Amerika Birleşik Devletleri Uzay Komutanlığı (USSC), 2014 yılında başka bir yıldız sisteminden bir nesnenin Dünya’ya düştüğünü doğruladı. Papua Yeni Gine yakınlarında dünyaya giren nesnenin Güney Pasifik Okyanusu’na düştüğü kaydediliyor.
Harvard’ın Galileo Projesi’nde Yıldızlararası Nesne Çalışmaları Direktörü olan Amir Siraj konu ile ilgili olarak şunu söyledi :
“Dünyaya gelen yıldızlararası malzemeye sahip olduğumuz gerçeğini düşünmekten keyif alıyorum ve onun nerede olduğunu biliyoruz. Papua Yeni Gine kıyılarında okyanus tabanını arayıp, herhangi bir parça bulabilecek miyiz diye bakmanın mümkün olup olmadığını araştıracağım.
Ama zor olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok derinde olabilir. İlk yıldızlararası malzeme parçasını elde etme olasılığı, bunu iyice kontrol etmek ve okyanus keşiflerindeki tüm dünya uzmanlarıyla konuşmak için yeterince heyecan verici”
Harvard’da astrofizik öğrencisi olan Amir Siraj, yaptığı çalışmanın yıllardır doğrulanmasını ve yayınlanmasını beklediğini, ancak bulguların yeniliğinden ve araştırma ekibi tarafından ortaya konan engellerden kaynaklanan tuhaf koşullar tarafından engellendiğini söyledi.
Nesne’nin yıldızlararası olduğu, 2 akademisyen tarafından da 2019 yılında raporlandı. Bunun güneş sistemimize ulaşan herhangi bir türdeki bilinen ilk yıldızlararası nesne olduğu kaydediliyor.
Sadece birkaç cm genişliğinde olduğu ölçülen meteorun keşfi, güneş sistemimize giren ‘Oumuamua ve Comet Borisov’ olarak bilinen, çok daha büyük nesnelerden sonra geldi. Bu 2 nesne ise dünya ile temas etmemişti.
Bu inanılmaz derecede küçük bir nesne olsa da, güneş sisteminin diğer yıldız sistemlerinden ve hatta gelecekte yapılacak araştırmalarla ortaya çıkarılabilecek diğer galaksilerden gelen materyallerle dolu olabileceğini gösteriyor. Bu tür çabalar, burada, Dünya’da Güneş’in ötesindeki dünyalara bir bakış sunabilir ve hatta belki de iyi niyetli yıldızlararası göktaşlarını ortaya çıkarabilir.
Siraj şöyle diyor;
“Yıldızlararası meteorların ne kadar seyrek olduğu göz önüne alındığında, ekstra galaktik meteorlar daha da nadir olacak. Ama aramadıkça hiçbir şey bulamayacağız. Bilim adamları olarak, ABD hükümetinin sensör ağı kadar kapsamlı bir ağ kurmayı ve onu bilim amaçları için kullanmayı ve atmosferi tam olarak kullanmayı üstlenebiliriz. Atmosfer zaten bu şeyler için bir sensör. Sinyallere dikkat etmiyoruz. Bu yüzden tüm atmosferi kullanabilir ve yolumuza ne çıkacağını görebiliriz.”