Binali Yıldırım’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğu günlerde açılışını yaptığı [1], GSM firmalarına hizmet veren İzmir’deki elektronik döküman arşivleme ve e-arşiv firması KOD-A’nın çalışanları, şirketteki uygunsuz olduğunu iddia ettikleri uygulamalar nedeniyle sendikalaşmaya gittiler.
Bu ülkemizde bilişim-telekom sektöründeki 2ci sendikalaşma uzantısında sorun yaşanan olay. İlkinde IBM çalışanları üstüste 5 yıl zam almayınca sendikalaşmaya yönelmişler ama IBM’in büyük tepkisi ile karşılaşmışlardı. Yasak olmasına karşın, şirketteki sendika temsilcilerini işten atan IBM ile çalışanlar arasındaki davalaşma sonuçta çalışanlar lehine tamamlanmıştı.
Sendikalaşma Engelleniyor
KOD-A olayında da, içeride mobbing uygulandığı, asgari ücretle çalışan insanlara öğle yemeği verilmediği, dışarıya, bahçeye çıkarılmadıkları, tuvalet molasının sınırlı olduğu, 90 saniyenin üstündeki tuvalet molalarında maaşından kesildiği, cep telefonu ile konuşmanın yasak olduğu gibi çok çeşitli iddialar yer alıyor.
Çalışanlar buna karşı sendikalaşmaya gidiyorlar ama sendikadan istifa etmeleri için insanların görev adı altında, oradan oraya yollandığı, işten atmalar ve tehditler yapıldığı iddia ediliyor.
DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası, Türkiye Sosyal Sigortalar, Eğitim, Büro, Ticaret, Kooperatif ve Güzel Sanatlar işçilerinin sendikası durumunda. Kod-A firmasında çalışan 853 kişiden 359’unun sendikaya üye olduğu yani % 40 şartının yerine getirildiği kaydediliyor. Bu nedenle de Sosyal-İş Sendikasının temsili bakanlıkça onaylanmış.
Ancak işveren Ersin Taşkın konuyla ilgili olarak şunları belirtiyormuş;
“Proje ihtiyacımıza göre, personelimizi başka yerlere yönlendiriyoruz. Bu, zaten sözleşmemizde yer alıyor. Hiç kimseyi sürgüne gönderdiğimiz yok. Hangi çalışanımız sendikalı, bilmiyoruz. Herkes sendikalı olabilir. Biz bunu yeri geldiğinde personelimizle paylaştık. Ancak İş kanununa uyulmaması durumunda işten çıkarma söz konusu olabilir. Mesela bir iş için 20 kişiyi görevlendirdik, 9’u gitmedi. Geçerli mazereti olanları kabul ettik, mazereti geçerli olmayanlarla yollarımızı ayırdık.
Burada çok değerli evraklar işleniyor. O evrakların zarar görmemesi lazım. Bu nedenle iş masasında yemek yenmesine izin vermiyoruz.
Sendika bizden, davayı geri çekmemizi, bizimle masaya oturmayı istiyor. Oysa yetki belgesi yok. Yetki belgesi alma kriterlerine de sahip değil. Eğer bu konuda biz haksız olsaydık, mahkeme, dava dilekçemizi kabul etmezdi. Şunu da belirtmeliyim ki, çalışanlarımızın önemli kısmı sendikadan rahatsız. Yazılı ve sözlü olarak, sendikanın baskı yaptığına dair şikayetlerde bulundular.
En önemli konulardan biri de sendikanın, bizim iş konumuzu temsil etmemesi. Çalışma Bakanlığı’nın bu sorunu çözmesi gerekiyor, öncelikle. Çoğunluk iddiasına gelince… Çoğunluk için yüzde 40 değil, yüzde 50 oranı aranır. Sendikaya kayıt yaptırmış bazı personelimizin, sendikanın eylemleri ve baskıları sonucu sendikadan ayrıldığını duyuyoruz.”
Bu açıklamalarla birlikte konu mahkemeye taşınmış durumda.
KOD-A Sahipleri Daha Önceki Ortakları ile Mahkemelik
10 milyonun üzerinde ciro yapan firmaların arşiv tutması zorunlu hale getirildiği dönemde kurulan KOD-A firması, Türk Telekom, Merkez Bankası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi Türkiye’nin büyük kamu kurumlarına arşiv hizmetini veriyorlar. Döküman arşivleme sektöründe bu firma ve aldığı ihaleler konusunda çok sayıda iddia mevcut.
Diğer yandan, şirketin ortaklarından Ersin Taşkın, 2000’li yıllarda kurulan döküman arşivleme şirketi Otonom’un 3 ortağından birisiydi [2]. Şirketin işleri yükselmeye başladıktan sonra, diğer 2 ortağı ile arasında sorun çıktı ve çok sayıda mahkemeleşme oldu. Bunun detaylarını ve belgelerini bir sonraki haberimizde vereceğiz.
Bu arada, sendika yarın İTÜ Ayazağa Yerleşkesi önünde saat 12.30’da yapılacak eyleme katılım için çağrıda bulunuyor.
[1] Vodafone Veri Hizmetleri Merkezi, İzmir’de Hizmete Girdi, 800 Milyon Sayfa Dijital Dönüşüme Alınıyor