“K12 Eğitiminde Bilişim Teknolojiler”i Dosyamızı burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.
Geçen ay Milli Eğitim Bakanlığına yapıldığı söylenen ücretsiz “Delphi” lisanslarını bir hayli konuşmuştuk. Şimdi bu konuyu bilişim teknolojileri öğretmenlerine sorduk. Ama onları bulduğumuzda sadece “Delphi” konusunu değil, diğer aklımızdakileri de sorduk (devlet memuru olduklarından ad yazamıyoruz). Cevaplar şu şekilde ;
turk-internet.com : Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri nasıl bir eğitimden geliyor? VE Bu öğretmenlik alanının tarihçesi nedir? Ne zaman açıldı ve ne amaçla oluşturuldu?
Eğitim, son zamanlarda her kulvarda en çok dillendirdiğimiz ama bir türlü istendik nihai sonuçları alamadığımız bir kangren halini almış durumda.
Şu an Bilişim Teknolojileri Öğretmenliği olarak bildiğimiz alan, 90’lı yıllarda sadece 3 veya 4 üniversitede Teknik Eğitim Fakültesi bünyesinde Elektronik ve Bilgisayar Öğretmenliği olarak uygulanmaya başladı. 2009 yılına kadar yaklaşık 27 üniversitede kurulan Teknik Eğitim Fakültelerinin bazılarında Elektronik Öğretmenliği bazılarında Bilgisayar Öğretmenliği ve bazılarında da Elektronik ve Bilgisayar Öğretmenliği olarak eğitim vermeye devam edilmiştir.
İlk yıllarda çoğu Elektronik ve Bilgisayar Öğretmenliği adıyla ortak derslerle devam etmiş veya üniversitenin 3. ya da 4. sınıfında öğrencilere seçim yapma hakkı verilmiş ve bir kısmı Elektronik bir kısmı da Bilgisayar Öğretmeni diploması ile mezun edilmiştir. O dönemlerde daha çok elektronik ve donanım ağırlıklı eğitim verilmekteydi.
2000’li yıllara doğru sadece Eğitim Fakülteleri bünyesinde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri (BÖTE) Bölümleri kurulmaya başlandı. Ancak bu mezunlar Meslek Liselerine değil ilk, orta okullara ve normal liselere atanabiliyorlardı. TEF mezunları ise ekseriyetle meslek liselerine atamaları gerçekleştiriliyordu. Bu durum uzun yıllar tartışılan konuları arasında yer aldı. 2009 yılında ise Bakanlar Kurulu kararıyla Teknik Eğitim ve Mesleki Eğitim Fakülteleri kapatılarak çoğu Teknoloji Fakültelerine dönüştürüldü. Bu fakültelerde Bilgisayar Mühendisliği Bölümü olarak eğitim verilmeye başlandı ve dileyenlere formasyon alarak öğretmen olma yolu açılmış oldu.
Son durumda Bilişim Teknolojileri Öğretmeni ünvanını almanın iki yolu mevcut, birincisi Eğitim Fakültelerinde Bilişim ve Öğretim Teknolojileri Bölümünü bitirmek, ikincisi ise Teknoloji Fakültelerinde Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü ve ya benzeri bölümleri bitirerek formasyon almak.
Eğitim içerikleri olarak baktığımızda ise Anadolu veya Fen Liselerinden gelen öğrencilere belli bilgiler verilirken mesleki ve teknik liselerden gelen öğrencilere mesleki anlamda çok faydalı olunamadığı kanaatindeyim. Her zaman meslek liselerinden mezun öğrencilerimizden duyduklarımız şöyleydi; hocam biz lisede daha çok şey öğrenmişiz, mesleki anlamda üniversite de çok şey öğrenemedik, laboratuvarlar bile lisedekinden kötü, lisede çözdüğümüz sorulara göre üniversitedeki sorulan sorular daha basit ve gözü kapalı çözüyoruz, vb. yorumlarla karşılaştık. Bu da üniversitelerimizdeki eğitimin durumunu ortaya koymaktadır.
