Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından üniversite-sanayi işbirliğini desteklemek amacıyla uygulamaya konulan San-Tez Programı kapsamında ortaya çıkan projelerin ve teknolojik ürünlerin tanıtımı amacıyla düzenlenen bir toplantıya katıldı.
Bakan Ergün, yürüttükleri Ar-Ge ve yenilikçiliğe yönelik destek programlarının 2007 yılında San-Tez Programının devreye alınmasıyla yeni bir boyut kazandığını söyledi. Bu programla birlikte sanayicilerin teknolojik ürüne yönelik olarak üniversitelerle yürüttükleri projelerini desteklemeye başladıklarını anlatan Ergün, programın özellikle KOBİ’lerin Ar-Ge ve teknoloji kültürü kazanmalarını ve teknolojik ürüne yönelik sorunlarını üniversitelerle işbirliği yaparak çözüme ulaştırmalarını sağladığını ifade etti.
Programın, üniversitelerde ticarileşebilir ürüne yönelik çalışma yürüten akademisyenlerin, bu çalışmalarını katma değere dönüştürmelerine de zemin hazırladığını dile getiren Ergün, San-Tez programının, dünya standartlarında da övgüye layık görüldüğünü, Avrupa Komisyonu’nun 2008 yılında yayınladığı ulusal inovasyon sistemi ve inovasyon politikalarıyla ilgili raporda, bu programın Türkiye’deki “en iyi uygulama örneği” olarak yer aldığını bildirdi.
Programın başladığı 2007 yılından bu yana, 760 proje başvurusu aldıklarını ve bu projelerden 317’sinin desteklenmeye uygun bulunduğunu belirten Ergün, 41 projenin de sonuçlandırıldığını kaydetti. Desteklenen projelerin, 49 ayrı üniversitede, 38 ayrı ilde, 28 farklı sektörde ve 34 farklı teknoloji alanında yürütüldüğüne dikkati çeken Ergün, bu 317 adet projenin bedelinin 110 milyon Liraya ulaştığını, Bakanlığın bu projelere 2010 yılı Aralık ayına kadar 33 milyon lira destek ödemesi yapmış olacağını söyledi. Bakan Ergün, bazı projelere ilişkin bilgi verirken de şunları kaydetti:
2007 yılında başlayan bir proje ile engelli vatandaşlarımızın merdiven çıkmasını kolaylaştıracak ve her platforma adapte edilebilecek bir sistem geliştirildi. Bir başka San-tez projesiyle üretilecek olan elektronik kontrollü diz eklem protezi, dizlerinden ortopedik rahatsızlık yaşayanların yaşam standardını yükseltecek.
Yine tıp sektörünü ilgilendiren bir proje ile Kalp Krizinin ve Kalp Yetmezliğinin Hızlı Tespiti için Tanı Kiti geliştirilecek. Bu kit, ülkemizde son yıllarda gittikçe artan kalp hastalıklarının daha önceden tanımlanmasını ve kişiye zarar vermeden kontrol altına alınmasını sağlayacak. 2007 yılında başlayan bir başka projemizle, tarım sektörü ve çevre koruması için çok önemli olan güneş enerjili akıllı damlama sulama sistemi geliştirildi.
Yıllardır üç tarafımızın denizlerle çevrili olduğunu dillendirdik; ancak denizlerimizden yeterince yararlanamadık. 2008 yılında başlayan Denizden Elektrik Enerjisi Üretimi projesi, yenilenebilir enerji gibi önemli bir konuda atılım yapmamızı sağlayacak.
Bütün bu örneklerin San-Tez Programı’nın, bilginin ürüne dönüşmesi, ürünün ticarileşmesi ve ekonomik zenginliğe dönüşmesi için son derece önemli bir rol oynadığını ortaya koyduğunu ifade eden Ergün konuşmasını şöyle sürdürdü:
Lafla peynir gemisi yürümüyor, büyük ülkeyiz demekle, büyük ülke olunmuyor. Türkiye’nin büyük bir ülke olduğunu iddia ediyorsak, büyük bir ülke olmanın gereklerine göre hareket etmek zorundayız. Bugünün dünyasında bu gereklerin başında bilgi ve teknoloji üretmek, Ar-Ge ve inovasyona önem vermek ve küresel rekabet gücümüzü artırmak geliyor. San-Tez, bu gereklerin hayata geçirilmesi açısından son derece önemli bir programdır.
