Bu virüs bizi gerçeklerle yüzleştirdi. Yavaş da olsa internete bağlanıp sosyal medyada geziyorduk. Arada bir alışveriş de yapıyorduk. Kimileri daha yoğun kimileri daha seyrek de olsa işle ilgili bir şeyleri internet üzerinden her yerden her zaman yapıyordu. Uzaktan eğitim için de bir takım uygulamalar vardı ama ya zorla ya da meraklıları kullanıyordu. Toplantıları online yapanlar da vardı yüz yüze yapanlar da. İlle de filanca toplantı odasında buluşalım diyenler de vardı, herkes Webex, Zoom, Teams falan kullanıp online bağlansın diyenler de. Birden kafamıza dünyadaki toplam varlığı 1,5 gramı geçmeyen bir virüs düştü ve hep beraber teknoloji kullanmaya mecbur kaldık. Evden çalışmak, alışveriş yapmak, iş yapmak, eğitim yapmak zorunda kaldık. İyi de hazır mıydık bu olanlara?
Teknik olarak bakarsak evet demek mümkün. Esasen teknik çözümler yıllardan beri vardı. İnternet, bilgisayarlar, bağlantı altyapıları, eğitim, alışveriş, ödeme altyapıları, toplantı – eğitim uygulamaları, dijital bankacılık sistemleri, e-devlet uygulamaları, kurumsal uygulamalar, mobil uygulamalar ve daha niceleri. Tüm bu hayatı kolaylaştıran servisler iyi bir erişim altyapınız varsa hayata geçebiliyor. İnternet erişimi yeterli olmayan bir ortamda bu servisler ne kadar iyi olursa olsun kullanılmayacağını da söylemeliyiz. İsterseniz ülkemizin erişim altyapısından bağımsız olarak bu servisleri kullanmaya ne derece hazır olduğuna tek tek bakalım.
E-devlet Uygulamaları
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç 26 Kasım’da Bilişim Zirvesinde e-devlet uygulamaları konusunda bilgi paylaştı. Sayısı 2021’de 5500 olması beklenen e-devlet uygulamaları 51 milyonu aşkın kişi tarafından kullanılıyor. Ekim ayı itibarıyla 679 kurum ve kuruluşun, 5.185 devlet hizmetine e-devlet kapısı üzerinden ulaşılabiliyor. 16 yaşından büyük Türk vatandaşlarının %80’den fazlası e-devleti kullanıyor. Pandemi sürecinde de bir çok devlet hizmetinin e-devlet üzerinden verilebiliyor olmasının temas riskini azaltması açısından oldukça faydalı olduğunu da söyleyebiliriz. Birleşmiş Milletler E-devlet gelişmişlik indeksine göre Türkiye dünyada 22. sırada görünüyor. Bu konuda oldukça başarılı olduğumuzu bir kenara yazalım.
E-ticaret
2019 yılında Türkiye’nin toplam E-ticaret hacmi 11,5 milyar dolar olmuş. internet üzerinden alışveriş yapan kişi sayısı ise 39,3 milyona ulaşmış. Pandemi döneminde ise e-ticaret 2020’nin ilk 6 ayında geçen yıla göre yüzde 64 artarak 91,7 milyar liraya (14,2 milyar dolar) yükselmiş. Son dönemde rekabetin de giderek arttığı bu sektörde eve teslimatta mobil uygulamalarla desteklenen servisler önemli bir kullanıcı memnuniyeti de sağlamışlar. İnternet altyapısının hızlı ve güvenilir olması bu sektör için de olmazsa olmaz olduğunu da vurgulayalım.
Uzaktan eğitim
Uzaktan eğitim araçları pandemiden çok önce de eğitimde kullanıyordu. Yüz yüze eğitimin sosyal bir varlık olarak insana hitap eden bir çok üstünlüğü olsa da uzaktan eğitimin de her yerden, her zaman erişilebilir olması, istendiği kadar tekrara izin vermesi, herkesin kendi öğrenme hızında eğitim alabilmesi, bir çok görselle ve dokümanla desteklenmesi, içeriğin kolayca güncellenebilmesi gibi avantajları da öğrenimi kolaylaştıran etkenler olarak alternatif bir yöntem olarak zaten vardı. Üniversitelerde daha yaygın kullanılan bu yöntem pandemiyle K12’de de zorunlu olarak kullanılmaya başlandı. EBA ( Eğitim Bilişim Ağı) çevrimiçi olarak hem öğrenciler hem de öğretmenlerin kullandığı bir platform olarak sunuldu. Türkiye’de 18 milyon civarındaki bu öğrencilerin EBA’ya ulaşabilmesi için öncelikle her öğrencinin ve öğretmenin bir bilgisayarı ve iyi bir internet bağlantısı , EBA’nın da bu kadar trafiği kaldıracak şekilde doğru boyutlandırılmış olması gerekiyor. Biz maalesef bu şartların hiç birini karşılayamıyoruz. Ne herkesin bilgisayarı/tablet, ne de internet erişimi var. EBA’da da boyutlandırma problemi olduğunu daha ilk günden yaşanan problemlerden gördük.
