8 mart Kadınlar günü çerçevesinde, “kadın mucitleri yayınlamıştık. Şimdi de teknoloji ile ilgili olarak kadınlar neler söylüyor, birlikte bakalım:
Nevin Çizmecioğulları, IDC Türkiye Ülke Direktörü : Kadınların Kazan-Kazan’ı Öğrenmeleri Gerekli
Teknoloji sektörüne girmeyi neden tercih ettiniz?
Matematik en sevdiğim dersti ve en yüksek puanlı bölüm de bilgisayar mühendisliğiydi. Bilgisayar mühendisi olmak için puanım yetmese Tıp fakültesine gidip psikiyatr olabilirdim, ancak o dönem psikiyatri hakkında pek fikrim yoktu, sadece psikoloji ilgimi çekiyordu, o da çok düşük puanlıydı. Cerrahlık kadına göre değil söylemleri vardı. Diğer uzmanlık alanları da beni cezbetmedi. Terakki’de yapılan kişilik testine göre akademik yeteneklerim oldukça iyi olmasına rağmen, edebiyat gibi sosyal alanlarda da yaygın/dağınık ilgim vardı ve ben üniversitedeyken manuel okumak yerine boş zamanlarımda roman okumayı, sosyal etkinliklerde olmayı tercih ediyordum. İyi ki teknoloji sistem entegratöründe 21 yaşında çalışmaya başlamışım ki, buradaki dinamizm, insan-teknoloji ilişki dengesi beni hep motive etti. Sürekli öğrendim, yeni insanlarla çalışıp, yeni problemler çözmeyi öğrenmek zorunda kaldım.
Sektördeki çalışma hayatınız dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Çok uzun süre seyahat ettim ve uzun doğa yürüyüşleri yaptım. Farklı gezi grupları ve sanat tarihçileri ile Türkiye’nin hemen her yerini; çok sayıda ülkeyi, Batı Avrupa, Kore, Çin, Filipinler vs dahil gezdim. Doğada gezmeyi bana Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü sevdirdi. Master yaparken çalıştığım için hafta sonları ve her kısa resmi tatilde BÜMAK’ın küçük turlarına katıldım. Kendi bölümüm dışında farklı bölümlerden insanlar tanıdım. Doğada olma, yeni yerler keşfetme, yeni insanlar tanıma boyutu hep ilgimi çekti. IDC’den önce Güney Amerika’da 7 ülkeyi kapsayan 35 günlük bir kara turu yaptım. İran’a iki kez gittim. Her biri 10 günlük çok detaylı köşe bucak geziler yaptım. Globalleşme ile bozulmamış, betonlaşmamış, karakterini kaybetmemiş, tarihi-kültürü olan yerleri görmeyi seviyorum. Son yıllarda daha çok Datça’da deniz ve toprakla ilgilenmeye çalışıyorum. Organik tarım ve bahçe bakımı kurslarına katıldım, ancak toprak konusu çok derin ve ben yolun daha çok başındayım. Psikolog-Psikiyatrlarla haftada bir akşam, 2 sene süren bir kursa katılıp izledim, gözlemledim. İnsana ait olan her şeyi öğrenmeyi okumayı, özellikle işin uzmanlarından dinlemeyi seviyorum. Son iki yaz, yazı konusunda workshoplara katılmaya başladım ve farklı bir gözle okuma-yazma öğrenmeye devam ediyorum. Yazı kursu sayesinde, okuma-yazmanın ne kadar insanın kendi yaşantısı, biriktirdikleri, etkileşimi ile bağlantılı olduğunu ve yazarların kimlerden nasıl etkilendiğini fark ettim.
Teknoloji sektöründe kadın çalışan sayısında bir eksiklik fark ediyor musunuz? Eksiklik görüyorsanız neden böyle olduğunu düşünüyorsunuz?
CXO seviyesinde hem konuya hakim, hem kendini geliştirip, duygularını kontrol edebilen, yönetim kurullarını ikna edip, yönetebilen, uzlaşmacı kadın sayısı maalesef çok çok az. Teknik rollerde, ya da CXO’nun bir yada iki altında daha çok sayıda kadınımız var. Umarım bu değerli yetkin kadromuzda mevcut erkek yönetimlerinin mentorluklarını alıp bir sonraki adımda yer alma fırsatı yakalayabilirler, yaşadıkları zorluklardan pes edip erken emekli olmazlar.
