İnternetin yaygınlaşmaya başlamasından bu yana en yaygın sorun “telif hakları (fikri haklar)”. Bunu önce MP3’lerin keşfi ile müzik alanında gördük. Arkasından filmlerle devam etti. Çünkü dijital ortamların kopyalanmaya ve paylaşmaya çok müsait olması, fiziksel ortamlardaki “telif hakları” sorununu exponansiyel anlamda büyüttü, patlattı. Ama Yeni Medya dersleri veren İsmail Polat, yeni ortamın yeni kurallar yazması ya da iş modeli ayarlaması gerektiği düşüncesinde.
Bugünlerde bu telif hakları sorununu bambaşka bir düzeyde yaşıyoruz. Biraz da tek muhalefet eden ortam gibi gördüğümüz ve bu nedenle çoğu çizimlerini paylaştığımız karikatürcülerden bazıları internet ortamında yazan, çizen neredeyse herkesi şikayet ediyorlar.
5-6 aydır bir kör döğüşü sürüyor. Neden kör döğüşü diyoruz? Çünkü olayın muhatabı yani haklarında şikayet olan kişilerin çoğu ne olup bittiğini anlayamıyor. Çünkü yıllar içinde paylaşımlar hep yapılmış. Herhangi bir telif hakkı filan uyarısı yapılmamış ve adeta bu paylaşımlar gayet normal olarak yıllardır, en başta çizen kişilerin kendileri tarafından paylaşılıyor. Ortamda paylaşımlar ben diyeyim 8, siz deyin 10 yıldır, 15 yıldır bu düzende paylaşılıyor. Herhangi bir uyarı vs olmadığı için de, pek çok kişi bazıları sevdiği için, bazıları da –insan kaynakları sitesi gibi ticari siteler de olmak üzere– bunları anlattıkları bir konuyu örneklemek anlamında paylaşıyorlar. Kullanım tarzı bu.
Ancak tahminen son 5-6 aydır bu kargaşa başladı. Detaylarını öğrenmek isteyenler açısından neler olduğunu bizim (turk-internet.com) tarafımızdan, muhataplardan birisi olan Uğur Özmen hocamız ve konuyu bugün Twitter üzerinden detaylı anlatan bir muhatap tarafından aşağıya koyuyoruz. Bu arada Erdil Yaşaroğlu’na akrabası üzerinden cevap hakkı tanıdık. Ama kendisi böyle bir görüşmeye katılıp, derdini anlatmayı tercih etmedi. Bu yazıyı yazdığımız gün Twitter üzerinden bir açıklama yaptı. Onu da aşağıda okuyabilirsiniz.
Ama bu kadar öğrenmek yeter diyenler için özeti şu;
- Fikri Eserlerin (karikatür de bir eser) paylaşımı “5846 Sayili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu – WIPO” çerçevesinde “Telif Hakları”na tabidir : Yani karikatür paylaşanların da sorumlulukları vardır.
- Ancak, bu kadar senedir karikatür paylaşımlarında en ufak bir uyarı yapılmamışken, çizerler kendi karikatürlerini sosyal medyada yayarken, birden balyoz gibi insanların kafalarına vurmak doğru ya da etik bir şey midir –ki biz de zaman zaman telif hakkı uyarısı yaparız. Örneğin, en son Yetkin Report’a bir yazımızla ilgili başvurduk, kaldırıldı ve biz de herhangi bir işlem yapmadık. Kaldırmasalardı o zaman düşünecektik–?
- Özellikle de aşağıda anlatılan Akif Yanbak isimli öğrenci ve benzeri türü insanlara bakınca, bunlardan 8-10 bin gibi paralar istemek ne denli etiktir? Erdil Yaşaroğlu bir tweetinde “sadece ticaret yapanlardan alıyoruz” dese de, konuştuğumuz bazı örnekler bunun tersini gösteriyor.
- Karikatürcüler bu işin ticareti için kurulduğunu belirttikleri, yani ücretsiz karikatürleri hak sahibi olmayanların satmaya çalıştığı bazı platformlar olduğunu iddia ediyorlar. Eğer bu tür platformlar varsa, bunlara dava açılmasını doğru buluyoruz.
- Ayrıca olayın ne olduğunu anlayamayarak, avukatlık bürosunu arayanlar söylenen “şu kadar para öderseniz” sözleri bize BSA’yı hatırlattı. Orada da “Satıcı” haline dönmüş avukatlar firmaları arayıp, “siz şu yazılım için tercihan bilen eleman aradınız, ama baktık herhangi bir lisans almamışsınız, tüm makinalarınız için lisans alın, üstüne şu kadar avukatlık ücreti ödeyin yoksa karışmayız” türü aramalar yapıyorlardı. Bu avukatlık bürosu konusunda anlatılan rivayetler muhtelif.
