ABD’deki dört araştırma laboratuarının oluşturduğu bir konsorsiyum, saniyede 13.5 trilyon hesaplama yapabilen, dünyanın en güçlü bilgi işlem sistemini oluşturmak üzere IBM ile anlaştı. “Grid” adı verilen sistem, bilimsel araştırmalarda zaman, yer ve mekan engellerini ortadan kaldıracak. Sistem sayesinde bilim adamları, birbirlerinden çok farklı yerleşim birimlerinde de bulunsalar, ortak bir havuzda yer alan bilgi ve veri tabanından aynı anda yararlanabilme, bilgi işlem kaynaklarını aynı anda paylaşabilme olanağı bulacaklar.
Grid, dağınık durumdaki çok sayıda süper bilgisayarı birbirine bağlayarak bir bilgi işlem kaynakları havuzu yaratacak. Araştırma kuruluşları ise bu sistemden, tıpkı elektrik şebekesini kullanır gibi yararlanabilecekler. Yeni sistem sayesinde araştırmacılar, internet üzerinden ortak veri tabanlarından yararlanabilecek, uygulamaları ve simülasyonları aynı anda izleyip, birlikte çalıştırabilecekler.
Sistemde yalnızca en hızlı süper bilgisayarlar yer almayacak; aynı zamanda, yüksek çözünürlüklü görselleştirme ortamları, sisteme özel geliştirilmiş yazılım araçları ve veri depolama birimleri, entegre halde bulunacak.
Uzun vadedeki hedef dünya Grid’i
IBM ve çeşitli araştırma merkezleri tarafından kurulan konsorsiyumun uzun vadedeki hedefi, dünya çapında bütün süper bilgisayarları birbirine bağlayan bir ağ kurmak. Bağlantılı bilgisayarlar aynı sorunlara cevap aramak için bir bütün halinde çalışabilecek ve aynı dili kullanacaklar. Bilim dünyası bunu hayatın sırlarını çözmeye çalışan tek bir “mega beyine” benzetiyor.
Grid sayesinde bütün veriler, daha küçük parçalara ayrılarak, araştırma bilgisayarları sayesinde rakamlara dökülüyor, istatistiki değerlendirmeleri yapılıyor ve PC’lere sevk edilerek bilimadamlarının aradığı cevapları üretmek üzere yeniden biraraya getiriliyor. Bu sayede, hesaplaması milyarlarca saat alıcak bir süreç son derece kısaltılmış oluyor.
IBM bu dev projedeki rolünü şöyle konumlandırıyor: İnsanoğluna daha fazla yarar sağlayacak sistemler geliştirme vizyonuna uygun olarak Grid’in herkese açık ve ücretsiz bir sistem haline getirilmesinde öncü oyuncu olarak yer almak.
Sistemin gücü IBM teknolojisinde
“İnternetin evriminde son adım” olarak tanımlanan projede, yönetici ve entegratör olarak IBM Global Services hizmet verecek. 2002 yılı sonunda laboratuarlara yerleştirilecek olan IBM eServer Linux sunucuları, hem ticari hem de teknik müşterilerin yoğun iş yükü ihtiyacını karşılayacak. Sunucular, Intel’in gelecek kuşak Itanium mikro işlemcilerini içerecek.
Sistemin 600 milyon terabyte veri depolama kapasitesi olacak. Bir başka ifadeyle sisteme, ortalama kalınlığa sahip 146 milyon roman yüklenebilecek. Grid’in depolama altyapısının önemli bir kısmında IBM TotalStorage ürün ve teknolojileri kullanılacak. Açık protokolleri kullanan Linux kümeleri, dört laboratuardaki bilgisayarları birbirine bağlayarak, Grid’in herhangi bir noktasından erişilebilen devasa bir sanal bilgisayar yaratacaklar.
İngiltere’nin Ulusal Şebekesi de IBM’e emanet
IBM’in teknoloji ve altyapısını sağlayacağı İngiltere Ulusal Şebekesi, yüksek enerji fiziği projelerinde kullanılacak. Şebekenin merkezi Edinburg/Glasgow’da olacak ve Londra Imperial College, Oxford, Newcastle, Belfast, Manchester, Cardiff, Cambridge, Southhampton üniversitelerinde sekiz bölgesel merkezi bulunacak.
IBM kendi Grid’ini oluşturma yolunda
Öte yandan IBM, kendi bünyesinde kullanılmak ve şirketlere hizmet vermek üzere, araştırma laboratuarları için kuracağı Grid benzeri bir sistem kuruyor. IBM’in kendi şebekesi; ABD, İsrail, İsviçre ve Japonya’daki Ar-Ge laboratuarlarındaki süper bilgisayarların bağlanmasıyla oluşturuluyor.
Sistem şirketlere; meslektaşları, iş ortakları ve tedarikçileri ile daha yakın ve etkin çalışma için şu olanakları sağlıyor:
Grid: e-sourcing için hazır yapı
Grid sistemi akademik amaçlı kullanımın ötesinde, önemli bir ticari platform haline geliyor. Sistem sayesinde IBM, internet üzerinden e-sourcing hizmeti de verecek.