Türkiye’ye ODTÜ eliyle İnternet’in ilk bağlandığı 12 nisan 1993’den bu yana 28 yıl geçti. Peki İnternetimiz ne durumda? Geçen gün açıklanan araştırmaya bakılırsa, (Global İnternet Hızları) durum parlak değil.
Dünya mobil hızda 48,4 Megabit hızla download yaparken, biz bu ortalamanın altında 39 Megabit ile download yapıyoruz. Üstelik 57.sırada ve Brunei, Montenegro filan gibi ülkeler klasmanındayız.
Sabit genişbanta bakılınca durum daha da feci. Dünya 98.67 ile indirirken biz ancak 34,11 ile indiriyoruz. Yukarıdaki tabloda bu rakamları görüyorsunuz.
Bu neden oluyor?
Cevap son derece basit.. Hızlarımız düşük çünkü ne sabit fiber altyapımız –ki çoğu kişi öyle değil zanneder ama cep telefonu da fibere bağlıdır. Yani siz baz istasyonuna kadar havadan gidersiniz ama o baz istasyonu, bir dahaki baz istasyonuna ve merkez şebekede hep fiber üzerinden gider– ne de gerekli diğer altyapılar –mesela internet trafik değişim noktası– düzgün yapılmadı.
Bütün bunları Atilla Yeşilada ile konuştuk. Aşağıda videoyu izleyebilirsiniz. Ayrıca daha aşağıda yazılı olarak da okuyabilirsiniz.
Fiber Altyapı Neden Yapılmadı? Biz sesli konuşmayı bakır üzerinden yaparız. Bu veriye uygun değil mi?
Graham Bell telefonu keşfettiğinden bu yana yani 100-150 yıldır her yere bakır kablolar döşendi. İnternet hayatımıza girince bu bir sorun oldu. Bakır ses iletir, veri iletmez. Daha doğrusu ancak modifiye edilerek iletir. ADSL ya da DSL dediğimiz teknoloji gibi. Ama bu teknoloji, fiber kalitesinde ve hızında olamıyor.
Ama dünyada bir anda tüm bakırı, fibere çevirmek –emek, zaman, para– açısından zordu. Bunun yerine ne yapıldı? Bir yandan ADSL ile idare edilirken, peyderpey fiber döşendi. Ne kadar döşendi?
Zor görünüyor diye Türkiye’nin olduğu yeri yakınlaştıralım;
En üstteki 3 ülke % 90+ fiberleşmesi olan ülkeler. Türkiye bu tabloda, % 11,2 olarak verilmiş ama kırmızı ve mavinin anlamı şu; fiber bağlantıların % 75’i saha dolaplarına kadar fiber. Yani FTTH (eve kadar fiber) ancak % 3.
Bunun sonucunda ise dünya internet sıralamasında mobilde 60larda ve sabitte 100cü sıralardayız.
Bunu miktar olarak söyleyelim; bizde 2005 yılında (Türk Telekom özelleştirmesi) tahminen 30 milyon km bakır vardı.. bunun bugün 3-4 milyon km fiber olması gerekirdi) Ama ancak 400 bin km fiber var. Bir fikir versin diye söyleyelim; orta düzey ve nüfusca da yüzölçümü ile de bizim 3’de birimiz olan orta düzey Afrika ülkesi Gana’da 2011 yılında 550 bin km fiber vardı (başka rapor olmadığı için son durumu bilemiyorum). Bununla kıyaslarsanız bile bizim bugün 2 milyon km fiberimiz olmalıydı.
Neden Olamıyor?
Belediye (İBB’den bahsediyorum) AKP döneminde 2010’dan itibaren kazı izni vermedi. Bu kazı izni şu; belediye sınırları içinde isteyen istediği yeri kazamaz. Belediyeye başvurup izin istersiniz. İşte bu izinleri vermedi.
Neden Vermedi?
2010’da zamanın Türk Telekom Genel Müdürü Gökhan Bozkurt (aynı zamanda Ali Babacan’In akrabası olur) belediyeye yazı yazdı ve durdurulmasını istedi. İBB bunu dinlemedi çünkü Türk Telekom’un belediyeye bir emir verme yetkisi yok. Ama sonra siyasi baskı yaptığı anlaşılıyor.
Bunu niye yaptılar derseniz, sektörün yorumu şu; Türk Telekom o yıllara bakarsanız hep % 90’lara varan oranlarda “rekor temettü” dağıttı. Telekom sektörü sürekli yatırım yapması gereken bir sektördür. Ama maalesef paralar temettüye gidince yani OTAŞ kar paylarını almaya alışınca, yatırım yapılmadı. O dönem örneğin Turkcell bayağı fiber yatırımı yapıyordu. Bu yatırımlarla Turkcell’in öne geçme durumu olacaktı. Rakipleri durdurarak, Türk Telekom’un yatırım yapmak zorunda kalmasını engellediler.
