İlk kez geçtiğimiz yıl Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan Korona virüsünün açtığı sorun, tüm dünyaya yayılarak bir salgın haline geldi ve o günden bu yana herkes bu problemi çözmek için uğraşıyor. Bu mücadelede Çin, Güney Kore gibi nispeten sistemli ve başarılı sonuçlar elde eden ülkeler varken, İngiltere gibi ülkeler de deneysel diyebileceğimiz cengâver tavırlarının olumsuz sonuçlarını görerek yön değiştiriyorlar. Yine de alınan sonuçların kısa vadeli olduğunun farkında olarak, tedbirli olmak ve pozitif deneyimleri örnek alarak ilerlemek en akılcı yöntem gibi görünüyor. Sosyal izolasyon, hijyene dikkat, tıbbi tedavi gibi temel konuları uzmanlarına bırakarak, teknoloji alanında başarılı ülkelerin neler yaptığını incelemeye devam edeceğiz. Bir önceki yazımızda Çin’de yapay zeka kullanılarak alınan olumlu sonuçlara değinmiştik. Bu kez daha spesifik olarak, Çin’in en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Huawei’nin bu alanda ne gibi katkılar sunduğuna göz atacağız.
Şirketin en önemli katkısının veri ve ses iletişim altyapıları olduğunu öncelikle belirtelim. İlk nesillerden başlayarak 5G mobil iletişim teknolojilerine kadar, tüm servis bileşenlerinin dünya çapında en önemli üreticilerinden birinin Huawei olduğunu biliyoruz. Bu yazıda yine iletişim altyapılarından çok, güncel problemimiz olan Korona virüsüne dair çözümlere odaklanacağız.
Yapay Zeka Destekli Teşhis Platformu
Çin Ulusal Sağlık Komisyonu, 4 Şubat 2020’de yayınlanan resmi tanı ve tedavi çözümüne COVID-19’un klinik tanı standardı olarak BT özelliklerini de dahil etmişti. Huawei, Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve Lanwon Technology ile yapılan ortak çalışmalar sonrası, COVID-19 için yapay zekâ destekli tıbbi görüntü analiz servisi geliştirilmiş ve kullanıma sunulmuştu. Bu görüntülü tanı sistemi, klinikteki doktorlara otomatik olarak, hızlı ve doğru bir şekilde sonuçları iletebiliyor. Bu platform aynı zamanda, uzak bölgelerde yeterli doktor olmaması durumunda da COVID-19’un teşhisinde destekleyici bir role sahip. Karantina baskısı ve doktorların ağır iş yüklerinin azaltılması açısından da yardımcı bir rolü olduğu söylenebilir. “Yapay zekâ + doktor sistemi”, manuel görüntü değerlendirmesinden onlarca kat daha hızlı ve verimliliği büyük ölçüde artırıyor.
Bilgisayar ve Yapay Zekâ Destekli İlaç Araştırmaları
COVID-19 salgınına karşı HUAWEI Cloud EIHealth ekibi tarafından kurulan ortak araştırma ekibi; “Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi”, “Jiaotong Üniversitesi Hastanesi”, “Çin Bilimler Akademisi Pekin Genomik Enstitüsü” ve “Huazhong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi”, bilgisayar destekli ilaç taraması çalışmalarına başlamış bulunuyor. Ekibin temel amacı ise tarama sonuçlarını mümkün olan en kısa sürede salgın önleme ve kontrolünde uygulamak. Yayınlanan ilk veri grubu, hâlihazırda kullanıma başlanan veya ilaç kütüphanesinde klinik araştırmalara tabi tutulan 8.506 ilacı kapsıyor. İlk aşama sonuçlarına göre etkili olabilecek 5 antiviral ilaç belirlenmiş. Bu inceleme sonucuna göre tedavide etkili olabilecek ilaçlar; Beclabuvir, Saquinavir, Bictegravir, Lopinavir ve Dolutegravir olarak açıklanıyor.
Bahsi geçen ilaç tarama araştırmaları, HUAWEI CLOUD EIHealth platformunda yapılıyor. Yapay zeka destekli HUAWEI CLOUD platformu, çeşitli algoritmaları, araçları ve güçlü bilgisayar mimarisi ile desteklediği yapay zeka modellerini işleyebilmek üzere, tıbbın hizmetine sunulmuş durumda. Doktorların rehberliğinde çalışan ekip, EIHealth platformunu kullanarak düzinelerce hedef protein ve yüz milyonlarca küçük moleküler bileşik için modellemeler, simülasyonlar ve hesaplamalarla, büyük ölçekli sanal ilaç taraması yapabiliyorlar. Kısa sürede gerçekleştirilen on milyonlarca simülasyon ve bilgisayar destekli hesaplama, ilaç tarama süresini aylardan saatlere indirebiliyor.