Bu minvalde öğretmenlik bölümü mezunlarının, hem pedagojik hem formasyon hem de mesleki anlamda çok yeterli eğitim süzgecinden geçemedikleri çok aşikar. Genele baktığımızda üniversiteye giderken partime iş bulup çalışanların başarılı olduğu ve kendilerine değer kattıkları anlaşılmaktadır.
turk-internet.com : Bilişim Teknolojileri öğretmenlerinin uzun süredir protesto ettikleri bir durum söz konusu, bunu anlatır mısınız? Nedir ve neden protesto ediyorsunuz
Bilişim Teknolojileri ders saatlerinin azaltılması veya derslerin kaldırılması sonucunda Bilişim Teknolojileri öğretmenleri norm fazlası olacak ve aldıkları eğitim gereği mesleklerini yapamayacak veya farklı branşlara geçiş durumunda kalacaklar.
Formatör öğretmen adı altında teknik servis elemanı gibi kullanılmaya çalıştırılmaya başlandılar ve bu sayı daha da artacaktır.
Hizmet içi eğitimlerin az, katılımcı sayılarının az olması da ayrı bir problem. Bu camiada bilişim öğretmeni kendini geliştirmek istediğinde iyi kurslar yüksek ücretlere sahip. Bireysel olarak öğretmenlerin bunları karşılama şansı oldukça düşük, bu sebeple çok değişken ve sürekli güncel kalınması gereken bu alan öğretmenlerine bu imkanlar arttırılarak sunulmalıdır.
turk-internet.com : Son dönemde hemen her şirketin ya da kurumun —biraz da sosyal sorumluluk projesi halinde— kodlama ya da robot kodlama eğitimleri verdiğini görüyoruz. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef bir çok konuda olduğu gibi bu konu da ayağa düştü ve çok değersizleştirildi.Bir reklam, PR çalışması haline döndü. Öğrenci (müşteri) çekme unsurlarından biri olarak kullanılmaya başlandı. Bir çoğunun da içi boş maalesef.
Bu ülkede matematiği tam ve doğru anlamıyla öğretememişken nasıl olur da bu kadar kodlamaya yöneldik ve dillendirdik. Peki bu kadar çok dillendirdik her yerde de kurslar açtık, peki sonuç?
Doğru ellerde olmadığı müddetçe çocuklarımız mukayese yeteneklerini kaybedecek ve moda mod kodlanmışçasına yorum katamadan öğrenme sağlayacak ve bu da telafisi oldukça zor bir durum oluşturacak üzerlerinde. Hazır araçları kullanmayı öğrenmekten ileri gidemediklerini düşünmekteyim.
Önce iyi bir farkındalık, iyi bir öğrenmeyi öğrenme, çocukların kendini tanıyabilecekleri ortamları yaratma ve tabi iyi bir matematik altyapısı olmadan kodlama veya robotik kodlamanın istenen sonuçları verebileceğini düşünmüyorum. Yapay girişimlerden başka bir durum oluşmuyor maalesef.
Hatırlayın bir dönem mental aritmetik ne kadar popülerdi, peki ya şimdi? Veli ister çocuklar yarış atı gibi oradan oraya koşturulur.
Temel eğitim sistemimizdeki açıkları ve ihtiyaçları kapatmadan bu tür yapay durumlara çocuklarımızı sokmak zaman kaybı ve boşa enerjiden başka bir sonuç doğurmayacaktır.
Ancak şunları da eklemekte yarar var : Robotik kodlama, yazılımı somutlaştırma ve kodlama eğitimini daha anlaşılır kılma adına tercih edilebilecek iyi bir yöntem, eğer doğru kurgulanır ve uygulanırsa. Fakat birçok şeyde olduğu gibi bunun da içini boşaltıp sadece bir PR konusu ve ticari faaliyet haline getirmeyi doğru bulmuyorum. Ve herkese de öğretmek zorunda da değiliz.
Bununla birlikte beceri temelli eğitimi önemsiyor kodlama ve beceri atölyelerinin her okul seviyesinde olması gerektiğini düşünüyorum. Çocuk kodlama yapmalı ama tornavida ile iki parçayı birbirine birlestirebilmeli, bütün bir parçadan kesim yaparak kendisi için gerekli bölümü alabilmeli, ölçü aleti kullanabilmeli vs.
turk-internet.com : Sizce okullarda çocuklara bilişim konusunda ne düzeyde eğitim verilmeli, bunu ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri için ayrı ayrı sınıflandırabilir misiniz?
