Geçen hafta Uber Dosyaları patladı. Bu dosya, daha önce sızan Paradise, Panama, Facebook, Credit Suisse vs sızıntıları gibi pek de hoş olmayan ilişkiler ağını ve görüşmeleri içeriyor. Özellikle de Uber’in çeşitli ülkelerde servisini sunmak için o ülkelerin üst yöneticilerine yönelik çalışmalarını görüyoruz.
Biliyorsunuzdur ama yine de kısaca söyleyelim; Uber bir mobil uygulama. Bu uygulama üzerinden, bir yere gitmek için araç (yani taksi) çağırabiliyorsunuz. “Yolcular” talebi yaratıyor, “Sürücüler” talebi karşılıyor, “Uber”, arada platform sağlayıcı olarak hareket ediyor. Sonuçta ödeme internetten Uber’e yapılıyor. Uber kendi komisyonunu (ülkeye göre % 20-25) kestikten sonra sürücüye kalanını gönderiyor.
Uber, 2009’da ABD’de Travis Kalanick ve Garrett Camp tarafından kuruldu. Arkasından da yıllar içinde Türkiye dahil pek çok ülkeye (şu anda 72 ülke) girdi. Şimdilerde yıllık 17 milyar dolardan fazla gelir elde eden ve piyasa değeri bir ara 120 milyar $’a kadar ulaşan bir şirket oldu. Kurucuları da dünyanın en zenginleri listelerine girdi.
Uber dosyaları nedeniyle biz de şirketin geneline ve 2021 yılı için “Çok başarılı” olarak tanımladıkları Türkiye çalışmalarına yakından bakalım dedik;
Uber’in İş Modelinin Sorunlu Alanları
Uygulama, para kazanmak isteyen ve boş zamanı olan araba sahiplerini, bir yere gitmek için taksi arayanlarla buluşturuyor. Hem işi olmayan, hem de taksi arayanlar için iyi bir seçenek gibi gözükse de, bazı yanlışları barındırıyor.
- Sınırlar ötesi çalışan dev internet işlerinin çoğunda olduğu gibi, iş yaptığı ülkeye vergi ödemiyor.
- İşi olmayan şöförlere, iş olanağı sağlıyor olsa da, sorumluluk üstlenmiyor (amortisman, kaza riski, sigorta vs) (AB bunları üstlenmesi gerektiği kararı verdi)
- Zaman içinde bulunduğu bölgede güçlendikçe artan komisyon oranları ile kendi payını arttırıyor (işi yapan şöför ama oturduğu yerden payını arttıran Uber)
- Taksiye ihtiyacın arttığı anda/dönemlerde –İstanbul taksicilerinin yağmurlu havada yaptığı gibi– fiyatları kendi kendine arttırıveriyor.
- UberX servisi, koşulları uygulayarak (eğitim vs) ve/veya para ödeyerek (lisans ya da plaka parası) taksici olanlara karşı haksız rekabet oluşuyor (Türkiye’de plaka sahibi taksicilerle çalışıyorlar)
- Diğer internet devleri gibi, zaman içinde UberEats (yemek siparişi) ve Uber Freight (kamyon çağırma) gibi başka alanlara da girdi. Yani finansal güç sayesinde başka alanları da kontrol etmek istiyor.
Bu bahsettiğimiz koşullar nedeniyle, Fransa, Londra ya da ABD’nin çeşitli eyaletlerinde Uber’in iş yapması yasaklandı ama Uber dosyalarından görüldüğü gibi sonra açıldı, sonra yeniden kapandı vsvs. ABD’de sürücülerin bordroya alınılmasının istendiği eyaletler oldu vs.
Uber, dosyalardan da anlaşılabileceği gibi, bu olumsuzlukları gidermek için “kaleyi içeriden fethetmek” stratejisi gütmüş ve kanunları/kuralları koyanları yakalamaya çalışmış.
Ortaya dökülen veri sızıntılarına göre, Uber ülkelerdeki hukuki/ticari durumlara uyumsuz olduğu bilincindeymiş. Bu nedenle de, her ülkede üst düzey siyasetçilere ulaşmayı hedeflemiş.