Uzaktan Eğitim
Huawei uzaktan eğitim altyapıları ile de izolasyon dönemlerinde önemli katkılar sağlamış. ULearning adını verdikleri LMS (Learning Management System) platformu ile uzaktan eğitimi kolaylaştırmış. ULearning’in LMS sistemlerinin temel özellikleri olan ders oluşturma, öğretme, öğrenme, yönetim, sınav, değerlendirme, araştırma için veri analizi gibi fonksiyonları var. Görselleştirilmiş çeşitli araçlar sunarak, akıllı ders kitapları / dijital dersler oluşturmak için eğitim kurumlarının tüm öğretim ve medyayı bir araya getirmesine ve entegre etmesine yardımcı oluyor. Kaynak kütüphane sistemi ve güçlü öğretim yönetimi özellikleri, kurumların “derse kaynak oluşturmada zorluk, düşük sınıflarda etkinliklere katılım, kalite kontrol ve yönetim öğretiminde zorluk” gibi sorunları çözmelerine de yardımcı oluyor. Enstitülerin sınıf öğretiminde dijital dönüşümle kazanmaları gereken yetkinliklere sahip olmalarına fırsat veriyor. Öğrencilerin hem çevrimiçi hem de fiziksel sınıf etkinliklerine katılımını artırmak için mobil sınıf araçları ve öğrenme kaynaklarının bütünsel kullanımını sağlıyor. Hem öğretmenin öğretim tasarımındaki yeteneğini hem de öğrencinin öğrenme etkinliğini artırıyor. Huawei yine bulut üzerinden BambooCloud adlı bir başka LMS sistemini de hizmete açmış durumda.
Kurumlar için Bulut Servisleri
Huawei, karantina döneminde işe gidemeyen ve evinden uzaktan çalışan kurumlar için de farklı bulut servisleri sunuyor. Yedekleme, güvenlik, bakım, işletme, veri tabanı gibi pek çok servisi, internet üzerinden erişilebilmek üzere işletmelere açıyor. Böylelikle zor günlerde iş sürekliliğine önemli bir katkı da sağlamış oluyor.
Huawei’nin COVID-19 korona virüsü mücadelesindeki katkılarını ve devam eden çalışmaları Huawei Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü James Liang ile konuştuk.
Turk-internet: İlk olarak 2019 Yıllık Raporu’ndan bahsedelim. Huawei için 2019 nasıldı? Şirket hedeflerine ulaştı mı?
James Liang: Tüm zorluklara rağmen 2019’da gözle görülür ölçüde artan bir iş performansına imza attık. Müşterilerimiz için değer yaratmak, her zaman için en önemli odak noktamız. Yılsonu rakamlarına baktığımızda, Huawei’nin bu hedefe ulaştığını görüyoruz. Huawei’nin global satış gelirleri yıllık %19,1 artışla 123 milyar USD olurken, net kâr 9 milyar USD’ye ulaştı. Şirketin tüketici iş grubu satış geliri %34 artışla 66,9 milyar USD oldu. Carrier olarak tabir ettiğimiz operatör ve GSM hizmetlerinde %3,8 artışla 42 milyar USD’ye, kurumsal (enterprise) iş grubu satış gelirlerinde ise yıllık %8,6 artışla 12,8 milyar USD olarak gerçekleşti. Huawei’nin işletme faaliyetlerinden elde ettiği nakit akışı ise yıllık %22,4 artışla 13,1 milyar USD’yi aştı. Ayrıca teknolojik yenilik ve araştırmalara uzun vadeli yatırımın bir parçası olarak bakıyoruz. Huawei bu bakış açısıyla, 2019 gelirinin %15,3’ünü, yani 19 milyar USD’yi Ar-Ge yatırımlarına aktardı. Şirketin son 10 yılda gerçekleştirdiği toplam Ar-Ge harcamaları, 84 milyar USD’nin üzerinde.
