2001 yılına damgasını vuran kriz ve benzeri olayların yanında, özellikle sekrörümüz açısından önem taşıyan, bir başka gelişme de Türk Telekom’un internet satışları konusundaki agresif satış stratejisiydi. Bu konuda çeşitli haberleri ve Rekabet Kurulu ile ilgili gelişmeleri turk-internet.com daha önce sizlere iletti. Bunları ilgili sayfalardan da bulabilirsiniz.
Bu gelişmeler sonrası, ISS firmalar bir takım görüşler yayınladılar. Bunları okuduğunuzu düşünüyorum. Bu nedenle tekrarlamıyorum. Türk Telekom geri adım atmadı. Hatta Rekabet Kurulu’nun kesmekte olduğu ceza bile pek ciddiye alınmadı.
Ama ilginç başka bir gelişme Türk Telekom Genel Müdürü İ. Hakkı Alptürk’ün sözleriyle gündeme geldi. Alptürk katıldığı çeşitli toplantılarda, ISS’lere destek olarak 822’li hatları verdiklerini ve hatta bu yüzden TT’nin 1.105 Katrilyon TL zarar ettiğini açıkladı. Tabi bu meblağ nasıl hesaplandığını merak ettiğimiz bir zarar. Yoksa hatırlarsanız TT 2001 yılını 1.6 Katrilyon bilanço kar’ı ile kapattı. (Bkz : T.Telekom 1.6 Katrilyon Lira Kar Sağladı)
Öncelikle okuyucularımdan özür dilerim. Bahsi geçen yazımda yanlışlıkla Katrilyon yerine Trilyon kullanmışım.
Gelen Tek.zip’ten tüm Internet iletişimi için telefon şebekesi kullanım bedelinin 1.105 Katrilyon olduğunu ögrenmiş olduk. Bu toplam paranın % 5.6’sını Türk Telekomünikasyon A.Ş. Internet kullanıcılarından tahsil etmiş. Yani bu bedeli telefon faturası olarak kullanıcıdan almış. Alamadığını iddia ettiği %94.4’ünü ise Devletten yani Telekomünikasyon Kurumundan istiyor. Rakamları 14/06/2002 TCMB kurundan USD’ye çevirince toplam 712 milyon USD çıkıyor. Türk Telekomünikasyon A.Ş. kullanıcı olan bizlerden %5.6 yani 40 milyon USD tahsil etmiş ve bununla da yetinmeyip Devletten 672 milyon USD istiyor.
Sevgili Turk Telekom ve Alptürk, bu parayı neden istiyorsunuz? Fiyatlarınızı kar-zarar hesabı yapmak zorunda olan bir şirketin düşemeyeceği 6 M TL’lere kadar düşürerek zaten Türkiye’deki dial-up ev kullanıcılarının yarısını elde ettiniz. Hem tüm kullanıcıların yarısına hizmet verip, hem de ben zarar ettim Devlet versin demek bana eski “nalından da, mıhından da” özdeyişini hatırlattı. Gelir hanesindeki 40 milyon USD ile en çok kazanan ISS olarak Interpro araştırmasından yer alan Vestel.net’in 27 Milyon $’ını 1.5 kat katlamış durumdasınız zaten.
Asıl önemli noktayı vurgulayalım…. internet olmasaydı bu 40 Milyon $ olamayacaktı. Destek yaparak kaybettiğinizi iddia ettiğiniz 712 M $ ise zaten olmayacaktı. Çünkü her iki rakam da “YENİ BİR SERVİS yani İNTERNET’in körüklediği telefon kullanım miktarı”. Gece saat bilmemkaçta bilmem kaç milyon $’lık şirket-ev telefon kullanımını, internet’e yönelttiğiniz için 712 M $ zarar etmişsiniz mantığı nasıl bir anlam taşıyor ben çözemedim henüz. Bu kullanım internet olmasaydı zaten olmayacaktı. Herkes o saatte mışıl mışıl uyuyor olacaktı.
Bu arada unutmamak gereken diğer bir husus; Türk Telekom’da çalışan kamu sorumluları ve Genel Müdür Alptürk, sizler oraya bu ülke vatandaşlarına hizmet için geldiniz. Yani bizlere karşı sorumlusunuz. Telefon kullanan 19 milyon Tüketiciye hizmet vermek ve kar ederek hazineye temettü ödemek için varsınız. O şirket özel bir şirket değil. Siz de attığınız her adımda Türk Milletine sorumlusunuz. Devlet ülke halkından bunca işssizlik ve durgunluk içinde topladığı paraları sizlere vermek için yok. Devlet halka hizmet için var.Bu nedenle de bu tür hayali rakamları boşverin. Önce Türk Telekom’un bir türlü bitirilemeyen iç düzenini kurun. Şirketinizi gereksiz insan istihdam eden ve bu kadar büyük personele, düşük ücret ödeyerek verimsizliğe ve mutsuzluğa mahkum eden düzeni değiştirin. Fazla personeliniz varsa onları eve gönderin ve ücretlerini gene ödeyin. İnanın bu çok daha ucuza mal olur.