Uber Skandallarla Anılan Bir Şirket Oldu
Uber kurulduğu 2009’dan bu yana şirket içi ya da sürücülerle ilgili olarak skandallarla anılan bir şirket oldu. Hatta 2017’de Cinsel taciz, ayrımcılık ve saldırgan bir şirket kültürü iddiaları üzerine kurucu Travis Kalanick CEO’luktan ayrılmak zorunda kaldı. Bir kaç örnek verelim ;
- ABD’de Sandy Kasırgası ya da Yılbaşı gibi dönemlerde fırsatçı davranıp, fiyatları arttırması,
- Sabıkalı insanları sisteme dahil edebilir olmaları (tecavüz eden şöför olayı var),
- Güç kazandığı ülkelerde şöförlerden aldığı komisyon oranlarını kendine göre yükseltmesi
- Kendi aleyhine yazı yazan gazeteciler aleyhine bilgi toplanmasını istemesi (ABD’de bir gazeteciye son 2 ayda yaptığı hareketleri takip ettiklerini “God View” uygulamasından gösterdikleri ortaya çıkmıştı).
- Daha yavaş hareket ettikleri için Engelli Yolculardan “Bekleme Ücreti” alması nedeniyle ABD’de dava açıldı
bunlar ve bunlar gibi çok sayıda olaylarla hep sorunlu olaylar olarak anıldı. İlaveten polis ve yetkilileri aldatmaya yönelik uygulamalar kullandıkları bulundu :
- Polis baskını sırasında tüm dosyaları saklayan Ripley diye bir uygulama kullanıyorlar (vergi vermedikleri, rekabet ihlali yaptıkları vs gibi bilgiler)
- Uygulama müşteri kılığındaki polisleri aldatmak için hayalet araba (Greyball) kullanıyor
Eski Üst Düzey Yönetici Verileri Sızdırdı
Uberi polis baskınından verileri saklayacak yazılım kullanmış ama eski üst düzey yöneticisinin verileri sızdıracağını öngörememiş. Olaylarda kendisinin de sorumlu olduğunu kabul eden Mark MacGann, 2013-2017 arasına ait yaklaşık 40 ülkedeki faaliyetlerin yer aldığı, üst yönetimin birbirine gönderdiği e-postalar, kısa mesajlar, notlar, sunumlar gibi toplam 124 binden fazla belgeyi sızdırmış. Belgeler, ilk olarak 10 Temmuz 2022’de İngiliz Guardian gazetesinde yayınlandı. Belgeleri Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ve 42 medya kuruluşu almış ve hala inceliyor durumunda (124 bin belgeyi incelemek kolay değil).
“The Uber Files” araştırmasına göre Uber, başarı sağlamak için girdiği tüm ülkelerde benzer taktikler kullandı ve agresif lobi faaliyetleri yürüterek ve yasaları hiçe sayarak küresel bir dev haline geldi.
Belgeler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere’de eski Maliye Bakanı George Osborne, Almanya’nın Hamburg belediye başkanlığı sırasında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve ABD başkanı Joe Biden, AB’nin Dijital Ajanda yetkilisi Neelie Kroes gibi güçlü isimlerle ilişkileri ve görüşme girişimlerini gösteriyor.
Deutsche Welle Türkiye açısından, kimlerle görüşüldüğüne dair bazı bilgiler yayınladı
Uber, Türkiye pazarına Haziran 2014’te girmişti. Dolayısıyla, Uber dosyalarında Türkiye de yer alıyor. Türkiye’ye dair belgeler, Deutsche Welle’de Pelin Ünker imzalı bir haberde özetlendi.
Eylül 2014 tarihli toplantı notlarına göre, şirket yöneticileri Türkiye’de güçlü olan taksi lobisinin farkında. Kötü Amerikan şirketi algısı yaratmaktan kaçınıyor. Uber, Türkiye’de faaliyete geçtikten hemen sonra bir lobi kitapçığı hazırlatarak stratejilerini belirledi. Şirketin temel hedeflerinden biri, “kilit iş ve siyasi paydaşları” belirleyerek lüks taşımacılıkta “daha iyi bir” lisanslama planı için “yasa yapma sürecinin aktif bir oyuncusu olmak”tı. Yani Uber Türkiye’de kendi işine yarayacak, kanun yaptırmayı hedeflemiş (başka kanun yaptıran şirket var mıydı ki, bunu hedefleyebilmişler).
