Bu makalenin ilk bölümünü burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
III. ERİŞİM ENGELLEME KARARI VERİLEBİLECEK MERCİLER
1. Adli Mercilerin Kararıyla Erişimin Engellenmesi
Kanunun 8/2 maddesi, erişim engelleme kararı verecek adli mercileri düzenlemiştir. Buna göre, erişimin engelleme kararı, kural olarak soruşturma aşamasında sulh ceza hâkimi tarafından; kovuşturma aşamasında ise kovuşturmayı yürüten mahkeme tarafından verilecektir . Bununla birlikte, sadece soruşturma aşamasına özgü olarak, “gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilecektir. Ancak bu durumda Cumhuriyet Savcısı, kararını 24 saat içinde hâkimin onayına sunmak ve hâkim de kararını en geç 24 saat içinde vermek durumundadır. Bu süre içinde kararın hâkim tarafından onaylanmaması halinde tedbir, Cumhuriyet Savcısı tarafından derhal kaldırılacaktır . Hâkim, Cumhuriyet Savcısı veya mahkeme tarafından verilen erişimin engellenmesi kararlarının birer örneği, erişimin engellenmesi kararının uygulanması için gereken işlemlerin yapılmasını sağlamak üzere Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) gönderilecektir. Böylece, erişim engelleme kararını alan adli merciler, bu kararlarını doğrudan tek tek tüm erişim sağlayıcılara (internet servis sağlayıcı – ISS) göndermek yerine, sadece TİB’e göndermekle yetinecek, bu kararların ISS’lere ulaştırılmasını ise TİB üstlenecektir. Yönetmelikte, TİB’in erişim engelleme kararlarını, ISS’lere elektronik ortamda göndereceği düzenlenmiştir. Kuşkusuz bu düzenlemeyle, erişim engelleme kararlarının zaman kaybı olmaksızın bir an önce uygulamaya geçirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıca, adli mercilerce alınan erişim engelleme kararlarının yerine getirilmemesi halinde, erişim sağlayıcıların sorumluları hakkında 6 ay ile 2 yıl arası hapis cezası verileceği düzenlenmiştir.
Koruma tedbiri olarak adli mercilerce verilecek erişim engelleme kararlarında, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği, erişim engelleme kararlarında tedbirin hangi suç için istendiği ve suça ilişkin yeterli şüphelerin neler olduğu hususuna yer verildikten sonra, hakkında erişimin engellenmesine karar verilen sitenin alan adı ile konusu suç teşkil eden içeriğin bulunduğu kısmın internet adresine yer verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, kararda erişim engelleme yöntemi olarak IP bazında mı yoksa alan adı bazında mı engelleme yapılacağı da belirtilecektir.
Böylece, erişimin engelleme kararının ne şekilde ve hangi yöntemle alınacağı konusunda adli mercilere takdir hakkı tanınmış olmaktadır. Cumhuriyet Savcısı, hâkim veya mahkeme, suç teşkil eden içeriği barındıran sitenin sadece belirli bir alt alan adına veya belirli bir adresine yönelik erişim engelleme (kısmi engelleme) kararı verebileceği gibi, sitenin tamamını kapsayacak şekilde alan adının tümüne yönelik bir erişim engelleme (tamamen engelleme) kararı da verebilecektir.
TİB, yönetmelikte de belirtildiği gibi hem IP bazında hem de alan adı bazında erişim engelleme işlemi yapabilmekte ve bu nedenle “http://www.alanadı.com” gibi alan adını tamamen erişime kapatma imkânı olduğu gibi, “http://www.alanadı.com/abc” veya “http://abc.alanadı.com” gibi belirli bir alt alan adına ya da belirli bir internet sayfasına yönelik erişimi kapatma imkânına da sahiptir.
Bu bakımdan, hukukun evresel bir prensibi olan orantılılık ilkesi gereği, koruma tedbiri niteliğinde olan erişim engelleme kararının, tedbirden beklenen amaç ile orantılı olması açısından, suç teşkil eden içeriğin engellenmesi için zorunlu olmadığı sürece alan adının tamamına yönelik erişim engelleme kararı verilmemesi gerekir. Eğer suç içerikli bilgi veya veriler nedeniyle sadece belirli sayfaların erişime kapatılmasıyla tedbirden beklenen amaca ulaşılabildiği halde internet sitesinin tamamına yönelik bir erişim engelleme kararı verilmesi kuşkusuz orantısız ve amacı aşan bir tedbir olacaktır. Örneğin, alt alan adı bazlı hizmet veren sitelerde, sadece bir alt alan adı altında yer alan içerik nedeniyle alan adının tamamen erişeme kapatılması orantısız bir tedbir olacağı gibi, içeriği suç teşkil etmeyen diğer alt alan adları altında yayın yapan kişilerin iletişim özgürlüğünü de kısıtlamış olacaktır. Yine aynı şekilde, bir sitenin sadece bir sayfasında yer alan içerik nedeniyle sitenin tamamına ilişkin erişim engelleme kararı da orantısız olacaktır. Bu bakımdan, içerik itibariyle sadece belirli alt alan adlarının veya internet adreslerinin engellenmesiyle sonuç elde edilemeyecek nitelikte, büyük bölümü suç oluşturan sitelerde başvurulacak son yöntem olarak alan adının tamamı engellenmelidir. Aksi halde, kısmi engelleme ile amaca ulaşılması mümkün olduğu halde tamamen engelleme yapılması, kanunun amacına hizmet etmeyeceği gibi, kullanıcıların da söz konusu sitenin hukuka aykırı veya suç teşkil etmeyen içeriklerinden yararlanma hakkı ve iletişim özgürlükleri engellenmiş olacaktır. Öte yandan, kısmi erişim engelleme kararı verilerek, suç teşkil edecek içeriğe erişimin engellenmesi mümkün iken internet sitelerinin orantısız şekilde tamamen erişme engellenmesi, pek çok site kullanıcının menfaatini zedelemekte, Türkiye’nin yurtdışındaki itibarını olumsuz olarak etkilemekte, hatta yanlış bir şekilde Türkiye’nin “sansürcü” bir devlet olduğu izlenimi verebilmekte ve ayrıca yazılı ve görsel basında gereksiz yere gündem teşkil etmektedir.
Bu makalenin devamını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.