesinden dolayı yurt bursu verilen öğrenciler, 2828 numaralı Sosyal Hizmet Kanunu kapsamında Devlet himayesinde bulunanlar ile %40 ve üzeri fiziksel engele sahip ve şehit veya gazi çocuğu olan öğrencilerdir. Ayrıca ailesi İstanbul dışında veya İstanbul’un uzak semtlerinde ikamet edip, Üniversitemize ilk kez bu sene kaydolacak öğrenciler de öncelikli olarak yerleştirilecektir. Üniversitemizin mevcut lisans öğrencilerinden ailesinin ikametgâhı İstanbul’un Üniversiteye yakın ilçelerinde olan öğrencilerin başvuruları sıralamaya alınmamıştır. İstanbul’un Şile, Beylikdüzü, Esenyurt, Büyükçekmece, Arnavutköy, Çatalca, Silivri, Adalar gibi uzak ilçelerinde yaşayan öğrencilerin başvuruları ise sıralamaya dâhil edilmiştir.” |
Öğrenciler kuranın bu açıklananlara göre yapılmadığı fikrinde. Nasıl yapıldığını, bilmediklerini söyledikten sonra şu haklı ifadeyi kullanıyorlar.
“Şeffaf olması için, kaç kişinin başvurduğunun ve yine kaç kişinin ve de hangi nedenle reddedildiğinin açıklanması lazım.
Ama kız öğrenci, neden reddedildiğini bilmiyor. Açıklamada İstanbul’un uzak ilçelerinden gelenlerin bile sıralamaya dahil edildiği yazıyor ama neden reddedildiğini öğrenemeyen kız öğrenci uzak bir şehirden gelmiş.
Açıklamada şu ifade var; “Kura kapsamı dışında tutularak öncelikli yerleşim hakkı olanlar, sadece üniversite sınavında dereceye girmesinden dolayı yurt bursu verilen öğrenciler” ama erkek öğrenci diyor ki;
“Arkadaşlarımın tamamı ilk 100e girmiş insanlar ve sadece 2 tanesine yurt çıktı. Normalde ilk 100’e girenlere yurt burs veriliyormuş ama onlara bile çıkmadı. O kısmı ben de anlayamadım, onlar da anlayamadı. Normalde ilk bursun 4 sene önce devam etmesi gerekiyor.”
Tabii ki bu noktada “itiraz süreci” olup olmadığını sordum. Yani öğrenci “ben ilk 100deyim, benim hakkım olması lazım” diyor mu?
“Çalışmıyor. Çünkü önemsemiyorlar, öyle bir şey yok. Neden şikâyet ediyorsun muhabbeti oluyor.”
Peki, şehit, gazi çocuğu durumu nasıl oluyor diye sorulduğunda şöyle cevapladılar;
“Olayı saptırmaya çalışıyorlar, ben buradan bunu anlıyorum. Kaç tane olabilir ki? 50 olsun, 100 olsun. Burada binlerce öğrencinin mağduriyetinden bahsediyoruz.”
Çok Detaylı Bir Belge Yükleme Süreci
Yeni bir konu da Kahramanmaraş depreminde zarar gören öğrencilerle ilgili. Açıklamaya kaldığımız yerden devam edelim, yeni paragraflar şunlar;
Değerlendirmeye giren öğrenciler, başvuruda beyan ettikleri bilgi ve belgelere dayanarak hesaplanan sosyoekonomik puana göre sıralanmış ve kapasite sayısında yurtlara yerleştirilmiştir. Sosyoekonomik puan, temelde aşağıdaki kriterlere göre hesaplanmaktadır: a) Anne ve/veya babanın hayatta olup olmaması, medeni durumu ve çalışıp çalışmaması, |
Öğrenciler, okul yönetiminin yurt başvurusunda çok detaylı bir belge yükleme sürecinden bahsediyorlar. Bu sene ilk defa iki basamaklı olarak incelenmış ve yanlış ya da eksik belge varsa onların düzeltilmesi için ek bir zaman verilmiş.