Uber, bu hedefleri kapsamında, danışmanlık (Lobi hizmetleri) amaçlı olarak Cüneyd Zapsu ve eski büyükelçi Namık Tan ve ortağı, dönemin Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Ekim Alptekin ile görüşmüş. Eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun oğlu Murat Aksu’ya ait bir hukuk bürosu olan ASC Hukuk ile de görüşmeyi planladıkları anlaşılıyor. Zapsu’nun 3 ay için 50 bin TL, Tan ve Alptekin’in birlikte çalıştığı NT Danışmanlık‘ın 3 ay için 35 bin TL teklif ettiği, Uber’in NT danışmanlık ile anlaştığı görülüyor.
Uber yöneticileri, Ocak 2016’daki yazışmalarda, üç aylık süre sonunda ilerleme kaydedildiği, ama hedefe ulaşmak için daha uzun zamana ihtiyaç olduğunu belirterek aylık ödenecek miktarı “20 bin dolar + bonuslar” olarak belirleyip şirketle bir yıllık anlaşma yapmayı önerdiler. Sızdırılan belgelerde bu sözleşmenin imzalanıp imzalanmadığı yer almadı.
Kanun Yaptırmayı mı Hedeflemişler?
Belgelerden, Uber’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ulaşmayı hedeflediği anlaşılıyor. Bu nedenle de yakın kişilerle görüşmeler yapıldığı anlaşılıyor. Görüşme yapılan insanlar arasında, dönemin bakanları Ali Babacan ve Mehmet Şimşek bulunuyor. Bunu, kendi iç toplantılarında “Amacımız, taksi lobisinden önce bu iki kişinin Uber’i Erdoğan’a anlatmasını sağlamak” şeklinde belirtiyorlar. Ancak bu 2 görüşmenin hangi lobici ya da bağlantılar aracılığıyla gerçekleştirildiği belgelerden görülmüyor.
Ali Babacan’ın başbakan yardımcısı olduğu dönemde (2013), Silikon Vadisindeki, bir kaç firmaya Türkiye’deki yatırım olanaklarını ve teknoparklardaki vergi avantajlarını ve muafiyetleri anlattığı bir ziyaret yaptığı ve bu firmalardan birisinin de Uber olduğu görülüyor.
Bir başka ilginç kayıt ise, ocak 2015’teki bir yazışmada, Uber’in Türkiye’de yasaların değiştirilmesini sağlayacak bir iş ortaklığı yapabileceği şeklinde. Bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Hasan Gürsoy’un sahibi olduğu Gürsoy İnşaat ismi geçiyor. Türkiye’den sorumlu yönetici, ulaşıma yatırım yapmayı planladıklarını gruba ulaştıklarını ve grubun çok ilgilendiğini kaydettikten sonra şöyle diyor;
“Gerçekten de bu adam hükümetin önce Uber’e göz yummasına ve sonra da gerekli P2P düzenlemelerine gitmesine meydan verebilir. Onlarla bir anlaşma yaparsak, Zapsu’nun hizmetlerine ihtiyaç duymuyor olacağız”
DW Türkçe’de bu bilgi yayınlandıktan sonra Hasan Gürsoy, haberi yalanladı ve Uber ile görüşülmediğini söyledi.
Eylül 2015’teki yazışmalara bakıldığında da, firmaların çoğunun Türkiye’deki gergin siyasi ortamdan dolayı ya da taksi sektörünü etkilemek istemedikleri için bu alanda bir ortaklığa sıcak bakmadığı belirtiliyor. Dolayısıyla Uber, Türkiye’deki stratejik ortaklık planını hayata geçiremedi.
Uber yasal statü kazanmadan büyüdü
Stratejik ortaklık yapılmadı ya da kanun çıkarılamadı. Bunun temel nedeni, Uber’in de farkında olduğu gibi, Taksicilik Lobisinin çok güçlü olması. Bunu İmamoğlu’nun aylardır yeni taksi plaka çıkarttıramayışından da görmüyor muyuz?
Ama Uber yine de büyüdü. Yani yasal statü kazanamadı ama büyüdü.
