Ülkemizdeki her deprem sonrası haberleşme sıkıntısı yaşıyoruz. Bunun temel nedeni ise gerekli önlemlerin alınmamış olması. Şimdi önümüzde başka depremlerin yanısıra ülkenin ekonomisinin can damarı olan İstanbul’da beklenen deprem var.
Uzmanların 7+ büyüklüğünde olacağını tahmin ettiği bu deprem öncesinde, 1999’dan bu yana geçen 24 yılda ve KahramanMaraş depreminden bu yana geçen 6 ayda yapılan çalışma var mı diye baktığımızda, maalesef yeterli çalışma göremiyoruz.
Bunu defalarca yazdık. turk-internet.com Deprem Dosyasına bakarsanız, haberleşme konusunda devlete düşen görevlerin neler olduğunu göreceksiniz. Ama deprem olup, haberleşme kesildiğinde herkes operatörlere bakıp, onları suçluyor.
Bu nedenle 17 ağustosun 24.yıldönümünde bir dosya açtık ve 2023 yılı itibariyle, operatörlerin aldıkları önlemleri ve deprem konusundaki çalışmalarını bizzat kendilerine sorduk. Dün Türk Telekom’un çalışmalarını okudunuz. Bugün aşağıda aynı sorulara Turkcell’in verdiği cevapları göreceksiniz. Bu cevapları da yorumlamıyoruz. Dediğimiz gibi son bölümde bir uzmanla değerlendireceğiz.
Ancak aşağıdaki cevaplardan siz okuyucularımıza düşen bir göreve dikkatinizi çekmek istiyoruz; “Baz istasyonu yoksa, cep telefonu yoktur. Yani haberleşemezsiniz. Cep telefonları hava ile değil, havanın baz istasyonlarından alıp sizin telefonunuza ilettiği sinyaller sayesinde çalışıyor. Etrafta baz istasyonu sayısı az ise, enkaz altında kalanların baz istasyonlarına ulaşamaması bir yana, baz istasyonu ne kadar uzak ise telefonlarının pillerinin o kadar çabuk bitme riski var.
Bunu unutmayın lütfen.. Şimdi Turkcell cevaplarına bakalım..
– Yaklaştığı belirtilen İstanbul depremi konusunda özel hazırlıklarınız var mıdır? Felaket durumunda aksiyon planlarınız var mıdır?
Turkcell olarak afet ve acil durumlar için iş sürekliliği planlarına sahibiz. Mevcut planlarımızı her yıl tatbikatlarla test ediyor ve sürekli geliştiriyoruz. Sahip olduğumuz ISO-22301 İş Sürekliliği Yönetimi Sertifikası dolayısıyla bağımsız denetçi firmalar tarafından her yıl bu kapsamda denetimlerimiz yapılıyor. Depreme hazırlık için AFAD ve ilgili devlet kurumlarının liderlik ettiği çalışmalarda da yer alarak detaylı hazırlıklara katkı veriyor, entegre tatbikatlar ve testlerle hazırlık seviyemizi artırma çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Özellikle 2019’daki Silivri depreminden sonra Marmara için deprem hazırlıklarımıza hız verdik. Turkcell olarak Marmara Depremi Afet Müdahale Planımızın üzerinde yaklaşık 4 yıldır çalışıyor ve planı düzenli olarak güncelliyoruz. Bu kapsamda temel şebeke kapasitemizin yükseltilmesi, sahalarımızın akü yedekleme sürelerinin artırılması ve şebekemizdeki topolojik riskleri düşürme gibi çalışmalar yaptık. Kriz anında enerji sürekliliği, geçiş önceliği ve akaryakıt temini konusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (UAB) ve AFAD ile toplantılar gerçekleştirdik.
Hazırlıklarda öncelikli hedefimiz “afete dirençli bir şebeke” oluşturmak. Bunu sağlayabilmek amacıyla operatörlerin şebeke altyapılarını mümkün olduğunca kuleler üzerinde ya da güvenli yapılara kurabilmeleri gerekiyor, bunun için de kamunun desteğinin elzem olduğunu düşünüyoruz.