Teknoloji alanında kariyer düşünen diğer kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Kadınlar için teknoloji sektörü, olanakları çok ciddi bir fırsat, o kadar farklı pozisyonlar var ki saymakla bitmez. Sürekli öğrenmeye-gelişmeye açık, çok başarılı, ders alınacak örnekler var. İletişime ve bilgi paylaşımına açık, genç, dinamik bir sektör. İnsan kalitesi çok yüksek ve pek çok sektöre göre daha eğitimli-donanımlı.
Yönetim seviyesindeki kadınların objektif olarak çalışanlarını doğru yönetmeleri ve kariyer yolculuklarında sektördeki diğer meslektaşları ile akıllıca iş birliği içinde birbirlerine destek olmaları şart. Öte yandan, kültürümüzdeki “paylaştıkça çoğalır” anlayışını unutmamamız lazım.
Çalışma hayatıma başladığımda ilk yöneticilerimden biri; “çocuğun hasta, sen doktor çağırdım ama gelmedi der ve bekler misin, yoksa işin peşini bırakmaz mısın?” dediğinde beni kadın olarak gördüğü için böyle bir örnek verdi diye 21 yaşın aklı ile, çok alınganlık etmiştim. Oysa bugun üstlenilen sorumluluk ve iş bitiricilik açısından ne kadar değerli bir yönlendirme olduğunu görüyorum. “Sadece gözüne, kaşına, burnuna, kulağına güven, işini sağlam yap, her aşamasını kontrol et” uyarısı hep güncelliğini korudu, özellikle de farklı ekiplerle çalışırken.
Kendi tecrübelerinizden, sektörde çalışan kadın-erkek sayısının yıllar içinde iyileştirildiğini söyleyebilir misiniz?
Bence bu konuda değişen pek bir şey yok. 1985-1989 yılları arsında İTÜ Bilgisayar bölümünde 10 kıza karşı 40 erkek vardı. Elektronik bölümünde ise 10 kıza karşı 200 erkek. Boğaziçi’nde de durum farklı değildi. Zaman içinde erken emekli olan ya da farklı sektörlere kayanları da göz önüne alırsak, sanırım aynı oran sektörde değişmedi. Özellikle teknik kadrolarda kadın sayısı azlığı bariz, satış-pazarlamada görev alan yöneticilerimizin de teknik backgroundlu olmaları gerekmiyor.
1985’te kayıt olurken tanıştığım, benim sınıfımda karşı cinsten bir arkadaşım “aa kızlar da bilgisayar mühendisliği kazanabiliyor muymuş?” diye hayretini gizleyememişti ve bunu duyduğumda şaşırıp çok kızmıştım, bu nasıl bir düşünce diye. 30 yıllık iş hayatımda da bir daha benzer bir söylemle karşılaşmadım.
Teknoloji sektörü, kadınlara kariyer ve aile hayatını bir arada yürütmeye destek oluyor mu?
Benim kariyerime başladığım dönemde, yaklaşık otuz yıl önce, önemli pozisyonlarda, askerlik yapmamış erkekler ya da doğurganlık çağında kadınlar alınmazdı ki, işler aksamasın, iş olduğunda da uzun mesailer yapılsın diye. Bir ihale için bir ay boyunca her hafta sonu ve son gece hiç eve gitmeden dosya hazırladığımızı çok iyi hatırlıyorum. Bugün mesai-özel hayat dengesi daha iyi korunuyor. Uzun süreli doğum sonrası izin kullanılan ve hamileyken evden çalışıp daha rahat geçirilen dönemdeyiz. Kişisel haklar, mesai saatleri, çocukların okul etkinliklerine katılım ciddi ölçüde özendiriliyor. Dolayısıyla otuz yıl öncesi katı iş ortamıyla çok farklı bir noktadayız.
Kadınların gelecek süreçte teknoloji sektöründe daha etkin bir konumda olabileceğini düşünüyor musunuz?
Evet kesinlikle, sektörün her zaman dürüst, akıllı, çalışkan, becerikli, idealist yöneticilere ihtiyacı var. BT sektörü birçok sektörden daha kaliteli, seçkin ve hijyenik bir ortam.
Dünya tarihinde teknolojiye yön veren kadınlara baktığımızda kendinizi nerede görüyorsunuz?
