Internet Teknolojileri Derneği (INETD) 5 mayıs 2008’den beri süren Youtube yasağını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdı.
Yasak, mekanizmaların bozukluğu ve yetki karmaşası nedeniyle sürmektedir.
şeklinde bir ifade ile başvuru yaptığını açıklayan INETD’nin bu yasaklamadan zarar gören üyeler ve misyonu gereği tüm Ülke ve bizzat kendisi adına bu yasaklamanın hukuka ve kamu yararına aykırı olduğunu düşündüğü için ilgili mahkemeye itiraz ettiği ama mahkemenin, itirazın kararın ilk haftasında yapılması gerektigi gerekçesiyle itirazı reddettiğini not etti.
INETD açıklamasında bir üst Mahkemenin de, gerekçelerle yapılan itiraza hiçbir gerekçe ve görüş belirtmeden reddettiği ve ülkemizde itiraz edebilecek başka makam kalmadığı için AİHM’ne başvurmak zorunda kaldığı belirtildi ve şöyle devam edildi :
INETD, olarak Youtube yasağının Anayasamıza, hukukun evrensel ilkelerine ve Avrupa İnsan Haklarına Sözleşmesinin çeşitli maddelerine aykırı olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’nin adeta İnternetle Savaştığını düşünüyoruz ve bunun da en çok ülkemize zarar verdiği kanısındayız.
Yasakladığımızı ilan ettiğimiz nesnelerin, internet, basın ve TV’lerle nasıl delineceğinin anlatıldığı bilinmektedir. Bu nedenle ülkemizin “interneti temizleme” savaşını Donkişot, Devekuşu ve Harakiri ile ifade ediyoruz.
INETD’nin AİHM’e başvurusunun ana noktası, yasaklamanın sözleşmenin 10. maddesi olan “İfade Özgürlüğünü” ihlal etmesi olarak belirtildi ve şöyle denildi :
Yasaklanmak istenilen videolara nesne temelli filtreleme uygulama mümkün iken bu uygulanmayarak, tüm yurttaşların bu uluslararası paylaşım ortamından yararlanmaları, bu ortamda kendilerini ifade etme özgürlüklerine orantısız bir şekilde kısıtlanmaktadır. Yasaklama Sözleşmenin 6. maddesine aykırı olarak sakıncalı videolarla hiçbir bağlantısı olmayan kişilere kısıtlama getirilmekte, hiçbir yargılama yapılmadan bir tedbir kararı kesin bir karar gibi uygulanmakta; bundan zarar gören kişilerin hakkını arama hakkına sınırlama getirmektedir.
Verilen tedbir kararı kısa bir süre için geçerli olması gerekirken, tedbir kararı yinelenmeden Mayıs 2008’den beri uygulanmaktadır. Tedbir kararı öncesinde de ne bir savunma alma çabası olmuş, ne de bilir kişiye başvurulmuştur. Bir başka deyişle, bu yasaklama kararı uygulanmasının bir Hukuk Faciası olduğu kanısındayız.
Herhangi bir yargılama yapılmamasına rağmen, bazı kişilerin Youtube.com’a yüklendiği birkaç video nedeniyle milyonlarca masum Türkiye vatandaşı cezalandırılmakta ve yasaklamaya itirazı gözönüne alınmamaktadır.
Türkiye’de yaşayan birey ve kurumlara; ve Türkiye’ de yaşayan kurumlara ulaşmak isteyen dünya üzerindeki herhangi bir aktörün sosyal ağ oluşturma, iletişim kurma özgürlügüne kısıtlama getirilmektedir. Yasaklama 1 nolu Protokol’un 2. maddesindeki Eğitim Hakkına sınırlama getirmektedir.
Youtube üniversitelerin, uluslararası kuruluşların ders ve benzeri malzemeleri koydukları ana dağıtım kanalı olmuştur. İnternet yaşamın tüm boyutlarını kapsadığı için, internete getirilen bir kısıtlama en başta iletişim özgürlüğüne getirilen bir kısıtlamadır. Bunun doğal sonucu, yukarıda belirtilen ifade, adil yargılama ve öğrenme özgürlüğü dışında, kendini geliştirme, iş yapma, eğlenme gibi özgürlüklere kısıtlama getirilmektedir.
*İnternet bugün bir toplanma ve örgütlenme ortamıdır.* Siyasi partiler, Sivil Toplum Kuruluşları interneti kendi aralarında haberleşmenin ötesinde, politik faaliyet ortamı, kamuoyundan geri besleme ortamı, kendileri ifade etme tanıtma ortamı olarak kullanmaktalar.
Obama’nın ve daha önce Howard Dean’ın interneti politik örgütlemede kullanmaları, bu konuda teorilerin geliştirilmesine, kitapların yazılmasına neden olmuştur. Youtube.com, facebook ve twitter gibi sosyal ağlar bu çabada öne çıkmışlardır.
Youtube’un kapalı kalması Sivil Toplum ve Siyasal aktörlerin örgütlenme özgürlüğüne sınırlama getirmektir.
INETD açıklamasında, “yasaklar konusunda ne yapılmalı” önerilerini de eklemiş:
- Youtube yasağını şu anda kaldırmanın en kolay yolu, Türkiye’nin Uluslarası hukuka uyması, ve mahkememelerimizin yetkisinin Türkiye sınırları içinde olduğu ve dolayısıyla, İnternetin Türkiyeden görünün yüzü ile ilgili kararlar vermesidir.Yasağa neden olan videolar ya tamamen kaldırılmış, yada Türkiye’den erişimi youtube tarafından sağlanmıştır. Türkiye’nin yasa ve yönetmeliklerde bir tanım değişikliği ile bu sorunu çözebilir. Görev Siyaset Kurumlarında ve Hükümettedir
- Youtube gibi milyonlarca kişinin kullandığı, milyonlarca nesnenin bulunduğu weblerin en başta tümden kapatmak yerine, sakıncalı bulunan nesnelere erişimi engellemek mümkündür. BTK bunu yapacak idari, mali ve teknik beceriye sahiptir. Kamuoyunun yeterli baskı yapmaması nedeniyle gündeme alınmamaktadır.
- Sakıncalı içerikle devletin değil, yurttaşın uğraşması demokrasilerde esastır. 5651 nolu yasanın ana motivasyonu gençleri sakıncalı içerikten korumaktır. Bunun etkin yolu vatandaşı bilgilendirmek, ve sakıncalı içeriği filtrelemeyi vatandaşa bırakmaktadır. Servis sağlayıcılar bu hizmeti şu anda vermekteler.Bunu teşvik etmek, ücretsiz yazılım dağıtmak, insanları bilgilendirmek en doğru yoldur.
- Sakıncalı içerikle, devletin yavaş ve esnek olmayan yapısıyla uğraşmak yerine sivil toplum kuruluşları yoluyla öz-denetim, ortak-denetimle mücadele etmek daha etkin ve demokratik olacaktır.
- Bu işler icin 1-2 tane uzman mahkeme kurmak, Sivil toplum ve üniversitelerle iş birliği yapmak en sağlıklı yoldur. Bu sorunlar, çözümü kolay olmayan, tüm dünyanın çözüm aradığı sorunlardır. Bunun altında da İnternetin tüm dengeleri bozan Devrimsel bir gelişme olması yatmaktadır.