Taksiciler 2015’lerden itibaren protesto gösterilerine başladılar. Hatta Uber sürücülerini de engellemeye yönelik şiddet gösterileri gördük. 2017’de dava açıldı. Taksiciler arada büyük protestolar yapıp durdular.
16 Ekim 2019 tarihinde İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı ile erişim engeli getirildi. Şirketin, turizm taşımacılığı yetki belgeli araçları taksi olarak çalıştırması yasalara aykırı bulundu. Ancak daha sonraİstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin kararına göre sadece sarı taksilerle çalışmak suretiyle Uber’e getirilen erişim engeli kaldırıldı.
Uber için Konuşan AKP’liler ve Medya
Bu lobi faaliyetleri ve bağlantılar sonucunda kim ne dedi, yakından bakalım;
Mehmet Şimşek‘in, gazeteci Balçiçek Pamir‘le paslaşarak, Londra’da Uber’i destekleyen bir tweet attığı görülüyor (kayıtlarda gözükmüyor ama bu tweet Uber ile temasta olanlardan birisinin de Balçiçek Pamir olduğu izlenimi yaratıyor). Bu Tweet Uber kayıtlarına girmiş.
Bakan Şimşek ile görüşmenin olumlu geçtiğinin belirtildiği şirket notlarında Şimşek’in, Uber’in Türkiye’de faaliyet göstermesi konusunda “çok destekleyici” olduğu ifade edildi :
“Bizden Gelir idaresi ile görüşmemizi istedi. (Onlardan da Uber konusunda olumlu olmalarını talep etti.) Twitter yasasını incelememizi tembih etti. Uber, e-araç çağırma düzenlemeleri ve P2P hakkında Bakan’a bir teklif sunacak”
Büyükelçi Namık Tan haberde geçen bilgileri doğruladı. Aşağıda onun ve ortağı olan Ekim Alptekin‘in tweet paslaşmasında, Uber’e verdikleri destek görülüyor.
Uber, bu süreçte medya çalışmaları da yürütüyordu. İç yazışmalara göre bire bir görüşmeler sonrası Hürriyet ve Sabah’ın aralarında olduğu gazetelere şirket hakkında pozitif haberler yaptırıldı. Ocak 2016’daki yazışmalarda “hükümete yakın gazeteci” olarak tanımladıkları Fatih Altaylı‘nın da iki köşe yazısı kaleme aldığı belirtildi. Ancak Altaylı şöyle bir açıklama yaptı;
“Bu tipik bir istihbaratçı karalama taktiğidir. Üç doğrunun yanına, bir yalan ekle. Deutsche Welle de böyle yapmış. Benim hangi yazım ve ne yazmışım açıklasınlar. Bu köşede Uber lehine tek satır yazılmadığı gibi, tam aksine Uber aleyhine pek çok yazı kaleme alındı”
Uber konusunda son olumlu köşe yazılarından birisi de Vahap Munyar‘a ait. Mart 2022 tarihli yazısında, Munyar, Uber Türkiye Genel Müdürü Neyran Bahadırlı ile konuştuklarını ve Uber’in Türkiye’de ne kadar başarılı olduğunu anlatıyor.
Cumhurbaşkanlığı Himayesindeki Konferans Sonrası Protesto ile Mesut Uysal ve Binali Yıldırım Açıklamaları
Bütün bu olaylar devam ederken, kasım 2017’de Cumhurbaşkanlığı himayesindeki bir konferansa Uber’in ana sponsor alınması ve Genel Müdürünün konuşması yapması, taksiciler camiası tarafından protesto edildi;
“Cumhurbaşkanlığımız himayesinde olarak lanse edilen organizasyon biz taksi camiasında, sanki Uber’in de faaliyetlerinin bundan sonra devlet nezdinde yasal görüldüğü ve himaye gördüğü algısı yaratmaktadır.”
Bu protestoya rağmen nisan 2018’da (Topbaş yerine arada atanan) İBB Başkanı Mesut Uysal’ın Uber’e destek verdiği bir konuşması oldu;
“Neticede UBER dediğimiz zaman, buna karşı çıkmak, bunu yerli yapmak demek eline sopa alıp sokakta UBER’cileri kovalamakla olmuyor. Yerlisini yaparsak bunu çözmüş oluyoruz.
