Devlet tarafında bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanılması yönünde çeşitli çalışmalar var. Ama bu çalışmaların programı ya da başka deyişle bir çerçevesi var mı? Boğaziçi Üniversitesinde geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen “Yönetim Bilgi Sistemleri” konferansı sırasında, e-Dönüşüm Danışmanı Mustafa Afyonluoğlu, “Ulusal Çerçeve” konulu bir bildiri sundu. Bu bildiriyle ilgili olarak kendisiyle konuştuk :
turk-internet.com : Mustafa Bey, Boğaziçi Üniversitesi’nde ilginç bir sunum yaptınız. Size bu sunum ile ilgili bazı sorularımız var. Öncelikle “ulusal bir çerçeve” kurulmasının öneminden bahsettiniz. “Ulusal çerçeve” ne demek?
Mustafa Afyonluoğlu : Teşekkür ederim! Ulusal Çerçeve, aslında yazılım geliştirmekte olan kurumlar veya özel sektör için buradaki geliştirmelerin getirdiği yüklerde tasarruf sağlamak üzere bir alt yapı oluşturulması (temelinde) bir tür AR-GE çalışması aslında.
turk-internet.com : Peki, özel sektör de içinde oluyor mu?
Mustafa Afyonluoğlu : Özel sektör aslında yazılım geliştirirken bu tür yapıları kullanıyor ama hizmet edilen kesim bir ülke, devlet olduğunda özel sektörün çözümleri daha müstakil kalıyor.
turk-internet.com : Anlıyorum. Peki, Ulusal Çerçeve’yi kim geliştiriyor? Nasıl bir kurum geliştiriyor?
Mustafa Afyonluoğlu : Şöyle düşünebiliriz, Ulusal Çerçeve’yi öncelikle kurum mu geliştirmeli, sektör mü geliştirmeli diye baktığımızda, niteliği itibariyle devletin bütün kurumlarının geliştirdiği yazılımları kucaklayacak bir kimliği var bu çerçevenin. Dolayısıyla oldukça büyük bir hacme sahip, bundan kaynaklı da geniş bir AR-GE potansiyeline ihtiyaç duyacak ve bütçesi de tabii büyük olacak. O sebeple özel sektörden çok, başka ülke örneklerinde de gördüğümüz şu ki, bunu daha çok devlet kendi bünyesinde yapıp hem kendi kurumlarının, hem de özel sektörün kullanımına yol açıyor.
turk-internet.com : Peki, bu ulusal çerçeveyi biraz daha açarsak, burada ne gibi çalışmalar yapmak gerekiyor?
Mustafa Afyonluoğlu : Bu Çerçeve daha çok yazılımda tekrar kullanılabilen parçacıklardan istifade etme, yazılım güvenliğini sağlama, ulusal mevzuata uyum sağlama, standartlar, test ve kalite süreçlerini bünyesinde barındırma gibi bütün yazılımların ihtiyaç duyacağı parçacıklardan oluşuyor.
Dolayısıyla bunları oluştururken aslında yazılımı oluşturacak kesim kamu kurumu da olsa, özel sektör de olsa, eğer devletin vermekte olduğu bir hizmeti yerine getiren yazılım hazırlıyor ise, bunu aktif olarak kullandığında önemli tasarruflar sağlandığı görülmüş.
Özel sektör bunu müstakilen kullandığında, bu tasarruflar yüzde 60- 70 seviyesine çıkarken, bu kadar büyük bir hacmi kucaklayan çerçevelerde yani ulusal çerçevelerde de yüzde 30 seviyesinde bir tasarruf var. Fakat bu oranı çok düşük görmemek gerekir. Biliyorsunuz, biz özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinde giderek çok ciddi yatırımları ülke gündeminde tutan, burada atılımlar geçekleştiren bir konumdayız.
Dolayısıyla bu kadar büyük sayılarda yüzde 20- 30 tasarruflar, önemli kazanımları beraberinde getiriyor. Kaldı ki, tasarruflar sadece mali anlamda değil, zaman, insan kaynağı ve özellikle siber güvenlik gibi, standartlar gibi, test süreçleri gibi kısımlara uyum anlamında kamunun çok önem verdiği tasarrufları da yanında getiriyor.
turk-internet.com : Sunum sırasında Güney Kore örneği verdiniz. Oradaki çalışmalar hakkında bize rakam verir misiniz?
