5 gündür süren OpenAI kargaşasında son durum; OpenAI’dan salı geç saatte yapılan açıklaya göre, yeni bir yönetim kurulu var ve bu kurul kararı ile Sam Altman şirkete CEO olarak geri dönüyor. Altman’ın kovulmasını protesto etmek için istifa eden eski başkan Greg Brockman da aynı şekilde dönüyor. Ama sızan bilgilere bakılırsa, güç mücadelesi henüz tamamen bitmiş gibi görünmüyor.
Altman, şöyle bir mesaj attı : “Son birkaç günde yaptığım her şey, bu ekibi ve misyonunu bir arada tutmaya hizmet ediyordu.”
Yeni kurulda başkan olarak Bret Taylor, eski ABD Hazine bakanı Larry Summers ve eski yönetim kurulundan Adam D’Angelo bulunuyor. Bu kurulun görevinin, OpenAI’nin yönetimini sıfırlayacak dokuz kişiye kadar genişletilmiş bir kurulu incelemek ve atamak olduğu bildiriliyor. Şirkete milyarlarca dolar yatırım yapmayı taahhüt eden Microsoft, bu genişletilmiş yönetim kurulunda yer almak istiyor.
Altman’ın Cuma günü kovan yönetim kurulu üyeleri, yatırımcıların dava açması ve çalışanların işten ayrılması tehdidine rağmen, onu neden kovduklarının ayrıntılı gerekçelerini hala açıklamış değiller. 4 üyeden Ilya Sutskever pazar günü fikir değiştirip, Altman’ın yanına geçti.
Pazar günü yönetim kurulu tarafından önceki geçici CEO Mira Murati’nin yerine atanan geçici CEO Emmett Shear’ın, bir noktada yönetim kurulu Altman’ın görevden alınmasını destekleyecek belge veya görevi kötüye kullanma kanıtı sunamadığı takdirde görevi kabul etmeyeceğini söyledi.
Altman’ı Kovan Yönetim Kurulu Ne Düşünüyordu?
Altman’ı kovan önceki yönetim kurulunda Adam D’angelo, Helen Toner, Ilya Sutskever ve Tasha McCauley bulunuyordu. D’Angelo yeni yönetim kurulunda kalmaya devam ederken, diğer ilk üyeler Bret Taylor ve eski ABD Hazine bakanı Larry Summers oldu.
Önceki yönetim kurulu’nun neden bu kovma işlemi yaptığına dair dün Financial Times’da yayınlanan haberden bir kaç paragraf alalım;
“Eski bir Facebook yöneticisi (D’angelo), bir yapay zeka araştırmacısı (Toner), bir teknoloji girişimcisi (McCauley) ve bir bilgisayar bilimcisi (Sutskever), geçen hafta CEO’yu kovarak start-up’ı krize sokan dört OpenAI kralıydı.
OpenAI, kar amacı gütmeyen bir araştırma kuruluşu ile kar amacı gütmeyen bir yan kuruluş arasında alışılmadık bir ortaklık olarak yapılandırılmıştır. Yönetim kurulu her ikisini de denetler, ancak asıl görevi yatırımcıların çıkarlarını gözetmek yerine “güvenli ve tüm insanlığa fayda sağlayan” yapay zekayı sürdürmektir.
2021 yılındaki boyutunun yarısı kadar olan küçültülmüş yönetim kurulunun nasıl atandığını ne yatırımcılar ne de personel açıklayamadı.
Şimdi yönetim kurulunun bu kararı nasıl verdiği anlaşılmaya çalışılıyor. Toner’in OpenAI ve rakibi Antropic’in güvenlik yaklaşımını karşılaştıran makalesi nedeniyle Altman ile çatıştığı notu var. Toner, açık fikirli ve yeniliklere açık ama yapay zekanın riskleri ve fırsatları konusunda net bilgisi olan bir kişi olarak tanımlanıyor. Ama Toner gibi etkili özgeciliğin (yapay zekanın insanlığa oluşturabileceği riskler konusunda uyarıda bulunan entelektüel bir hareket) destekçisi olan düşük profilli McCauley hakkında daha az şey biliniyor.
Toner ve McCauley ile birlikte Yapay Zeka Yönetişim Merkezi araştırma grubunun danışma kurulunda yer alan Toby Ord, her ikisinin de “son derece zeki, düşünceli ve ahlaki açıdan ciddi, yapay zeka riski ve yönetişimi hakkında derin bilgiye sahip” olduğunu söyledi.
OpenAI kurucu ortağı ve derin öğrenme çağını başlatan biçimlendirici makalenin ortak yazarı Sutskever hakkında görüşler farklı. Eleştirmenler, Altman’a karşı düzenlenen darbedeki rolü nedeniyle bilgisayar bilimcisini eleştirirken, Diğerleri, Sutskever’in giderek daha gelişmiş yapay zekayı kontrol etmeye adanmış bir ekibin başkanı olarak yapay zeka güvenliğine odaklandığına dikkat çekti. Konuya aşina olan kişilere göre bu, Altman’ın somutlaştırdığı huzursuz yenilik kültürüyle çelişiyordu.
D’Angelo ise geçmişte yeni teknolojilerin tehlikeleri hakkındaki endişelerini dile getirmişti. 2018 yılında OpenAI yönetim kuruluna katıldığında yapay zeka üzerinde “güvenliği göz önünde bulundurarak” çalışmanın “hem önemli hem de yeterince takdir edilmediğini” söylemişti.”