UBER, aslında rahatlık demek. Şoförle müşterinin birbirine güvenini sağlaması demek. Biz o konfordan uzak kalmamalıyız. Ama o konforu yaşarken de yurtdışındaki bir insanın kararıyla taksicimiz ve içindeki müşteri birbiriyle kavga eder hale düşmemeli “
Benzer bir konuşmayı da Binali Yıldırım ocak 2019’da yaptı :
“Taksiler şehrimizin aynasıdır. Taksicilerin gözden geçirilmesi lazım. Eğitim, standartlar, güvenlik yönleriyle yapılması gereken çok işler var. Uber, teknolojinin bize getirdiği bir konfor. Bunu da yok sayamayız. Buralarda düzenleme lazım. Bunları yapacağız, sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum”
AKP’nin Hedef Kitlesi, Uber’in Sürücüleri ve Yolcuları Değil, Taksici Lobisi
Peki sonra ne oldu?
Taksici esnafı ayağa kalktı ve hem Binali Yıldırım, hem Mesut Uysal sözlerini geri aldılar. Üstüne de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye Özel Halk Otobüsleri Birliği’nin iftar programında “Uber bitti” açıklaması geldi :
“Taksici esnafımızın da burada durup kendini muhasebeye tutması gerekiyor. Hem teknik kalite anlamında hem de müşteri ilişkileri bakımından hizmet standartlarını yükseltmeyen bir mesleğin varlığını uzun süre devam ettirebilmesi mümkün değildir. Er veya geç bir alternatif gelir bu sistemi değiştirir. Bunun için taksicilerimizin kendilerine verilen imkanı gereken dönüşümü gerçekleştirerek en iyi şekilde değerlendirmeye davet ediyoruz.
Bir de bu UBER muber diye bir şey çıkmış. O iş bitti. Artık böyle bir şey yok. Geçenlerde zaten Başbakanımız açıkladı. Taksicilik sistemimiz var. Nerden çıktı? Avrupa’da varmış. Bana ne Avrupa’dan. Kararını biz vereceğiz. Sayın Vali bütün yetki sizde İçişleri Bakanlığımız talimatı verdi. Kusura bakmasınlar. Bunların üzerine trafik gidecek gereğini yapacak. Taksicilerimizin hakkını birilerine yedirtmeyiz”.
Burada şunu düşünmek lazım; Fransa’da Macron’un hedef kitlesi ile Türkiye’de AKP’nin hedef kitlesi aynı değil. Gördüğümüz kadarı ile 2014-2015’den sonra AKP’den ve Medyadan Uber’e yaklaşımlar olmuş. Ancak AKP bir süre sonra, hedef kitlesini küstüreceğini farketmiş. Çünkü Uber’in hem sürücüleri, hem de yolcuları ile AKP’nin hedef kitlesinden değil ama taksiciler hedef kitlesi. Uber’in hesaba katmadığı ama kafasını çarptığı bir durum da bu oldu.
Ömer Torlak’ın Uber Lehine Sözleri
Bu arada olayın asıl yöneticisi olması gereken Rekabet Kurumu’nun 2018’deki başkanı, katıldığı ‘Dijital Ekonomi ve Rekabet Kurumu’ konferansında Uber konusunda hayli ilginç sözler söylemiş;
“Artık kaba bir rekabetin ve mücadelenin çok fayda etmeyeceğini biliyoruz. Uber’in mesela uygulamada olduğu bir yerde sizden her türlü harcamanızı belgelendirmenizi istiyor, gittiğiniz yerde birazcık güven problemi hissediyorsunuz ve burada da Uber var.
Daha gitmeden ‘Ben şu saatten havaalanından çıkacağım, lütfen bana bir araç’ diyorsunuz. Bu aracın size plakası bildiriliyor, şoförün ismi bildiriliyor, fatura alırken herhangi bir insani problem yaşamayacağınızı biliyorsunuz, en azından başınıza bir hal geldiğinde ‘Ben şu Uber’in taksisindeydim, şoförün ismi buydu, plakası buydu, şuraya giderken şu problemi yaşadım’ diyebilme şansınız var.
Hepsinden önemlisi de ödeyeceğiniz parayı biliyorsunuz. Geçenlerde haberlere de konu olmuştu. Dönem dönem maalesef oluyor. İstanbul’da 3 kere Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya götürülmüş ve bin 500 TL’lik fatura çıkarılmış gibi.
