Bilişim sektörü, öz Türkçe kelimelere en çok özen gösteren sektördür. Bu kadar özen gösteren başka sektör ben bilmiyorum. Bu yıl 50. yaşını kutlayan Türkiye Bilişim Derneği’nin “Bilişimde Özenli Türkçe Çalışma Grubu” ile geçenlerde yaptığım bir söyleşiye bakarsanız[1], bugün hepimizin yaygın kullandığı pek çok kelimenin, mesela “Bilişim” kelimesinin Yunus Emre’den, “Bilgisayar”, “Donanım”, “Yazılım” gibi kelimelerin de Prof.Dr. Aydın Köksal’ın [2] çalışmalarından geldiğini görebilirsiniz.
TBD’nin “Bilişimde Özenli Türkçe Çalışma Grubu”nun son 3 yılda derlediği, yarattığı ya da araştırarak ortaya koyduğu 10.500 kadar Türkçe terim var. [1].
Pandemi Kelimesi Farkındalığı Azaltıyor mu?
Bahsettiğim söyleşide, İlker Tabak –ki 30 yıldır tanıdığım ve TBD’nin temel direklerinden olan bir arkadaş– çok güldürdü beni. Dedi ki; “Pandemi” denildiğinde millete “kek adı” gibi geliyor. Tam olarak sözleri şu şekilde;
Bakın, aşağı yukarı 1 yıldır Dünya’nın başına bela olan coronavirüs var. Buradaki kavramlar bile bazı önlemlerin zamanında alınmasına engel oldu bence. “Pandemi” deniliyor, millete bu kek gibi geliyor, adı hoşlarına gidiyor gibi. Ama şimdi bakın, buna biz “yaygın salgın” deseydik, bizim insanımız biraz daha dikkatli olabilirdi. Belki birkaç yüz kişinin canına mâl olmazdı.
Terim, karşılık deyip geçmeyin. Entübe olmayı doktor biliyor, sağlık çalışanı biliyor, başına gelen biliyor. “Nefes borusuna bir tüp bağlanıyor” doğrudan nefes alıyor. Biraz açıklama gibi de oluyor bazı karşılıklar ama bu kavramın eksikliği insan hayatına bile mâl olabiliyor, onu demek istiyorum. O kadar kritik bunlar.
Çok güldürdü derken, salgının başından beri ben de aynı duyguyu yaşıyorum. “Pandemi” bana kötü bir şeyden çok yemekimsi bir şeyler çağrıştırıyor. Mısır çarşısındaki “Pandeli Restaurant” ya da “Pankek”, “Panna Cotta”, “Pandispanya” filan hep “Pan” ile başlayan tatlılardan mıdır bilemiyorum?
Şimdi birileri bu yoruma; “kelimelere takılmayın” vs gibi bir takım eleştiriler getirebilir. Ama farkında olmanız gereken şey şu; bu yazıyı okuyan siz belki “Pandemi” nedir birilerinden ya da İngilizce bildiğiniz için öğrenmiş olabilirsiniz. Ama İngilizce bilmeyen halk için bu yabancı bir ifade. Salgınla ilgili olduğunu anlasa da, kafasında bir şeyler tam oturmuyor olabilir.
Tabak diyor ki, isim anlaşılmaz olunca yani Türkçe olmayınca insanlar salgının ciddiyetini anlayamıyorlar. “Yaygın Salgın” ya da “Dünya Çapında Salgın” insanların farkındalığı açısından daha uygun olurdu.
Ben de buna kesinlikle katılıyorum.
Aynı şekilde “Entübe” kelimesi yerine de “nefes borusuna tüp bağlamak” kullanılabilir. Tek kelime olmalı diyenler için hatırlatayım; önemli olan işlevi. İngilizce’de herşeyin tek kelime olduğuna dair rivayete karşı hatırlatalım; o söyleşide verilen örnek gibi “Çalışamayabilirdim” şeklindeki bir Türkçe kelimeyi İngilizceye çevirdiğinizde 8 kelimeye karşılık geliyor. İlla 1 kelime olmak gerekmez.
Her Sektör Kendi Kelimelerini Üretmeli, Yoksa Çocuklarımız Okuduklarını Anlamıyor
Ya da illa bir kelime isteniyorsa, yine o söyleşinin sonunda yapılan çağrı şuydu : “Bilişimde Özenli Türkçe Çalışma Grubu” gibi, hukukta, sağlıkta, diğer her konuda çalışma gruplarını kurmak o sektörlerin görevi olmalı. “Bilişimciler üstlerine düşen görevi yapıyor”. Gerisi diğer sektörlerin sorumluluğu.
Bugün anadilinde okuduğunu anlayamayan çocuklardan bahsedip, eleştiriyor ve üzülüyoruz. Ama acaba hiç araştırıldı mı? Çocukların anlayamamasının nedeni, okudukları derslerin içinde kullanılan pek çok (Arapça, İngilizce, Fransızca vs) yabancı kelimeler olmasından mıdır?
Bu nedenle herkese “pandemi” kelimesini bırakıp bir an önce sadece “Salgın” ya da dünya çapında olduğunu vurgulamak için “Yaygın Salgın” kelimelerini kullanmaya davet ediyorum. Bunu yaparsak, özellikle ingilizce bilmeyen halkın farkındalığı artacak. Aynı şekilde salgına dair diğer tüm yabancı kelimelerin de Türkçe kullanımı önemli. Çünkü bu halka dair bir konu.
Sorumluluğumuzu üstlenmek zorundayız. Çünkü aynı gemideyiz.
Ben İlker Tabak’tan o söyleşi sonrasında, bu konudaki fikrini daha geniş ifade etmesini istedim. O da sağolsun yazdı; burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
[1] Bilişim sözcüğü 13. yüzyıldan geliyor ve ilk kullanan kişi Yunus Emre