Globalle senkronize durumdayız. Özellikle bilişimdeki en güncel konuları, teknolojileri takip eden, teknoloji tedarikçileri ve ülkemizin en büyük kurumsal firmalarının yöneticileri ile çalışmak çok özel bir ayrıcalık. Uzun yıllar sistem entegratörü ve dağıtıcılarda çalışıp, ardından IDC Türkiye ofisini sıfırdan kurdum ve onbir senedir verilen hedefleri hep fazlası ile gerçekleştirdim. Türkiye’de ilk CIO zirvesini düzenledim. Bu yıl 10.cusu gerçekleşecek. Sektörün en büyük, bağımsız, güvenlik, bulut, analitik ve sektörel etkinlikleri yine bizim etkinliklerimiz. Hem teknoloji tedarikçileri hem son kullanıcılara hizmet verdiğim, sektörü bir araya getirecek konu-sektör bazlı etkinlikler ve ülkemizin en büyük en kapsamlı güvenlik ve CIO zirvelerini IDC danışma kurullarında yer alan sektörün duayen isimlerinin çok özel desteği ve ekibimle organize edebildiğimiz için kendimi çok şanslı görüyorum ve yaptığım işi çok seviyorum. İşin bütün zorluklarına, yıpratıcı rekabete ve detaya, operasyonel sorunlara rağmen oldukça keyifli ve sürekli öğrenmeye, yeni insanlar, iş yapış şekilleri tanımaya açık. Bu anlamda sektörü doğru yönlendirmek, tarafsız, bağımsız bir şekilde adil platformlar oluşturabilmek ve BT sektörü çalışanlarının kendilerini ifade edebilecekleri bir ortam yaratmaya çalışıyorum. Duruş olarak tüm kurum ve kişilere eşit uzaklıkta olup, herhangi birine ayrıcalık tanımadan, gelen ayrıcalık taleplerini nazikçe redderek hizmet vermek ve objektif duruş oldukça önemli. İnsanları memnun etmek kolay değil ve her zaman kat edilecek çok yol olacak.
Kurumunuzda aynı pozisyondaki kadın ve erkek çalışanların eşit ücret aldığını düşünüyor musunuz?
Kesinlikle evet. 29 yıllık çalışma hayatımda, çalıştığım hiçbir kurumda, tersine bir durumla karşılaşmadım.
Sizce ülkemizde hangi sektörler kadınlar icin daha uygun bir çalışma ortamı sağlıyor?
Özellikle global şirketler. Çalışma ortamı, kadın-erkek oranı vs konusunda çok daha farkında ve önemli öncelikler listesinde. Bu nedenle tüm gençler uluslararası bir şirkette çalışma arzusunda. Dolayısıyla yerli kurumlar da global şirketlerin olanaklarını, gençlerin beklentilerini, iş yapış şekillerini doğru anlamalı ve uygulamalı. Özellikle ülkemizdeki büyük kurumlar da globalde iş yapmaya başladıkları için, global ortamda sağlanan olanaklar yasal düzenlemelerle daha küçük ölçekli yerel kurumlarda uygulanmalı.
Dijital dönüşümle birlikte kurumların kadınlara daha çok iş pozisyonu yaratacağına inanıyor musunuz? Nasıl?
Kesinlikle esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma ile tercih eden kadın sayısı artarken, yeni teknolojiler yepyeni cazip pozisyonlar sunacak.
Mastercard Başkanı – Gamze Yurttutan : “Teknolojinin Yapımında Kadınlar da Yer Almalı”
Mastercard Başkanı Gamze Yurttutan; “Kendini yenilemek, öğrenmek ve araştırmak teknoloji alanında çalışan herkes için olması gereken özelliklerdir.” İfadelerini kullandı.
Teknoloji sektöründe kadın çalışan sayısında bir eksiklik fark ediyor musunuz? Eksiklik görüyorsanız neden böyle olduğunu düşünüyorsunuz?
Kendi çalışma alanım olan bilgi güvenliği alanında özellikle yeni kuşakta kadın çalışan sayısındaki eksikliği; açık pozisyonlarımız olduğu zaman başvuranların büyük çoğunluğunun erkekler olmasından dolayı fark ediyorum. Buradaki kök nedenin daha erken zamanlarda; eğitim yıllarındaki ayrışmadan başladığını düşünüyorum: Mühendislik bölümlerinden mezun olan kadın sayısı ile erkek sayısı eşit olmadığı için zamanla bu eşitsizlik iş hayatına da yansıyor ister istemez.
