Bu sene İnternet 40.yaşına bastı. Maalesef, bugüne kadar ki özgür, ücretsiz ve sınırları olmayan karakterinde artık değişim kaçınılmaz gözüküyor. Tek bir yerden yönetilmiyor desek de, büyük teknoloji (Big Tech) firmaları, dev taşıyıcıları (yani operatörlerin operatörleri) ve de standartları oluşturan yapıları ile aslında İnterneti ağırlıklı olarak ABD yönetiyor.
2000’lerin başından itibaren Avrupa Birliğinin itirazları, 2010’larda yükselen Çinli telekom üreticileri uzantısında Çin’in teknik baskıları bu durumu değiştiremedi. Ama bugünlerde ABD’nin kendisi de yaratılan ortamdan rahatsız ve değiştirmek istiyor.
Bloomberg’in verdiği habere göre, Beyaz Saray, Amerika’nın ülke içinde ve dışında çevrimiçi veri akışını nasıl düzenlemesi gerektiğine karar vermek için yarın bir toplantı düzenliyor. Uzmanlar, bu toplantı ve sonrasında alınacak kararlarla, açık internetin ve online e-ticaretin geleceğinin temelden değişebileceğini düşünüyor.
Dünya çapında giderek artan sayıda insan internet üzerinden alışveriş yaptıkça, veri akışı miktarı da benzeri görülmemiş boyutlara ulaşıyor. Ancak fiziksel mal ve ürünlerden farklı olarak video oyunu indirmeleri veya sosyal medya uygulamaları gibi konulardaki dijital ticaret, açık bir şekilde düzenlenmiyor. Bu nedenle de bu konuda başta vergi, telif hakları olmak üzere çeşitli sorunlar var. Şimdi getirilmek istenen şey; düzenleme.
Parayı Operatörler Değil, OTT’ler Kazanıyor…
Ancak, bu düzenlenme sancılı olacak. Çünkü Avrupa Birliği’nde de, ABD’de de net bir fikir birliği yok. Üstüne kullanıcılar da yeni gelecek kurallardan hoşlanmayacak.
Günümüzde internet, telekom operatörlerinin yaptıkları yatırımlar sayesinde gelişiyor. Operatörlerin mevcut iş modelleri içinde kazandıkları para sınırlı. Bu nedenle operatörlük işi gittikçe gerileyen bir hale dönüştü. Bir yanda, dev yatırımlar, bir yandan rekabet ve düzenlemeler ve karşılığında “no money”.
“Parayı kim kazanıyor?” derseniz, dün gördük, bir fenomen OTT dediğimiz firmalar üzerinden ayda bir kaç milyon TL bile kazanabiliyor. Gerçi diyeceksiniz ki, bu fenomenin kendi kazandığı para. Doğrudur ama o para aslında daha büyük. Yani fenomen’in kazandığı para kadar ya da biraz daha fazlası fenomen’in yer aldığı platform’a (OTT firma) gidiyor.
OTT dediğimiz “Over The Top” kelimelerinin kısaltılmışı. “Masanın (ya da hepsinin) üstündeki” anlamına geliyor. Örneğin, Fenomenin kasım ayında 2 milyon ya da 1 milyon gibi paralar kazandığını gösterdiği Trendyol firması bir OTT firma oluyor. OTT firmaları anlamanız için örnekleyelim; Google, Facebook, Instagram, Microsoft, Twitter, Spotify, TikTok yani reklam ve sponsorlukla para kazanan her türlü firma OTT’dir. Bugünlerde bu kısaltmanın da modası geçti. Artık Big Tech diye adlandırılıyorlar.
ABD, bu OTT firmaların büyük çoğunluğu Amerika merkezli olduğu için kazançlarından uzunca süre memnundu. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nden gelen her türlü itiraza kulaklarını kapadı. Ama önce Facebook-Cambridge Analytica olayı ile bu big tech’in siyaseti etkileyebildiği anlaşılınca durdular ve big tech CEO’ları sorgulamaya başladılar. Defalarca sorguladılar. Yetmedi dava açtılar.
Daha sonra Çinlilerin Big Tech’leri ortaya çıktı. Oyunda Tencent, ByteDance, TikTok gibi sosyal medya firmaları, e-ticarette Alibaba, Alipay ve WeChat işin içine girince, durumun tersine dönebileceğini farkına vardılar. Çünkü işin sadece para kazanma boyutu yok. Yanısıra “veri” ve “propoganda” boyutu da mevcut.
Bu arada farkına varılan diğer bir konu da şu; bu Big Tech önüne geleni süpürüyor. Yani, “ben arama motoruyum, tek işim bu” ya da “ben e-Ticaret deviyim tek işim bu” demiyorlar. Her alana dalıyorlar ve o alandaki büyük, küçük firmaları yok ediyorlar. Ya satın alarak ya da ezerek. Bu da hem tüketicileri, hem de girişimciliği ve uzantısında da siyaseti tehdit eden bir durum.
