Bugün yayınladığımız bölüm Telekomünikasyon Kurumu tarafından Ulaştırma Bakanlığına sunulan VOIP raporunun son bölümüdür. Telekomünikasyon Kurumu bilindiği üzere ülkedeki telekomünikasyon konularından “regulatory body” olmak üzere kurulmuş bir gruptur. Bu çerçevede stratejiyi belirlemesi, politikayı oluşturması beklenirken, raporunu Ulaştırma Bakanlığına sunarak görüş bildirmektedir.
Ulaştırma Bakanlığı ise 4 aydan beri bu raporu sonuca erdirememiştir. Bu hafta Ulaştırma Bakanı Oktay Vural’ın turk-internet.com’a yaptığı açıklamaya göre rapor şu anda Türk Telekom’da inceleniyor. Bu incelemenin ne zaman sonuca ereceği belirsiz.
Biz bugun size sonuç bölümüünü sunuyoruz. Bundan sonrasında Avrupa Birliğinin görüşlerini ilginize sunuyor olacağız.
8.4. Sonuç
Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, IP Telefon konusunda varılacak sonuçlarda ülke menfaatleri ile kullanıcılar birincil öncelikli durumdadır. Teknolojinin hızla geliştiği dünyada, çağı yakalamak, yeni teknolojilerin ülkede kullanımını kolaylaştırmak ve kullanıcılara alternatif ve uygun ücretle hizmet sunumunu sağlamak politika belirleyicilerin ana hedefleri olmak durumundadır. Bu kapsamda, telekomünikasyon sektöründe kural koyucu, denetleyici ve düzenleyici otoritelere çok önemli görevler düşmektedir.
Türkiye’de telekomünikasyon sektöründe düzenleyici otorite konumunda olan Telekomünikasyon Kurumunun IP Telefon konusunda izleyeceği politika mevcut yasal yapı ile örtüşmek durumundadır. Öte yandan, teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmamak, endüstri ile paralel ve dinamik bir düzenleme anlayışı oluşturmak, ülke menfaatlerini maksimum düzeyde gözetecek, açık, adil ve uygulanabilir stratejiler tespit etmek, Kurum’un ilke ve görevleri arasında yer almaktadır.
ITU başta olmak üzere ETSI ve IETF gibi uluslararası kuruluşlar IP Telefon konusunda muhtelif açılardan (şebeke yapısı, işletme, numaralandırma vb.) çalışmalara hız vermiş durumdadır. Pek çok ülke sözkonusu çalışmaları takip etmekte, ülkeleri için en uygun çözüm yöntemlerini geliştirme çabasındadır. Diğer bir ifade ile, düzenleyici otoritesini kurmuş hemen hemen her ülke, hizmetin sunulup sunulmaması gerekliliğini tartışmamakta, teknik açıdan en iyi nasıl uygulanır konusuna eğilmektedir.
Öte yandan; ETSI tarafından yayımlanan bir dokümanda İnternetin ortaya çıkması ile şebekelerden yollandırılan veri trafiğinde önemli bir artış kaydedildiği, internet trafiğinin her 4 ayda ikiye katlanmakta olduğu, ses trafiğindeki yıllık artış oranının % 6-9 civarında olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, 2004 yılında ses trafiğinin toplam trafiğin %8’i oranında olacağı, 2010 yılından önce de PSTN’deki trafiğin 1 % civarında olacağı tahminine yer verilmektedir.
4502 sayılı kanunda, tekel konusu “telekomünikasyon şebekeleri üzerinden ulusal ve uluslararası ses iletimi” şeklinde ifade edilmektedir. Buradaki “ses iletimi” ifadesini yorumsuz değerlendirirsek IP telefonun tekel süresi bitimine kadar Türk Telekom dışında başka bir operatör tarafından sunulması mümkün olmayacaktır. Çünkü, IP telefon ses iletimi içermektedir. Avrupa Birliği IP telefonun yaygınlaştırılmasında ve alternatif bir şebeke oluşturulmasında “sesli telefon” tarifini benimsemiş ve tüm düzenlemelerini bu tanım üzerinden yapmıştır.
IP telefon konusunda sunulan hizmetin “ses iletimi” olup olmadığının tespiti çözümü de beraberinde getirecektir. AB’nin Açık Şebeke Direktifi sesli telefonu (voice telephony) aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır.