Her şeyden önce tekrar ifade ediyorum, çocuklarımız kendilerini öğrenemeden, tanıyamadan yüklemeye maruz bırakılıyorlar. Bilişim eğitimi verilmeden önce bu ihtiyacı ve çağın gereklerini doğru kurgulayarak anlatmalı. Çünkü bazıları ilgi duyacak bazıları ise duymayacak. Ama en temelde ihtiyaç duyacaklarını da ifade etmeli farkındalığı oluşturmalı.
Özellikle ilkokulda, bilişim araçları tanıtılmalı, amaçları anlatılmalı, hangi iş hayatında olurlarsa olsunlar bu çağda karşılarında bilişim unsurlarını görecekleri bilinci ile çok temel düzeyde bilinçlendirme ve kısmı kullanımları konusunda eğitimler verilebilir.
Ortaokul seviyesinde ise, yine öğrencilere temel bilgiler verilirken daha ilgili olanlara özel kulüp sınıfları oluşturularak daha spesifik gerek kodlama gerek algoritma gerekse donanım ve robotik vb konularda eğitimler verilebilir.
Ancak tüm sınıf seviyelerinde farkındalık ve genel kullanımlara yönelik genel eğitimler planlanabilir.
Herkes en azından iyi bir bilişim okur yazarlığı becerisine sahip olmalıdır. İlkokul ve ortaokul seviyesinde özellikle internet ve sosyal medya okur yazarlığı, bilinçli kullanımına yönelik eğitimlere ağırlık verilmelidir.
Ama yine can alıcı nokta olarak öğretmenlerimizi de yukarıda saydığım tüm unsurlar çerçevesinde eğitebilmeli ve farkındalığı ve becerisi yüksek eğitimciler haline dönüştürmeliyiz. Bu konuda da ciddi eksiklerimiz bulunmaktadır.
turk-internet.com : Sizce mevcut matematik düzeyi açısından bakıldığında, kodlamanın öğretilmesinde bir sorun var mı?
Genel olarak bakıldığında matematik becerisi iyi olan öğrenciler kodlamada da başarılı oluyorlar. Üniversitede matematik bölümünden mezun olup yazılım sektöründe bulunan birçok insan var. Bu bize kodlama ile matematiğin doğrudan bir bağı olduğunu gösteriyor. Bu, sadece matematik bilmek kodlama yapabilmek için yeterlidir manasına gelmez. İstek, merak ve problem çözme becerisi de çok önemli. Bu beceriler olduğunda da kodlama konusundaki problemler aşılabilir.
Meslek lisesi açısından bakıldığında, meslek lisesine gelen öğrenciler genellikle matematik becerisi zayıf olan öğrenciler. Bilişim liseleri veya bilişim eğitimi verilen liseler de bir meslek lisesi olduğu için kodlamanın anlatılması ve bunun uygulamaya yansıtılması konusunda bazı sıkıntılar yaşamaktayız. Bilişim Teknolojileri bölümü daha akademik bir bölüm bu sebeple diğer meslek alanları ile aynı şekilde öğrenci seçimi yapıldığında matematik seviyesi düşük olan öğrenci profili ile kodlama yapmak, hele ki gelişmiş kodlama yapmak daha da zor oluyor.
Başka ifadelerle şöyle açıklamaya devam edelim; Matematiğin programlama ile benzer disiplinlere sahip olması, soyut kavramlar üzerine kurulu bir teori içermesi, kodlamanın ilk aşaması olan algoritmaların başlangıçta matematikte problemlerin çözümünde kullanılması, sorun çözme metodolojilerinin benzer olması, bilgisayar ve diğer bilişim cihazlarının temel çalışma prensiplerinin aslında cebirsel işlemlerin bir uygulaması olması sebebiyle matematik ve kodlama arasında organik bir bağ olduğunu göstermektedir. Her ne kadar yazılımda bazı spesifik uygulamalar haricinde doğrudan matematik bilgisi kullanılmasa da programlama eğitimi alacak bir adayın matematik bilgi altyapısı, analitik düşünme yeteneğini açığa çıkması bakımından kodlamayı öğrenme süreci ile ilgili önemli bir gösterge olarak düşünülebilir. Matematik dersleri iyi olan bir adayın programlama eğitimini başarılı bir şekilde sürdürebileceği varsayılır.
