ABD Yüksek Mahkemesi, seçimle gelen devlet adamlarının seçmenlerinin kişisel sosyal medya hesaplarını bloke etme konusunda uygunsuz davranıp davranmadıkları konusunda iki önemli davada sözlü tartışmaları dinledi. Dava emsal teşkil edecek ve bir kamu görevlisinin kullanımının ne zaman kişisel, ne zaman hükümete ait bir görev olduğunu tanımlayabilecek.
Uzmanlara göre, davanın aynı zamanda Anayasal haklar çerçevesinde seçmenlerinin hükümet yetkilileriyle özgürce iletişim kurma ihtiyaçlarını dengelerken kamu görevlilerinin eylemlerinin sosyal medyada ne ölçüde korunduğu üzerinde de etkileri olabilir.
İki davada (O’Connor-Ratcliff v. Garnier ve Lindke v. Freed) alt mahkeme yargıçları, kamu görevlilerinin seçmenlerin kişisel sosyal medya hesaplarını bloke edip, etmeme hakkı konusunda iki farklı sonuca ulaştı.
İlk davada bir yargıç, San Diego yakınlarındaki Poway Birleşik Okul Bölgesi’nin iki mütevelli heyetinin, iki ebeveyni kişisel sosyal medya hesaplarında eleştirdikten sonra engellemesinin hükümet eylemi teşkil ettiğine karar verdi. İkinci davada bir alt mahkeme farklı bir karara vardı ve Michigan Port Huron’un şehir müdürü James Freed’in, sakin Kevin Lindke’yi sosyal medyada engellediğinde onun haklarını ihlal etmediğini tespit etti. Her iki davadaki alt mahkeme hakimlerinin kişisel ve iş arasında ayrım yapmakta zorlandığı görüldü.
Tartışmanın büyük bir kısmı, bir kamu görevlisinin kişisel sosyal medya sayfasındaki gönderilerinin hükümet işlerini ilerletmek amacıyla yapılan bir devlet eylemi olarak kabul edilip edilemeyeceği şeklindeki temel soruya odaklandı. Başka bir deyişle, yaklaşan toplantılar hakkında paylaşım yapmak, önerilen mevzuat hakkında kamuoyunun yorumunu almak veya sakinlere geri dönüşüm kurallarındaki bir değişikliği hatırlatmak hükümet adına resmi bir eylem midir? Ve bir kişinin bu hesaptan engellenmesi devlet eylemi olarak kabul edilebilir mi?
Jones Day’de Poway okul bölgesi mütevelli heyeti Michelle O’Connor-Ratcliff ve TJ Zane’i temsil eden bir avukat olan Hashim Mooppan, herhangi bir vatandaşın, sakinlerin devlet hizmetleri ve bilgileri ile bağlantı kurmasına yardımcı olmak için sosyal medyayı kullanabileceğini ama devlet yetkilisinin sosyal medyayı kişisel kapasiteleriyle yaptığını ve bunu yapmak için hiçbir hükümet kaynağı kullanmadığını söyledi.
Ancak Stanford Hukuk Fakültesi Yüksek Mahkeme Dava Kliniği’nde mütevelli heyeti tarafından engellenen iki ebeveyni temsil eden avukat Pamela Karlan bu iddiayı reddetti. Mütevelli heyetinin sosyal medya sayfalarını, bazı kişisel içeriklere sahip olmalarına rağmen “bir yönetim aracı olarak” kullandıklarını savundu. O’Connor-Ratcliff’in gönderilerinin çoğunun eğitim zamanı sırasında sınıfları ziyaret etmesiyle ilgili olduğunu ve bunun yalnızca seçilmiş bir yetkilinin yapmasına izin verildiğini belirtti.
Karlan ayrıca, mütevelli heyetinin ebeveynleri engelleyerek devlet okulu sistemi hakkında yalnızca mütevelli heyeti sayfalarında bulunan önemli bilgilere erişimlerini engellediğini savundu.
Lindke v. Freed davasında yargıçlar, her türden içeriğin ne kadarının yayınlandığına bağlı olarak bir sosyal medya sayfasının kişisel veya profesyonel olarak görülüp görülemeyeceğini tartışarak bu soru etrafında dönmeye devam etti.
Her iki durumda da merkezi bir konu Anayasal hak. Davacılar bu şikayetlerinde hükümet yetkililerini ifade özgürlüklerini baltalamakla suçlarken, kamu görevlileri yalnızca anayasal haklarını kullandıklarını ve sosyal medyayı başkalarının kullandığı şekilde kullanmalarının aşırı derecede kısıtlanmaması gerektiğini savunuyor.
İki davada Anayasal hak meselesini tartışırken bile yargıçlar, kullanımın ne zaman kişisel olduğu ile ne zaman hükümete ait bir işlev olduğu arasında ayrım yapmakta zorlandılar. Bir kamu görevlisinin kişisel sıfatıyla hareket ettiğini ayırt etmek amacıyla, yazılı bir sorumluluk reddi beyanına gerek olup olmadığı veya sayfaların resmi olduklarını gösterecek şekilde tasarlanması gerektiği konusunda bazı tartışmalar yaşandı.
Tartışmada, eski Başkan Donald Trump’a karşı 2017 yılında açılan ve kamu görevlilerinin sosyal medya hesaplarının Birinci Değişiklik uyarınca “kamuya açık forumlar” olarak kabul edilebileceğini tespit eden davanın etkileri de var.
Her iki davadaki kararların yaz ayına kadar verilmesi bekleniyor.