Önleyici tedbirlere ve hazırlıklara ilave olarak, afet sırasında oluşacak hasarlara müdahale için de hazırlıklar yapıyoruz. Biliyoruz ki bu tür büyük afetlere sadece operatörlerin tek başlarına hazır olması mümkün ve yeterli değildir. Bu kapsamda afet durumlarında sistemlerimizin çalışır durumda kalabilmesi ve kesilen sahalara hızla müdahale edilebilmesini teminen, haberleşme sahalarına erişim için mobil operatörlere geçiş önceliği verilmesi, baz istasyonların enerjilerinin kesilmemesi için ilgili taraflarca ortak tedbirler alınması, depremden sonra baz istasyonlarının enerji ihtiyacının sağlanmasına öncelik verilmesi ve yakıt tedariki gibi konularda gerekli kamu desteğini bekliyoruz.
6 Şubat 2023’te yaşanan elim Kahramanmaraş depremleri sonrasında bu tür afetler için hazırlıklarımızı daha kapsamlı şekilde sürdürüyoruz. Bu bağlamda yapılan bazı çalışmalar ve bu çalışmalar ışığında kritik olduğunu değerlendirdiğimiz konular aşağıdaki gibidir:
- Yaşanan acı deneyim, sektörümüzün afetlere hazırlıklı olabilmesi için mobil haberleşme hizmetlerinin de elektrik, su, doğalgaz gibi “kritik altyapı” olarak tanımlanarak ülke genelinde altyapı kurulumunun kolaylaştırılması ve kurulumlarda ödenmesi gereken ağır kira, harç ve mali yükümlülüklerin hafifletilmesi veya kaldırılması gerektiğini bir kez daha gösterdi.
- Son Kahramanmaraş depremi de dahil olmak üzere, afet durumlarında kulelerin neredeyse hiç hasar görmediği ve enerji tedariki sağlandığı müddetçe kesintisiz hizmet sunulabileceği görüldü. Bu sebeple baz istasyonlarının mümkün mertebe kulelerde konumlandırılması, bu kapsamda mevcut düzenlemelerin ve uygulamaların ivedilikle iyileştirilerek kule kurulumlarının kolaylaştırılması, kulelerin fiberle birbirine bağlanması, kule ekipmanlarının (jeneratör, akü vs) güvenliğinin sağlanması ve afet durumlarında yakıt tedarikinin önceliklendirilmesi en hızlı ve en öncelikli alınması gereken aksiyonlardan biridir. Başta UAB, ÇŞİDB, BTK ve AFAD olmak üzere ilgili tüm kurumlar arasında güçlü bir koordinasyon tesis edilmesi ve aksiyon alınması beklenmektedir.
- Afet anında iletişimin sürekliliği sağlayacak bir şebeke için 3 operatör ortak bir planlama çalışması başlattık ve ihtiyaçları belirledik. İstanbul gibi şehirleşmenin yoğun olduğu bir kentte, afet anında kapsamanın sürdürülebilirliği için baz istasyonlarının riskli binalar yerine güvenli kamu alanlarına/binalarına kurulması gerekiyor. Bu kapsamda riskli bina envanteri ve gerekli izinler konusunda kamu kuruluşlarından ve belediyelerden alacağımız destekler büyük önem taşıyor.
- Belediyeler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB) ve AFAD’ın riskli binalarla ilgili operatörleri bilgilendirmesini bekliyoruz. Elimizdeki farklı verilerle binaların risk durumunu belirlemeye çalışıyor, riskli binalarla ilgili taşıma ve alternatif çözüm planlarını oluşturuyoruz.
- Diğer yandan Marmara Bölgesi’nde depreme dayanıklı yapılara taşınmaların gerçekleşmesi için kamu binalarında ve kamuya ait alanlarda baz istasyonları kurabilmek amacıyla ilgili kamu kurumlar ile belediyelerden yer tahsisi ve izinler talep ettik. Bu taleplerin hızlı ve olumlu karşılanması haberleşme hizmetlerin sürekliliği için operatörlerin en acil ihtiyacıdır.
