Bir belediyenin görevi nedir? Vatandaşlarını rahat ettirmek değil mi? Ama İstanbul Belediyesi 4-5 yıldan bu yana uygulamaları ile adeta “bilişimden-haberleşmeden nefret ediyor” diye düşündürüyor bizi. Bunun son uygulaması da, metro istasyonlarına konulan baz istasyonlarından istenen astronomik kiralar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi senelerdir, interneti ve haberleşmeyi engellemek üzerinde çalışıyor. Fiber döşenmesini engellemek için önce fiyatlar 10 katına çıkarıldı (metresi 0,90 kuruşlardan, 12 TL’lere), üstelik bir kere kazı sırasında alınan fiyatlar, birden bire “yıllık” hale getirildi.
Sanki, fiber geçmesi için kazılan yerlere, belediye bir bakım yapıyor da, yıllık bakım ücreti ya da kira alıyor. Oysa ABD ve Avrupa Birliğinde, pek çok ülkede, belediyeler bırakın fiber yatırımları engellemeyi, teşvik ediyor. Ama bizde telekom sektörü yolunacak kaz görülüyor. Ama bu yolunan kazlar aslında GSM firmaları değil, vatandaşın ta kendisi.
Ama bu konuda “para kazanmak” dışında başka amaçlar da olmuş olabilir. Çünkü istenen yüksek ücretler, herşeye rağmen fiber yatırım yapmak isteyen firmaları durduramayınca, bu sefer İBB kazı izni vermemeye başladılar. 4 yıldır İstanbul’da fiber yatırım için “yasal” kazı izni verilmiyor. Altyapı bu nedenle gelişemiyor. Dolayısıyla da bu nedenle, internet kapasitesi ile dünya sıralamalarında Türkiye 69cu sırada[1].
Metrolardan Geçiş için İstenen Milyonlarca TL
Ama şimdi başka bir belediye icraatı ile karşı karşıyayız. Metrolara konulan baz istasyonları için belediyelerin istediği yıllık kira ücretleri, duyumlarımıza göre “dudak uçuklatıcı”. GSM firmalarının yetkilileri, belediye yetkilileri ile karşılıklı görüşmeleri sürdürmekteler ama gayri resmi edindiğimiz bilgiye göre, bu yüksek fiyatlarla tartışılması mümkün olmadığından, baz istasyonlarının tamamen kaldırılması söz konusu.
Bunun etkilerini Avukat Gökhan Candoğan’a sorduk :
Devletin ve Hükümet’in programlarında bilgi toplumu, bilişim altyapısından geliştirilmesi, herkesin makul bir fiyata -hatta ücretsiz- olarak elektronik haberleşme hizmetlerinden yararlanması lafları eksik olmuyor ama aradan geçen 10 yıldan sonra bunun laftan ibaret olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.
Ses ve internet hizmetlerinin kalitesi giderek kötüleşirken düşmesi gereken fiyatlar da düşmüyor. Kamu telekom işlerinin serbestleştirilmesi yerine nereden daha fazla para kazanabilirim diye BAKIYOR.
Bir de buna haberleşme, düşünce ve ifade özgürlüklerini yok eden bakış açısıyla bir gecede çıkarılan kanunlar, kurumlar eklenince iş iyice değişiyor.
Dünya’nın en pahalı benzinini kullandığımız gibi haksız, temelsiz vergi ve ödemeler nedeniyle telekom hizmetlerine de çok ciddi paralar ödemek zorunda kalıyoruz.
Türkiye’de bugün ses ve internet hizmetlerinin çok daha ucuza ve çok daha kaliteli sunulabilmesi mümkün iken kötü politikalar nedeniyle bu gerçekleşmiyor.
En büyük zararı da pahalı, kalitesiz hizmet almak zorunda bırakılan, bir de üstüne bütün görüşme ve kayıtları erişime açık olan tüketiciler görüyor. ..
Hali hazırda metrolardaki kişiler telefonla dışarıyı arayabiliyor ama dışarıdan metro içindeki bir kişi aranamıyor. Telefonu açık olsa bile “ulaşılamıyor” mesajı alınıyor. Bu ise, her türlü bombalı ve uzaktan kumandalı eyleme karşı alınmış bir önlem. Yani normal.
Ama içerden dışarıyı arayamama konusu, özellikle acil bir olayda ne kadar doğru olacak. Bunu düşünmek ve analiz etmek lazım.