Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 17 kasımda yaptığı duyurda ‘Akademik Hareketlilik Programı’ adı altında ‘sürgün projesi’ olarak görülen bir uygulama duyurmuştu. 57 üniversitenin YÖK’e bildirdiği, 100’ün üzerinde farklı uzmanlık alanındaki öğretim üyesi ihtiyacının karşılanmasını hedeflediği kaydedilen projenin uygulanacağı ilk üniversitelerden biri Boğaziçi oldu.
Boğaziçi’nden de başlaması nedeniyle olay, Boğaziçi Üniversitesinde 698 gündür süren ve “Kabul Etmiyoruz ve Vazgeçmiyoruz” başlıklı akademisyen protestolarını durdurmak için geliştirilen son stratejilerden biri gibi gözüküyor.
Burdur ve Bingöl’e Görevlendirme
YÖK Boğaziçi Üniversitesi’ne gönderdiği talepte, Elektrik-Elektronikten iki öğretim üyesinin Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesine, Deneysel Psikoloji’den bir öğretim üyesinin Bingöl Üniversitesine gönderilmek üzere isim istedi. Ana bilim dalı belirtilmekle birlikte isim bildirilmiyor, ilgili bölümden gönüllü isteniyor.
YÖK 2022-2023 öğretim yılının bahar döneminden başlamak üzere, 2006’dan sonra kurulmuş üniversitelerin bildirdiği farklı uzmanlık alanlarında öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak üzere 20’si araştırma üniversitelerinden olmak üzere 43 üniversiteden akademisyeni rotasyona tabii tutacak. Uygulamanın kapsamının ilerleyen dönemlerde genişletileceği belirtiliyor.
Görevlendirmeler, gönüllülük esasına öncelik verilmek şartıyla, üniversite yönetim kurulu kararı ve rektörün onayıyla yapılacak.
Ancak gönüllük ibaresinin hocalar arasında fitne sokmayı hedeflediği ve eskileri istifaya zorlayacağı iddia ediliyor. Konuştuğumuz 2 ayrı akademisyenin yorumları şu şekilde;
“Bu bir “muhaliflerden kurtul + mühalif olabilecekleri sustur + kendi adamlarına kadro aç” hareketidir. Yani 1 taşla 3 kuş. Ayrıca hocalar arasına da fitne sokabilecek bir stratejidir.
Öncelikle kimse gönüllü olmayacak. Dolayısıyla kendileri gitmesi için muhalifleri seçecekler.
Ayrıca bu şekilde hocalar arasına fitne sokmayı, emeklilik hakkı olanları istifa ettirmeyi planlıyorlar. Yani bir hoca diğerine diyecek ki “Benim okul çağında çocuğum var. Sen bekarsın. Bir dönemliğine Bingöl’e gitsen ne olur?”
Ayrıca hocaların kafasında Demokles’in kılıcını sallamak YÖK’ün en iyi bildiği –hatta tek bildiği–şey. “
YÖK’ün gönderdiği yazıda, ‘2547 sayılı kanunun 41’inci maddesi’ne işaret ediliyor. Bu maddeye göre, görevlendirildikleri kendilerine tebliğ edilen akademisyenler, kanuni süresi içinde göreve başlamadıysa istifa etmiş sayılıyor. Bu şekilde istifa etmiş sayılanlar, bu hizmeti yerine getirmedikçe başka bir yükseköğretim kurumuna geçemiyorlar, diğer kamu kuruluşlarında da görev alamıyorlar.
Ancak uygulamanın sadece “geçici süre” uygulanması mümkün. Aksi durum iş kanununa aykırı. İşgöreni, işveren geçici görevle gönderebilir, ötesi kanunen mümkün değil.