- Kahramanmaraş merkezli büyük depremler sonrası mobil baz istasyon filomuzu %25 büyüttük ve bazı modernizasyon çalışmaları yaptık. Telekom operatörleri için enerji sürekliliğinin ne kadar hayati değer taşıdığını 6 Şubat depremlerinde hep birlikte tecrübe ettik. Bu kapsamda elektrik kesintilerinden daha az etkilenmek amacıyla bu yılki akü yatırımlarımızı da %25 artırdık ve tüm Türkiye’de faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketleriyle görüşmelere başladık. Afet durumunda sistemlerimize sağlanan enerjinin önceliklendirilmesi, oluşan arızalara hızlı müdahale edilmesi ve dağıtım merkezlerine yakın baz istasyonlarına buralardan enerji temini gibi taleplerimizi görüşmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda afet anında elektronik haberleşme şebekelerinde sürekliliğin sağlanabilmesi için enerji sektörünün ve ilgili kurumların vereceği destek büyük önem taşıyor.
- Afet etkisiyle baz istasyonlarımıza enerjinin verilemediği durumlarda, istasyonların çalışabilmesi için jeneratör kullanmamız gerekiyor. Çok sayıda jeneratöre öncelikli olarak ve hızlı, düzenli bir şekilde yakıt tedarikinin de planlanması gerekiyor. Bu doğrultuda Enerji Bakanlığı ve akaryakıt dağıtım şirketlerinin desteği ve afet planlarında operatörlere öncelik verilmesi önemli. Ayrıca alternatif enerji kaynakları (güneş, rüzgâr vb.) konusunda yatırımlarımız devam ediyor. Bu alanda da kamu teşvik mekanizmalarının işletilmesini bekliyoruz.
- Operatörlerin deprem sonrasında kesilen sahalara hızlı bir şekilde ulaşabilmesi ve hizmet sürekliliğini sağlayabilmesi için operatörlere lojistik destek sağlanmasını da elzem görüyoruz. Bilhassa karayoluyla ulaşım sağlanamayan durumlarda, deniz, demiryolu veya hava taşıtlarının kullanılabilmesine yönelik izinlerin kolaylaştırılması ve AFAD ile ulaşım planlarının çalışılması büyük afetlere hazırlık için faydalı olacaktır.
- Karayoluyla yapılan ulaşımlarda ise operatörlerin saha ekiplerine trafikte geçiş önceliği verilerek arızalı sahalara hızlı müdahale ve ekipman taşımada kolaylık sağlanması, haberleşme hizmetlerinin daha kısa sürede ayağa kaldırılmasına büyük katkı sağlayacaktır.
- Ayrıca, üç operatör bir araya gelerek Mart ayında çalışmalarına başlanan ulusal dolaşım ortak projesi kapsamında ilk aşamada laboratuvar testleri tamamlandı. Sonrasında ulusal dolaşım hizmeti, Haziran 2023’te belirlenen bölgelerde genel kullanıcıya açılarak ses, SMS ve data kullanımları başarıyla test edildi. Bu konudaki ortak çalışmalarımız da devam ediyor.
Önceki (2019) İstanbul depreminde, görüşme sayısı çok yüksek olduğu için sistem tüm operatörlerde çökmüştü. Şebekenizde normal zamanda trafik ne kadardır ve bunun acil durumda nereye yükseleceğini tahmin ediyorsunuz? Aynı anda görüşme kapasitesi şu anda nedir?
Doğal afetler; zamanını, yerini, şiddetini ve etkisini ön göremeyeceğimiz olağanüstü olaylar olduğu için bu olağandışı durumlarda şebekelerde normalin üzerinde sıkışıklık yaşanabiliyor. Turkcell olarak planlarımızı şebekede yaşanabilecek olası sıkışmaları en aza indirecek şekilde yapıyoruz.
Bu duruma referans olarak 2019 İstanbul depremini örnekleyebiliriz. O depremde çok yoğun arama talepleri sebebiyle Turkcell’in şebekesinde bir süre sıkışıklık yaşandı ama herhangi çökme ya da kesinti yaşamadık. O tecrübeden hareketle şebeke altyapımızı teknolojik açıdan daha da güçlendirdik ve yapılan çalışmalarla güncel kapasitemiz, normal zamanda şebekemizde gerçekleşen çağrı sayısının 6 katını karşılayacak seviyeye çıktı. 2019 depremi dönemi ile karşılaştırdığımızda yaşadığımız afetler sonrası alınan aksiyonlarla birlikte Turkcell’in çekirdek şebekesinin kapasitesi 2,2 katına çıkarıldı. Gerçekleştirilen bu çalışmalar sonrasında 6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerde de temel şebekemizde yaşanan yoğunluğun sorunsuz bir şekilde karşılanabildiği gözlendi.