Ancak ülkemizde eğitim sistemini bir sorunlar yumağı haline getiren kavram kargaşalarından biri de ortaöğretim ya da yüksek öğretim sınavları ile okullarda bu sınavlara hazırlanma sürecinin uyumsuzluklar içerisinde devam etmesidir. Öğrencileri doğrudan sınava hazırlayan eğitim kurumları sınav yapısının çoktan seçmeli nitelikte sorulardan oluşması sebebiyle sorunun çözümünden çok, doğru şıkkı bulmaya yönelik bir eğitim sürecini takip etmektedir. Bu şekilde de öğrencilerin matematik altyapısı istenen yönde gelişmiyor. Dolayısıyla sayısal derslerdeki başarıyı gösteren notlar öğrencilerin düzeyini doğru yansıtmadığı için başarı ölçütleri kodlama eğitimi için bir kıstas olmaktan uzak kalmaktadır.
turk-internet.com : Bilişim Teknolojileri konusunda eğitim veren liselerimizi ve bunlarda verilen eğitimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef ki son zamanlarda zor olduğu gerekçesiyle öğrenciler Bilişim Teknolojileri Alanını tercih etmemekte. Öğrenci sayıları gittikçe azalmakta buna plansız şekilde her okulda bilişim teknolojileri alanının açılması da eklenince, özellikle Anadolu’da bazı okullar bu alanları öğrenci azlığı sebebiyle kapatmaktadırlar.
Mesleki ve Teknik Liselerimizin çoğu öğretmen becerileri anlamında yeterli ve teknik donatı anlamında mükemmel derecede olmasa da imkanlarını zorlayarak elverişli ortamlar yaratmaktadırlar.
Çeşitli projeler ve protokollerle imkanlar iyileştirilmeye çalışılmakta ve çoğu da başarılı olmaktadır.
Burada en büyük handikap şudur; Bilişim Teknolojileri alanı iyi bir matematik ve algoritmik zekaya ihtiyaç duymaktadır. Ancak maalesef ki son zamanlarda meslek liselerimize bu konularda başarılı olamamış puan seviyesi nispeten de düşük öğrenci profilleri gelmektedir ve maalesef işlenmeye hazır bulunuşluk düzeyleri düşük kalmaktadır, bu sebeple alanın gereklerini yerine getirememektedirler.
Tam anlamıyla iyi bir Anadolu lisesi veya Fen lisesini tercih eden profile ihtiyaç vardır ki bunu sağlamak için ciddi bir düzenlemeye ve çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bir örnek verelim; Ağ İşletmenliği eğitimiyle alakalı meslek liselerimizde uzun yıllardır çalışmalar ve özel kurslar yapılmaktaydı. Özel şirketlerle ve ilgili derneklerle protokoller hayata geçirilerek ciddi ilerlemeler kaydedildi. Bazı uygulama eksikliklerinden dolayı son zamanlarda sekteye uğradı ve etki biraz azaldı.
Bu sebeple meslek liseleri dışında bazı iyi öğrenci profiline sahip Anadolu liselerine yönelim sağlandı, yeni protokoller yapıldı. Ve Ağ İşletmenliği ile alakalı oradaki öğrencilere eğitimler verildi. İlk etapta meslek lisesi öğretmenleri olarak garip karşıladık. Ve ilgili derneğe sorduk neden böyle bir durum oluşturuldu, öğrencilerin ilgileri farklı yerlerde bu dal çok spesifik dendi, başarılı olunamayabilir dendi.
Ancak eğitimleri veren yetkililer şu yanıtı verdi, öğrenciler zeki ve zehir gibi çok iyi anlatım sağladık ve çok iyi karşılık bulduk bizleri hiç yormadılar bir defa anlattık ve anladılar, meslek lisesindeki gençlerde bunu ekseriyetle yaşayamadık dediler. İnanılmaz şaşırmıştık. Ancak yukarıda bahsettiğim konuya açıklık getirmek adına bu örneği vermek istedim. İşte bu alanlara bu tarz başarılı çocuklara ihtiyaç var ki eğitimler ve ortamlar başarıya ulaşabilsin.
