Eric Schwartzman(iPressroom), Tom Smith(Trend Stream), Don Spetner(Korn/Ferry International) ile Public Relations Society of America’dan Barbara McDonald’ın, ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir araştırma, büyük ölçekli şirket yöneticilerinin halkla ve sosyal medyayla ilişkiler konusunda nasıl bir algıya sahip olduklarını göstermesi bakımından ilginç sonuçları da beraberinde getiriyor.
Araştırmada, yanıt aranan soruların başında hangi iletişim kanalının öne çıktığı göze çarpıyor. İletişim danışmanları vasıtasıyla bu soruyu irdeliyen tepe yöneticilerinin, aslında internet vasıtasıyla tabana kadar yayılan erişim olanaklarını nasıl daha maksimize edebilecekleri sorusuna cevap aradıkları aşikar. Araştırma, şirket ve kurumların yeni ve sosyal medya olarak adlandırılan bu organizasyonları nasıl değerlendirdiklerini göstermesi bakımından önemli sonuçlar içeriyor.
Toplam 6 hafta süren ve 278 halkla ilişkiler, pazarlama ve insan kaynakları yetkilisinin online katılımıyla elde edilen araştırma, bu profesyonellerin sosyal medyayla olan yakınlıklarını mercek altına alıyor. Araştırmanın içeriğini daha iyi anlayabilmek adına, iştirak eden şirketlere ilişkin şu kısa bilgileri not etmekte fayda var;
- Araştırmaya katılan şirket yetkililerinin yüzde 44’ü kendilerini halkla ilişkiler şirketi, yüzde 23’üyse şirket olarak tanımlıyor,
- Katılımcıların yüzde 45’i şirketlerinin yıllık gelirini 5 milyon doların altında olarak ifade ederken, yüzde 36’sıysa 5 -500 milyon dolar arası bir yerde olduğunu belirtiyor,
- Yöneticilerin yüzde 50’si işe alırken potansiyel adaylarla görüştüğünü ifade ediyor,
- Araştırma raporunda, farklı büyüklüklerdeki şirketlerin, Önyargılardan arındırılmış bir biçimde sosyal medyaya bakışı şu şekilde ifade ediliyor;
- Şirketler, sosyal medya ve yeni medya olarak ifade edilen mecralara iletişimlerinde artan oranda yer veriyorlar. Şöyle ki; e-posta ile pazarlama yüzde 78, sosyal ağlar yüzde 72, arama motoru optimizasyonu yüzde 67, mikroblogging yüzde 64 gibi önemli rakamlarla ifade ediliyor.
- Edelman’ın, 20 ülkede gerçekleştirdiği güven araştırmasına da referans yapılan değerlendirmede, “şirketlerle ilgili bilgi temininde sosyal ağların hatırı sayılır bir kaynak oldukları” belirtiliyor.
- Araştırmaya göre, kurumsal iletişim danışmanları, sosyal ağlar ile mikroblog ve blog sitelerini şirketin resmi portalından daha önemli bir iletişim aracı olarak değerlendiriyorlar.
- Araştırma, tercih edilmede yüzde 62’lik bir paya sahip olan mikroblogların yüzde 59 paya sahip blogları geçtiğini ortaya koyuyor. E-posta aracılığıyla pazarlama ve sosyal ağ siteleri yüzde 80’e yakın bir payla şirketlerin en çok değerlendirdikleri iletişim kanalları.
Şirketlerin, iletişimde en fazla önem verdikleri yapıyı ‘medya ilişkileri’ oluşturuyor. Onu; sosyal ağlar, bloglar, podcasting ve RSS izliyor. Halkla ilişkiler ve pazarlama konusunda yeni bir çalışanın işe alınması durumunda; yetkililerin, yüzde 82’si geleneksel medya bilgi ve tecrübesine sahip olmayı beklerken, yüzde 80’i sosyal ağlar konusunda bilgi sahibi olunmasını önemsiyorlar. Yüzde 77 blog, yüzde 72’lik bir bölüm ise mikrobloglar hakkında bilgi sahibi olunmasını önemli görüyor.
Dijital bilgilerin pratiğe uyarlanmasında en çok dikkati çeken ve talep edilen yetenekler; içerik yönetimi, e-postayla pazarlama, arama motoru optimizasyonu, mikroblog ve blog şeklinde sıralanıyor. Araştırma, sosyal medyanın, şirket ilgililerinin ‘boş zamanlarında’ yaptıkları bir iş olmaktan çıktığını ve bir disiplin halini alarak ayrı bir şekilde değerlendirilme mecburiyeti getirdiğini gösteriyor. Araştırmaya katılanların yüzde 26’sı bu iş için bir eleman görevlendirmeyi istediklerini belirtirken, yüzde 48’lik bir bölüm bu alanda uzmanlaşmış birini işe almayla ilgilenebileceklerini ifade ediyor.
Kurumların, son 1 yıl içerisinde iletişim için attıkları adımları göstermesi bakımından şu rakamlar önem arz ediyor;
- Şirketlerin, yüzde 48’i bir halkla ilişkiler veya pazarlama yetkilisi işe alırken, yüzde 36’sı gelecek 1 yıl içerisinde işe almayı planladığını ifade ediyor. Yüzde 14’ü işe alım sürecindeyken yüzde 17’nin böyle bir planı bulunmuyor.
Araştırma Sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz :
- Yeni medya ve sosyal medya iletişim becerilerinin, günümüz halkla ilişkiler ve pazarlama iletişiminde önemli bir yer tuttuğu ortaya çıkıyor. Bu nedenle, şirketlerin yeni ve sosyal medya kanallarını dışarıda bırakan her hangi bir seçeneği işaretleme gibi bir lüksleri yok. Bu alanı, tuttukları bir elemanla ya da kendi başlarına bir şekilde idare etmeleri gerekiyor.
- Pazarlama departmanı, e-posta ve arama motoru optimizasyonu ile stratejilerini yerine getirirken, halkla ilişkiler departmanının mikroblog, blog, sosyal ağ ve içerik yönetimine ağırlık vermeleri bu kurumlara yarar sağlıyor.
- Şirketler, sosyal medya ve yeni medya alanlarında ciddi tavır sergilerken, seçilen kanalların kimi zaman doğru olmaması bir handikapı doğuruyor. Bu, kimi zaman yarardan çok zararla sonuçlanabilen bir paradoksu da ortaya çıkartabiliyor.
Araştırmanın sonunda, kurumların sundukları içeriğin kalitesine önem vererek daha fazla kişiye ulaşabileceklerine dikkat çekiliyor.