- Bu olaylar sonucunda, bundan sonra insanların karikatürlere bakışı acaba nasıl olacak? Bu kadar yıldır habercilik konusunda çalışan birisi olarak, pek parlak görmediğimi de not edeyim. Haklarını ararken, yaygın bir mutsuzluk tablosu ortaya çıkardılar. Bulundukları iletişim (dergi vs)-reklamcılık alanlarında halkın bu kadar tepkisinin olumsuz sonuçlarını yaşamaları kaçınılmaz. Şikayet yapmayan karikatürcülerin bile etkilenmesi de mümkün.
İsmail Polat : Eğer Bir Olgu Toplumun Genel Yaşayışının Önüne Geçmişse, Bunun Toplumsal Olarak Tartışılması Lazım
Olayı biz nasıl farkına vardık?
Ekim sonunda, önce Bursa DGN Teknolojinin kurucusu Dağhan Uzgur kargaşadan bahsetti. Kargaşa diyoruz, çünkü hayatında karakol, mahkeme görmemiş insanlara polis eliyle tebligatlar filan gidiyor ve bu insanlar çok huzursuz, mutsuz olmuş durumdalar.
Dağhan Uzgur, kendilerine (host ettikleri blog ve siteler nedeniyle) gelen bazı başvuruları anlatarak, karikatürcülerle sosyal medyadada paylaşım yapanlar arasında yoğun bir savaş olduğundan bahsetti. Bu sorunu hemen arkasından Yeni Medya dersi hocalarından İsmail Polat’tan duyduk. Kendisinin görüşü mealen şu –ki kesinlikle katılıyoruz– dünya değişiyor, medyayı tüketim ve paylaşım şekilleri değişiyor. Eğer eserlerinizden bir para kazanma derdiniz varsa, bunu insanları üzmeden, makul bir şekilde oluşturmalısınız. Aşağıda bu değerlendirmeleri Polat’ın kendi sözleriyle dinleyebilirsiniz ya da dipnottaki bağlantıdan uzun halini okuyabilirsiniz [1].
Yeni medya ve internet konusundaki görüşlerine saygı duyduğumuz İsmail Polat böyle derken, acaba veri merkezi işletmecisi ne sıkıntıya giriyor ve avukatlar bu konuda ne düşünüyoru merak ettik. Bunu da aşağıda Daghan Uzgur ve Avukat Mehmet Ali Köksal ile yaptığımız söyleşiden dinleyebilirsiniz.
Uğur Özmen : Sadece Avukatın İşi Değil, Karikatürcülerin Olaylardan Haberi Var
Ama olayı bir de mağdurlardan dinleyelim derken, TeknoPolitik ortağımız Serhat Ayan aynı sorunla burun buruna geldi. Onu, Uğur Özmen Hocayı ve Fethiye/Muğla’dan bir e-Ticaret firmasında çalışan Ahmet Akdel’in katıldığı bir programda neler yaşandığını, süreci dinledik. Bunu da aşağıda izleyebilirsiniz.
Mehmet Ali Yanbak : Yıllardır Para Vererek Satın Aldığım, Sözde Ögürlükçü Adamlar Tarafından Düşürüldüğüm Durum Budur
Bugün olay yeniden alevlendi. Mehmet Akif Yanbak isimli kullanıcının Twitter hesabından yaptığı paylaşımla olay yeniden gündem oldu. Bize ulaşan farklı kişilerden de anladık ki, hala yeni şikayetler yapılıyor.
Haziran 2020’de İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünden bir polis memuru tarafından arandığını açıklayan Mehmet Akif Yanbak, bir karikatür paylaşımı yüzünden ifade vermesi gerektiğini öğrendikten sonra yaşadıklarını twitter hesabından paylaştı.
Oradan okuduklarımızı anlatalım (ayrıca Yanbak ile telefonla da görüştük). Uzun yıllardır okuru olduğu derginin eski sayıları ile çekildiği fotoğrafları sosyal medya hesabından paylaşarak yaşananları anlatan Yanbak, 2017 yılında hobi olarak geliştirdiği Pamukkale üniversitesindeki sosyal ağında, kapanan mizah dergisi Penguen çizeri Erdil Yaşaroğlu’nun bir karikatürünü paylaştığı için ifade vermeye çağrıldığını söyledi.
Hayatında ilk defa emniyete ifade vermeye gittiğini yazan Yanbak’a şikayetçi tarafın Komikbüro adındaki bir hukuk bürosu olduğu bilgisini verilince, bu numarayı arayarak, içeriğin kaldırılmasına dair bir uyarı almadığını ve hemen kaldıracağını bildirerek, şikâyeti geri çekmelerini rica etti.