Bunların yanında alanda branşlaşma önemli bir adımdı ve devam etmekte. Belli dönemlerde içerikler güncellenerek devam edilmeli. Ancak aldığımız duyumlara göre sistemde köklü değişiklikler öngörülmekte, dal(branşlaşma) sistemi kaldırılarak tek tip eğitime geçilme ile ilgili çalıştaylar yapılmaktaymış. Eğer doğru ise sisteme bir hançer daha saplanmaya az kaldı demektir.
Hatta öğretmenlerin dahi branşlaşması gerekmekte. Sektöre bakın bir yazılım uzmanına gel şu topluluğa network anlat dendiğinde benim alanım değil, bilmiyorum veya anlatamam karşılığını alırsınız. Buna benzer örnekleri arttırabiliriz, ancak gelin görün ki bir bilişim teknolojileri öğretmeni atandığı okula ve oradaki dala göre kendini evirmek zorunda, yıllarca yazılım eğitimi vermiş bir öğretmen network dersini vermekte başarılı olamayacaktır. Bunun çözümünü dal sistemini kaldırmakta bulmuş olsalar gerek ve fakat çağın gerekliliklerine aykırı ters bir durum da ortaya çıkmış olacak.
turk-internet.com : Fatih Projesi tarafından bakarsak neler söylersiniz?
Maalesef!
Gördüğünüz gibi bu kelime ile başlıyorum. Devam edeyim, maalesef ki eğitim öğretim camiasından çok özel sektör tarafından daha çok dillendirilen ve sektöre fayda sağlayan bir projeden başka bir şey çıkamadı ortaya. Belki en baştan iyi kurgulansaydı ve planlansaydı sonuçları çok daha istendik seviyelerde olabilirdi, ancak başlangıcı bile plansız, hızlı ve aceleci gerçekleştirildi ve tabi birçok sıkıntı ve eksikle hala uğraşılmakta.
Evet teknoloji eğitimde gerekli ve çok yoğunlukla kullanılmalı ama entegrasyon ve sürdürülebilirlik durumu hayata geçirilemedi. Çok hevesle işin içerisinde olmaya can atan birçok kişi ve kurum hüsrana uğradı ve beklentilerin çoğunluğu gerçekleştirilemedi.
Birçok okulda hala etkileşimli tahtalar aktif kullanılamamakta, tablet konusuna hiç değinmek bile istemiyorum. Farkındasınızdır tablet dağıtımları birkaç faz gerçekleşti ama şuan ses seda yok ki olsa bile internet ve etkileşimli tahta entegrasyon yazılımlarında hala sıkıntılar var ve planlandığı gibi kullanılamamakta.
Hala okullarda kabul komisyonları kurulmakta ve okullarda alımlar gerçekleştirilmekte.
Sürecin en başından bu yana uygulayıcılara çok danışılmadan kendi bildikleri gibi hareket edildi. İhaleler havada uçuştu, taşeronlar devreye girdi hatta taşeronların taşeronları devreye girdi ve günün sonunda eksik ve çoğunda kalitesiz iş ortaya çıktı. Kabul ve alım kurulları öğretmenlerden ve birkaç memurdan kuruldu. Sürecin birçok yerinde olamayan öğretmenlere gidin test ve kontrol edin ona göre kabulleri gerçekleştirin dendi. Öğretmenlerin çoğu eksikliklerle burada yüzleşerek çoğunu kabul etmediler ve iki, üç tur tekrarlandı ve sonunda herkes pes etti aman lanet olsun deyip imzalar atıldı.
Altyapı için ayrı, cihazlar için ayrı sonra yenilemeler yapıldı bunlar için ayrı ayrı süreçler gerçekleşti ve maddi yük ve iş gücünü sizler düşünün.
Çok şikayet eder gibi olduk ama gerçekleri göz ardı edemeyiz. Lakin bunların yanında elbet faydaları da oldu. İnternet altyapıları yenilendi, network altyapıları yenilendi, etkileşimli tahtalarla birçok ve farklı uygulamalar yapılır oldu. Görgü arttı bilgi arttı ama sonuçta eğitim öğretim kalitemiz arttı mı? Buyurun tartışalım.
