IGF’in kapısına ulaşmakta bayağı bir zorluk çekmiştim. Eee kolay mı Birleşmiş Milletler topraklarına giriyorduk ne de olsa!! Kapıdaki polis barikatlarını atlattıktan sonra havaalanındaki güvenlikten geçer gibi bir kontrole maruz kaldım. Eşyalarımı kutuların içine bırakıp Xray’li kapıdan geçtim (Allahtan ayakkabıları çıkartmamızı istemediler). Kapıdan geçip içeri girdim ama çile burda bitmiyordu elbette. Kayıt masalarına gidip yaka kartlarını almak gerekiyordu. Pan’ın Labirenti kıvamında bir yolda dolaşa dolaşa sonunda masaya ulaştım. İsmimi söyleyip kartımı beklemeye başladım ama o da ne!! Görevli hanım elinde küçük bir kamerayla bana bakıyor! “Fotoğrafınızı çekeceğim lütfen sabit durun” dedi. Dakika bir gol bir gözetleme şenlikleri başlamıştı. Fotoğrafım çekildi ve gayet şık bir yaka kartına bastırılarak bana teslim edildi. Sezar’ın hakkı Sezar’a derler ya gerçekten iyi hazırlanılmış bir organizasyondu ve 10 dakika süren içeri girme çabasından sonra sonunda içerideydim!
Bir 5 dakika da içeride yürüme süresini eklersek Alternatif Bilişim Derneği’nin standına ulaşmam toplam 15 dakikamı aldı. Tüm kat, Sivil Toplum Kuruluşlarının standlarına ayrılmıştı ve çeşit çeşit milletten STK mevcuttu. Dernek olarak, bütün proposallarımızı reddeden ve çoğu görüşümüzü paylaşmayan IGF’i boykot edip etmemekte kararsız kalmış, sonunda da boykot etmemeye karar vermiştik. Doğru karar vermiş olduğumuzu o gün etrafı biraz dolaştıktan sonra anladım. Etraf tam bir STK cennetiydi çünkü. Gün içinde Derneğin diğer üyeleriyle birlikte diğer standları gezdik, bir çok değerli insanla tanıştık ve onları, IGF’i boykot etmek yerine ona alternatif olarak düzenlemeye karar verdiğimiz Internet Ungovernance Forum’a davet ettik.
İlginç bir şekilde “Ungovernance” kelimesi STK’ların çok hoşuna gitti. Ungovernance kelimesinin neyi ifade ettiğini merak ediyordu herkes ve neden böyle bir işe kalkıştığımızı soruyolardı. Biz de Dernek olarak IGF’le bazı görüşlerimizin uyuşmadığını, IGF’in gözetim, mahremiyet, sansür gibi çok önemli konulara “yeterince” ilgi göstermediğini, devlet ve şirketlerin IGF’te olması gereğinden fazla şekilde temsil edildiğini düşündüğümüzü anlattık. Internet Ungovernance Forum da tam burda devreye giriyor ve IGF’in eksikliklerini kapatıyordu.
Elbette ki IGF’le boy ölçüşmeyi düşünmüyorduk. IGF Organizayonu’nun hazırlıkları Ocak ayında başlamıştı, bizim hazırlıklar ise Temmuz ayının ortasında. IGF’e 3400 delege katılıyordu bizim etkinliğe 350. Hatta etkinliği düzenleyeceğimiz Bilgi Üniversitesi’ne gidecek shuttleların haritasını, derneğimizin Mapping Projeleriyle tanınan üyesi Burak Arıkan eliyle çizdi. Böylesine mütevazi bir organizasyondu bizimkisi.
Ama nedense IGF Organizasyonunu yapan BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) sanki varlığımızdan biraz rahatsız olmuş gibi duruyordu. Girişteki broşür masalarına bıraktığımız UngovForum Broşürlerimiz, BTK’nın isteği doğrultusunda masadan, hiçbir sebep gösterilmeden kaldırıldı ve bir daha broşürlerimizin konulmasına izin verilmedi.
Bu arada ilginç olaylara da denk geliyorduk. Mesela Türkiye’de yasaklı olan bütün sitelere, IGF alanında girilebiliyordu. Bir ara standımıza uğrayan bir BTK yetkilisine bunun sebebini sorduğumuzda, “Eeeee burası Birleşmiş milletler toprağı tabi ki her şey serbest olacak, siz de artık internet özgürlüğümüz yok demezsiniz” diyerek sevimli (trajikomik) bir espri yaptı, biz de kibarca güldük haliyle.