– Kahramanmaraş depreminde baz istasyonları devrilme sıkıntısı çekildi. Bu kapsamda şunları soruyoruz;
— İstanbul ve çevresinde ne kadar mobil aboneniz ve buna karşı kaç tane baz istasyonunuz var.
İstanbul dahil olmak üzere Marmara Bölgesi’nde 10,5 milyon müşterimize yaklaşık 10 bin adet saha ile hizmet sunuyoruz.
— Bu istasyonlar konusunda halkın anlamsız bir tepkisi var. Bunu nasıl çözüyorsunuz ya da deprem zamanına yönelik olarak bu konuda önerileriniz var mıdır (kamu binalarının üstüne kurmak, AFAD gibi)?
Baz istasyonlarımız haberleşme sektörünün denetleyici kurumu olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) belirlediği elektromanyetik alan şiddeti değerleri kapsamında hizmet vermekte ve her bir sahamız için BTK tarafından yetkilendirilen firmalar tarafından yapılan ölçümler sonrasında güvenlik sertifikası alınmaktadır.
Saha kurulumlarına tepki gösterildiği durumlarda, halkımızı bu konuda bilinçlendirmek için denetim ve halk sağlığı ile ilgili yükümlülüklerimizi anlatıyoruz. Bunun yanında deprem ve acil zamanlarda iletişimin ne kadar kritik olduğuna dikkat çekiyoruz. Uluslararası sağlık kuruluşlarının raporlarına göre baz istasyonlarının insan sağlığına doğrudan olumsuz bir etkisi olmadığı açıklanmasına rağmen maalesef ülkemizde oluşan yanlış bir algıya bağlı olarak kamu ve belediyelerden kiraladığımız pek çok sahayı zaman zaman karşılaştığımız bu tür tepkiler nedeniyle maalesef kuramıyoruz.
Kahramanmaraş depreminde dahi pek çok noktada altyapı kurulumlarının hatta mobil baz istasyonlarının konumlandırılmasının engellendiğini, kolluk kuvvetlerinin ise etkin müdahale yapamadığını, bu sebeple haberleşme hizmetinde aksamalar yaşandığı vakıadır. Kurumlar, çoğu kez bu tepkilerden çekinerek kurulumun tamamlanmasına izin vermemektedir. Sağlık Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın desteğiyle hazırlanacak kamu spotları halkın bu konularda doğru şekilde bilinçlendirilmesi için faydalı olacaktır.
— Baz istasyonlarından kaç tanesi kulelidir, kaçı binadadır (üzerinde, duvarında) Binalarda yer alan baz istasyonları için bina deprem raporu var mıdır?
Marmara Bölgesi’ndeki baz istasyonlarımızın %35’i depremde hasar alma ihtimali düşük olarak değerlendirdiğimiz kule ve benzeri yapılar üzerinde kuruludur. Altyapılarımızın olduğu binaların çoğu için deprem raporlarına erişimimiz bulunmuyor. AFAD, ÇŞİDB, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve yüksek deprem riski olan diğer illerdeki belediyelerin bina deprem rapor veya risklerini operatörlerle paylaşması, uzmanlık desteği vermesine ihtiyaç var. Bu kurumlarla çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
Baz istasyonlarının Türkiye genelinde 2/3’ünün radyolink olduğunu daha önceki açıklamalardan biliyoruz. İstanbul’da durum nedir? Fiber bağlı baz istasyonu oranı nedir?
İstanbul’daki baz istasyonlarımızın %45’i fiber bağlantısıyla çalışıyor. Bu oranı artırmak için yeni fiber kurulum planlarımız ve altyapı paylaşım başvurularımız bulunuyor. Fiber altyapı yayılımını kolaylaştırıcı düzenlemeler ve teşvikler, burada daha hızlı bir şekilde yol almamızı sağlayacaktır. Ayrıca radyolinklerimizin de bulunduğu direk ve kulelerimizin de depremden etkilenmemesi için gereken kontrolleri periyodik olarak yapıyoruz. İhtiyaç halinde güçlendirme veya yenileme çalışmalarını gerçekleştiriyoruz.
