Hayatımız 1990’ların ilk yarısından itibaren değişmeye başladı. Bu değişimi, teknolojiye meraklı Türk halkı hızlı bir şekilde kapıyor. Bunu gazetelere yansıyan haberlerle görüyoruz ama doğrusu siyasetçilerin ve bürokrasinin bu konulara yaklaşımı aynı hızda olamıyor. Sosyal Medya CHP, AKP ve diğer partiler tarafından nasıl kullanılıyor?
Örneğin 2-3 yıldır her yer Facebook – Twitter – FriendFeed oldu, politikacılar da son birkaç aydır kendilerini bu platformlarda göstermeye başladı, ama yeterli mi? Bu soruyu özellikle seçimlerin yaklaşması nedeniyle soruyoruz. Mesela bu sayfalarda hesap açmak yeterli mi?
Obama’nın başkanlık seçimi ve öncesindeki adaylık seçimi dönemlerinde sosyal medyayı kullandığı pek çok habere ve analize konu oldu. Ancak bu sadece bir hesap ya da sayfa açmak değildi. Çok daha planlı bir yaklaşımdı.
Zaten, ülke olarak, dünyanın 2 ya da 3cü kullanıcı sayılarına sahip olduğumuz bu ortamları kullanmamak, aptallık olmaz mı?
Bugünün gençleri, iletişim olanaklarının gelişmesi yüzünden de olsa gerek, çok daha uyanık. O klasik “80 darbesi gençleri apolitik yaptı” yaklaşımına ben katılamıyorum. Çünkü 80 sonrası nesil, dünyada “Y nesli” olarak biliniyor ve ortak özellikleri politikadan uzak durmaları. Bizdekiler darbe nedeniyle böyle oldu, ya dünyanın geri kalanları?
80 sonrası nesilin en önemli özelliği, kendisi için iyi olanı bulmak. Bu nesil, 80 öncesi nesiline hiç de benzemiyor. Yani “toplum için” çalışmak gibi bir hedeften önce “kendi için” yaşıyor. Belki okumuyor ama sosyal networkü takip ediyor ve okuyor. İşte bu nedenle, seçimlerde sosyal networkleri, interneti kullanamayan, bayağı bir dezavantaja sahip olacak.
Bunun “medya patronları taraf tutuyor, candaş-yandaş medya” bahanesi de yok.
Türk siyasetinin yeni medya ile imtihanı
İşte bu nedenle size ilginç bir sunumu aktarmak istiyorum. 2 gün önce, çarşamba akşamı ilginç bir derse katıldım. Kadir Has üniversitesinde, bu dönem İsmail Hakkı Polat tarafından verilen “YeniMedya” başlıklı dersin o geceki konusu “Sosyal Medya ve Siyaset” idi ve derse kendisini Sosyal medya Stratejisti olarak tanımlayan Taci Yalçın (ÇiftLink Digital Ajans) konuk konuşmacı olarak katıldı.
Yalçın’ın son belediye seçimlerinde Murat Karayalçın’ın digital danışmanı olarak çalıştığını öğrendik. Ülkemiz için türünün ilk örneği sandığım bu danışmanlığı, o zamanlar “sosyal medya” tabiri henüz yaygınlaşmadığı ve hatta “sosyal bilgiler” gibi başlıklarla karıştırıldığı için Yalçın bu ifadeyle yani “digital danışman” olarak tanımlamış. Yalçın’ın anlattıklarını aşağıda size özetlemeye çalışacağım.
Barack 2.0
Taci Yalçın, sosyal medyanın siyasette kullanımını anlattığı dersine “Barack 2.0” başlığı ile başladı. Obama’nın başkanlık seçimlerini kazanmasını sosyal medyada yaptığı çalışmalara[1] borçlu olduğunu aktaran Yalçın, Facebook kurucularından birisi olan Chris Hughes’un, kampanyanın hemen başında Facebook’daki görevinden istifa ederek, bu çalışmalara başkanlık ettiğini söyledi ve kampanyada sosyal medyanın başarısını, toplanan gelirle işaretledi.
Hughes, Twitter, Meetup, Facebook, Friendfeed, YouTube gibi sosyal platformlarının hepsini birden hedefleyen bir strateji planlamıştı.
“Seçim kampanyası sonucunda Obama Başkan, Chris ise 2008 yılının en iyi pazarlamacısı seçildi.”
ifadesini kullanan Yalçın, bu konudaki “The Kid Who Made Obama President” bir haber başlığını da sunumuna eklemişti.
Obama’nın rakibi McCain’in 4 katı Facebook arkadaşı, 5 katı YouTube Video gösterimi ve 5 kat website ziyaretçisi olduğuna işaret eden Yalçın, kampanya sonucunda McCain’in 201 milyon dolar, Obama’nın ise Offline ortamlardan 156 milyon dolar topladığını, buna karşılık online mecralardan topladığı kampanya gelirinin 500 milyon dolar olduğunu söyledi. İşte sosyal medya başarısı da bu rakamla ortaya çıkıyor.
Naheed Nenshi
Yalçın’ın ikinci örneği Kanada’dan bir siyasetçiydi. Valilik için yarışan Nenshi’nin [2] sosyal medya sayesinde kazanan bir örnek olduğunu ve seçmenleriyle Facebook ve Twitterd üzerinden birebir ilişkiye girdiğini söyledi. Nenshi bu ortamları sadece haberleşme – duyuru araçları olarak görmediklerini, karşılıklı iletişim merkezleri olarak gördüklerini belirtmiş.
Dolayısıyla Global’de Obama, yerelde ise Naheed’in başarısı sosyal medyanın siyasetteki etkisini gösteren 2 örnek olarak karşımızda.
Yalçın’ın bir sonraki başlığı, asıl konumuz olan Türk siyasetinin yaklaşımıydı. Türk siyasetçinin sosyal medyaya karşı ilk yaklaşımını, “herkes yapıyor, biz de yapalım” şeklinde özetleyen Yalçın “Böyle olunca da komik görüntüler ortaya çıkıyor.” dedi ve iktidar ve ana muhalefet partileri üzerinden örnekleme yaptı.
Yalçın, Sosyal Medya konusunda CHP’yi, AKP’ye nazaran daha bilinçsiz bulduğunu belirtti. Yalçın her 2 partiden çeşitli milletvekili hesaplarını, “bazen kullanacağımız platformun dinamiklerini iyi tanımadan işe koyuluyoruz”, “bazen ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz”, “bazen gerçekten hakkını vererek kullanıyoruz” gibi 16 başlık altında örnekledi. Bu ilginç çalışmayı, size yazının 2ci bölümünde aktaracağım.
Bu yazı dizisinin Amerikan uygulamalarını anlatan birinci bölümünü şimdi okudunuz. Davutoğlu ve AKP’li milletvekili Çavuşoğlu’nun uygulamalarını anlatan ikinci burayı tıklayarak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ve AKP milletvekili Aşkın Asan’ın uygulamalarını anlatan üçüncü bölümünü burayı tıklayarak ve CHP’li Gürsel Tekin ile Kader Sevinç’in uygulamalarını da burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
[1] Obama, Amerikan Başkanlık Seçiminde, Teknolojiyle Bir Adım Önde
[2] Nenshi for Mayor