Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı tarafından 18 Aralık 2014’de 10.su düzenlenen Teknoloji ve İletişim Günleri (TEKİL10) etkinliğinde bu yıl, “Teknoloji Haberciliği ve Habercilik Teknolojileri” konusu tartışıldı. Etkinliğe teknoloji konusunda uzman akademisyenler, gazeteciler ve sivil toplum örgütlerinden konuşmacılar katıldı. Bu seneki etkinlik, Türkiye’de yeni teknolojiler ve habercilik alanında önemli çalışmalar yapmış fakat geçen sene aramızdan ayrılan Öğr. Gör. Vedat Çakmak’a ithaf edildi.
Turk-internet.com kurucusu Füsun Nebil de konuşmacılar arasındaydı. Nebil konuşmasında “Teknoloji Gazeteciliği Özgürleştirir mi” ve “Türkiye’de Teknoloji Haberciliği” gibi önemli konulara değinerek teknolojinin gazeteciliğe olumlu ve olumsuz etkilerinden bahsetti.
Teknoloji sayesinde yayıncı sayısının arttığını ve bu sayede gazeteciliğin tekdüzelikten kurtulduğunu, haberleri daha özgürleştirdiğini, günümüzde gazeteciliğin okuyucularla daha interaktif bir şekilde ilerlediğini ve internet sayesinde dünyanın her yerindeki haberlere anında ulaşılabildiği için haber yapmanın kolaylaştığını ve derinleştiğini söyleyen Nebil, teknolojinin yakından takip edilmediği için gazete yayıncılığına karşı avantaj elde ettiğine işaret etti. Dünyada “Gazetecilik, Silikon Vadisine karşı yerde yatıyor” düşüncesinin geliştiğine vurgu yapan Nebil, eskiden yayıncıların ajanslar ve firmalardan reklam aldıklarını, ayrıca gazeteyi satmaktan kaynaklanan gelir kaynaklarının olduğunu, fakat günümüzde reklam alanının Google’un liderliğinde, Facebook, Youtube ve Twitter’a akan bir gelir nehri oluştuğunu söyledi. İnternet gazeteciliğini “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” olarak yorumlayan Nebil, gerekli atılımı yapacak sermayenin büyük medyada olduğunu vurguladı.
Nebil konuşmasında daha önce sitemizde haberini yayınladığımız Kolumbiya Gazetecilik Okulu TOW Merkezi Direktörü Emily Bell’in, Reuters Enstitüsündeki konuşmasından (1) alıntılar yaptı. Teknolojinin kötü bir şey olmadığını ve eğer yayıncı, okuyucu ve reklam veren teknolojiyi nasıl kullanacaklarını bilirse teknolojinin haberciliği özgürleştireceğini vurguladı.
Türkiye’de teknoloji yayıncılığının ve gazeteciliğinin yeterli olmadığını vurgulayan Nebil, bu nedenle günümüzde teknoloji basınının saygınlığının ve okunurluğunun yerlerde olduğunu söyledi. Nebil’in sunumunda yer alan “Türkiye’deki teknoloji gazeteciliğinin Durumu” başlığını özetlemiyoruz. Çünkü bu konuyu kendisi bir makale olarak turk-internet.com’da ayrıca yayımlayacak.
Gazeteciliğin hukuki boyutunu değerlendiren bilişim avukatı ve hukuk danışmanı Gökhan Ahi Türkiye Anayasası’nın Kişinin Hak ve Özgürlükleri bölümünde 22. Madde olarak yer alan Haberleşme Hürriyeti, 26. Madde’de yer alan Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti, 28. Madde’de yer alan Basın Hürriyeti gibi haklarla kişilerin haber alma haklarının anayasa tarafınca koruma altına alındığını vurguladı. 28. Madde’de bulunan “Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” hükmüne göre devletin insanların haber alma haklarını ellerinden almaması gerektiğini söyleyen Ahi, günümüzde radyo, gazete ve dergi gibi yayın kuruluşlarının rejime tabii ve baskı altında olduklarını ve istenilen şekilde haber yapmazlarsa yayın hakkı lisanslarının ellerinden alınmasıyla tehdit edildiklerini söyledi. İnternet yayıncılığın da ise lisansa gerek olmadan özgür haber yapılabileceğini belirten Ahi, alternatif basının büyük firmalardan reklam alamadıkları için finansal sıkıntı çektiklerini ve bunun da profesyönelleşmeyi engellediğini belirtti.
İnsanların baskı altındayken nickname, veya takma ad, kullanarak düşüncelerini özgürce ifade etmelerinin “Anonimlik” kavramını ortaya çıkardığını söyleyen Ahi, “Hem Avrupa Birliği’nde hem de Türkiye Anayasası’nda anonimlik bir haktır. Eğer gazeteciler özgür değillerse kendilerine otosansür uygularlar ki bu sansürden daha tehlikelidir. Bu durum bilgi kirliliğine ve manipulasyonlara yol açar, bu da şuanda içinde bulunduğumuz durum” dedi. Son zamanda İspanya’da insanların haber alma özgürlüklerine karşı çıkan bir yasaya da değinen Ahi, İspanya’da herhangi bir vatandaşın hobi olarak bile artık görüntü almasının yasak olduğunu söyledi.
Son olarak, eskiden geleneksel basında her haberin yayınlandığı gazeteye ait olduğu için çalıntı haber yapılamadığını fakat şuanda gazetelerin “her haber herkesin” mantığıyla haber üretmediğini, haberleri ajanslardan ve sosyal medyadan aldıklarını ve telif hakkı ödemediklerini sözlerine ekleyen Ahi, bu durumun haksız rekabete yol açtığını söyledi. Eski Basın Kanunu’nda özel emek harcanarak yapılan haberlerin ancak 24 saat geçtikten sonra başka bir yerde yayınlanmasının serbest olduğuna dikkat çeken Ahi, artık bu yasanın kalktığını ve herkesin her şeyi anında serbestçe aldığını hatta alıntı yaparak o haberin kime ait olduğunu bile yazmadan yayınladığını söyledi. Bu durumun emeğe saygıyı yok ettiğini belirten Ahi, en azından haberi yapan kişiye saygı duyulması ve isminin yazılmasının gerektiğini vurguladı.
Diğer bir konuşmacı olan ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda Genel Sekreterlik görevini sürdüren Mustafa Kuleli “5N, 1K, 1 Sendika” sloganıyla gazetecilerin örgütlenmeleri ve sendikalaşmaları gerektiğini savundu. Sendikalı gazetecilerin işe alınma sürecindeki sorunlara da değinen Kuleli, “Sendikalı olursan işten atılırsın” genel kanısına rağmen Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı kurduklarını ve 1000’e yakın gazeteciyi sendikalaştırdıklarını ve 2014 yılını büyümeyle kapatacaklarını açıkladı.
Teknoloji haberciliğe olumlu katkılar sağlamasına rağmen Türkiye’de hala teknoloji haberciliğinin de olduğu yerde saydığı belirtildi.