Ama sonrasında 17/25 aralık tapeleri filan gelince de, AKP’nin internetten korkmaya başladığını düşünüyorum. Nitekim 2014 başında tuttular 5651 sayılı internet kanununu ağırlaştırdılar. Ama bu ağırlaştırma, dünya çapında “sansürcü” etiketi getirdiği için, insanların çok farkında olmadıkları bir alanı (altyapı yatırımını) engellediler. Ben 2010’dan itibaren ALARM verdim. Altyapı yapılmadığına dair çok sayıda yazılarım ve konuşmalarım her yerde var ama insanlar “görünür olmayan” konuları biraz geç algılıyor, ancak başlarına gelince anlıyorlar.
Bu altyapı bu durumda olduğu için Korona döneminde çocuklarımızdan ancak 7 ya da 8 tanesinden birisi internete ulaşabiliyor. Çünkü altyapı çok eksik.
OTAŞ Bu kadar Temettü Aldıysa, Neden Borcu Ödemedi
OTAŞ 7 milyar $’a yakın yani bugünkü parayla 50 milyar TL gibi bir kar payını aldı götürdü. Bu arada Türk Telekom’a ödediği para sadece ilk peşinat ve 2 taksit oldu. Sonrasını 2007’de –gerekmediği halde– kredi alarak peşin ödedi. Ödediği para 4,1 milyar $’dı. Bu kredinin ancak 500 milyon gibi bir parçasını ödediklerini 2013’deki 4,75 milyar $’lık kredinin başvurusuna yazdıkları açıklamadan görüyoruz.
Orada ne dediler? Türk Telekom’un % 55 hissesinin rehini karşılığında 1. 3,6 milyar $’Lık ödenmemiş krediyi ödeyeceğiz, 2. temettü dağıtacağız (bu temettü TT temettüsü değil, OTAŞ temettüsü idi). Sonuçta da bu borcu hiç ödemeden gittiler.
Hatta enteresandır.. OTAŞ Hazine Bakanlığına başvurup ödenmiş sermayesini geri ödeme izni istediğinde, bu borca rağmen vermişler.
İnternet Konusunda Zayıflığımız Sadece Fiber Değil Diyorsunuz, İnternet Trafik Değişim Noktası ve Veri Merkezleri diyorsunuz. Bunu açar mısınız?
İnternet sadece erişim değildir. Veriler yoksa, internetin anlamı olmaz. Bu nedenle en önemli altyapı kalemlerinden birisi Veri merkezleridir. Dünyada veri merkezi çok büyük bir sektör. Biz oyunun dışında kaldık. 1. kendi çabamızla, 2.dünya tekelleşmeye gidiyor.
Diğer yandan İnternet Trafik Değişim noktası dediğimiz şey, aslında İNTERNET KAVŞAĞI anlamına gelir. Günümüzde altyapı eksik + trafik değişim noktası yok. Mesela Erzurum trafiği İstanbul’dan dönüyor bazen. Bu da hızı etkileyen bir şey doğal olarak.
Neden Trafik Değişim Noktası Yok?
Çünkü, şu andaki trafikten Türk Telekom gelenden de gidenden de para alıyor.
- Bu olay internet servis sağlayıcıları etkiliyor sanıyorsanız, eksik kalır
- Veri Merkezlerinin pahalı olmasını (ayrıca veri merkezlerine verdiği internet hattı da pahalı)
- İçerikçilerin (sizin, benim gibi) gelişememesini yani yerel içeriğin geri kalmasını
yaratıyor.
2015 yılında Amerikalı bir danışman Bakü’ye davet ediliyor. Kendisine soruyorlar. “Bakü bölgenin internet kavşağı olur mu?” Diyor ki; “Bölgenin doğal kavşağı İstanbul’dur.
İstanbul kavşak olsa, Doğudan batıya, batıdan doğuya trafik akacak ve biz
- Para kazanacağız
- Knowhow geliştireceğiz
- Politik güç kazanacağız
- Siber güvenlik açısından güçleneceğiz.
Bugün BDDK’nın “Türkiyenin finans verileri dışarı çıkamaz kararı, 2019 ekimindeki Garanti Bankası ddos saldırısı sonucunda gevşetildi ve bankalar zaman zaman bilgileri yurtdışından dolaştırıyor. Bunun tehlikesini anlamak lazım.
Bu arada dünyada yer alan internet trafik değişim noktaları da şunlar..
