IBM’in eLiza Projesi, tıpkı insanlarda olduğu gibi, kendi kendini konfigüre eden, optimal hale getiren, tedavi eden ve koruyan bir sistem oluşturmayı hedefliyor. Kendi kendini yönetebilir sistemler, hareket işlemlerinin ötesine geçerek tahminlere ve karar verme becerilerine sahip olacaklar.
Siz farkında olmadan zararlı bazı mikroplar vücudunuza saldırıda bulundular, bağışıklık sisteminiz onları tanımladı, bir dizi sistemi harekete geçirdi, saldırdı ve onları yok etti. Kısacası vücudunuz, siz farkında bile olmadan durumu kontrol altına aldı. Bunu, gün içinde hastalıklara karşı tekrar tekrar yapıyor.
Bir taksiyi yakalamak için koşarken anatomik sinir sisteminiz soluk alma hızınızı artırır, kalp ritminizi ayarlar ve enerji düzeylerinizi yükseltir. Vücudumuz bu fonksiyonları otomatik olarak düzenler. Bunları yapmak için bir saniye bile düşünmeyiz, bu sırada aklımız muhtemelen evdeki ya da işteki daha önemli şeylerle ilgilidir.
Günümüzde teknoloji, tam fonksiyonlu bilgisayarların herhangi bir cihaz içine entegre edilebileceği bir düzeye ulaşmış bulunuyor. Daha büyük sistemler, sayısız network, milyarlarca kullanıcı, trilyonlarca cihaz ve büyük sayıda hareket işlemleri, bunların hepsi karmaşanın çok daha yükselmesi anlamına geliyor. Karmaşa, yeni iş yükleriyle uğraşmak zorunda olduğumuz için yeni bir düzeye çıkıyor: Bir zamanlar yalnızca veri varken, artık verinin yanı sıra telefon, eğlence, reklam, zengin medya, büyük dijital kitaplıklar ve zaman içinde artacağı kesin diğer tür iş yükleri ortaya çıkıyor.
Daha hızlı ve güçlü teknolojilerin yayılmasıyla, tıpkı bir insan organizmasında olduğu gibi, kendi kendini yönetebilir altyapıların gerçekleştirilmesi bugün artık mümkün hale geliyor. eLiza Projesi de, bunu başarmayı amaçlıyor. IBM, tahmin yapma ve karar verme becerisine sahip sistemler geliştirmek için Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor. Projeyle, şirketlerin e-iş altyapısının kendi kendine yönetilmesi, kendi kendini optimize edebilmesi, kendi kendini konfigüre edebilmesi, kendi kendini tedavi edebilmesi ve kendi kendini koruyan sistemler oluşturulması hedefleniyor.
Öte yandan eLiza Projesi, iş dünyasındaki bir krize de yanıt vermiş olacak. Önümüzdeki beş yıl içinde teknoloji büyük bir hızla yayılmaya devam ederken, eğitilmiş sistem yöneticilerinin sayısındaki açık giderek büyüyecek; bu arada şirketlerin büyük bir kısmı sistemlerini mevcut bilgi işlem teknolojilerini kullanarak yönetemeyecek duruma gelecekler. eLiza Projesi’yle, şirketlere bugün mevcut olanlardan yüzlerce defa daha kompleks sistem ve teknoloji altyapılarını yönetme becerisi kazandırılacak.
‘eLiza’ isminin anlamı nedir?
Orijinal eLiza, 1960’lı yılların ortalarında insanlarla makineler arasında saydam iletişimin kurulmasını amaçlayan bir proje. eLiza ismi, aynı zamanda Deep Blue projesinin de arkasındaki isimlerden. Kendi kendini yönetebilir sunucular, hareket işlemlerinin ötesine geçerek tahminlere ve karar verme becerilerine uzanırlar.