İstanbul’da bulunan Mobil baz istasyonu kapasitesi nedir? Deprem durumunda bunun yeterli olacağını düşünüyor musunuz?
6 Şubat depremleri sonrasında gerçekleştirdiğimiz ilave yatırımlarla mobilize ekipman sayımızı artırdık ve son 5-6 aylık sürede mobil baz istasyonu filomuzu 686’dan 858’e çıkardık. Afet durumunda ihtiyaç bulunan bölgeye mobil araçlarımızı en hızlı şekilde sevk ediyoruz. Bu şekilde afet anında en öncelikli yerlere mobil istasyonlarımızın kurulumu hedefleniyor. Sık sık gerçekleştirdiğimiz tatbikatlarla da sürecimizi daima test ve takip etmekteyiz.
Her ne kadar ekipman filomuzu arttırsak da afet anında kurulumların en hızlı şekilde tamamlanabilmesi için saha personeline geçiş önceliği sağlanması, ekipmanın ulaşabilmesi için yolların açık olması, can ve mal güvenliğinin sağlanması, ekipman kurulumları sonrasında kesintisiz yakıt tedariki sağlanması ve sahalarımıza öncelikli olarak elektrik verilmesi gibi ihtiyaçların karşılanması gerekiyor.
Bu baz istasyonlarında —Kahramanmaraş depreminde olduğu gibi— enerji kesintisi olması durumunda nasıl çözmeyi planlıyorsunuz?
İstanbul özelinde meydana gelebilecek olası bir depremin ardından oluşacak enerji kesintilerinin şebekemiz üzerinde etkilerini en aza indirmek için öncelikli olarak akü yedekleme ömürlerini arttıracak lityum batarya dönüşüm çalışmalarına hız verdik.
İstanbul özelinde sabit jeneratörlü sahalarda yakıt deposu yatırımları planladık. Deprem sonrasında portatif ve sabit jeneratörlerin yakıt tedarikinin devamlılığının sağlanması için tedarikçi firma ve süreç analiz çalışmaları yapıyoruz.
Türkiye genelinde yakıt stok ve dağıtım yetkisine sahip ana dağıtıcı firmalar ile yüksek kapasiteli yakıt stoklanması, depremin ardından yakıtın tankerler ile ana arterlere taşınması ve alt yüklenici firmalarla alt bölge ve sahalara dağıtımının yapılması konusunda görüşmeler yapıyoruz. Bu çalışmaların tamamının 2023 sonuna kadar tamamlanması hedefliyoruz.
Almakta olduğumuz tedbirlerin sürdürülebilir olması amacıyla yakıt temininin sürekliliği ve bunun için de hem yolların açık olması hem de yakıt tedarikinde yaşanabilecek engellerin ortadan kalkmış olmasının kritik olduğunu vurgulamak isteriz. Bunun yanında enerji altyapısının ivedilikle iyileştirilmesi, servis sürekliliği açısından iş sürekliliği planlarına telekom operatörlerinin ihtiyaçlarının da dahil edilmesi gerekmektedir.
— Baz istasyonlarının ana şebekeye bağlantıları yedekli mi?
Baz istasyonları şebekeye toplama merkezleri üzerinden bağlanmakta olup Marmara genelinde transmisyon toplama merkezlerimizin ana şebekeye bağlantılarının tamamı yedeklidir. Bu kapsamda Marmara Bölgesi’ndeki 11 il ve 158 ilçemizin tamamında Turkcell’in transmisyon çıkışları yedekli durumdadır. Ayrıca ring topolojiler ile ana şebekeye bağlantılar da yedeklenmektedir. Bununla birlikte tekil olan kritik baz istasyonlarımızın da transmisyon yedekliliği sağlanmış durumdadır.
– Operatörlerin hepsinin genel merkezi İstanbul. Kahramanmaraş depreminde, yardımı İstanbul’dan gönderdiniz. İstanbul depremi olursa buna karşı önlem var mıdır?