Üstelik artık işin bir başka boyutu da “yapay zeka” oldu. Önüne geleni ezmek üzerine yeni bir kültür geliyor. İsmi de “Etkili Hızlandırmacılık (e/acc)“.
ABD Düzenleme Gidecek Gibi Gözüküyor
ABD Başkanı Joe Biden, geçen yıl bizim (Türkiye) davetli olmadığımız ama 55 ülkenin davet edildiği bir “İnternet’in Geleceği” toplantısı düzenlemiş ve sonunda da bir deklarasyon yayınlamıştı.
Ama anlaşılan yeterli olmamış. Bu yılın başında hem Demokratlara, hem de Cumhuriyetçilere çağrı yaptı ve “İnternet Devlerine Karşı Birleşin” dedi. Amerikalı Senatörler, Big-Tech’i dizginlemek gerektiğini düşünüyorlar. Ama dediğimiz gibi farklı düşünenler de var. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın siber uzay elçisi Nathaniel Fick, Senato Dış İlişkiler Komitesi’ne yaptığı açıklamada, ABD’nin interneti “balkanlaştırma (yani bölümlere ayırma)” ve inovasyona zarar verme riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Şimdi işte yeniden bir toplantı yapılıyor. Bloomberg’e göre görüşmeler 13 aralık 2023 günü başlayacak ve ülkenin veri aktarımı ve ticaret politikasını tartışmak üzere sektör temsilcileri, işçi grupları, insan hakları savunucuları ve dijital ekonomi uzmanlarından oluşan bir grup bu konuları tartışacak.
Şu anda, Amerika Birleşik Devletleri’nin içine ve dışına veri akışı büyük ölçüde açık ve bu çevrimiçi trafiğin takas merkezleri (veri merkezleri) dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda.
Çin’in İnternet Altyapı Önerisi
Bu arada Çin’in de bir internet altyapı önerisi olduğunu kısa bir süre önce yazmıştık. Bunu hatırlatmış olalım.
Onlar da kimlikle girilen bir internet gibi merkezi yapılanma için internetin altyapısını değiştirmek istiyorlar. Bu nedenle dünyada telekom standartlarını belirleyen kurumlardan birisi olan ITU’nun başkanlık seçimlerinde etkin olmaya çalıştılar ama olamadılar.
Net Tarafsızlığı
Son olarak da bundan bahsedelim; yukarıda Avrupa Birliği’ndeki durumu anlatan bir link verdim. Orada detayları ile anlatılıyor. Durumun değişmesi yani operatörlerin yeniden yatırım yapabilir hale gelmesi gerek. Big Tech’in elini taşın altına koyması lazım. Ama ne yönde ve nasıl?
Bu durum net tarafsızlığı denilen, herkesin, internet şebekesinin her yerine, sınırsız ve ücretsiz, özgürce erişimi nasıl etkileyecek? Diyelim ki, OTT’ler (mesela Facebook) kullanıcılarının kullandığı her MB için, telekom operatörlerine bir ücret ödesin. Hesaplanması, ölçülmesi ayrı bir dert ama zaman içinde kullanıcılara astarı yüzünden pahalı hale gelir. İnternet üzerindeki her adımın paralı olması gibi.
Ama yine de çözülmesi gereken bir sorun var. Eğer, bu durum sürdürülürse, telekom firmaları iflas edecek ya da OTT’lerin eline geçecek. Zaten OTT’ler şimdiden uçtan uca tüm firmaları kapsıyor durumundalar. En büyük ülkeler bile fakirleşecek ya da iflas edecekler (vergi alamamaktan ya da yerli çeşitli sektör firmalarının da OTT’lerin eline geçmesinden ötürü). Bunun gibi pek çok şey sayabiliriz.
Ya da durum OTT’lerin operatörlere ya da ülkelere para ödemesine doğru değiştirilecek, Big Tech firmaları bölünecek (her işi yapamaz hale gelecekler) ve bu durumda da net tarafsızlığı dediğimiz şey belki yok olacak.
Asıl Sorun; Bu firmalar ÇOOOOOKKK Büyüdü
Ama daha önemlisi ; “Bu firmalar artık en büyük 10 ekonomi, 20 ekonominin boyutlarına ulaştılar. Ellerindeki ciddi halk gücü ile siyaseti ve herşeyi organize etmeye başladılar.” Joe Biden’ın yardım istemesinin nedeni ve hepsinden daha büyük sorun da bu.
Bu konu daha çok su kaldıracak… Biz de bir kaç kez daha farklı açılardan anlatmaya devam edeceğiz.