IBM müşterilerine halihazırda bir dizi kendi kendine yönetim teknolojisi sunuyor. Belli başlı örnek olarak şunlar verilebilir:
IBM’in eLiza Projesi, tıpkı insanlarda olduğu gibi, kendi kendini konfigüre eden, optimal hale getiren, tedavi eden ve koruyan bir sistem oluşturmayı hedefliyor. Kendi kendini yönetebilir sistemler, hareket işlemlerinin ötesine geçerek tahminlere ve karar verme becerilerine sahip olacaklar.
Siz farkında olmadan zararlı bazı mikroplar vücudunuza saldırıda bulundular, bağışıklık sisteminiz onları tanımladı, bir dizi sistemi harekete geçirdi, saldırdı ve onları yok etti. Kısacası vücudunuz, siz farkında bile olmadan durumu kontrol altına aldı. Bunu, gün içinde hastalıklara karşı tekrar tekrar yapıyor.
Bir taksiyi yakalamak için koşarken anatomik sinir sisteminiz soluk alma hızınızı artırır, kalp ritminizi ayarlar ve enerji düzeylerinizi yükseltir. Vücudumuz bu fonksiyonları otomatik olarak düzenler. Bunları yapmak için bir saniye bile düşünmeyiz, bu sırada aklımız muhtemelen evdeki ya da işteki daha önemli şeylerle ilgilidir.
Günümüzde teknoloji, tam fonksiyonlu bilgisayarların herhangi bir cihaz içine entegre edilebileceği bir düzeye ulaşmış bulunuyor. Daha büyük sistemler, sayısız network, milyarlarca kullanıcı, trilyonlarca cihaz ve büyük sayıda hareket işlemleri, bunların hepsi karmaşanın çok daha yükselmesi anlamına geliyor. Karmaşa, yeni iş yükleriyle uğraşmak zorunda olduğumuz için yeni bir düzeye çıkıyor: Bir zamanlar yalnızca veri varken, artık verinin yanı sıra telefon, eğlence, reklam, zengin medya, büyük dijital kitaplıklar ve zaman içinde artacağı kesin diğer tür iş yükleri ortaya çıkıyor.
Daha hızlı ve güçlü teknolojilerin yayılmasıyla, tıpkı bir insan organizmasında olduğu gibi, kendi kendini yönetebilir altyapıların gerçekleştirilmesi bugün artık mümkün hale geliyor. eLiza Projesi de, bunu başarmayı amaçlıyor. IBM, tahmin yapma ve karar verme becerisine sahip sistemler geliştirmek için Ar-Ge çalışmalarını sürdürüyor. Projeyle, şirketlerin e-iş altyapısının kendi kendine yönetilmesi, kendi kendini optimize edebilmesi, kendi kendini konfigüre edebilmesi, kendi kendini tedavi edebilmesi ve kendi kendini koruyan sistemler oluşturulması hedefleniyor.
Öte yandan eLiza Projesi, iş dünyasındaki bir krize de yanıt vermiş olacak. Önümüzdeki beş yıl içinde teknoloji büyük bir hızla yayılmaya devam ederken, eğitilmiş sistem yöneticilerinin sayısındaki açık giderek büyüyecek; bu arada şirketlerin büyük bir kısmı sistemlerini mevcut bilgi işlem teknolojilerini kullanarak yönetemeyecek duruma gelecekler. eLiza Projesi’yle, şirketlere bugün mevcut olanlardan yüzlerce defa daha kompleks sistem ve teknoloji altyapılarını yönetme becerisi kazandırılacak.
‘eLiza’ isminin anlamı nedir?
Orijinal eLiza, 1960’lı yılların ortalarında insanlarla makineler arasında saydam iletişimin kurulmasını amaçlayan bir proje. eLiza ismi, aynı zamanda Deep Blue projesinin de arkasındaki isimlerden. Kendi kendini yönetebilir sunucular, hareket işlemlerinin ötesine geçerek tahminlere ve karar verme becerilerine uzanırlar.
IBM müşterilerine halihazırda bir dizi kendi kendine yönetim teknolojisi sunuyor. Belli başlı örnek olarak şunlar verilebilir: