Internet’i kullanırken çoğunlukla bu muazzam ağın arkasındaki yönetsel ve teknolojik özellikleri merak etmeyiz. Sıradan kullanıcıların sınırlı becerilerine göre şekillendirilmiş sayısız uygulama sadece temel bir Internet okuryazarlığını gerektirir. Ancak e-posta ve tarayıcı gibi uygulamalar arka planda teknik ve yönetimsel açıdan olağanüstü karmaşıklığa sahip bir ağ sayesinde işlerliğe kavuşurlar. Bu ağın yönetimi, diğer bir deyişle “Internet yönetişimi” günümüzün en önemli konularından biridir.
İstanbul 2-5 Eylül tarihleri arasında Internet yönetişimi konusunda önemli iki etkinliğe sahne oldu. Bunlardan birincisi Birleşmiş Milletler yönetimindeki Internet Yönetişim Forumu (Internet Governance Forum – IGF) diğeri ise ona tepki (ve tamamlama) olarak Alternatif Bilişim Derneği tarafından 4-5 Eylül’de İstanbul Bilgi Üniversitesinde düzenlenen Internet Ungovernance Forum (IUF) idi.
Alternatif Bilişim Derneği başlangıçta IGF’ye dört atelye çalışması önerisi yapmıştı. Ancak bunların tamamının reddedilmesi üzerine Dernek IUF’yi düzenleme kararı aldı. Bu kararla IGF’yi boykot amacı güdülmedi; tam tersine Dernek IGF’de bir stand ile temsil edildi. Bazı Dernek üyeleri de çeşitli IGF toplantılarında konuşmalar yaptılar.
Bu sene dokuzuncusu yapılan IGF, 2005’de Tunus’da toplanan World Summit on Information Society (WSIS – Dünya Bilgi Toplumu Zirvesi) ile yakından ilgili. Bu zirvede alınan kararlar gereği IGF her sene bir başka şehirde düzenleniyor. WSIS öncesi Internet yönetişimi konusundaki asıl aktörler devletler (ağırlıklı olarak ABD) ve büyük şirketler olmasına rağmen IGF toplantıları süresince STK’ların da sürece dahil olduğu söylenebilir. Bu aktörlere ek olarak çok önemli işlevleri olan ancak kararlarda fazla sesleri çıkmayan akademik-bilimsel topluluğu da sayabiliriz.
Internet 1960’larda asıl olarak nükleer savaşta kesintisiz iletişim için geliştirildi. İlk başlardaki askeri kullanımdan sonra akademik dünyaya yayıldı. 1994’de World Wide Web’in ortaya çıkmasından sonra Internet kullanımında tam anlamıyla bir patlama yaşandı. Son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla insanlığın yaklaşık yarısı Internet kullanıcısı haline geldi. Son birkaç senedeki “Arap Baharı” ve Gezi ayaklanmasının açıkça gösterdiği gibi kitle iletişim araçlarının açık veya gizli sansür altında olduğu yerlerde Internet ifade ve iletişim özgürlüğünün ana mecrası oldu.
Halihazırda Internet ilk geliştirildiği haliyle kullanılıyor. Ancak bu altyapı bugün gelinen noktadaki ihtiyacı karşılamaktan uzak. Örneğin, dört milyar civarındaki (2**32) Internet adresi (IPv4) dolmak üzere olduğu için adreslemede 2**128 (IPv6) sistemine geçiliyor. Bu özel durum için karar alınmış olmasına rağmen Internet’in gelecekteki teknik ve yönetim yapısı bilinmezliğini koruyor. Dolayısıyla Internet ortamında teknik ve yönetim anlamında karar verilmesi gereken çok geniş bir alanda bir karar alıcı yapıya ihtiyacı var. Tartışma bu yapının nasıl olması gerektiği konusunda düğümleniyor. Devletler ve büyük bilişim şirketleri bu soruna kendi dar siyasi ve ekonomik çıkarları açısından bakarken konuyla ilgili STK’lar genel olarak tüm Internet kullanıcılarının çıkarlarını gözetiyorlar.
Internet’in halen 1998’de kurulan ICANN (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers) tarafından yönetildiği söylenebilir. Bu kuruluş ABD Ticaret Bakanlığının kontrolunde olup yönetim faaliyetinin iki ana unsuru adreslemeye esas olan isim ve IP numaralarının tahsisi ve ağın teknik yönden sorunsuz olarak faaliyetini sürdürmesidir. Ancak Edward Snowden’ın ifşaatlarından sonra ABD’nin Google, Facebook ve Microsoft gibi büyük şirketler vasıtasıyla Internet’i muazzam bir casusluk alanı haline getirdiğinin anlaşılmasıyla birlikte (bkz. Wikipedia : PRISM) dengeler değişti. ABD’nin en yakın müttefikleri bile bu ülkenin Internet yönetimindeki ağırlığına karşı çıkar hale geldiler. ABD’nin kendisi de durumun imkansızlığını görüp eski iddialarından geri adım atmak zorunda kaldı.