Hanenin toplam gelirinin aile fert sayısına bölünmesi sonucunda elde edilen fert başına gelirin, yoksulluk sınırının altında olup olmamasına, babaların maaşlarına, üniversitede okuyan kardeşinin olup olmaması, varsa üniversitenin ailenin ikamet ili dışında olup olmaması, ailenin kirada ya da kendi evinde oturması gibi bilgiler bu başvurularda sorulmuş ve tapu, SGK belgesi, bordro gibi belgelerle desteklenmesi de istenmiş.
Depremde Evi Ağır Hasarlı Olan Alınmadı mı?
Kahramanmaraş depremlerinin etkilediği ve olağanüstü hâl ilan edilen 11 ilde ikamet eden öğrencilerimiz için yukarıdaki kriterlere ek olarak puanlamaya yeni bir kriter eklenmiştir. Deprem bölgesinde konteyner ya da çadır kentlerde yaşamak zorunda kalan öğrenciler için ek puan verilerek barınma imkânı sağlanmıştır. Fakat ailesi deprem bölgesinde olduğu halde, çok yüksek gelir grubunda yer alan veya depremden asgari derecede etkilenen öğrenciler yerine, diğer bölgelerden gelen düşük gelir grubundaki öğrenciler öncelenmiştir. |
Çocuklar, depremzede olup da yurt çıkmayan çok kişi olduğunu söylüyor. Açıklamada yer alan “yüksek gelir grubundan görüldüğü için midir acaba” diye sorduk. Şöyle cevapladılar;
“Grupta birisi vardı. Evi ağır hasarlı olarak görünüyormuş fakat evi yıkılmadığı almamışlar onu. Yani evinin ağır hasarlı olmasını bile yeterli bulmamışlar. Evin fotoğrafını paylaşmıştı, biz de gördük, bina tamamen boş, çatlak zaten ve camları da yoktu ama onu yeterli bulmamışlar.”
Yukarıda da belirttik. Reddedilen sayısı ve nedenleri belirtilmediği sürece, bu Boğaziçi Üniversitesi yönetimi için eksi bir puan olmaya devam edecek.
160. Yılında Boğaziçi Üniversitesine Yakışıyor mu?
Son paragraf da şu şekilde;
Bu yıl 160. yılını kutlayan Boğaziçi Üniversitesi, barınma ve sosyal imkânlarını geliştirerek öğrencilerine daha iyi bir eğitim ortamı sağlamak için çalışmalarına aralıksız devam etmektedir. Üniversitemiz yönetimi, öğrencilerimize deprem güvenlikli binalarda hizmet sunmak için gerekli yatırımlar konusunda adımlar atmıştır. Öğrencilerimizin barınma imkânı başta olmak üzere, üniversitemizle ilgili tüm sorulara 0 212 359 54 00 numaralı çağrı merkezinden ulaşılabileceğini de belirtmek isteriz. Kamuoyuna saygı ile duyururuz. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü |
İBB’nin Konteynır Teklifi Neden Reddedildi?
Açıklama bu kadar ama açıklamada yer almayan daha çok onu var. Bunlardan birisi de, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin konteynır sağlama önerisini reddediyor olmaları.
Kerem Kurumlu bu noktada şunu anlattı :
“Geçen sene Sarıyer belediye başkanı ile ben mezunlar aracılığı ile görüştüm. Hatta bizden bir heyet gitti, o heyeti organize edenlerden birisiydim. Sarıyer belediye başkanı, “Konteyner kent için hazırlıklarınızı yapın, ben yer veririm size.” Dedi. Bir de inşaat mezunlarından, eski, 80li yıllardan mezun olup ENKA’da falan çalışan inşaatçı arkadaşlar, mezunlar, onlar da konteyner kentlerin nasıl yapıldığını iyi biliyorlar. İnşaatlarda filan yapıyorlar ya. Onlar da “biz hemen ayarlarız” dediler.