2019’daki Silivri depremi sonrasında, iş sürekliliği kapsamında yapılan çalışmalar neticesinde Ankara’da kritik süreçlerin yedeklenmesi amacıyla Turkcell’in organizasyon yapısında bir düzenleme yaptık. 6 Şubat depremleri sonrasında ise sadece teknik ekipler için değil, tüm Türkiye çapında var olan yedeklilik yapısını güçlendirmek ve Turkcell Grup organizasyonunda kritik gördüğümüz insan kaynağımızın İstanbul dışındaki illerde (başta Ankara olmak üzere; İzmir, Diyarbakır, Trabzon, Antalya gibi merkezlerimizin bulunduğu illerimizde) yedeklenmesi konusunda çalışmalarımız devam ediyor.
Malzeme ve ekipmanların da etkin bir şekilde yönetimi için Türkiye geneline dağıtılmış 15 adet depomuz bulunuyor. İlave depo ihtiyacının belirlenmesi için çalışmalarımız sürüyor.
Marmara Bölgesi’nde yaşanabilecek bir deprem durumunda bölgede görevli saha personelinin Anadolu’dan yedeklenmesi için ön çalışmalarımız tamamlandı ve ekiplerin gerekli eğitimleri devam ediyor.
– Depremde, haberleşmenin kesilmesi açısından riskli bölgeler nereleridir?
Afet hazırlık çalışmalarımızı AFAD, ÇŞİDB, belediyeler, elektrik dağıtım şirketleri, kamu kurumları ve özel şirketler ile birlikte yürütüyoruz. Haberleşme hizmetlerinin kesilmesini bölgesel bir risk olarak ele almıyor, tüm şebekeyi olası deprem durumunda ayakta tutmak için topyekûn güçlendirme çalışmalarını yürütüyoruz. Bu konuda yapılmış olan uluslararası çalışmaları da referans alarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle sektörün strateji belirleyicisi konumunda olan UAB ve denetleyicisi konumunda olan BTK’nın, işletmeciler de dahil olmak üzere ilgili tüm paydaşları koordine ederek uygulanabilir ve sürdürülebilir bir yol haritasını ve buna bağlı aksiyonları ortaya koyması önem arz ediyor.
– Önerileriniz nedir? (Vatandaşa ya da başka yerlere)
Bu tür afet anlarında hem orada felaketi yaşayanların hem de başka yerlerde olup da o felaket yerinde ailesi/tanıdığı olan herkesin ilk ihtiyacı, bir haber alabilmek umuduyla iletişim kurmak oluyor. Afetzedeler de, onların uzaktaki akrabaları da o anda bir haber almak umuduyla doğal olarak telefonlarına sarılıyor. Bu da şebekedeki normal haberleşme trafiğinin bir anda kat kat üzerinde bir yoğunluğun oluşmasına neden oluyor.
Böyle durumlarda, yaşam riski olan insanların can güvenliğini sağlamak amacıyla acil çağrı merkezlerine erişimlerini kolaylaştırmak için vatandaşlarımızın mobil aramalar yapmak yerine SMS ve internet uygulamalarını kullanmaları önemli.
6 Şubat tarihinde ve devamında ülkemizde yaşanan depremler başta UAB ve BTK olmak üzere ilgili kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler ve benzeri kuruluşlar ile elektronik haberleşme hizmeti sunan işletmecilerin baz istasyonu altyapılarının depreme dayanıklılığını artırmak üzere daha yakın iş birliği içinde çalışması ve bu çalışmaların ivedilikle hayata geçmesi gerektiğinin önemini bir kez daha gösterdi. İşletmecilerin baz istasyonlarını deprem ve benzeri afetlerde yıkılmayacak kule, direklere ve sağlam binalara kurabilmesinin önünde engel teşkil eden düzenleme ve uygulamaların aşılması için başta kamu kurumlarıyla ve yerel yönetimlerle olmak üzere bu konuda vakit kaybetmeden iş birliği yapılması ve çözüm üretilmesi gerekiyor.
Bu yönde atılacak adımları kamu kurumlarının liderliğinde tüm şirketler ve vatandaşlarımızla hep birlikte gerçekleştirebilirsek, can güvenliğimiz ve iletişim sürekliğinin yanı sıra ülkemizin geleceğine de güzel bir katkı sağlamış oluruz.