ABD’nin bu geri çekilişi oldukça hayırlı oldu. Çünkü tamamen bir ülkenin kontrolünde olan bir Internet gerçekten son derece ürkütücü. Örneğin, ilerde gerçekleşebilecek bir siber savaş ortamında Internet’in kök sunucularını tek başına kontrol eden bir devlet düşman olarak gördüğü bir başka ülkeye ait “ülke kodu üst düzey alan – country code Top Level Domain (ccTLD)” -örneğin, *.ru veya *.tr- kaldırarak ülkeyi Internet ortamından silebilir. Her ne kadar bu durumun uzun sürmesi mümkün değilse de Internet’in ekonomik ve sosyal hayattaki etkisi gözönüne alındığında böyle bir saldırının yol açacağı kriz gözönüne getirilebilir.
Halen ABD ve ICANN’in de içinde bulunduğu taraflar “çok-paydaşlılık” (multistakeholderism) adı verilen bir yönetim tarzını geliştirmeye çalışıyorlar. Ancak devletler, şirketler, STK’lar ve akademik-bilimsel topluluklar tarafından oluşturulacağı düşünülen bu yönetim tarzından herkes başka bir şey anladığı için tartışmalar şimdilik sonuç vermeksizin devam ediyor.
Internet’in nasıl yönetilmesi gerektiği konusu dünyadaki üç milyar Internet kullanıcısını doğrudan ilgilendirdiği halde bu konu sadece sayısı birkaç bini geçmeyen uzmanlar tarafından tartışılıyor. Dokuz senelik IGF toplantılarında somut kararların alınamaması bu toplantıların gitgide daha fazla kuruluş ve birey tarafından sorgulanmasına yol açıyor. Bu nedenle son zamanlarda IGF’den iki kopuş yaşandı. Bunlardan birincisi dev şirketlerin IGF’ye alternatif bir arayış içine girip World Economic Forum (WEF) ile işbirliği halinde yeni bir hareket başlatması: World Economic Forum : Global Internet Governance
Eğer bu hareket başarılı olursa, Internet’in geleceğinden karamsar olmak için yeterli sebep var. Zira Internet tüm dünyada gitgide bir sansür ve gözetim alanı haline geliyor; bunun da sorumluları devletler ve dev bilişim şirketleri. Bunların kontrolünün arttığı bir Internet yönetiminin sonu da belli: Şimdikinden daha bile kötü bir sansür ve gözetim cehennemi.
Alternatif Bilişim Derneği’nin düzenlediği paralel etkinlik ise sansür ve gözetimden uzak, küçük bir azınlığın değil tüm insanların yararına açık bir Internet özlemi içinde olanlar için çok kısa zamanda bir umut kaynağı haline geldi. Toplam bir kaç bin liralık son derece mütevazı kaynaklarla ve tamamen gönüllü emeğine dayalı olarak gerçekleştirilen etkinlik her türlü tahminin üzerinde ilgi topladı. Öyle ki, ölçülebilir bir karşılaştırma ile Twitter’daki #ungovForum hashtag’inin #IGF2014’den daha aktif olduğu görüldü. Etkinlik asıl olarak devlet-şirket etkilerinden uzak bir şekilde ulusal ve uluslararası STK’ların desteği ile gerçekleşti. Toplantıyı destekleyen ulusal ve uluslararası kuruluşlar şunlardı:
- Access
- Article 19
- Association for Progressive Communication
- DFRI (Föreningen för Digitala Fri- och Rättigheter)
- Chaos Computer Club
- Electronic Frontiers Foundation
- EDRi (European Digital Rights)
- Open Rights Group
- Tactical Technology Collective
- Web We Want
- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası
- Internet Teknolojileri Derneği
- Istanbul HackerSpace
- Linux Kullanıcıları Derneği
IGF’den bu kopuşların IGF yönetimini ziyadesiyle rahatsız ettiği söylenebilir. Örneğin IGF’deki MAG (Multistakeholder Advisory Group) başkanı Büyükelçi Janis Karklins bir STK vasıtasıyla IUF düzenleyicilerine erişerek etkinlikte konuşmak istediğini ve “zor soruları” yanıtlamaktan kaçınmayacağını belirtti. Bu isteği etkinlik düzenleyicileri tarafından memnuniyetle kabul edildi. Yapılan toplantıda Karklins IGF’nin pozisyonunu açıklayarak asıl olarak dışlayıcı değil, kapsayıcı bir yapı olduğunu söyledi. IGF’nin dokuz yıllık süreç boyunca Internet’e katkılarını anlattı. Ancak Alternatif Bilişim Derneği’nin tüm önerilerinin reddedilmesi ve işlemlerdeki şeffaflık konularında -bize göre- doyurucu bir yanıt sunamadı.
