Kanada’da düzenlenen TED teknoloji konferansı etkinliklerinin konuklarından birisi de son dönemde çok tartışma yaratan Amerikan istihbarat çatısı NSA’in Başkan Yardımcısı Richard Ledgett oldu. Ledgett yaptığı açıklamalarda NSA’in toplu dinleme ve izleme yapmadığını ve hedefli çalıştığını savundu. CIA eski çalışanı Snowden’in çok önemli operasyonları ve istihbarat ajanlarının hayatlarını riske attığını söyleyen Ledgett, NSA’in sadece şeffaflık ve PR (halkla ilişkiler) konusunda eksiklikleri olduğunu ifade ediyor.
Sınırsız güce sahip olanlar, zamanla o gücün kölesi olur… Bu önermenin örneklerini, özellikle devlet yönetimlerine göz atıldığında, tüm dünyada görmek mümkün. Bir Başbakan Twitter’ı kapatır, bir diğeri interneti tümden kapatarak yerel internet yani intranet sevdasına kapılır, bir diğeri tüm muhalif sesleri susturmak için kanunlar çıkartır… Üstelik bu durum sadece az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin sorunu da değildir. WikiLeaks belgelerinin yayını sonrasında tüm dünyaya rezil olan ABD yönetimi ve Pentagon’un yaptığı açıklamalara veya GCHQ istihbarat biriminin faaliyetleri yüzünden rezil olan İngiltere yönetimi de örnek olarak gösterilebilir.
Bu duruma düşen yani gücün esiri olanların en yaygın argümanı ise ne yapıyorlarsa halk için, halkın güvenliği için yaptıkları söylemi olsa gerek. ABD istihbarat çatısı NSA de, ortaya dökülen tüm Snowden ifşaatlarından sonra hala toplu dinleme ve izleme yapmadığını ve hedefli çalıştığını savunmaya devam ediyor. Kanada’da düzenlenen TED teknoloji konferansı etkinliklerinin konuklarından birisi olan NSA’in Başkan Yardımcısı Richard Ledgett kurumu savunmaya devam ediyor.
Snowden’in hükümetin nasıl çalışması gerektiği ve devletin nasıl işlemesi gerektiği konusundaki açıklamalarına atıf yapan Ledgett, bu kişinin kendisini güçler ayrılığı ilkesini yazan Anayasa heyetinden ve eski ABD Başkanı James Madison’dan üstün görecek bir aymazlık içinde olduğunu söyledi. NSA’in tek sorununun daha fazla şeffaflık ve PR çalışması yapmaması olduğunu savunan Ledgett, tıpkı WikiLeaks belgeleri ortaya çıktığında olduğu gibi, masum Amerikan vatanperverlerinin hayatlarının risk altına atıldığı gibi bayat bir saptama yapmakla yetiniyor.