Turk-internet: Huawei, Çin’deki COVID-19 virüsünün salgınıyla başa çıkmaya nasıl katkıda bulundu? Çin’de kullanılan çözümler dünyanın geri kalanıyla paylaşıldı mı? Huawei, küresel bir şirket olarak salgını çözme çabalarında sorumluluk hissediyor mu?
James Liang: İş sürekliliği her zaman Huawei’in temel önceliklerindendir. Kriz zamanlarına, acil konulara ve olağanüstü durumlara her zaman hazır olmak için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Bu süreçte de Çin’de COVID-19 ile mücadele etmek için teknoloji tabanlı çözümler üretmeye başlayan ve virüsün ortaya çıktığı diğer ülkelere katkıda bulunan, öncü küresel şirketlerden biri olduk.
Hızlı hareket etmek COVID-19 da dahil olmak üzere tüm salgınlarda zararı en aza indirmenin temel anahtarıdır. Bugün teknoloji, bu tür durumlarda çok daha hızlı hareket etmemize olanak tanıyor. Bu süreçte, teknoloji şirketi olarak, doktorların yapay zekâ (AI) tabanlı teknolojiyi 3 alanda kullanmasına yardımcı olmayı amaçladık. Bu çözümler kapsamında;
• Teşhis süresini saatlerden dakikalara indirmek
• Tıbbi görüntülemede vaka tanılama süresini dakikalardan saniyelere düşürmek
• Tedavilerden sonuç almayı aylardan saatlere indirmek
Gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, onlarca test ve tıbbi görüntü dakikalarla ve saniyelerle sonuçlandı. Bu sayede doktorlar daha hızlı teşhis sağladı ve daha fazla hayat kurtarmak için hastalara daha fazla zaman ve çaba harcadı. Netice olarak da hastalar daha etkili tedavi edildi. Huawei Cloud ile sağlık kurumlarına ücretsiz yapay zeka destekli çözümler sunuldu.
Türkiye’de COVID-19’un ilk aşamasında, Çin’den ve diğer ülkelerden öğrendiğimiz şebeke operasyon deneyimlerini, yerel operatörlerimizle; “Acil durumlarda iletişim ağını yönetme” başlığı altında paylaşmaya başladık. COVID-19, ağ trafiği modelini aniden ve önemli ölçüde değiştirdi. Örneğin, hükümet önlemlerinden sonra virüsün yayılmasını önlemek için insanların evde kalmaya ve çalışmaya yönlendirilmesi, daha önce kentsel alanlarda ve iş merkezlerinde görülen yüksek kapasite ihtiyacını, yoğun yerleşim alanlarına çekti. Bu da büyük bir optimizasyon ve ağ kaynağının yeniden tahsis edilmesi gerektiği anlamına gelir. Günümüzde telekomünikasyon ve internet hizmeti gıda, su ve elektrik gibi temel gereksinimlerden biri oldu. Özellikle bazı acil durumlarda iletişim, hayat kurtaracak derecede kritik hale geldi. İletişimin sağlanmasında bir gereklilik olarak, telekomünikasyon ekipmanlarının zamanında temini ve teslimatı da COVID-19 salgını ile mücadelede önemli bir yer tutuyor. Operatörlerimizi desteklemek için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz.
Hepsinden önemlisi, bu özel dönemde Huawei Türkiye’nin önceliği, tüm çalışanlarımızı güvende tutmak. Sağlıklı, güçlü bir ekip olmadan toplumu desteklemek için hiçbir şey yapamayız. Çok erken aşamada, çalışanlarımızı virüsten korumak için özel bir komite kurduk. Ardından Huawei çalışanlarının enfekte olma riskini en aza indirmek için tüm önlemleri aldık. Türkiye’de COVID-19 vakası yaşanmadan haftalar önce, çalışanların kendilerini nasıl koruyacaklarını, yapabileceklerini ve yapmamaları gereken şeylerin listelerini, çevrimiçi günlük sağlık anketlerini, vücut sıcaklıklarını ve durumun farklı aşamalarında çalışma ortamı seçeneklerini anlatan bir rehber göndererek farkındalığı artırdık.
Ayrıca, Türkiye’nin COVID-19 ile mücadelesini desteklemek için Çin’den tıbbi malzeme bağışı sağladık. Türk hükümetine 200.000 medikal maske, 5.000 N95 tipi maske, 5.000 koruyucu gözlük, 5.000 koruyucu kıyafet ve 100.000 eldiven dahil olmak üzere toplam 3 milyon TL değerinde malzeme bağışladık.