Teknoloji alanında kariyer düşünen diğer kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Geleceğimiz teknoloji ile şekillenecek ve her geçen gün teknolojinin yeri hayatımızda daha fazla artacak. Bu şekilde büyümekte olan bir alanda elbette kadınların da yer alması gerekiyor. Meslekleri cinsiyetlere ayırma önyargımız, pek çok çocuğun gelecekle ilgili hayellerini kalıplara sıkıştırıyor. Mühendisler erkektir, öğretmenler kadındır; doktorlar erkektir, hemşireler kadındır gibi kaıplaşmış düşüncelerden vazgeçmemiz gerekiyor. Teknolojiyi hepimiz kullanıyoruz, dolayısıyla onun yaratımında elbette kadın mühendisler de yer almalı. Benim bu alanda ilerlemek isteyen kadınlara da erkeklere de tavsiyem aynı: Sürekli olarak kendilerini geliştirmeye ve sürekli öğrenmeye açık olsunlar. Teknoloji, sürekli olarak kendini yenileyen bir alan: 15 sene önce kullanılan programlama dilleri artık kullanılmıyor, şu an kullanmakta olduğumuz sanallaştırma, bulut bilişim gibi konular eskiden yoklardı. Dolayısıyla, bir konu öğrenip o öğrendiğimiz konuyla 15 sene çalışamayacağımız bir gerçek. Kendini yenilemek, öğrenmek ve araştırmak teknoloji alanında çalışan herkes için olması gereken özelliklerdir.
Teknoloji sektörü, kadınlara kariyer ve aile hayatını bir arada yürütmeye destek oluyor mu?
Teknoloji sektörü, özellikle teknolojik altyapıya bağımlı ve operasyonun 7/24 devam ettiği finans gibi sektörlere hizmet verenler için zorlayıcı olabilir. Ama bu noktada teknolojinin hayatımızı kolaylaştıran uzaktan çalışma ve çalışma saatlerinde esneklik gibi çözümlerinin doğru bir şekilde uygulanması; kadınlara ve erkeklere kariyer ve aile hayatlarını dengelemelerinde büyük kolaylık sağlayacaktır.
Unilever Şebnem Oakman
Bilişim sektöründe başarılı bir kariyer için gençlere, özellikle kız öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Türkiye’de birçok başarılı kadın global firmalarda üst düzey görevlerde bulunuyor. Bunların ortak özellikleri sizce nedir?
Öncelikle kız çocuklarımızı (tüm çocuklarımızı aslında) küçük yaşlardan itibaren istedikleri her alanda çalışabilecekleri konusunda eğitmemiz gerekiyor. Kafalardaki kısıtları, erkek işi, kadın işi kavramlarını ortadan kaldırmamız lazım. Eğilimlerimiz, yeteneklerimiz ve kişisel özelliklerimiz doğrultusunda meslek seçimi yapmalıyız. Tüm gençlere en önemli tavsiyem; merak duygusunu kaybetmemeleri, sürekli öğrenmeleri ve öğrenmeyi sadece formal eğitimle sınırlandırmamaları olacak. Kendilerine özgü öğrenme metotları belirlerlerse, çok farklı kaynaklardan ve insanlardan sürekli öğrenebilirler. Teknoloji ile olan ilişkilerini tüketici olmaktan üretici olmaya dönüştürmek için uğraşmaları da kritik noktalar arasında. Dinamik ve adaptasyon yeteneği yüksek bireyler olmaya çalışmalılar.
Bunlar hayat boyu sürmeli, başarılı insanların ortak özellikleri de bunlar. Bu süregelen bir macera, çok yüksek hızda dönüşen bir dünyada esneklik, adaptasyon becerileri, sürekli öğrenebilme, amaç odaklı hareket etme her zamankinden daha çok önem kazanıyor.
İş hayatında başınıza gelen, önemli bir ders çıkardığınız bir anınız var mı? Bizimle paylaşabilir misiniz?
Kariyerimin ilk yıllarından itibaren farklılıkları (kültür, dil, etnisite, iş yapma şekilleri, jenerasyon vb..) yönetmek, beraber çalışmayı öğrenmek durumunda oldum. Çok genç yaşlarda bu açıdan çok karmaşık projeler yönetmem gerekti. Başlarda beni çok zorlayan bu durumun, aslında benim için çok büyük bir fırsat olduğunu zamanla anladım. Özellikle insan-teknoloji ilişkisi noktasında farklılıkları anlamak, yeni, alternatif yöntemler denemek, esneklik kazanmak her zaman fayda getirdi.
