Linux dendiğinde IT dünyasındaki insanların pek çoğunun aklına, diğer bazı yazılımlar ile birleşerek Ücretsiz yazılım temelli sunucu ve masa-üstü işletim sistemini oluşturan açık kaynaklı bir işletim sistemi çekirdeği gelmektedir. Bu imaj aslında doğru bir imaj ve Linux’un günümüzdeki gücünü kazanmasını sağlayan şeyin açık kaynak kodlaması (ve toplumsal işbirliği) olduğu da su götürmez bir gerçek.
Ancak sevelim veya sevmeliyim, bu “açık” dünyaya kapalı kaynak uygulamalarının da doğal olarak dahil edilmesi gerekeceği gerçeğini nereye kadar göz ardı edebiliriz ki? Sonuçta Linux’un saflığını korumaya çalışanların tüm bağırış çağırışlarına karşın kapalı kaynak uygulamaları yıllardan beridir zaten bu camiada da kullanılıyor.
Aslına bakarsanız kapalı kaynak kodlaması Linux dünyasında her gün kullanılmakta. Ve işin komik yanı ise pek çoğumuzun bu konuda konuşmadan önce iki kere düşünme ihtiyacı duymuyor oluşu.
Linux’ta kapalı kaynak yeni bir konsept değil
Masa-üstü Linux işletim sisteminin (dağıtımdan bağımsız olarak) çekirdeğini açık kaynak besliyor olsa da genellikle daha az önem verilen kodlar ile de birlikte kullanılmaktadır. Esasen Linux’un saflığını savunan pek çok kişi şunu unutuyor gibi gözüküyor: Her gün binlerce kişi tarafından masa-üstü Linux’larda kapalı kaynak yazılımları ve sürücüleri kullanılıyor.
Bazı dağıtımlarda açık kaynak yazılımı ile kablosuz uyumluluğunu sağlamak için eklenen ve kullanıcıların kapalı kaynak Windows uygulamalarını çalıştırmasına olanak sağlayan WINE tescilli kodu Linux bilgisayarlara eklenen bir aygıt yazılımı.
Ayrıca Windows temel alınarak hazırlanmış diz üstü bilgisayarların çoğu, Windows için tasarlanan tescilli kablosuz sürücüleri kullanan NDISWrapper olmasaydı kablosuz bağlantı özelliğini nasıl sağlayacaklardı ki? Kapalı kaynak kodlar önceden de şimdi de Linux kullanan masa-üstü bilgisayarların çok önemli bir parçasıydı ve böyle olmaya da devam edecekler.
Eğer kod çalışıyorsa bırakın öyle kalsın
Açık ve kapalı kaynak kullanıcıları arasında kısa süre önce yine bir kavga yaşanmasına sebep olan şeylerden birisi de NVIDIA’nın Linux-tabanlı grafik sürücüsü için kaynak kodunu sunmakta başarısız olmasaydı. Yine de şunu belirtmeliyim ki ATI’nin aksine ben NVIDIA kapalı kaynak sürücüleri ile şu ana dek hiç sorun yaşamadım. Grafik sürücülerinde herhangi bir problem yaşadığımda NDIVIA bu problemi hemen ele alarak hızla gidermeyi başardı.
Peki iki taraf arasında niye yeniden böyle bir kavga yaşandı?
Geçmişte Linux geliştiricileri NVIDIA tarafından sağlanan sürücülerle ilgili olarak “çalışmak zorunda” kalacaklarına dair endişelerini dile getirmişlerdi. Bu sorunun nasıl çözüleceğini düşünürsek büyük ihtimalle kullanıcıları geliştiricilerin deyimiyle bu “binary blobs”* adlı kodları yüklemeleri gerekecek.
Geliştiricilerin endişelerine karşın NVIDIA’nın açık kontrolü konusunda son derece sağlam bir kayıt takip sistemleri olduğuna dikkat çekmek ve halihazırdaki kapalı kaynak NVIDIA sürücüsünün ardındaki lisans problemine karşın Linux geliştiricilerinin esrarengiz bir biçimde bu sorunun üstesinden geldiklerini belirtmek isterim.
Herhangi bir geliştiricinin NVIDIA sürücü lisanslandırmasına olan kızgınlığına bakmaksızın, kapalı kaynak sürücülerinin uzun yıllardan beri herkes için sorunsuz bir çalışma ortamı yarattığını kabul etmek lazım.
Yanlış anlaşılmak istemem, elbette ki NVIDIA’nın ve tüm diğer şirketlerin sürücülerine ait kaynak kodlarını açık kılmasını ben de isterim. Ancak Linux’un saf kalmasını savunanların aslında Linux platformunu destekleyen bir sağlayıcıya karşı boykot çağrısı yapmaları da geleceğe dair tepkileri su yüzeyine çıkartmaktan başka bir işe yaramıyor.
Linux gelişimine adım atmaya hevesli tüm kapalı kaynak yazılım şirketleri için yukarıda açıklanan olumsuzluklar ileride daha büyük sorunlar yaşanacağını temsil etmektedir. Yazılım şirketlerinin nereyse tamamı ve donanım firmalarının da pek çoğunun kapalı kaynak kullandığı göz önüne alınırsa açıkça görülebilir ki NVIDIA’nın aldığı karara verilen tepki, Linux uyumluğunu arttırma konusunda donanım sağlayıcılarının kararlarında oldukça belirleyici olacaktır.
Linux geliştiricileri kapalı kaynak dünyasında adeta birer kambur olarak görüldüğünden ne yazık ki pek çok firma da Linux uyumluluğu konusuna mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışacaklardır.
Bu makalenin devamını burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
*-Binary blobs açık kaynak kültüründe ücretsiz veya açık kaynağa sahip işletim sistemlerinin çekirdeğine yüklenen ve kamuya açık kaynak kodu olmayan obje dosyalarına verilen aşağılayıcı anlamda kullanılan bir terimdir. Başka bir şekilde binary-only sürücülerdir. Bu terim genellikle BIOS kodu, aygıt yazlım dosyaları veya kullanıcıya ait programlar gibi çekirdek dışındaki kod yazılımları için kullanılmaz.