Aslında arka tarafta, mezunlar arasında o konteyner kenti yapabilecek çok kişi var. Sonuçta, normalde kayyumun yapması gereken bu işlerle ilgili paydaşları, yan mezunlar da dâhil olmak üzere, oturup bir komisyon kurup, “arkadaşlar problemimiz bu, yapabileceklerimiz bunlar, yapamayacaklarımız bunlar, siz ne kadar nereden nasıl destek veriyorsunuz?” demiş olsa, bu problemin çözülmesi en fazla 2, bilemediniz 3 ay.”
Hisarüstü’nün Gecekondudan Bozma Evlerine Mecbur Bırakılan Öğrenciler
Kerem Kurumlu başka bir konuya da işaret etti;
“Öğrenci arkadaşların ev bulma konusunda şöyle bir problem daha var: Hisarüstü’ndeki, zamanında gecekondu kurmuş veya ondan sonra gecekondunun üstüne 3-4 katlı apartman çıkmış, depreme karşı dayanıklı mı, değil mi, bilmediğimiz apartmanların ve onların açgözlü sahiplerinin ellerine bırakılıyorlar.
Ben diğer öğrenci arkadaşlarımdan o ev sahipleriyle neler yaşadıklarını biliyorum. Öğrencileri sürekli 3-4 ayda bir kira artırmak için taciz uyguluyorlar, evden vaktinde çıkmak gibi, bu öğrenciler bir şekilde derse mi çalışacaklar, okullarına mı odaklanacaklar, yoksa böyle barınma gibi bir problemi mı yaşayacaklar. Bunlar bizim hiç yaşamadığımız problemler.
Bir de oradaki ev sahipleriyle, mafyayla yüz göz oluyorlar. Geçen gün kız öğrencilerden biri yazmış, manavdaki birisi taciz ediyor bütün kızları. Bu tip şeylerle uğraşmak zorunda kalıyorlar.
Bırakın ev bulmak, parasını vermek, parasını verip parasıyla da rezil olma durumu var. Oradaki apartmanlar da apartman değil yani. 2-3 katlı, gecekondudan bozma yerler. Eskiden oralar gecekonduydu, biz 90lı yıllarda o gecekondulara girmeye çekinirdik. Çünkü orada uyuşturucusu da vardı, bilmem nesi de vardı.
Çocukları, öğrencileri oraya zorla itmiş oluyorlar. Hâlbuki orada düzenleme olması lazım. Kiralar en fazla şu kadar olabilir diye normalde bir üniversitenin oturup tüm bu A’dan Z’ye ele alması lazım ama üniversite demeye bin şahit lazım şu anda.
Bu arada üniversiteyi donduran, bırakanlar da var. Mesela, depremde etkilenmiş, yurt bulamamış, yurt çıkmamış öğrenci arkadaşlar ve bu sebeplerden dolayı üniversitesini donduran ve bırakan da var.”
Öğrenciler buna ek yaptılar;
“Bu tarz şeylerle uğraşıyoruz. Böyle şeyler de insanların dışarıya gitmesi de çok fazla artırıyor. Ben de buna dahilim. Zamanında okul arazisi olan yere gecekondu yapmışlar, oraya çökmüşler resmen ve oy kaygısıyla zamanında bunlara izin verilmiş, şimdi o gecekondulardan 30-40 bin lira kira istiyorlar. Bir öğrenci bu kadar kötü yerlerde yaşayıp bu kiraları nasıl ödeyecek? 30-40 bin lira çok ciddi paralar.”
Kerem buna ek yapıyor;
“Oradaki gecekondu mahallesinde 30-40 bin TL’ye çıkıyorsa bu ücretler, oradaki öğrenci sömürme amaçlı fiyatlar. Arz talep de tabii ama sonuçta bir düzenleme yok ve üniversite de buna göz yumuyor. Kendi öğrencisinin sömürülmesine göz yumuyor. Bilerek ve kasten.”