İleride global anlamda kariyer hedefleyen Türk gençlerine özelikle hangi alanda (teknoloji alanında ve dışında) uzmanlaşmalarını önerirsiniz? Size göre gelecekte yıldızı parlayacak iş kolları neler olacak. Neden?
Özellikle yapay zeka, robotlaşma ve otomasyon alanında uzmanlık gerektiren işler her iş kolunda ve sektörde giderek parlayacak. Bu işler kendi içlerinde dallanıyor; tamamen teknoloji odaklı altyapı işleri olduğu gibi; kullanıcı deneyimi, arayüz ve entegrasyon uzmanlığı, insan-makina iş birliği tasarımları, bu işlerin servis modellerinin kurulması gibi birçok alan da ortaya çıkıyor. Bütün bunların insanlar üzerindeki sosyal ve kültürel etkileri ile ilgilenen dalların daha da gelişeceğini düşünüyorum, insanın önemi azalmayacak, bilakis insanın teknoloji ile uyumu odak noktası haline gelecek, geliyor. Yine her alanda, veri analitiğinin önemi giderek artacak, veriler arttıkça bunlardan anlamlı bilgiler elde etme zorunluluğu da büyük hızla artacak, bu konuda çalışanlar diğer alanlarda da beceriler geliştirerek sadece modelleme değil, karar verme, uygulama alanlarında da efektif hale gelecekler. Dijital IQ’yu çok daha fazla konuşacağız, esnek, farklı disiplinlerde çalışabilen insanlar değişik alanlarda beceriler geliştirecek.
Bilişim sektöründe kadın yönetici olmanın size göre avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Avantajları daha fazla yaşadığımı söyleyebilirim, kadın ve erkek her konuda olduğu gibi burada da birbirini tamamlıyor. Kadın olmanın getirdiği birleştirici olma, ortak değer yaratma, gelişmiş EQ gibi özellikler teknoloji alanında çok fayda getiriyor, teknoloji insan için üretiliyor ve insana dokunduğumuz noktada bu özellikler çok önem kazanıyor. Kendimi bir kadın teknolojist değil de iyi bir teknolojist olmaya odakladığım için bu konuyu sürekli düşünmediğimi de eklemeliyim, geriye dönüp baktığımda bunları analiz ediyorum.
Kadınlar olarak biz bunu arkamızda bırakmalıyız ki erkekler de daha normal davransın. Kadın kadınla çalışamaz gibi bazı gereksiz ve zarar verici genellemelerden uzak durmak, kendimizi ve etrafımızdaki kadınları, erkekleri geliştirmeye çalışmak amacımız olmalı. İş hayatımda bana çok değer katan, benim de değer kattığım çok insan oldu, buradaki kriter hiçbir zaman cinsiyet olmadı.
Dezavantaj değil ama zorluk olarak nitelemem gerekirse, iş hayatımla beraber iki çocuk büyütmeyi söyleyebilirim. Elbette zorlandığım zamanlar oldu, ama zorlukları, planlarımı sürekli gözden geçirerek, önceliklerimi hızla değiştirme becerilerimi geliştirerek, zamanımı esnek ve verimli kullanarak ve gerektiğinde etrafımdan yardım alarak aştım. Biz kadınlar, gerektiğinde yardım almayı da öğrenmeliyiz, yardım almak ile bağımlı olmak arasındaki farkı iyice anlayıp, ayaklarımızın üzerinde durup, gerekli noktalarda güvendiğimiz kişilerden yardım almalıyız, hem iş hem özel hayatımızda.
Meslek seçimine nasıl karar verdiniz? Örnek aldığınız aile büyükleri mi vardı? Sizi öğretmenleriniz mi yönlendirdi? Bu işi yapmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Analitik becerilerim, matematiğe olan ilgim, teknoloji-insan ilişkisine odaklanmam beni mühendis olmaya itti. Okul yıllarımdan itibaren teknoloji alanında projeler, tezler, yarı zamanlı çalışmalar yaparak bu konuda ilerlemeye başladım. Sosyal bir kişiliğim var ve bu işimle hiç çelişmedi, insan ilişkilerindeki rahatlığım, empati yeteneğim, adaptasyon becerim bana hep yardım etti. İşimden çok memnunum. Sadece yaptıklarıma ek olarak psikoloji ve biyoloji konusundaki bilgilerimi daha erken zamanlarda arttırmak isterdim. Buna son yıllarda ağırlık verdim. İş dünyasının geleceği, yapay zeka gibi konularda çalışırken insana ait temel bilgilere hakim olmak çok önem kazanıyor.