Dijital bankacılık, mobil bankacılık uygulamaları, e-ödeme sistemleri, e-fatura, e-irsaliye, e-devlet derken Fintek alanında da hızla ilerliyoruz. Yeni yeni ürün ve servisler her gün önümüze geliyor ve yaşamı kolaylaştıran uygulamalar olarak hayatımıza giriyorlar. Hepsi tamam da bir yerlerde bütün bu ürün ve servisleri kullanabilmek için sağlam bir internet altyapısına ihtiyacımız var. Ekim 2020 verilerine baktığımızda mobil internet hızında dünyada 58. sabit internet hızında ise 102. sıradayız.
Böyle bakınca 58. sırada olduğumuz mobil veride 4,5G GSM teknolojisi kullandığımız ülkemizdeki mobil operatörlerin (Turkcell, Vodafone, Türk Telekom) verdikleri servisin kalitesinden söz ediyoruz. 102. sırada olduğumuz sabit internet hızı dediğimizde ise evlerden, işyerlerinden aldığımız wi-fi hizmetini kastediyoruz. Fiber altyapımız yetersiz, artırmak lazım derken de aslında bunu söylemeye çalışıyoruz. Bu altyapılar olmadan üzerine çalışacak olan e-ticaret, online toplantılar, bankacılık uygulamaları, eğitimler çok da anlamlı olmuyor. Yani yol yoksa istediğiniz lüks arabayı alın performans elde etmek mümkün olmuyor. Türkiye’de internet’in durumunu Füsun Nebil daha önce “İnternetimiz Uçuyor mu, Kaçıyor mu?” başlıklı yazısında detaylı değerlendirmişti. Biz ise Kasım 2020 itibariyle dünyada neler oluyor bir bakalım.
Kasım 2020’de dünyada baktığımızda mobil kullanıcıların %60’ı LTE (4G) kullanıyorlar. 49 ülkede 122 operatör ise 5G servisi başlatmışlar. Türkiye de 5G konusunda yatırım yapan ülkeler arasında.
5G teknolojisinin önceki nesil teknolojilere göre çok daha hızlı yayılması bekleniyor. 3,5 yıl içinde 1 milyar kullanıcıya ulaşabileceği öngörülüyor. Oysa 1990’larda başlayan 3G’nin 1 milyar kişi tarafından kullanılması 12 yıl, 2010’larda ortaya çıkan 4G’nin 1 milyar kullanıcıya ulaşması ise 4 yıl sürmüştü.
Teorik olarak 5G’nin 4G’ye göre 100 kat daha hızlı olması bekleniyor ancak kurulan 5G şebekelerinde ölçülen hızlar altyapısında uygulanan teknolojiye ve kullanıma bağlı olarak farklılık gösterebiliyor. Bazı ölçülen hızları aşağıdaki grafikte görebilirsiniz.
Artık evden çalışmak, eğitim almak, alışveriş yapmak, hatta sağlık hizmeti almak yani yaşamı sürdürebilmek için herkesin internete ihtiyacı var. Üstelik bir değil bir çok bağlantı gerekiyor. Kullandığımız her cihaz akıllı olmaya, akıllı evlerde, akıllı şehirlerde yaşamaya başlıyoruz. Her şeyin internete bağlanması da IoT (Internet of Things) – Nesnelerin interneti çağına girdiğimizi ve internete bağlantı sayısının çok artacağı anlamına geliyor. 5G’nin en önemi özelliklerinden biri bağlantı sayısının çok olması.
Pandemi sonrası yaşam tarzımızı en çok destekleyecek olan teknolojilerden biri de 5G; 4G’den 100 kat daha hızlı, çok daha fazla bağlantı yapılabilen, gecikmesi az, çok daha az enerji harcayan bu nesil mobil teknolojiye umarım biz de bir an önce kavuşuruz.