Amaç Cemaat Yurtlarına Yönlendirmek mi?
O noktada başka bir durumdan söz ediyorlar;
“Yurt çıkmayan, özellikle kadın öğrenciler ve eve çıkacak maddi durumu olmayan öğrenciler de, bu insanlar cemaat yurtlarına da bırakılıyor bir nevi. Bunların giriş çıkış saatleri 7 falan oluyor. Dini okumalar yapmak zorunda kalınıyor, namaz kılmak zorunda kalıyorlar.
Enes Kara’yı da yakın zamandan biliyoruz. Sonuçta böyle bir yurtta kaldığı için canına kıymış bir arkadaşımız. Bunun elimizde emsal bir örnek varken, bunlara mecbur bırakılmış insanların da olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bunu kızlar grubunda da duyuyoruz. Orada da bazı kızlar “acaba cemaat yurtlarını mı düşünsem” dediğini de görüyoruz.
Bazı aileler erkeklerin eve çıkmasına izin verse bile, özellikle kadınların eve çıkma ihtimali çok düşük, daha az oluyor.”
Okulda Neden Bu Kadar Çok Güvenlik Var?
Bir başka konu da şu;
“Okulda, çok fazla güvenlik elemanı var. Boşuna maaş ödeniyor, saçma sapan bir şekilde ve kişisel olarak öğrencilere karşı yıldırma politikası ve kin falan güdüyorlar. Mesela bir gün çocuklar çimlerde oturmuş bira içiyorlardı, güvenlikler gelip resim çekmeye başladı. Peteklerde gizli kamera var bu arada. Orada alkol alan insanları özellikle kartlarını iptal ediyorlar, kampüse girmesini yasaklıyorlar. Arkadaşımın da orada alkol alan birisi varken kahve içiyormuş ve onların kahvesini de alkol sandıkları için onları da biraz uyarı gibi bir şey yapmışlar. “Elimdeki şey alkol değil kahve” demelerine rağmen inanmamışlardı güvenlikler. Doğrudan suçlu muamelesi yapıyorlar. “
Buraya kadar okuduysanız, ne düşündünüz bilmiyorum? Ama ben çok üzüldüm bütün bu anlatılanlara ve ileri gitmek yerine geri mi gidiyoruz diye düşündüm. Özgür ve mutlu öğrenciler yerine, barınma sorunları yaşayan, güvenlikler tarafından iteklenen, yönetim tarafından sorularına cevap verilmeyen, tarikatlarla ya da mafyacı gecekonducularla karşı karşıya bırakılan bu öğrencilerden, yarının liderleri olmasını nasıl bekleyeceğiz? Ben “Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmak artık bir azap olmuş” diye düşündüm.
Boğaziçi Üniversitesinin Cevaplarını Duymak için Gönderdiğimiz Sualler
Yazının başında da söylediğim gibi, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, öğrencilerin şikayet ettiği konularda yazan basını “tarafsız bilgi vermiyor” diye suçladığı için kendilerine cevap hakkı tanıdık ve bu yazıdan 3 gün önce aşağıdaki sualleri gönderdik. Sanırım bu suallere cevap vermek zor olduğu için yazının yayınlanma saatine kadar geri dönüş olmadı. Sualleri gönderdiğimiz mail şöyle;
Naci Bey iyi günler Rektörlük olarak 2 hafta önce yurt sorunu konusunda bir açıklama yayınlamıştınız, Öğrenci Temsilciliğine sordum, bana biri kız biri erkek 2 arkadaş gönderdiler. İkisi ile yaptığım görüşme notlarını haber olarak yayınlayacağım. Ama size de cevap hakkı verelim; Haberi çarşamba günü T24’de yayınlamayı planlıyorum. Eğer zamanında yetişirse, sizin cevaplarınızı da eklerim: Aldığım bilgiler uzantısında sorularım şu şekilde;
İyi çalışmalar |
Son olarak, Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğü cevapları göndermek isterse, hala bekliyoruz, belirtelim.