Bunun sonucunda veri merkezi sektörü pahalı hale geliyor (ayrıca da ücretleri Avrupa telekom şirketlerine göre 2-3-10 kat gibi.. Mesela alman şirketisiniz almanyadaki merkezle bağlantı kuracaksınız Deutsche Telekom’dan alıyorsunuz (Deutsche Telekom Türkiye’deki hizmeti ara bağlantı ile Türk Telekom’dan alıyor ve size veriyor) 34 Mbit için 2.000 euro ödüyorsunuz, ama bu aynı hattı turk şirketi almanyadaki şube için aldığında 180 bin tl ödüyor..
Veri merkezi pahalı olunca, pek çok içerik yurtdışına gidiyor.. bir ara Hollanda’daki Leaseweb o kadar yoğundu ki, sonunda Türk Telekom trafiği rahatlatmak için para verip hat aldı onlardan.
Bu da trajikomik bir olaydı. Şöyle özetleyelim; “Yurt içinde uygulanan aşırı fiyat yüzünden yurtdışına kaçan içeriğe, yerli kullanıcının erişimini raharlatmak için daha fazla para harcayıp bant genişliği satın almak. Ayrıca o içeriğin yurtdışına ödediği hosting parası da cabası”
Ayrıca siz kavşak kurmayınca, Google, Facebook, Amazon bilmemne size değil Romanya’ya, Bulgaristan’a veri merkezi kuruyor (Hani istihdam, knowhow, vergi, mergi)
OYUNUN DIŞINDA KALIYORSUNUZ.. (bu ayrıca anlatılması gereken bir konu.. denizaltı kabloları, veri merkezleri ve özellikle bulut hizmetleri vs ile oyunun dışında kalmış durumdayız)
Türkiye’den Doğuya gitmesi, oradan gelmesi gereken veriler, şimdi denizden gidiyor.
Şu Evrensel Hizmet Fonu Nedir?
Dünyada özelleşen sektörlerde –özel sektör karlı olmayan yere hizmet götürmeyeceği için– Evrensel Hizmet Fonu (Universal Service Fund) oluşturulur. Telekom firmaları cirolarından belli bir yüzde verir. devlet bunu alıp
a. kırsal-köysel alan denen yerlere,
b. internet olmayan yerlere
c. öğrenci ve özürlülere
internet ve haberleşme sağlar.
Bugüne kadar 36 milyar $ gibi bir para toplanmış (listesi var). Biz eğitim dönemindeyiz.. Hadi Fatih projesini başaramadınız bari uzaktan eğitimi başarın. EBA’yı ancak 7-8 çocuktan 1 tanesi erişebiliyor.. çünkü 1. internet, 2.pc ve tablet, 3. MEB’İn altyapısı YOK .. Yani çocuklarımız Jules Verne’in 2 sene okul tatili kitabındaki gibiler..
Bu arada 36 milyar $ yani yaklaşık 275 milyar TL ne oldu bilinmez. Bunun içinden bir kere Binali bey, bir kere Ahmet Arslan seçim bölgelerindeki köyelere 1000’er baz istasyonu yaptırdı. Bir kere engelli birilerine 1000 tane işitme cihazı alınmış. Fatih projesinin ilk tabletleri de buradan alındı. O kadar. gerisi ne oldu bilinmez.
TELEKOM SEKTÖRÜNDEKİ VERGİLER
Çok fena; mobil cihazda % 82, cep telefonu görüşmelerinde % 85 vergi var.. yani 100 tl konuşunca 185 tl ödüyoruz.. Bu hem bizim cebimizi yakıyor, hem de telekom firmalarının yatırım yapacağı parayı yok ediyor.
Bu vergileri biz görmüyoruz.. % 15 hazine payı, kurum katkı payı, evrensel hizmet payı vs hep cirodan alınıyor. Biz KDV ve ÖİV görüyoruz.. bunları alınca
- internet pahalı (ADSL’de MB başına 3-4 $, fiber de 0,5 $)
- telekom firmaları yatırım yapamaz hale geliyor (borsa değeri bende grafikle var.. 2008’de TT + Tcell 22,9 milyar $ iken bugün 7 milyar $)
- veri merkezi sektörü yokoluyor
- içerikçiler yok oluyor
Üstelik BTK telekom sektöründen para alarak yürüyor. Güya telekom sektöründen alınca, tarafsız olacaktı. Hükümetten emir almayacaktı. Ama tersi oldu. Hem parayı alıyorlar, hem de siyasi hale geldi. Bu para az sanmayın, AB üyelik raporlarında sürekli ikaz etti. Tek başına kendisi dışındaki 9 üst kurulun toplam bütçesinin 2 katı bütçeye sahip. Bu sene 5,8 milyar TL.
Bunun sonucu durum şu;
2 firmamızın borsa değeri 13 yılda 3’de bire düşmüş.
Başka açıdan bakalım (bunları detaylı anlatan başka bir yazı hazırlıyorum);