Eğitim sistemimizin en önemli sorunları bunlar mıydı ve bu kadar öncelik verildi? Buyurun tartışalım?
Okullara temrinlik malzeme alımları için zamanında ihtiyacı karşılayacak bütçeler verilebiliyordu ancak FATİH projesi sebebiyle kaynakların çoğu oraya harcandığından okulların ödenekleri kuşa döndü.
Günün sonunda tabletler zaten öyle oldu ama umarım tüm etkileşimli tahtalar teknoloji çöpü haline gelmeden daha da geç olmadan bir şeyler yapılabilir.
Şu an gelinen durumda projeksiyon ve perde görevini gören akıllı cihazlarımız oldu. İçerik üretilmedikten sonra bunu etkileşimli kullanamadıktan sonra bir anlamı yok. Ayrıca fiber altyapıya ayda ciddi paralar ödenmekte ama gelin görün ki filtre sebebiyle çokça site açılamamakta. Videolar izletilememekte, youtube vb siteler filtrelere takılmakta ve faydalı videolar seçilip izletilememekte. Daha da çok sayılabilir.
Çoğu cihaz tam kullanıma alınamadan garantileri bitti, arızalandıklarında ne olacak?
Anlayacağınız çok dertliyiz çok.
turk-internet.com : Ocak ayında MEB ile Embarcadero (adına BTG Grubu) arasında Delphi konusunda ücretsiz bir protokol imzalandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
MEB çok önemli protokoller gerçekleştirmiş ve sisteme önemli değerler katmıştır. Ancak Delphi konusu ciddi bir gündem ve tepki yarattı.
Bir masa başı işi olduğu ve protokolü hazırlayıp imzalayan tarafın konudan çok uzak olduğu ve herhangi bir uygulayıcıya danışmadan bu çalışmayı gerçekleştirdiği ortadadır. Delphi uzun yıllar önce güncelliğini yitirmiş, özel sektör tarafından geliştirmelerde tercih edilmeyen, desteği de çok zayıf olan bir yazılım dili konumundadır. Evet bazı altyapı özellikleri açısında güçlü olabilir ama yeni nesil yazılımlarla entegre çalışması açısından yavaş kalan ve insan kaynağı açısından da personel bulmakta zorluk yaşanan bir dil.
Evet yaygınlaştırılması adına MEB doğru bir kulvar, insan kaynağı farkındalığı ve yetiştirilmesi adına da önemli bir adım. Ancak sektörde son yıllarda kabul görmemiş ve çok kullanılmayan bir dil tarafında eğitim verip, insan kaynağı yetiştirdiğinizde sonuç ne olacak dersiniz?
Deplhi C# a evrilmişken ve üzerinde çokça fazla kabul görmüş yeni nesil yazılım dilleri gelmiş ve kullanılırken neden Delphi üzerinde böyle bir protokol yapıldı.
Birileri bir kanal buldu ve yaygınlaştırma adına birilerini ikna mı etti? Hadi etti hiç mi bilen biri sormadı bu eforun sonuçları sektör adına karşılık bulabilecek mi?
Hem öğretmenler tarafından hem de sektör tarafından da sorduğumuzda kimse demedi ki evet çok başarılı bir çalışma olmuş ve önemli sonuçları olacaktır. Bunu böyle görmeyen uzmanlardan daha mı iyi bilmektesiniz o masa başında bu kararları alırken?
Velhasıl yine bir komedi yine bir hüsran. Devam edilecekse hayırlı olsun demekten başka bir çaremiz yok çünkü sorulmadı ki!
Bu iş bir tek Embarcadero’ya ve BTG’ye yaradı, iyi bir PR oldu, ya protokolün diğer ortağı için? Protokoller çift taraf faydası için olmaz mı ki özellikle bu MEB gibi bir kurumken daha çok MEB tarafı için faydalı olması gerekmez mi? Dolayısıyla öğretmenlerimiz ve gençliğimiz için de!
turk-internet.com : Pardus konusunda bize söyleyeceğiniz bir şey var mıdır?
Yine maalesef!
Değişen gelişen dünyada artık güç data, yazılım ve teknolojiye sahip olanlarda. Ülkeler üstünlüklerini, ekonomilerini, ihracatlarını hatta savaşlarını ve yaptırımlarını bunlarla sağlar oldular.