Mustafa Afyonluoğlu : Kore – aslında birçok ülke örneği olmasına rağmen,- bu konuda en yüksek olgunluk seviyesine gelmiş olan ülke. Yine devlete bağlı NIA isimli, National Information Agency isimli bir kurum, ulusal yazılım çerçevesini yazmak ve sonrasında da sürekliliğini sağlamak ile görevlendirilmiş. 2010 yılında tam aktif kullanılan bu yapıdan bugüne kadar sadece mali anlamda 274 milyon dolar tasarruf edilmiş. Tamamen açık kaynak kodlu bir yapı. Özel sektörün ve kamunun kullanımına ücretsiz olarak açık ve düzenli olarak da günün gelişen şartlarına göre ilgili kamu kurumu tarafından geliştiriliyor.
turk-internet.com : Buna baktığım zaman Mustafa Bey, çok yararlı bir şey gibi gözüküyor. Türkiye’de böyle bir çalışma yapılıyor mu ya da nasıl başlanabilir?
Mustafa Afyonluoğlu : Ülkemizde henüz bu anlamda Ulusal Çerçeve yok. Fakat ülkemizdeki yazılım firmalarının kendi bünyelerinde geliştirmiş oldukları kurumsal çerçeveler elbette ki var.
Nasıl başlanabilir dediğimizde, şuraya bakmak lâzım; öncelikle bunu bir ulusal AR-GE projesi olarak görmek durumundayız çünkü hacmi itibariyle aslında özel sektörün çok altından kalkamayacağı bir genişliğe sahip. Sadece hayata geçirmek yetmiyor, sürdürülebilirliğini de sağlamak lâzım. Üstelik de bu çerçevenin özel sektörün elinden tutacak, yazılım geliştirirken daha ekonomik şartlarda aynı yazılımı geliştirecek ve buradan elde ettiği tasarruf ile de büyümeye ve global ekonomiye açılmaya fayda sağlayacak bir altyapı oluğunu unutmamak gerekiyor.
O zaman bu konuda görev alacak yer, kamu kurumu kısmı karşımıza çıkıyor. Burada tabii yazılım geliştirmede deneyimli, sadece yazılım geliştirme için değil de mimarilerin oluşturulması, test, kalite, uluslar arası standartlara, yazılım dünyasına uyum gibi konularda tecrübeli bir kamu kurumu buna liderlik edebilir, buradaki deneyimini Ulusal Çerçeve’ye aktarabilir. Uygulama aşamasında belki pilot olarak bunu kademeli şekilde hayata geçirmek daha doğru olur çünkü genelde o ülke kendisi için en çok tasarruf getirecek öncelikli alanı belirleyip bu çerçevenin getirdiği tasarruflar da oradan başlıyor; zaman içerisinde de diğer bileşenleri bunun içerisine ilave ediyor.
turk-internet.com : Peki, bir kamu kuruluşu bunu üstlenir, derken hangi kamu kuruluşundan bahsediyoruz?
Mustafa Afyonluoğlu : Aslında bunu hangi kamu kuruluşunun üstlendiği önemli değil fakat bu çözümü şöyle görmek gerekir; bunu hayata geçirdiğimiz andan itibaren sürekliliği gündeme gelecek çünkü teknoloji sürekli değişiyor. Siber güvenlikteki gereksinimler, mevzuattaki gelişmeler, standartlardaki ilerlemeler bizi bu çerçeveyi sürekli güncel tutmaya doğru zorluyor. Dolayısıyla bunun sahibi hangi kurum olacak olursa olsun, sürdürülebilirlik kısmında yeterince güçlü olan ve bu konuda yeterli kapasiteye, insan kaynağına, vizyona sahip olan bir kurum olmalı.
turk-internet.com : Peki, benim sorularım bu kadar. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Mustafa Afyonluoğlu : Ben çok teşekkür ediyorum. Bu konuya aslında çok önem verilmesi gerekir. Ülkemize kazandırdığımızda ciddi tasarruflar açacak olan, hem sektöre destek olacak, hem de kamu kurumlarını yazılım dünyasında daha rahatlatacak olan bir çözüm. Umarım yakın zamanda bu konuda artık yavaş yavaş ilerlemeye başlanılır.
turk-internet.com : Teşekkür ederiz!