Teknoloji alanında iyiye giden bir durum var. O da, girişimci-yatırımcı ortamının derinleşiyor olması. Ülkemizde 2000’deki Teknokentler Kanunu ile başlayan inovasyon ortamı, son yıllarda yatırım ekosisteminin derinleşmeye başlaması ve katmanlara ayrılması ile daha verimli hale gelmeye başladı.
Dikkatimizi çeken bir konu; eskiden para sahibi olanlar, fikir sahibinin fikrinin ya da şirketinin tamamını ya da büyük kısmını satın alırlardı. Şimdilerde kademeli yatırım yapmaya başladılar. Bazı start-up firmaların birden fazla kere ve zamanda yatırım aldığını görmeye başladık.
Bu alandaki son gelişmeleri anlamak ve turk-internet.com okuyucularına aktarmak için, İTÜ ARI Teknokent’in Genel Müdürü Doç.Dr.Deniz Tunçalp’le konuştuk. Çünkü geçtiğimiz dönemde, Tunçalp’in, yatırımcı ile proje sahibi arasında, adeta bir mekik gibi çalışarak, en verimli ortamı sağlamaya çalıştığını gördük. Zaten bu çalışmaları sayesinde de İTÜ Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezi Dünya üçüncülüğü, ve Avrupa ikinciliğine, Big Bang Startup Challenge yarışması dünya birinciliğine taşındı.
İTÜ ARI Teknokent’in başarıları hem Çekirdek’teki girişimlerin aldığı yatırımlarla, hem de İTÜ ARI Teknokent firmalarının yaptıkları projeler ve ihracatlarla ortada. Biz de yakından takip ediyoruz.
Bu söyleşiyi 5 bölüm halinde okuyacaksınız (henüz diğer bölümler yayına açık değil);
- Bu bölümde girişimci alanında yatırımcılar ne yapıyor onu okuyacaksınız
- 2ci bölümde Girişimci-Yatırımcı ekosisteminde Oyun Teorisinin kullanılması
- 3cü bölümde Yatırımcı alanındaki Durum
- 4cü bölümde devletin Yaklaşımı
- 5ci bölümde Genç bir Girişimci Adayı Ne yapmalıdır?
konuları var. İlk bölümle başlayalım…
turk-internet.com: Hocam artık yatırım alanında “Oyun Teorisi” kullanılması için bir çalışma içinde olduğunuzu öğrendik. Neyi kapsıyor bu?
Deniz Tuncalp : Türkiye’de ekosistemde ve belki dünyada da pek çok ülkede girişimciler, “yatırım almayı” önlerine bir hedef olarak koyuyorlar. Yani girişimci yatırım aldıysa başarılı, almadıysa başarısız zannediliyor… “Yatırım almak” bir hedef olarak konuyor, başarı göstergesi olarak konuyor.
Girişimcinin büyümesi için eninde sonunda bir yatırım alması lâzım, bu kısmen doğru ama yatırımı çok kutsallaştırınca bazen her şeyin önüne geçebiliyor.
Yani, sizin şirketinizi büyütebilmek için mutlaka yatırıma ihtiyacınız var ama bunu ne zaman alacağınız size bağlı. Belki işinizi oturttuktan sonra, gerçekten büyüme aşamasına geldiğinizde yatırım alırsanız, şirketin değerlemesi de daha yüksek olur.
Dolayısıyla bir an önce yatırım alayım değil, doğru zamanda yatırım alayım konusu var. Şirkete erken yatırım aldığınızda şirketin değerlemesi düşük olduğu için çok fazla hisse vermeniz gerekiyor. Eğer yatırım alamaz iseniz, zaten nefesiniz yetmeyebilir.
Zamanlama konusu önemli ve sizin açınızdan bir karar ağacı barındırıyor ama bir yandan da yatırımı tek seferlik bir şeymiş gibi görüyor çoğu girişimci de, yatırımcı da. Yani ben girişimime bir tane yatırım alacağım, sonra bir daha hiç almayacağım, ömür boyu o yatırımcı ile beraber yolumuza devam edeceğiz veya yatırımcı, “bir girişime yatırım yapacağım, o artık benim firmam olacak, ömür boyu birlikte yaşayacağız” diyor.
Bu, startup değil. Yani eğer tek tur yatırım alınıyor ise, zaten hiç bitmeyecek bir ilişkiye dönüyor bu iş ve ayrılmaz bir hale geliyorlar; o zaman o girişimin değerlemesi de artmıyor çünkü düşünürsek herhangi bir malın değeri, alınan satılan —buna hisseleriniz de, girişimcilerin hisseleri de ve şirket değerlemeleriniz de dahil—, talep olduğu zaman yükseliyor.
