Üstelik bu hizmet kesintisi sırasında uğradığımız kaybın tazminini de değil, sadece kesinti sırasında havaya verdiğimiz parayı geri istedik Telekom’dan. Ama Telekom dedi ki:
“Deprem, su baskını, tayfun, salgın hastalık, lokavt, grev, yangın, savaş ve resmi makam veya yetkili mercileri hizmetin verilmesini etkileyecek karar ve icraatları mücbir sebep sayılır. İnternet kesintisine sebep olan arızanın “Türk milli sınırları dışında” Şirketimizin arızaya direkt müdahil olma durumunun sözkonusu olmadığından; Üstelik yaşananın bir kesinti değil sadece yavaşlama geri ödeme yapamıyoruz…”
Açıklamayı hangi tarafından tutarsanız tutun elinizde kalıyor.
- 1.Öncelikle mücbir sebep kavramını inceleyelim. Acaba meydana gelen, bilinmeyen, öngörülemeyen, kimsenin aklına gelmeyecek bir olay mıydı? O bölgede (Akdeniz’i baştan başa kuşatan alanda) her yıl onlarca büyük deprem oluyor. Bir şekilde diğer ülkeler bunun üstesinden geldiler. Bir iki gün içinde Avrupa ülkelerinden Asya’ya kadar her yerde internet eski çalışır haline geldi. Çünkü onların kesinti durumunda ne yapacaklarına dair ikinci bir plan yapacak teknik ve entelektüel kapasiteleri vardı. Bir Türk muhtemelen teknolojiden bahsetmediğimiz alanlarda dünyaya bedel.
2.Telekom’un mücbir sebep kavramı içinde resmi makam ve yetkili mercilerin hizmet verilmesini etkileyecek karar ve icraatları şeklinde bir tanımlama geçiyor. Bu kavramı biraz kazıdığımızda altından Türkiye’de yaşanan hiçbir eksikte geri ödemesinin yapılmaması gibi bir sonuç çıkabilir. Bunun için yeterli sebep, yeterince başarılı bir resmi makamın adını koyabilmektir (diyor ve konuyu burada okurların hayalgücüne bırakıyorum).
3.Gelelim Türk Milli Sınırları olayına… İnternet ve Telekom’dan bahsederken milli sınır kelimesini kullanmak sizin de kafanızı karıştırmıyor mu? Hani globalleşen dünya, kalkan sınırlardan bahsederken birden bire içim kalktı bu söyleme. Tebrik ve teşekkür etmekten gayrı yapılacak hiçbir şey yok. Bu arada hatırlatmak lazım, bizim milli sınırlarımız dahilinde iki adet aslan gibi uydumuz var. Neden telekom buna müdahale edip internetimizi o pahalı aletler üstünden sağlamadı acaba? Milli sınır kaç feet yükseklikte sona eriyor acaba?
4.Ve son olarak… Bu bir kesinti değil yavaşlama mevzuu… Kesintinin ilk bir ayında çok para vererek aldığım kablolu internetimden 4 byte ile transfer yapabildim. 4 byte… Bir Cumartesi – Pazar boyunca bilgisalarım için o anda çok ihtiyacım olan sadece 120 kilobyte büyüklüğündeki bir dosyayı indiremedim. 120 kilobyte büyüklüğündeki bir dosyayı on parmak daktilo bilen bir kişi iki günde kağıda dökerdi ama ben internetten alamadım. Ve bunun adı yavaşlama mı şimdi? Peki o zaman kesinti ne? Biri bize bunun tanımını yapabilir mi?
Bu bahsi geçen konu Telekom’a ve devletime karşı olan güvenimi tamamen sarstı. Yani Telekom kanalıyla devletim bana diyor ki: Savaş olursa, su basarsa, yangın çıkarsa, hele hele tepedeki birileri abuk subuk kararlar alırsa benden hizmet bekleme. Paranı ver ama hizmet alma, paranı geri hiç alma. Birkaç milyon dolarlık servis sağlayıcılar hizmetlerini birkaç saat içinde iyileştirip hat kapasitelerini on katına çıkarsınlar; Benim vergilerimle kurulup benden ayrıca hizmet parası alan birkaç milyar dolarlık, birkaç bin kişinin çalıştığı kurum aylarca hizmeti aksatsın.
Küçükken misketlerimi elimden alıp kaçan büyük çocuklara karşı beslediğim hisleri besliyorum Telekom’a karşı.
Telekom’un hangi durumlarda geri ödeme yaptığı bilgisini de şu anda hayatta herşeyden çok merak ediyorum.