Bu tür art niyetlilerin yaptıklarını bütün meslek gruplarına atfetmemiz doğru olmaz ama nihayetinde bu big datanın olduğu dijital ekonomilerde ciddi bir inovasyonla karşı karşıyayız. Bu inovasyona karşı ‘Ben dedemden, babamdan böyle gördüm, beni ilgilendirmez, ben malımı satıyorum’ deme şansına sahip değiliz”
Taksicilerin Açtığı Dava ve Türkiye’de Son Durum
Bu açıklamalar bir yanımızda dursun. Uber bugün Sarı ve Turkuaz taksileri ile çalışıyor. Buna ek olarak da kasım 2021’den itibaren UberXL servisi mahkeme kararı ile hizmet vermeye devam ediyor.
Uber, araç sürücüsü sayısını 2017’de yaklaşık 3 bin, 2018’de ise 8 bin olarak açıklamıştı. Taksicilere göre ise o dönem bu rakam 10 bini geçiyordu. Mart 2022’de bu rakam 25 bin olarak verildi. Peki Uber, yasal bir statüsü olmadığı dönemde bile Türkiye’deki faaliyetlerini sürdürmeyi ve genişletmeyi nasıl başardı?
- 2017’de Taksiciler Esnaf Odası tarafından açılan UberXL için açılan davada aralık 2019’da Taksiciler kazandı ve Uber mobil uygulaması erişim engeli aldı.
- Bu davada 2018’de tuhaf bir gelişme oldu ve bilirkişilere yetersiz rapor nedeniyle disiplin cezası verildi. 6 ay kadar bilirkişilikten uzaklaştırıldılar.
- Mahkeme kararıyla 2019’da erişime engellenen Uber, UberXL olarak adlandırılan faaliyetlerini durdurdular. Şirket Sarı Taksi ve Turkuaz Taksi çalışmalarına devam ettiler.
- Aralık 2020’de Uber’in İstinaf mahkemesine taşıdığı dava Uber lehine bitti ve erişim engeli kaldırıldı.
- 2021 sonunda ise 2017’de açılmış olan “Haksız Rekabet” konulu UberXL davası Uber lehine sonuçlandı.
Türkiye yöneticisi Neyran Bahadırlı, 2021 yılında Uber’in ülkemizde 9,2 milyon kez araç çağırmak için kullanıldığını ve çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere 5,2 milyon kullanıcısı olduğunu açıklamış. Vergilerin ödendiğini kaydeden Bahadır (Uber’e ödenen para üzerinden mi, şöförler üzerinden mi, vergi nasıl ödeniyor acaba?)
Şimdi bunlara bakıp, soralım; Uber hala lobi çalışmalarını sürdürüyor mu? Yabancı ve Yerli uygulamalarımızın durumunu kıyaslarsak, nedir?
Uber, Taksiciliğin Formatını Değiştirdi
Uber doğru ya da yanlış iş süreci yapsa bile, taksiciliği değiştirdi. Ama bu zaten internetin getirdiği bir şey. 21.yüzyılda dünya yeni bir döneme girdi. İş ya da özel hayatları değiştiren bir dönem bu. İnternetin doğası da “kırılma” yaratıyor. Yani iş yapış şekillerimiz değişiyor ya da bu tabirle söylersek, kırılıyor, dağılıyor, başka şekile dönüşüyor. Taksicilik de bunun bir örneği.
“Uber” bazı yanlış hareketler yapsa da, taksicilik Uberli ya da Ubersiz değişecek. Çünkü bu tür bir iş modeli insanların çok beğendiği bir hale geldi. Türkiye (özellikle İstanbul) için konuşursak; kir-pas içindeki, sigara dumanı dolu taksilerle seyahat eden, taksi aradığında bulamayan, duran taksiden de “oraya gitmem” cevabı alan, kimi zaman taksicinin dolandırması ile karşılaşan insanlar ve taksici lobisinin gücü nedeniyle, istese de bu alana giremeyenler, bu yeni ve modern sistemi istiyor. Bunun nedenleri şudur:
- Ödeme ile ilgili avantajlar
- Peşin fiyatlandırma (nereye kaça gideceğinizi baştan biliyorsunuz)
- Daha ucuz ve nakit gerektirmiyor (Uber de başta böyleydi. Taksicilerin ödedikleri vergi, amortisman, 3.parti şöför vs masrafları olmadığı için başlangıçta çok daha ucuzdu)
- Nakit gerektirmiyor (şöföre bozuk para bulma derdi yok)
- Dolandırıcılıkla karşılaşmayı azaltıyor.(Şöförün sizi uzun yollardan geçirerek dolandırma olasılığı yok).