Ergün ayrıca sanayinin kendi teknolojisini üretmesinin, firmalar için bir tercih değil zorunluluk haline geldiğine de işaret etti. Son yıllarda, sanayinin teknoloji kapasitesini artırmak için son derece önemli programları uygulamaya başladıklarını ifade eden Ergün, 2008 yılında, Ar-Ge desteklerini daha etkin bir şekilde uygulamak için Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun çıkardıklarını, böylece 50 tam zaman eşdeğer ve üzeri Ar-Ge personeli çalıştıran işletmelere önemli teşvik ve muafiyetler sağladıklarını hatırlattı.
Ergün, kurulu teknopark sayısının 39’a ulaştığını, bunların 26 tanesinde Ar-Ge ve teknoloji üretimine başlandığını bildirdi. Teknogirişim Sermayesi Desteği ile de nitelikli gençlerin teknoloji odaklı iş fikirlerini hayata geçirmeleri için her yıl 100 gence, karşılıksız 100 bin Lira verdiklerini ve teknoparklarda yer tahsis ettiklerini de anlatan Bakan Ergün, destek sağlayacakları teknogirişimci sayısını 300’e çıkarmayı planladıklarını sözlerine ekledi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ayrıca Ar-Ge desteği konusunda kararlı olduklarını belirtirken ABD’deki temaslarına da değiniyor. Bu kapsamda Atlanta’daki Georgia Tech, Teksas’taki Houston Üniversitesi, Teksas Üniversitesi ve Rice Üniversitesi ile Stanford Üniversitesi’ni ziyaret ettiğini söyleyen Ergün, ABD’deki bütün üniversitelerin ihtisaslaşmaya yöneldiğini söyledi.
ABD’de üniversite-sanayi işbirliğinin nasıl sağlandığını gördüklerini ve bütün Ar-Ge çalışmalarının, konuyu ticarileştirmek ve üretime dökmek için yapıldığını anlatan Ergün, Türkiye’de de benzer bir ihtisaslaşmaya gidilmesi için YÖK ile oturup konuşacaklarını belirtti. ABD’de ayrıca özel şirketlerin de bu sürecin içinde bulunduğunu ifade eden Ergün konu hakkında şunları söylüyor:
Boşa çalışma yok, illa geliştirilen şey ticarileştirilecek. Üniversite hocaları da konunun başında. Onlar da şirket kuruyor. Üniversitenin başarısı, sadece yapılan akademik yayınlarla, yayın sayısıyla ölçülmüyor, alınan patent sayısı ile ölçülüyor. Ne kadar teknoloji ürettiklerine bakılıyor.
Her bir üniversitenin bir konuda uzmanlaştığını dile getiren Ergün, Houston Üniversitesi’nin enerjiye, University of Texas’ın sağlık alanına, Rice Üniversitesi’nin nano malzemelere odaklandığını kaydetti. Bu anlayışın Türkiye’deki üniversitelerde de geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Ergün, şöyle konuştu:
Adamlar ayda güneş enerjisinden elektrik üretip, mikrodalga veya lazer yöntemleriyle dünyaya transferi üzerinde çalışıyor. Rice Üniversitesi mesela ‘uzaya adamları uzay aracıyla mı gönderelim yoksa karbondan nano-teknoloji ile malzeme üretip asansörle mi gönderelim’ konusu üzerinde çalışıyor. Biz de üniversitelerde teknoparklar kurduk ama karışık. Bir üniversitemiz, bir konuya odaklanıp o konuda uzmanlaşmış değil. Bu anlayışı bizim geliştirmemiz lazım.
Üniversitelerimizin Ar-Ge konusunda ihtisaslaşması, ihtisas teknoparkları oluşması lazım. Bir teknopark sadece nano-teknoloji ile uğraşacak. Bir üniversite de buna odaklanacak. Bunu YÖK’le oturup konuşacağız. Teknoparkları bir araya getirip uzmanlaşmayı nasıl sağlayalım diye birlikte yapacağız. Kısa sürede bunun için bir araya geleceğiz. Hızlı şekilde yapacağız. Bakanlar Kurulunda da bir bilgilendirme yapacağız.