Son günlerin internet uygulamaları, 5651 sayılı kanun ve üstüne gelen eklemeler, kurulmaya çalışılan erişim sağlayıcılar birliği, Twitter ve Youtube engellemeleri, trafiği kısıtlamaları ve DNS spoofing ile birlikte hem dünya hem de Türkiye internet tarihinin en kara sayfaları olarak hatırlanacaktır diye düşünüyoruz.
Ama bugün akşam saatlerinde Anayasa Mahkemesinden gelen “Twitter’ı Aç” kararı[1], internet camiasında heyecan yarattı ve arkasından her dakika neden “hala” açmadılar soruları ortaya çıktı.
Twitter konusunda Anayasa Mahkemesine başvuruyu 2 hukukçu akademisyen olan Prof.Dr.Yaman Akdeniz ile Dr.Kerem Altıparmak yapmışlardı. Bu ikiliyi 5651 sayılı kanun aleyhine yaptıkları AİHM dahil çeşitli başvurular ile hatırlayacaksınız[2] . Ayrıca CHP Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun da aynı tür bir başvurusu bulunuyordu.
Anayasa Mahkemesinin akşam saatlerinde açıklanan kararının arka planını ve bundan sonraki süreci, başvuru sahiplerinden birisi olan Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof.Dr.Yaman Akdeniz ile konuştuk. Akdeniz önce şu önemli belirtmeyi yaptı :
Anayasal hukuk açısından çok önemli bir karar!
diyerek başladı söze. Kendisine Anayasa Mahkemesi sürecini sorduk;
Etkin bir iç hukuk yolu kalmadığı için Anayasa Mahkemesine başvurduk. TİB’in Twitter’ı kapatmasında bahsedilen 4 kararda da Twitter’ın tamamının kapatılması ile ilgili bir mahkeme kararı yok. TİB kendi kendine görev çıkarmış ve Twitter’ı ve YouTube’ü kapatmış durumda.
Üstelik URL bazlı engelleme getirmişsin kanun yoluyla. ‘Ben bunu teknik olarak yapamıyorum’ diyemezsin. O zaman kapatılamaz. 4 kişi şikayet etti diye milyonlarca kişinin kullandığı bir şeyi engelleyemezsin.
Biz konuyu idari mahkemeye götürmeyi de düşündük ama kapatma kararının zaten hukuki bir dayanağı olmaması nedeniyle yani iç hukuk yolları mevcut değildi. Biz de doğrudan Anayasa Mahkemesine gittik. Nitekim Barolar Birliği’nin İdari Mahkemeden aldığı tedbir kararı halen uygulanmadı. Orada bahsedilen 30 gün için sürecin bu şekilde uygulanması da doğru değildir. Bu nedenle olsa gerek Anayasa Mahkemesi bizim başvurumuzu ele aldı, görüştü. Bu karar çıktı.
Ankara 15ci İdari Mahkemesinin aldığı kararın hala uygulanmamasına paralel olarak, Anayasa Mahkemesinin kararının uygulanamaması durumunda ne olacağını merak ettik. Akdeniz böyle bir şansları olmadığını söyledi :
Anayasa Mahkemesi en üst mahkemedir. Anayasa Mahkemesinin kararı uygulanmaz diye bir şey yok. Eğer bu karar uygulanmazsa Türkiye Cumhuriyeti bitmiş, hukuk bitmiş demektir.
Bu karar geç saatlerde alındı. Bu nedenle ellerine yarın geçmiş olur. Yarın uygularlar.
Akdeniz’den önce konuştuğumuz diğer bir hukukçu arkadaşımız ise benzer yorumu daha ilginç bir şekilde verdi ;
Anayasa Mahkemesinin kararına uymamak gibi bir şey olamaz. Aksi takdirde uymayan kişi kendi kendini feshetmiş olur. Çünkü onu kamu görevine getiren kanun, anayasaya göre çıkarılmış bir kanun. Dolayısıyla Anayasaya uymazda, kendisinin görevini ve maaşını yaratan kanunu yok etmiş olur.
Akdeniz’e “Bildiğimiz kadarı ile BTK başkanı yurtdışında. Kararın uygulanmasında bunun bir etkisi olur mu?” diye de sorduk.
Hayır olmaz. Talimat verecek telefonla ya da mail ile uygulanacak. Bu arada zaten karar ona değil TİB Başkanına gitti.
Bu mahkemenin aldığı kararın itirazı ya da savunması yok. Zaten biz tedbir de istemiştik ama tedbire de gerek görmemişler, esastan karar vermişler. 10 sayfalık bir karar var ortada.
Prof.Dr.Akdeniz bu başvuruyu yaparken nasıl bir süreçten geçtiklerini şöyle anlattı :
Biz burada seçimlere giden dönemde yapılan bu kapatmayı siyasi bir sansür olarak değerlendirdirdik. İfade özgürlüğüne bir müdahele olarak gördük. 4 tane karara bakıp kendilerine göre bir karar almalarını, bir hukuk yolu olmadığını düşündük.
Barolar Birliğinin yaptığı gibi İdari Mahkemesine gitmeyi de düşündük ama buradaki kapatma kararında hukuki bir dayanak yok. İşin böyle olacağını anladık. Etkin bir iç hukuk yolu kalmadığı için de Anayasa Mahkemesine başvurumuzu yaptık. Çünkü seçim öncesi ifade özgürlüğünü ve seçim özgürlüğünü engelleyen bir durum ve hızlı alınması gereken bir karar vardı.
Akdeniz’e, bu kararın YouTube konusuna da uygulanıp uygulanamayacağını sorduk :
YouTube konusunu inceliyoruz. Biraz karışık çünkü herkes neden kapandığını biliyor, Dışişleri Bakanı’da ifade etti, Suriye tapelerinden sonra engellendi ama şimdi orada Gölbaşı Mahkemesinden alınmış bir Atatürk’a hakaret kararı var. Bu hukuku uydurma operasyonu olur ancak.
Ama böyle bile olsa AİHM’in Ahmet Yıldırım[2] kararını unutmamak lazım. Orada da benzer bir durum sözkonusuydu. Hukuka aykırı olduğu iddia edilen içeriklerden dolayı tamamını erişime engellemek orantısız, ölçüsüz bir yaklaşımdır.
Bu durum, Avrupa İnsan Hakları beyannamesinin 10cu maddesi ile Anayasa’nın 26cı maddelerine aykırıdır.
Üstelik Url tabanlı engelleme getirmişssin. Kendi kendini bağlamışsın. Teknik olarak yapamıyorsan da yapmayacaksın.. Daha kısıtlı bir müdahele ya da uyar kaldır uygulayamıyorsan, tamamını erişime engelleme uygulamayacaksın. Youtube’e yapılan engelleme de, hangi gerekçe ile olursa olsun hukuka aykırıdır..
[1] Anayasa Mahkemesi TWITTER’I AÇ Dedi
[2] AİHM, 2009 Yılında Google Sites’ın Kapatılması Nedeniyle 5651’i Mahkum Etti