İnteraktif Yayıncılar Birliği (İYB), RTÜK yasa tasarısında, interneti salt bir medya olarak niteleyen ve 5680 sayılı Basın Kanunu çerçevesinde değerlendiren 27. Maddeyi, internete ve internet üzerinde gerçekleştirilen yayıncılık faaliyetlerine indirilen bir darbe olarak değerlendirdi.
İnteraktif Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bülent Kutvan tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Kuşkusuz, interneti yalnızca bir yeni medya ortamı olarak ele almak mümkün ve doğru değildir. İçinde yaşadığımız çağda, bilişim teknolojilerinin ülkemiz ekonomisi ve yönetimi için ne denli yüksek bir stratejik öneme sahip olduğu açıktır.
Bilişim teknolojilerinin bugün en yaygın kullanım alanlarından biri hiç kuşkusuz, internet ve diğer interaktif yayıncılık ortamlarıdır.
İnteraktif yayıncılığın biçim ve platformları, eğitimden, global iletişime, tanıtımdan, uluslararası ticarete, kamu ve özel kesimin yönetsel verimliliğine kadar bir çok alanda devrimsel bir nitelik dönüşümünü gerçekleştirmektedirler.
Bu devrimsel dönüşümün en önemli sonuçlarından biri ise, toplumsal hayatın her alanında ki demokratikleşme girişimlerine olan katkısıdır.
Oysa hükümet, içinde yaşadığımız çağa damgasını vurmuş teknolojik gelişmelerden biri olan internet’e, alt yapı yatırımları ve organizasyonları ile katkı sağlamak yerine, şüpheyle, korkuyla yaklaşarak polisiye tedbirler almayı ve böylece yasakcı bir zihniyeti savunuyor.
Bilindiği gibi, ABD’de ise, Bill Clinton’un en önemli politik ajanda konularından biri ABD’yi iyi bir Fiber Optik İnternet alt yapısına kavuşturmaktı ve bu da birkaç sene önceydi.
Türkiye, interneti Basın Kanunu’na dahil etmeyi başarırsa, dünyada interneti resmen ‘‘sadece medya’’ olarak kabul eden tek ülke olacak. İnternet’in Türkiye’dekinden çok daha gelişmiş olduğu pek çok ülke, internet için ayrı bir yasal düzenleme yapma ihtiyacı bile duymuyor. Çünkü, kişilik haklarının korunmasına yönelik yasalar yeterli düzeyde ve internet için de bu yasaların uygulanması tercih ediliyor.
Çeşitli uzmanlar, yasanın bu haliyle çıkması durumunda, internetin kendine özgü yapısı nedeniyle yasanın uygulanabilirliğinin olmayacağı görüşünde birleşiyorlar. Kuşkusuz yasanın pratikte uygulanabilirliğinin tartışılması teknik olarak önemlidir.
Ama bizim açımızdan önemli olan nokta yasanın uygulanabilirliği gibi teknik bir olaydan çok böyle bir yasa taslağı ile somutluk kazanan zihniyetin bir kez daha deşifre olmasıdır.
Bir başka yönü ile internet üzerinde gerçelleştirilen yayıncılık etkinliği, sermaye yoğun bir yapıdan emek yoğun bir yapıya dönüşümü de ifade etmektedir. Ve bireysel ifade özgürlüğünün gerçekleşeceği bir platform olarak ta karşımıza çıkmaktadır.
İşte bu yaklaşımla, yeni yasal düzenleme tartışmaları Devlet – Birey ilişkisi açısından da önemlidir. Özgürlükçü ve demokratik yapımızın ne düzeyde olduğunun da yeni bir göstergesidir.”