- Konfor ve Kolaylık
- Taksi sayısının sınırlı veya saat açısından zor durum olduğunda bile daha kolay ve hızlı ulaşım bulma imkanı var çünkü yaygın
- Daha temiz ve konforlu araçlarla seyahat mümkün – çünkü gelen arabalar şahsi arabalar dolayısıyla şahısların kendi arabalarına özen gösterdiği düşünülmelidir. Ama yanısıra şöförler için yorum yaparak, arabası ya da hareket tarzı kötü şöförlerin sistemden atılması sağlanabiliyor.
- Sürücüler Tarafındaki Avantajlar
- Taksicilik Lisansı (ya da plaka derdi) olmadan para kazanma imkanı
- Kendi şartlarına göre sürüş esnekliği
- Daha düşük boşta kalma süresi
- Ödeme ile ilgili avantajlar
Taksici Lobilerinden Kurtulurken, Tekel’e Yakalanmak
Uber küresel bir şirket ve bugün “Artık farklı bir şirketiz” açıklaması yapsa da, eleştirdiğimiz yanı dünya çapında Tekel olmaya ve elindeki para gücü ile başka alanları da kapsamaya çalışması (yemek siparişi gibi).
Yukarıdaki hikayenin tamamına baktığımızda ne görüyoruz?
- Taksiciler Uber ülkeye geldiği andan itibaren taksiciler protestolara başlamış.
- 2018’de Taksicilerin çok ayağa kalktığı dönemde, AKP onları yatıştırmış
- Ama mahkeme eliyle Uber’in kademe kademe tekrar çalışması sağlanmış
- Aradaki sürede sisteme yüksek sayıda taksi ve turizm şirketi eklendiği için, Uber bir anlamda kendisini güvenceye almış
- Munyar’ın bu seneki yazısının da verdiği düşünce, “demek ki lobi çalışmaları sürüyor” şeklinde yorumlanabilir.
- Sonuçta Uber’in ülkemizdeki durdurulamaz yükselişi sürüyor.
- Yani Uber lobi çalışmaları, öyle ya da böyle başarılı olmuş.
Uber’in ülkemizde tekele gittiği görülüyor. Eğer yeterince güçlenirse, şimdiden yukarıda gördüğünüz gibi, fırsatçı (yani çok taksi talebi olduğunda fiyatı yükseltmek), aldığı komisyonu yükseltmek, fiyatları yükseltmek gibi pek çok hareketi yapacak. Birgün taksicilerimiz aynen bir takım e-ticaret platformlarında görüldüğü gibi kendilerini sistemden atan kurallarla karşılaşabilir. Yolcular ise artık karşılanması zorlu fiyatlamalar görebilir. Çünkü Tekellerin yaptığı budur.
Çözüm nedir? Örneğin Fransa’da aynı anda 8 firma kurulmuştu. Yani kullanıcıların birbiri ile rekabet eden taksicilik uygulamalarından birisini seçmesi mümkün.
Ülkemizde de yöneticilerin çoklu mobil taksicilik uygulamalarını desteklemesi ve birisinin çok öne geçmesini engellemesi lazım. Rekabet Kurumu yetkililerinin de bu tür konulara geç olmadan eğilmesi ve daha dikkatli olmaları gerekli. .
Uber’den memnun mesut kullanıcılar ve sürücüler de, bu memnuniyetin, şirketin TEKEL olması durumunda böyle sürmeyeceğini farkında olmalı ve diğer uygulamaları da kullanarak, seçeneklerinin kendi lehlerine yaşıyor olmasını sağlamalılar…
Aşağıda ICIJ tarafından hazırlanan, bu şirketin dünya üzerindeki yayılımını yıl-yıl görüyorsunuz.