İşte bu sebepten ve maalesef ki hala dışarıya mahkumuz. Pardus bu mahkumiyetlerimizin bir kulvarında bizleri özgürleştirecekti ancak hala tam anlamıyla desteklenemiyor ve yaygınlaştırılamıyor.
Bugün Microsoft fişi çekiyorum dese neler olur oturup düşünelim. Madem eğitimi konuşuyoruz bu çerçeveden bakarak değerlendirme yapalım.
FATİH projesi Pardus için inanılmaz bir motivasyon ve bir ivme kazandıracak girişimdi. Başlangıçta etkileşimli tahtalarda Pardus kurulu gelecekti ve yaygınlaştırılacaktı. Geliştirilmesi için iyi bir test ortamı olacak ve ciddi geri bildirimlerle çok değerli bir işletim sistemi ortaya çıkacaktı.
Ancak yine Microsoft kazandı, Pardus kullanılamadı, geliştiren ve yıllarını bu işe veren ekip tüm motivasyonunu kaybetti. Şimdilerde tekrar alevlenmeye başladı ancak hem devlet hem sektör tarafında ciddi kararlara ve inisiyatiflere ihtiyaç var.
Açık kaynak dünyası gelişmekte ve birçok ülke kendine yeni kulvarlar açmakta ve geliştirmektedir. Bu süreçte de ülke olarak geç kalmamalı ve bir an önce inisiyatif ortaya konulmalıdır.
Daha kesin ve keskin ifadelerle şunları da belirtmek gerekir. Huawei-Trump çatışması şunu gösterdi ki “globalizm”, “küreselleşme”,”post-modernizm”, “çok-uluslu şirketler”, “yeni dünya düzeni” gibi kavramlar çağımızın bir gerçeği olsa da ulusal yada günümüzün popüler deyimiyle “yerli ve milli” teknoloji geliştirmenin önemini bir kez daha açıkça gözler önüne serdi. Dünyada yaşanan ekonomik veya siyasi krizler büyük kitleler üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta ve oluşan bu kaotik süreçlerde insanlar marjinal fikirleri dile getirenleri destekleme eğilimine girmekteler. Seçim dönemleri sonrasında yönetim kademesine gelen bu kişiler Demokrasi-Oklokrasi ikilemi içerisinde tüm dünyayı etkileyebilecek kararlar almaktalar. Huawei ile ABD yönetimi arasındaki anlaşmazlık buna iyi bir örnektir. Nitekim çok kısa bir süre sonra benzer bir şekilde ülkemizde Google servisleriyle ilgili bir sorun türemişti. Uluslararası politik, ekonomik ve sosyolojik ilişkilerin bu kadar kırılgan olduğu bir dönemde Google-Türkiye krizinin derinleşmesi veya politik baskılar ile Microsoft’un Türkiye’ye yaptırım uygulamaya kalkmasının doğurabileceği sonuçları şimdiden düşünmek gerekir. AB ülkelerinde Açık Kaynak kodlu işletim sistemlerinin kullanma zorunluluğunun gerekçelerini görmezden gelerek Pardus projesini kesintiye uğratmak, durdurmaya çalışmak gaflet göstergesidir.
turk-internet.com : Sizin önerileriniz nelerdir?
- Adrese dayalı yerleştirme olan bir ülkede başka bir şey konuşmaya pek gerek yok sanırım. Özellikle lise seviyesinde sıfır o okula yakın oturuyor diye oraya kayıt hakkı olmamalı, insanlar özgürce ve becerileri mertebesinde seçebilmeliler.
- Mesleki eğitimde fiziki altyapı çok önemlidir. Bakanlığımız ve sanayimiz bu konuya destek veriyorlar. Atölye ve laboratuvar yenileniyor. Yenilenmeye devam edilmeli, en güncel sistemler ve teçhizat kullanılmalı bundan geri durulmamalıdır. Bunun yanında meslek öğretmenlerinin eğitimi konusunda ciddi çalışmalar yapılmalı. Bu eğitimler özel sektör ile birlikte yürütülmelidir. Hatta meslek öğretmeninin bir ayağının özel sektörde olmasını sağlayacak bazı düzenlemeler yapılmalıdır.