Geçmiş tarih olmuştur. Eskiden verilen iyi hizmetler hatıralarda mutlulukla hatırlanır. Geçmiş başarılar hatırlanarak ve yeni başarılar elde etmeye çalışmadan gelecek kurulamaz. Her insan, şirket, kurum kendini ve geçmişini aşmalıdır. Geçmişte 1980 öncesinde ilkokulda iken beni telefon bekleme listesine yazan babama çok teşekkür ederim. Evlendiğimde bir telefonum vardı. Halen onu kullanıyorum. 1980 sonrasında siyasi irade ile yapılan yatırımların mirası artık bitti. Yepyeni bir devir başladı. 21. yüzyıl 20. yüzyıldan çok daha hızlı bir yaşam gerektiriyor. Geçmişte 20 yılda bir telefon sahibi olan sevinirken bu gün istediği devre bir haftada verilmeyen kuruluşlar sinirleniyorlar. Yazılarda geçmişi överek, özlediğimiz geleceğe kavuşamayız. Eleştiriler ise hiç bir zaman sevilmez. Zaten eleştirilen kişi sevinsin diye eleştiri de yapılmaz. Eleştiri, eleştirilenin kendini düzelteceği ve tekrar hata yapmayacağı umularak yapılır. Eleştiri adı üstünde olumsuzdur. Olumlu eleştiriye argomuzda başka adlar verilir.
Sektörün tüm zararını çeken şirket sakın olmayın. Zarar etmek utanç vericidir. Bir an önce zarar etmekten kurtulun. Zararınızı hesaplarken olsa olsa bu kadardır yönteminden, maliyet muhsebesi yöntemine geçin. Tekel olduğunuza göre maliyetlerinizi açıklayın ve şeffaf olun. Gelecekte gerçekleşecek insafsız rekabete kendinizi şimdiden hazırlayın. Bu rekabete hazırlanırken eski Tekel zihniyetini acele değiştirin. Rekabet Kurumu diye nadir iyi çalışan devlet kurumunun size gönderdiği raporu iyi okuyun. Kurmayı düşündüğünüz Holding ve bir sürü şirkette yeni yeni makamlar, makam arabaları, saltanat kayıkları, yeni deniz kenarı eğitim tesisleri yaratmayın. Personelinize lojman değil, rekabetçi ücret verin. Sektör şirketleri ile iş birliği yapın. Pasta ancak beraberce çalışarak ve yeni hizmetler yaratılarak büyür. Kazancınızı, size bu kazancı getirenlerle paylaşmaktan çekinmeyin. Gelir paylaştıkça artar. Gelir getiren her iş daha cazip olur.
İşinizin gereğini yapın ve sakın fazla trafikten şikayet etmeyin. Siz teknoloji işindesiniz. Artık yeni teknolojiyi kullanın. Anlayışınız “yeterki uygun fiyatla taşıyacak trafik olsun” olmalıdır. Sisteminizi mümkün olan en yüksek seviyede kullanılacak şekilde düzenleyin. Bunu teşvik edecek işbirliklerine açık olun.
Rekabet gelecek, o halde Tekel konumunu mümkün olduğunca uzatmak için sektöre giriş yapan şirketleri yok edeyim anlayışını da terk edin. Rekabet siz isteseniz de istemeseniz de gelecek. Kıvrak bir şirket olmayı beceremezseniz ve Hollandalı eski Tekel KPM gibi her yere hücüm edip Pazar kapma yarışına girerseniz, sonunuz onlar gibi olur. İflas edersiniz. Her işi ve girişimi getireceği değer ile ölçün. Sizler siyasetçi değilsiniz. Sizin işiniz ekonomik, jeopolitik değil.
Liberal telekomünikasyon sektöründen bahsetmek için ise henüz çok erken. Genel izinleri vererek bu izlenimi verdiğinizi sanmayın. Sektör bu izinlerin göstermelik olduğunu, hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini ve zaten onun için acilen ve ucuz fiyatlarla dağıtıldığını konuşuyor. Genel izinlerden önce de ISS’ler ve Uydu Şirketleri vardı. Şu anda lisans alan ISS’lerin, lisans almayanlardan farkı ne? Mesela şirketiniz lisans alan ISS’lere istediği yerde, istediği bağlantıları veriyor mu? Yoksa lisanslı ISS’ler No7, E1 R1 yada E1 R2’mi alabiliyorlar?. Şirketiniz lisans alan ISS’lere istediği yerde istediği kadar data ve ISDN-PRI’mı veriyor? Yoksa lisanslı ISS’leri iş ortağınız sayıp onlara ek indirimler mi yapıyorsunuz? Liberalleşme size göre yeni ne getirdi ki siz kendinizi sadece “ses”te Tekel sayıyorsunuz? Eğer benim bildiklerim hala geçerli ise ve yukardaki sorulara olumlu bir cevabınız yok ise siz hala KOCA BİR TEKELSİNİZ. Üstelik bunu sürdürmek için elinizden geleni yapıyorsunuz.
Özel sektörün yapamayacağı yatırım yok. Sizin vermediğiniz ve vermek istemediğiniz olanaklar yüzünden Türkeye’nin dört bir yanına yatırım yapılamadı. Geçen yıl yaptığınız damping yüzünden sektörün yatırım şevki kırıldı. Ev kullanıcısına bir (1) Usd altına Internet bağlantısı satarak fiyatları düşürüp, sektörü küçülttünüz. Şimdi de özel sektörün yapamadığı yatırımlardan bahsediyorsunuz.
Sayın Türk Telekom ve Alptürk, yukarda olumlu ve olumsuz eleştirilerimi ve yorumlarımı yaptım. Doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim. Bundan sonraki yazılarıma da Tek.zip’lerinizi bekler, sizlere hayırlı mesailer dilerim.