“Sesli Telefon Hizmeti”; PSTN veya diğer şebekeler üzerinden gerçek-zamanlı konuşmanın doğrudan iletilerek, ticari açıdan kazanç elde edilen, herkesin kullanımına açık olan bir hizmettir. Örneğin; herhangi bir kullanıcı, belirli bir konumdaki şebeke ucuna bağlı bir cihaz ile, farklı bir uca bağlı cihazın kullanıcısıyla iletişim kurabilir.
(“voice telephony service” means a service available to the public for the commercial provision of direct transport of real-time speech via the public switched network or networks such that any user can use equipment connected to a network termination point at a fixed location to communicate with another user of equipment connected to another termination point.)
Buradaki “real-time speech” ifadesi önemli bir kriter olup, IP telefon ile sağlanan hizmetin “gerçek zamanda ses iletimi” olup olmadığının tespitinin yapılması gerekmektedir. Bu tespit “gecikme” ve “paket kaybı” limitlerinin değerlendirilmesiyle yapılabilir. Raporda açıklandığı üzere ITU G.114 tavsiyesine göre, transmisyonda oluşan 150 msn’ye kadar olan gecikmelerin kabul edilebilir olduğu, 150–400 msn arasındaki gecikmenin ise kullanıcılara ancak bu hususun bildirilmesi koşulu ile kabul edilebilir olduğu belirtilmektedir.
Buradan hareketle, günümüz teknolojisinde, uçtan uca IP tabanlı şebekelerin henüz tesis edilememesi, transmisyonun birden fazla şebekeden geçerek sağlanması ve bant genişliğinin paylaşılması gibi nedenlerle gecikme geleneksel telefon hizmetinden daha fazla olmaktadır.
Ayrıca, tahsis edilen bant genişliğindeki trafik durumuna göre gecikme farklılık gösterdiğinden servis sağlayıcının servis kalitesi parametrelerinde garanti vermesi mümkün olmamaktadır. IP Telefonda tespit edilen gecikme değeri 150-400 msn arasındadır. IP telefon görüşmelerinde servis kalitesinin garanti edilemeyişi önemli bir husustur. Bu nedenle de günümüz teknolojisinde IP telefon hizmetini “gerçek zamanda ses iletimi” olarak nitelendirmek oldukça güçtür. Diğer bir yaklaşımla, IP telefon hizmeti geleneksel telefon hizmetine birebir alternatif hizmet olamamaktadır.
Yukarıda açıklanan hususların irdelenmesinin nedeni, IP Telefonun Türkiye’de uygulanabilirliğindeki tek engel olarak görülen Türk Telekom’un mobil haberleşme hariç ses iletimindeki tekel konumudur. Sözkonusu tekelin kalkmış olduğu varsayılarak bir değerlendirme yapıldığında; Türkiye’de IP Telefon hizmeti verilmesi, ülke ve kullanıcı menfaatlerine, bu sektördeki gelişme ile paralel dinamik bir regülasyon anlayışına, açık, adil ve uygulanabilir politikalar oluşturulması ilkelerine ters düşmeyecektir.
Türkiye’de IP telefon hizmetinin sunumu için, yapılan hizmetin nitelikleri dikkate alınarak aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
a)Türkiye’de sabit şebekelerden sağlanan ses iletimi hizmetinde tekel süresinin bitiminden önce rekabetin tesis edilebilmesi,
b)IP Telefon hizmetinin veri paketlerindeki gecikmeler ve paketlerdeki kayıpları dolayısı ile gerçek zamanda ve kesintisiz ses iletimi hizmeti olmaması,
c)kullanıcılara alternatif iletişim imkanı sağlanması,
d)tüketicinin ucuz görüşme seçeneğine kavuşması,
e)IP telefon teknolojisinin getireceği ses-data entegrasyonu ile kullanıcıya çağın gereklerine uygun hizmet verilebilmesi,
f)halihazırda illegal olarak verilmekte olan IP telefon hizmetinin kontrol altına alınması ve kayıt dışı trafik aktarımını engellenmesi,
g)Ülke ekonomisine ve teknolojik açılımlara katkı sağlayacak olması,
h)sektörün hizmet çeşitliliğinin artması ile ilave istihdamın da artacağı
gibi hususlar da dikkate alındığında bu hizmetin aşağıdaki kriterlere uyulmak kaydıyla tekel kapsamı dışında kaldığı düşünülmektedir.
Sonuç olarak, IP telefon işletmecilerinden,
(Sesteki gecikmenin 250 milisaniyeden,
(Paketlerde oluşacak kayıpların ise % 1 den aşağı olmaması,
bir yükümlülük olarak istenmek şartıyla, bu hizmetin TK tarafından verilecek yetki belgesi çerçevesinde sunulmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.