Sanırım BTK çalışanları gerçekten de çok esprili insanlar zira IGF’in açılış günü BTK’dan bir yetkili İnternet ve İnsan Hakları Atölyesi’nde Türkiye’de internetin özgür olduğunu belirtmiş ve bütün seyirciler kahkahaya boğulmuştu! Bunun dışında benim gözüme batan bir başka olay da IGF’in açılış oturumunda konuşan 20 delegenin sadece 2’sinin kadın olmasıydı. Bu durum Twitter’da da oldukça yankı uyandırdı. Felsefesi Multi-stakeholderism olan bir organizasyon için son derece ironik bir olaydı bu bence. Bu arada yapılan hesaplara göre IGF sırasında Multi-steakholder kelimesinin tam 35.243 kere kullandığı tahmin ediliyor!
Yukarıda da bahsettiğim gibi IGF’te yurtdışından ve Türkiye’den gelmiş bir çok STK tarafından bir çok panel ve atölye düzenlendi. Son derece faydalı tartışmaların yaşandığı bu paneller arasında oldukça aydınlatıcı ve bilgilendirici olanları da mevcuttu. O yüzden IGF için bütünüyle kötüydü dersek haksızlık etmiş oluruz sanırım. “IGF kötüydü de çevresi iyiydi” demek daha doğru olacak bu durumda.
Internet Ungovernance Forum’a gelecek olursak, hem Alternatif Bilişim Derneği hem de benim adıma son derece heyecan verici (belki de hayatımızın en heyecan verici) etkinliği oldu diyebilirim. Zorluk çektiğimiz bir çok mevzu oldu. Özellikle kısıtlı zaman ve maddiyat meseleleri bizi zorlasa da, bütün dernek üyelerinin canla başla çalışması sonucunda ufak tefek aksaklıklar dışında herhangi bir sorunla karşılaşmadan organizasyonu kazasız, belasız bir sekilde Tamamladık.
Evet belki IGF kadar görkemli bir organizasyonumuz olmadı ama konuklarımız bir o kadar görkemliydi. Mesela TOR’un geliştiricilerinden Jacob Appelbaum etkinliğe katıldı ve harika bir keynote konuşması yaptı. Ayrıca bizlere organizasyon sırasında da oldukça destek oldu, biz de kendisine muhtelif Türk Mutfağı yemekleriyle teşekkürlerimizi sunduk.
Internet Governance kavramının üstadı olan Milton Mueller harika bir workshop gerçekleştirdi, EFF’ten Katitza Rodriguez, ACLU’dan Chris Soghoian, Web We Want’tan Renata Avila panellerde konuştular. W3C’den Harry Halpin ve Article 19’den Niels ten Oever İstanbul Hackerspace üyeleriyle birlikte Cryptoparty’ler düzenlediler. Yurttaş Gazeteciliği, Alternatif Medya, Gözetim, Sansür, Ağ Tarafsızlığı, Kentte ve İnternette Mülküzleştirmeye karşı Dayanışma ile ilgili paneller yapıldı.
UngovForum o kadar ilgi gördü ki, IGF’in bu seneki Başkanı, Büyükelçi Janis Karklins, organizasyonu ziyaret etme gereği duydu. UngovForum’a Bilgi Üniversitesini açan Prof. Yaman Akdeniz’le karşılıklı bir oturum gerçekleştirdiler. Transformers vs Decepticons gibi bir olaydı gerçekten. (Janis Karklins’i Decepticon’lara benzeterek asla kötülemek istemem bu arada. Kendisi son derece nazik bir beyefendi, 10 dakika geç kalacağını bile mail atarak haber verme nezaketinde bulundu.)
Ve son olarak etkinliğin kapanışını yapacak olan Edward Snowden teknik bir aksaklık yüzünden etkinliğe katılamayınca, onun yerine en az onun kadar önemli olan Wikileaks’in kurucusu Julian Assange katıldı, Facebook ve Google gibi şirketlerin mahremiyetimize verdiği zararlar, özgür yazılım, NSA, Türkiye’de sansür, basın ve ifade özgürlüğü gibi konularda bilgi verdi ve özellikle kadın izleyicilerin soru sormasını rica etti. Bu inanılmaz bir istekti bence. Çok güzel sorular soruldu, çok güzel cevaplar verildi. Bu sırada #ungovForum hashtag’i dünya genelinde trending topic oldu ve sonunda üzülerek de olsa UngovForum’u kapattık.
Ben, kendi adıma bu organizasyon sayesinde inanılmaz tecrübeler kazandım, mesela ilk defa bir panelde moderatörlük yaptım (Dernek arkadaşım Seda’nın “sen aslansın, sen yaparsın” gazlamalarıyla), bir çok yeni insan tanıdım, takım çalışmasının gerçekten ne demek olduğunu öğrendim, çok güzel ve renkli anılara sahip oldum. Eminim bu diğer dernek arkadaşlarım için de geçerlidir.
Bu işe başlarken birbirimize, “acaba bu organizasyonun altından kalkabilir miyiz” diye soruyorduk, şimdi ise, “seneye IGF Brezilya’da yapılıyormuş biz ne zaman Brezilya’ya gidiyoruz” diye soruyoruz. Internet Ungovernance Forum bir gelenek olacak başka yolu yok