Pek çok Web sitesi, “zavallı” konumundadır. Kendilerine yapılan zaman ve para yatırımını hak etmezler. Projelerin çoğu, ya yanlış hedeflerle yola çıkılarak yapılmıştır ya da tasarımcıları, geliştirme sürecinde küçük ama önemli detayları görmezlikten gelmişlerdir.
İnternet şirketlerinin (dot-com) pazardaki geçici çıkışının ardından, Web tasarımında gelişigüzel ya da üstünkörü yaklaşımlara artık yer yok. Dikkatli planlama ve kolay navigasyon, ön plana çıkmış durumda ve tabii, geçmişte yapılan hataları kesinlikle tekrarlamamak gerekiyor. Öyleyse şirketler, Web sitelerinin kabul edilebilir bir biçimde ve çok fazla maliyet çıkarmadan performans gösterdiğinden nasıl emin olabilirler? Ayrıca, öğrendiklerini, ortaya çıkan yeni platformlara nasıl uygulayabilirler?
Web kullanılabilirliği konusunda bir “guru” olarak kabul edilen Jakob Nielsen, “Kullanıcıların bir sitede yarım saat geçirdikleri, ama hala neler olup bittiğini anlamadıkları durumlara ilişkin testler yaptım. Gerçek yaşamda olsa, çoktan bırakıp gitmişlerdi,” diyor.
Nielsen Norman Group, amacına ulaşıp ulaşmadığını ve kitaplarda anlatılan site tasarımı önerilerinin uygulanıp uygulanmadığını görmek için yüzlerce Web sitesini test etti. Nielsen’a göre, kullanılabilirlik, hem bir tasarım, hem de bir iş konusuydu.
İster bir müşteri, ister intranete giren bir şirket çalışanı olsun, ortalama bir Web kullanıcısı, bilgiye erişmek ya da bir iş yapmak için site ziyaret eder. Bunları da mümkün olduğunca kolay ve hızlı halletmek ister.
Daha büyük sunucular, daha çok bant genişliği ve dağıtık sistemler, Web sitelerini hızlandırmak amacıyla işletmelerce kullanılan ana yöntemler arasındadır. Ne var ki, sayfaları ve grafikleri basitleştirmek, siteleri daha kolay gezilebilir ve kullanılabilir hale getirmek, pek çok işletme için daha çok fayda sağlayacak, daha az maliyetli seçeneklerdir. Bir sitenin içeriğini ve arayüzünü değiştirerek kullanılabilirliğini artırmak için yapılan masraf, uzun vadede sağlanacak kazançlar yanında hiç kalır.
Kullanıcıyı Dahil Edin
Bir danışmanlık firmasında etkileşim yönetimi için başlatılan ve Detica adı verilen proje, Java tabanlı bir ön uç uygulamasıyla faturalama ve müşteri temas sistemlerine bağlıydı. Söz konusu şirket, çağrı merkezlerini daha verimli kılmak ve daha iyi müşteri hizmetleri sunmak amacıyla yeni bir ön uç uygulamasını yaşama geçirmek istedi ve bütün eksiklikleri gidererek uygulama için epey zaman harcadı. Ne var ki, şirket çağrı merkeziyle konuşmaya başladığı zaman, sistemin hedeflediği biçimde çalışmadığını gördü. Dahası, sistemi kullanmak isteyen merkez yetkilileri, primlerini belirleyen kalite gözlemleme sistemi tarafından kaydediliyordu; çünkü uygulama, onları kalite kontrol talimatlarına karşı davranmak durumunda bırakmıştı. Sonuç olarak, yetkililer, çağrılar esnasında sistemi kullanmayı bırakmışlar, bunun yerine, performanslarını artırmak için, detayları not almaya ve bunları daha sonra bilgisayara girmeye başlamışlardı.
Başlangıçta kullanıcılardan alınacak bilgiler, bütçe açısından inanılmaz tasarruflar sağlayabilir. Sistemdeki küçük bir hata bile, başlangıçta fark edilmemişse ileride çok daha büyük masraflar çıkarabilir.
Sürekli geribildirim ve test çok önemlidir. Tasarımların kullanıcı fokus gruplarınca sürekli değerlendirildiği ve gruplara tekrar verilmeden önce değişikliğe uğratıldığı tekrarlı testler, siteye yeni bir içerik eklenirken ya da yeni kullanıcı grupları siteyi ziyaret ederken, sitenin maksimum işlevsellik ve kullanılabilirlik sunmaya devam etmesini sağlar. Ama site tasarımı, en baştan ölçeklenebilir bir konsepte dayandırılmalıdır.
Site geliştirme uzmanlarının yapabilecekleri en kötü şey, navigasyon eklemek, ama ilk aşamada ölçeklenebilir bir tasarıma sahip olmamaktır. Kullanıcının aklını karıştırırsanız, sistemi ya terk eder ya da kullanır.
Cihazlarla Başa Çıkmak
Kullanılabilirliğin önemi, Web sitelerine erişim konusu yaygınlaştıkça daha da önem kazanıyor. Örneğin, pek çok satış görevlisi, kişisel dijital asistanları (PDA’leri) ve mobil bilgisayarları vasıtasıyla şirket intranetlerine daha sık erişim sağlamak durumunda kalıyor.
Zamanla, pek çok tüketicinin de mobil telefonları aracılığıyla Web sitelerine erişmeleri bekleniyor. Sistemler, insanların istediklerini tam olarak sunmaz ve kullanımı kolaylaştırmazlarsa kullanılmayacaklardır. Site geliştirme uzmanları, farklı kullanıcı taleplerini, ekran boyutlarını, çeşitli cihazların hızını ve benzeri unsurları düşünmek zorundadırlar.
Birçok işletmenin sorunu, daha kolay kullanımlı bir site yaratmak için sitede ve intranet tasarımında yapılacak değişikliklerin parasını kimin ödeyeceğidir. Şirketin bütün bölümleri, bu işe ilgi göstermelidir. Ama genellikle insanlar, doğrudan kendi ilgi alanlarına girmeyen bir yeniden tasarım çalışmasına yanaşmazlar. Ne yazık ki, toplamda sağlanacak tasarrufu düşünmezler.
Sonuç olarak, kullanılabilirliği geliştirmek, sitenin “yapışkanlığını” ve intranet kullanımını artırmaya yönelik, kendi kendini finanse eden bir hedef olmasının yanı sıra, mevcut sistemlere söz konusu faydaları sağlamak üzere şirket kurullarının ya da nazik yaklaşımlı bir bilgi işlem departmanının seferber olmasını da gerektirir.