Öncelikle, birkaç tur yatırım alınacağını öngörmek lâzım. Siz eğer ihtiyacınız olan parayı tek lokmada almaya kalkarsanız, o zaman çok fazla bir para talep ediyor oluyorsunuz, böylece verdiğiniz hisse miktarı yükseliyor. Halbuki bu işin doğasında azar azar para alıp bir merdiven basamağı gibi kullanmak var. Az para al, onunla bir şeyler yap, şirketin değerlemesi yükselsin, bir daha para al, biraz daha bir şey yap, yine değerleme yükselsin gibi adım adım gitmek lâzım.
turk-internet.com: Bu söyledikleriniz ilginç. Hakikaten yatırım ile ilgili böyle bir düşüncemiz vardı; benim de öyleydi ama sonradan “bilmem kaçıncı tur yatırım” falan görmeye başladık. Türkiye’de sizin yaptığınız bu çalışmalar çerçevesinde de yatırım alma felsefesi de değişiyor mu?
Deniz Tuncalp : Tabii. Değişmeli çünkü klasik yatırımcı ve klasik yatırımdan çok farklı bir dinamiği var girişimciye olan yatırımın. Mutlaka bunun birkaç turda oynanan bir oyun gibi görülmesi lâzım. Yani “tek turluk” bir pazarlık değil, “çok turluk, çok taraflı bir pazarlık” olarak görülüyor olması lâzım.
turk-internet.com: Şirketten şirkete değişebilir mi?
Deniz Tunçalp : Her startup için böyle.
turk-internet.com: Bir örnek versek? Bu nasıl işliyor?
Deniz Tunçalp : Evet şöyle bir şey var: diyelim biz birinci tur şirketimize yatırım almamız gerekiyor, paraya ihtiyacımız var, şirketi var edebilmek için. Şimdi bunu aldığınızda içeriye bir yatırım sokmuş oluyorsunuz ve o yatırımcıya hisse verirken, aynı zamanda —azınlık yatırımcısı olacağı için— birtakım koruyucu hakları da veriyorsunuz. Mesela, yönetim kuruluna adam soksun, birtakım kararları bloke etme hakkı olsun, birtakım kontrol haklarına sahip olsun, küçük bir hissedar olmasına rağmen…
turk-internet.com: Azınlık hissedarı ne demek? Yüzde kaça Azınlık hissedarı diyoruz?
Deniz Tunçalp : 3,5,8,4 yani tek basamaklılardan bahsediyorum. Tabii zaten bu ilk başta böyle olur… yani birkaç çeşit oyun var burada.
Eğer ilk girişte çok fazla hisse verirseniz, takiben verecek hisseniz kalmıyor. Dolayısıyla ben yatırımcı olarak sizden belki daha büyük rakamlar istiyorum ama aslında o zaman takip turlarında yatırım alacak yeriniz kalmıyor.
Bakın, girişimcinin sattığı 2 şey vardır; özellikle startup ölçeğinde büyümek isteyenlerin. Bir ürününü/servisini satar, para kazanır, ya da hissesini satar para kazanır. Bu bir kerede satılacak bir şey değil. Azar azar hisse satarsınız, oradan bir para kazanırsınız; o kazandığınız para ile işinizi yürütür, malınızı, ürününüzü, hizmetinizi satarsınız. Dolayısıyla bunu böyle süreklilik arz eden bir perspektifte görmek lâzım.
Eğer ben ihtiyacım olan tüm parayı tek seferde almaya kalkarsam, şirketin büyük bir kısmını kaptırırım, o zaman da büyümeyi finanse etmek üzere satacak hissem kalmaz. Yani baştan erken aşamalarda yüksek boyutlu yatırım almak iyi olmayabilir eğer şirketin çok fazla hissesini veriyorsanız, takiben yatırımcı alacak hisseniz kalmadığı için.
Böylece, şirketin geri kalanını da başka yatırımcıya satacaksınız; o zaman niye yaptınız bu işi veya yüzde 40, yüzde 50 bir yatırımcının olduğu bir yere kim gelir, parasını verir de yatırım yapar? Çok turlu bir yatırım perspektifi bunun için lâzım.
Diyelim ben birinci turda yatırım aldım, ikinci tura çıktım ve benimle ilgilenen bir yatırımcı yok. O zaman o şirketin değerlemesi olabilir mi? Yani şirketin bir değerlemesinin olması için onunla ilgilenen, ona yatırım yapmayı arzulayan, bunun için bayılan çok sayıda yatırımcı olması lâzım ki, arz talep dengesi içinde şirketinizin değerlemesi yükselsin. Eğer bir malın bir alıcısı varsa, o malın fiyatını alıcı belirler. Dolayısıyla sizin aldığınız yatırım, takiben gelecek turlardaki olası başka yatırımcıları kaçırıyorsa, o zaman ikinci, üçüncü, dördüncü turda yatırım almaya kalktığınızda şirketinizin değerlemesi artmayacak demektir. Birinci turdaki yatırımcınız size istediği değerlemeyi dikte ettirerek, istediği fiyattan hisseyi alıp şirketin hakimiyetini aşama aşama ele geçirebilir.
2ci bölümü Doç.Dr.Deniz Tunçalp : Startup Yatırımcısının “Kazan-Kaybet Müzakeresi” Yerine “Kazan-Kazan”ı Tercih Etmesi Lazım – II adresinden okuyabilirsiniz.