Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni bir değişiklik Taslağı, Hükümet Tasarısı olarak Meclise geldi. Tasarının bugünlerde Meclisten geçmesi beklenmektedir. Sanatçılar, kitapçılar, sinema ve müzik sektörü gibi konunun ilgilileri değişikliğin yürürlüğe girmesiyle korsanlığın büyük ölçüde azalacağını beklemektedir. O kadar ki, ünlü sanatçılar hazır kasetlerini, Tasarının yasalaşmasına kadar piyasaya sürmeme kararı aldı.
Yeni düzenleme yürürlüğe girdikten sonra acaba korsanlık önlenebilecek midir? Şunu hemen belirtelim ki, soruna sadece hukuki düzenlemelerle çözüm getirilemez. Temel çözüm, toplumun fikri ve sınai mülkiyet haklarına sahip çıkmasıdır. Bu da konu hakkında toplumun aydınlatılarak toplumsal bilincin oluşturulmasıyla mümkündür. Bu bilinç oluşturulduktan sonra inzibati tedbirlere başvurmak gerekir. Bu bağlamda hukuki düzenlemeler sihirli bir aygıt olmadığı için beklentiler boşa çıkabilir. İkinci olarak, hakim, savcı, polis ve zabıta gibi sorunun çözümünde rol alan kişileri bu konuda eğitime tabi tutmak gerekir. Bu kişiler, fikri mülkiyetin korunmasının toplumun geleceği bakımından önemli olduğuna inanmalıdır. Böyle bir inanç yoksa, bu kişilerden etkin bir çalışma beklemek yersizdir. Nihayet, yapılacak düzenlemede öngörülen yaptırımlar uygulanabilir ve caydırıcı olmalıdır.
Acaba Tasarıda caydırıcı yaptırımlar öngörülmüş müdür?
Mevcut düzenlemede 4 ila 6 yıllık hapis cezalarından korsan eser satanlara verilen cezalar Tasarıda 3 ay ila 2 yıla kadar indirilmiştir. Korsan eser üreten gibi kimseler ise 3 ila 6 yıl cezalandırılmaktadır. Para cezaları ise 50 milyar ila 150 milyar TL arasındadır. Ceza Hukukumuza göre, 2 yıldan aşağı verilen cezaların infazı 5 yıl süreyle ertelenebilmektedir. 5 yıl içinde suç işlenmezse verilen bu cezalar düşmektedir. Yine 1 yıldan aşağı cezalar paraya çevrilebilmektedir. Mahkemeler alt limit olarak 1 yıl öngörülen cezaları, hafifletici nedenleri dikkate alarak genellikle 10 ay hapse düşürerek paraya çevirmektedir. Dolayısıyla yeni Tasarıda öngörülen cezalar da erteleme ve paraya çevrilebilme gibi nedenlerle caydırıcı olmaktan çıkmıştır. Önceki tecrübelere dayanılarak denilebilir ki, 3 ila 6 yıllık cezalar da oldukça ağır olduğu için hakimler sanığa bu cezaları vermeyeceklerdir. Çözüm; hırsızlıkta olduğu gibi bu suçlar bakımından 6 ay gibi daha kısa süreli cezalar öngörülmeli, ancak hırsızlık suçlarından farklı olarak bu cezaların ertelenemeyeceği ve paraya çevrilemeyeceği kanunla açıkça düzenlenmelidir.
Sonuç olarak denilebilir ki, fikri ve sınai mülkiyete ilişkin mevzuatımız, birtakım aksaklıklar bir tarafa bırakılırsa büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin mevzuatıyla eş düzeydedir. Uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle ülkemizde korsanlık bir türlü önlenememiştir. Önümüzdeki günlerde yasalaşması beklenen Tasarı esas itibariyle bu sorunu çözmek için kaleme alınmıştır. Gerçekten Tasarı bu konuda önemli adımlar atmıştır. Ancak cezaların daha da hafifletilip, ertelenemeyeceği ve paraya çevrilemeyeceği yönünde bir düzenlemeye gidilmesi hukuken en doğru çözüm olarak görünmektedir. Tasarı bu haliyle yasalaşırsa korsanlığın biteceği ya da azalacağı beklentisi büyük ölçüde boşa çıkabilir. Şunu da tekrar edelim ki, köklü çözümü, hukuki düzenlemelerin yanında konuya ilişkin toplumsal bilinçte aramak ve bu yönde çalışmalar yapmak gerekir. Zira inzibati tedbirler ancak bir yere kadar fayda sağlar.