LiDAR, ABD tarafından gizli kapaklı bir şekilde silah teknolojilerine mi uyarlanmaya çalışılıyor? Şirketlerin bu kadar yoğun bir şekilde sürücüsüz otomobil geliştirme heyecanı, hükümetin bir isteği mi?
Silikon Vadisi’nin getirilerini gördükçe şu soruyla karşılaşabiliriz: “Silikon Vadisi’nin havasından mı, suyundan mı?” Bu biraz teknolojiye bakış açısıyla alakalı ancak bu gelişimlerin hükümetlerin dünya görüşüyle de aşırı derecede ilgisi var. Silikon Vadisi’nde yer alan veya ABD’nin herhangi bir teknoloji üssünde yer alan girişimlere, gelişimlere baktığımızda “çözüm arayış” sonucunda teknolojinin ortaya çıktığını görüyoruz.
Türkiye’de bu durum tam tersine; “en kolay şekilde nasıl zengin olabiliriz?” Aslında bu teknolojilerin gelişiminde hükümetlerin dünya görüşleri de epey etkili. 2. Dünya Savaşı’nda etkin bir rol oynayan ülkelerin sanayi gelişiminin daha fazla, halihazırda sömürgeye dayanan ülkelerin ise teknoloji girişimlerinin daha fazla başarıya ulaştığını görüyoruz. Teknolojinin kötüye kullanılması, insanları daha yakından takip edilmesi nedeniyle teknolojiye güven gittikçe düşmeye başladı, şirketler ve hükümetler ise bu durumun önüne geçmek için bazı önlemler almak zorunda kalıyor.
Özellikle 2011 yılından bu yana aktif bir şekilde, PC üreticilerinin ne şekilde hükümetlerle işbirliği içerçisinde olduğunu gördük. İnternet ve verinin yaygınlaşmasıyla “şeffaflık” olgusunun sadece vatandaşlar için değil, şirketler ve hükümetler için de geçerli olduğunu gördük. Bunun sonucunda şirketlerin hükümetlerle olan ilişkisi, daha çok gerilla tarzı pazarlama tekniği ile ve de kamuflajlı bir şekilde geliştirildiğine şahit oluyoruz.
Kısa zaman içerisinde SpaceX’in bu çalışmalara dahil olduğunu basında ve anti-Amerikancı amerikalı dökümantaristler tarafından anlatıldı. SpaceX’in geçtiğimiz günlerdeki görevi, bir casus uyduyu yörüngeye oturtmaktı, Elon Musk ise 1 gün sonra NRO casus uydusunun yörüngeye yerleştirildiğini Twitter adresinden duyurdu! Gelişmelerle ilgili oluşan dedikodulara göre, bu görevlerle birlikte uzaya fırlatılan uydular, kendi içerisinde daha fazla kapalı kutu olarak adlandırılan ülkelerde askeri casus faaliyetleri yürütmek, Suriye’deki askeri gelişmeleri daha anlık ve daha yakından takip etmek, veri alınamayan ülkeleri daha yakından takip etmek olduğu öncelikli olarak anti-amerikancı dökümantaristlerin ilgisini çekiyor. Daha da ürkütücü olan duyumlar ise, geleceğin silah teknolojilerinin temelleri, günlük olarak kullandığımız teknolojilerden geçiyor. Aslında şirketlerin ve geliştiricilerin de bundan pek fazla haberi yok.
DARPA’nın gözbebeği LiDAR
LiDAR teknolojisini tek başına geliştirmek epey zahmetli ve masraflı bir iş. LiDAR’ın içerisinde çeşit çeşit sensörler ve I/O’lar yer alıyor. LiDAR teknolojisini ise son zamanlarda yoğun olarak UBER’in sürücüsüz otomobil girişimlerinde, Google – Alphabet’in çalışmalarında somut olarak görüyoruz. Şimdiye dek, LiDAR’ın silah teknolojilerine uygulanmasıyla ilgili, bu gelişimlerin silahlara ne kadar uygulatıldığı ile ilgili elimizde somut bir delil yok. Olmasa da, DARPA’nın bu teknolojiyle oldukça yakın bir şekilde ilgilenmesi, bu ihtimallerin oranını artıyor.