Yanbak’ın iddiasına göre, davacı olan Komikbüro yetkilileri davayı çekmeyeceklerini ve yargılama sonucunda 32 bin lira dolaylarında bir tazminat cezası alabileceğini, ancak 7-8 bin TL ödemesi durumunda şikayetlerini geri çekebileceklerini söylediler. Bu teklifi etik bulmadığını söyleyen Yanbak, söz konusu karikatürü kaldıracağını ama ödemeyi reddettiğini kaydetti.
Polise ifade vermeye gittiği sırada ise benzer mağduriyeti yaşayan çok sayıda kişinin dosyasını gördüğünü de not etti. Zaten bize gelen çeşitli bilgilerden biz de, çok sayıda kişinin bu sorunu yaşadığını görmüş durumdayız.
İfade sonrası şikayet mahkemeye taşındı. Davalarda uzlaşma süreci gereğince taraflar, mahkeme öncesi bir uzlaşmaya yönlendirildi. Ancak bu aşamada Komikbüro uzlaşma için bu sefer 8 bin lira istedi. Davacı tarafın “hukuku para kazanma ve zenginleşme aracı olarak kullandıklarını” düşündüğünü söyleyen Yanbak, bu rakamı da ödemeyi kabul etmedi.
Yaşadıklarının ardından detaylıca araştırmaya başlayan Yanbak, karikatürlerin telif hakları üzerinden, ekstradan para kazanmaya yönelik bir yapılanma ile karşı karşıya olduğunu iddia ediyor. Yanbak, yapılanmayı şöyle tanımladı.
- Komikbüro’nun vekil avukatı Kadir Kurtuluş’a ait ‘telifport’ adında bir girişim mevcut
- Bu girişim; şikayetleri yoğun bir şekilde yapan Penguen çizerleri Erdil Yaşaroğlu, Serkan Altuniğne ve Selçuk Erdem’in karikatürlerini satışını yapıyor. (Karikatür için mail atılması isteniyor ama görseller için 100-500-750’lik paketlerde görsel başına 7,99 TL/adet, 3,19 TL/adet, 2,55 TL/adet gibi fiyatlar var, karikatürlerin de fiyatları bu mertebede diye düşünülebilir)
- Diğer yandan avukatın kardeşi Hasan Kurtuluş’un da ‘Proofstack (eski adı CopyRobo)’ olan bir BlockChain uygulaması var. Bu platform üzerinden telifli içerikleri tespit ediliyor
Yanbak, bu işbirliğinin“uyar/kaldır sistemini” kullanmadan direkt dava açarak hukuku, para kazanma ve zenginleşme aracı olarak kullandığına dikkat çekti. Zaten şimdiden bize mail atan 2 kişi;
“Acaba telifport’a üye olsam sorun çözülür mü?”
diye sordu. Bu davalar sanki biraz da bu platformlara üyeliği zorlar gibi gözüküyor.
Mehmet Akif Yanbak’ın 32 bin TL ödemesi için açılan mahkemenin ilk duruşması Şubat 2021’de görülecek.
Karikatürcüler de Twitter’da Açıklama Yaptı
Bu hafta herhalde yeni bir şikayet dalgası geldi ki, sosyal medya üzerinde mesajlar yeniden çoğaldı. Şikayet edilenlerin durumlarını anlattıkları ve karikatürcüler ile avukatlık bürosunu eleştirdikleri #karikatürpaylaşmıyoruz etiketi taşıyan çok sayıda Tweet’in arkasından karikatürcüler arka arkaya hep birlikte, aşağıdaki mesajı kendi hesaplarından vermeye başladılar.
Bu mesaja karşı insanlar çok çeşitli karşıt (yani şikayet edilen içeriklerden bazılarının ticari olmadığına dair) örnekler veriyorlar. Tıklayarak bunları görebilirsiniz. Ama durumu bir mağdur özetle şöyle yorumluyor;
“Karikatürcülerin telif hakları var tabii ki, ama bu telif hakları şikayetlerini geri çekmek için avukatlık bürosunun, insanlardan 5.000-8.000-32.000 TL gibi paralar istemesi, karikatürcülerin haklı konusunu haksız hale düşürüyor”
Biz de davaların nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyoruz. Çünkü bunlar “kırılma” yani “disruptive” karakteri olduğunu hep yazdığımız İnternet’in “telif hakları” konusundaki –İsmail Hakkı Polat hocanın da dediği gibi– yeni bir toplumsal uzlaşma yaşaması gerektiği anlamına geliyor.