Alternatif Bilişim Derneği birkaç nedenden ötürü bu etkinliğe Internet Ungovernance Forum (IUF) adını verdi. Bunlardan birincisi Internet’in her türlü hiyerarşik düzenden uzak ve kaotik orijinal haline duyulan özlem. Her ne kadar bu günümüz şartlarında gerçekleşmesi zor bir hedef olarak görünüyorsa da bu hayalin uluslararası STK’ların ağırlıkta olduğu bir yapı tarafından hayata geçirilmesi hiç de zor olmayabilir. Örneğin, IETF’nin (Internet Engineering Task Force) yapısının bazı yönlerden böyle bir örgütlenmenin izlerini taşıdığı söylenebilir: Wikipedia : Internet Engineering Task Force
IUF ismi ikinci olarak da IGF’deki kısır “governance” tartışmalarına tepki olarak kullanıldı.
IUF’DE TARTIŞILAN KONULAR
IUF etkinliği asıl olarak üç ana konu üzerinde yoğunlaştı. Bunlardan birincisi 3 Eylül günü yapılan Internet yönetişimi konulu atelye çalışmasıydı: İnternet Yönetişimi Atelye Çalışması
Bu toplantıya IGF konusunda yıllardır çalışma yapan Milton Mueller, Louis Pouzin, Robin Gross ve Meryem Marzouki ile birlikte yurtiçinden ve yurtdışından kırkın üzerinde araştırmacı ve aktivist katıldı. Toplantıda asıl olarak Internet yönetişimi konusunda bugün gelinen yer ile birlikte bundan sonra sürece nasıl dahil olunabileceği tartışıldı. Alternatif Bilişim Derneği bu “girişten” sonra önümüzdeki süreçte katılımcılarla irtibatı güçlendirerek gayrıresmi bir tartışma ortamı yaratmaya çalışacak.
IUF’deki ikinci ana konu sansür ve gözetim idi. Alternatif Bilişim Derneği’nin yerel sansür ve gözetim konularına dikkat çektiği raporla birlikte çeşitli ülkelerde ve dünya genelinde bu konudaki durum tartışıldı. (Internet UnGovernance Forum – Türkçe veya Internet UnGovernance Forum – English).
IUF’nin odaklandığı üçüncü konu ise sansür ve gözetime karşı kişisel mahremiyeti korumak için alınabilecek tedbirleri içeriyordu. Bu alanda da bilgisayarı ve iletişimi şifrelemek ve Internet ortamında gözetim ve sansüre takılmadan hareket etmek gibi konuların tartışıldığı “kripto-partiler” düzenlendi. Bu bağlamda Alternatif Bilişim Derneği ve Electronic Frontiers Foundation tarafından düzenlenen siteler tanıtıldı: KemGozlereSis.org.tr ve Prism-Break.org
IUF’nin kapanış konuşmasını yapacak olan Edward Snowden konuşmasına birkaç saat kala kendi tarafında oluşan teknolojik sorunlar nedeniyle toplantıya katılamadı. Bunun yerine Gezi Parkı direnişini selamladığı bir mesaj gönderdi: Statement to Internet Ungovernance Forum by Edward Snowden / Istanbul, Turkey / September 5, 2014
Snowden’ın iptalinin kesinleşmesi üzerine Londra’daki Ekvator elçiliğinde kalan Wikileaks kurucusu Julian Assange ile temas kuruldu. Assange konuşma önerisini kabul ederek Internet üzerinden canlı yayınla bağlandığı IUF’de yaklaşık bir saat boyunca soruları yanıtladı. Assange’ın konuşması asıl olarak sansür ve gözetim üzerine yoğunlaştı. Konuşmada dikkat çekici bir unsur çeşitli ülkelerin sansür ve gözetim araçlarının ABD’nin elektronik casusluk teşkilatı NSA tarafından rüşvet ve siyasal ilişkiler ile ele geçirilip tüm ülkenin zahmetsizce dinlenmesi oldu. Assange ayrıca Wikileaks belgelerine dayanarak Google firmasının NSA ile stratejik işbirliği içinde olduğunu, elindeki verileri bu casusluk teşkilatı ile paylaştığını belirtti. Snowden belgeleriyle de desteklenen bu durum Google’un dünyadaki en büyük fişleme aracı haline geldiğini açıklıkla ortaya koyuyor. Bu da Internet yönetişimine her türlü casusluk ve fişleme araçlarından arındırılacak şekilde sıradan insanların oluşturduğu STK’lar tarafından müdahaleyi zorunlu kılıyor. (Geçerken belirtelim: Google firması inanılmaz bir pişkinlikle “Türkiye’de özgür bir Internet” çağrısı yapan toplantılar düzenliyor!!!)
GELECEK SENE BREZİLYA
IGF gelecek sene Brezilya’da yapılacak. Ağ tarafsızlığı esaslı ve sansür ve gözetimsiz bir Internet için bu toplantı hala önem taşıyor. Şirket-devlet hegemonyalarına karşı STK temelli bir ses duyurma platformu olarak bu tür toplantılarda yer almanın gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bundan daha da gerekli olan gerçek sorunların özgürce konuşulduğu formaliteden, bürokrasiden ve hegemonyadan uzak bir alternatif forum düzenlenmesi. İstanbul’daki IUF etkinliğinin gördüğü ilginin ve bu konudaki açık ihtiyacın Brezilya’lı STK’lar tarafından gözönüne alınacağına inanıyoruz.