Turk-internet: Biraz da Huawei Türkiye hakkında konuşalım mı? Burada kaç kişi çalışıyor ve bir Ar-Ge merkezi var mı?
James Liang: Huawei Türkiye merkez ofisi Ümraniye-İstanbul’da bulunmaktadır. Şu anda ofisimizde 1400’den fazla çalışanımız, özel ve kamu şirketlerine hizmetler sunan Ar-Ge, CNBG (Operatör Desteği), CBG (Tüketici Elektroniği), EBG (Kurumsal İşletme) ve yapay zeka ile bulut çözümleri sağlayan Cloud & AI BG birimleri faaliyet gösteriyor.
Buradaki Ar-Ge merkezimize 2009’daki kuruluşundan bu yana yaklaşık 248 milyon dolarlık yatırım yapıldı. Huawei Ar-Ge Merkezi’ndeki 580 çalışanımızın %90’ı Türk mühendislerden oluşuyor. Huawei Türkiye Ar-Ge merkezi, kablosuz ağlar, 5G, Kurumsal Dijital Dönüşüm, Yapay Zeka ve Büyük Veri çözümlerine odaklanıyor. Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi’nin ürünleri, halihazırda 30’dan fazla ülkede, 40’tan fazla müşteri tarafından kullanılıyor.
Turk-internet: Huawei’nin küresel olarak öncelikleri nelerdir? Örneğin cep telefonları, telekom altyapıları, bulut hizmetleri gibi.
James Liang: Huawei, bilgi ve iletişim teknolojisi (ICT) altyapısı ve akıllı cihazların önde gelen küresel çözüm, servis ve ürün sağlayıcısıdır. Telekom ağları, BT, akıllı cihazlar ve bulut hizmetleri olmak üzere dört temel alanda entegre çözümlerle, tamamen bağlantılı ve akıllı bir dünya için; her eve ve kuruluşa akıllı bir dijital dönüşüm hizmeti sunmayı taahhüt ediyoruz. Ortaklarımızla birlikte, telekom operatörlerine yenilikçi ve güvenli ağ ekipmanı sağlıyoruz. Farklı sektörlerdeki müşterilerimize de açık, esnek ve güvenli bilişim altyapısı ürünleri sunuyoruz. Ayrıca, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdiğimiz; istikrarlı ve güvenilir bulut hizmetleri de sağlıyoruz. Akıllı telefonlarımız ve diğer akıllı cihazlarımızla insanların iş, gündelik yaşam ve eğlence alanlarındaki dijital deneyimlerini geliştiriyoruz.
Huawei prensip olarak; açıklığı, şeffaflığı, iş birliğini ve paylaşılan başarıyı savunuyor. Müşterilerimiz ve iş ortaklarımızla hayata geçirdiğimiz yeniliklerle, daha sağlam bir endüstri ekosistemi geliştirmek için bilgi ve iletişim teknolojilerine değer katmak için çalışıyoruz. Türkiye’de akıllı ulaşım, akıllı şebeke, akıllı kamu güvenliği, akıllı sağlık ve akıllı eğitim gibi alanlara odaklandık. Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi mühendisleri sürekli çalışıyor ve çözüm üretiyor. Farklı değer teklifleri sunduğumuz ürünlerimizi test etmek için, operatörlerle de işbirliğine devam ediyoruz.
Turk-internet: Huawei, yapay zeka alanlarında başka hangi çözümleri sunuyor?
James Liang: Daha önce bahsettiğim tanı, vaka tanıma ve tedavi sonuçlarındaki zamanı en aza indirmenin yanı sıra, yapay zeka destekli bir çağrı merkezini de Çin’de ekosistemimizle hayata geçirdik. Bu çağrı merkezini, Otomatik Ses Tanıma (ASR), Doğal Dil İşleme (NLP) ve Metni Konuşmaya Çevirme (TTS) teknolojileri ile olası enfekte vakaları araştırmak, standart bilgi paylaşımı ve yüksek riskli kişileri tespit etmek için kullandık. Yapay zeka destekli çağrı merkezinde, aynı zaman diliminde makinenin yaptığı dış arama çağrısının insanın yaptığının 8 kat fazla olduğunu gözlemledik. Çarpıcı bir örnek olarak, 50 yapay zeka robotunun yardımıyla, telefon aramalarıyla 99 dakika içinde 372 yüksek riskli kişiyi teşhis ettik. Bu işlemi insanlar yapsaydı iş toplam 3,5 gün sürecekti.