LinkPlus’ın yola Redington Türkiye olarak devam edeceğini ocak ayında yayınlamıştık[1]. Genel Müdür Cem Borhan ile hem Türkiye’deki dağıtım alanının 2020-2021 durumuna göz attık, hem de redington Türkiye’yi konuştuk.
İlk olarak, Covid-19 salgını nedeniyle ekonomide zorluklara rağmen karantina’da geçen dönemler, uzaktan çalışma, uzaktan eğitim gibi dönemler yaşanan 2020’de bilişim sektörünün biraz daha iyi durumda olduğunu hatırlatarak, Borhan’a bu dönemde bilişim dağıtımında neler olduğunu sorduk. Şunları anlattı :
“Hepimizin malumu, pandemi dönemi hepimizin hayatını farklı şekillerde etkiledi. İş hayatı da bundan belli bir oranda nasibini aldı. Dediğiniz çok doğru, bilişim sektörü burada pozitif ayrıştı diyebiliriz belli bir oranda ama ne olursa olsun dokunmadığı sektör, alan, kişi yok. Bunu da kabul etmemiz lazım. O yüzden “biz hiç etkilenmedik, hiç dokunmadı bize, arzu ettiğimiz şekilde muhteşem gidiyoruz” demek de çok iddialı olur. Ama şunu söylemek lazım ki, evet bilişim sektörü burada pozitif ayrışan sektörlerden bir tanesi.
Ben aslında biraz da ikiye bölüyorum pandemi dönemi ve 2020 senesini. İkiye bölmekten kastım, bilişimin içerisindeki iki farklı teknoloji grubu, iki farklı ürün grubunu yapısal olarak farklılaştırıyorum.
Bir tanesi, hepimiz pandemi sonrası evimize döndük, evlere döndüğümüz için, burada tüketici elektroniği, yani bireysel elektronik ürünleri öne çıktı. Bunu kabul etmemiz lazım. Önce bütün firmalarda, bireylerde, bireysel olarak biz de hem bireysel kimliğimizde hem kurumsal kimliğimizde öncelikle bir hepimizin evden çalışması için nasıl bir yapı kurmamız lazım, ona baktık. O yüzden öncelikle tüketici elektroniği tarafında bu sene çok büyük büyümeler gerçekleşti. Çok yüksek bir büyümeyi gördük. Hatta yok sattı, stoklarla sınırlanacak düzeyde kaldı bunlar. Daha fazla stok olsaydı belki daha da yükseğe gidecekti.”
2022’ye Sarkan Siparişler Var, Satışlar Tedarikle Sınırlı Kaldı
“Şu anda satışlar tedarikle sınırlı diye düşünebilirsiniz. Tedarik problemleri işin aslında daha da büyümesini engellemiş oldu gibi düşünebiliriz. Bu biraz tüketici tarafı ve tüketici tarafında gerçekten çok hızlı bir büyüme yaşadık.
Kurumsal tarafa gelmemiz gerekirse, Redington Türkiye olarak kurumsal tarafta işlerimizi yapıyoruz. Satışlarımız kurumsal firmalarda gerçekleşiyor. O tarafı düşünecek olursak da, burada pozitif ayrışım dediğim kısım yer alıyor. Portföyümüz ve bizim de bulunduğumuz markalarda büyümeler elde ettik ancak bu tarafta, kurumsal dünyada farklı sektörlere hizmetler veriyoruz o yüzden. Bu sektörlerin daha iyi durumda olanları var, biraz daha zorlanan firmaları var. O yüzden her firmanın çok büyük bir büyümeye gittiğini söylemek çok güç, zaten mümkün de değil bakıldığında. Farklı sektörlerin farklı etkilenmeleri oldu.
Bilişim sektörünün pozitif ayrıştığı taraf nerede yer alıyor, bakıldığı zaman salgın öncesi az yatırım yapan firmalarda dahi öncelik teknolojiye kaydı. Teknoloji odaklı bir sene geçirdik hepimiz. Bu video ortamları üzerinden, hepimiz birbirimizi görmeden, altyapılar üzerinden haberleştik, iletişim kurduk ve işlerimizi de bu şekilde idame ettik.
Kurumsal dünyanın öne çıkan sektörü bilişim olmuş oldu. Ancak yine de şunu itiraf etmek lazım ki, büyümekte güçlük çeken ya da pandemi sebebiyle, işin doğası gereği küçülen sektörlerin de yatırımları ne olursa olsun belli bir oranda düştü ve küçüldü.
Türkiye’de bunu coğrafya olarak da ayırmak lazım. Türkiye ve yurtdışında gözümüz oradadır, yurtdışını da takip ederiz, nasıl geçti, oralarda nasıl bir ayrım oldu bu yatırımlarla alakalı diye baktığımız zaman, tüketici elektroniği her yerde aynı ama kurumsal dünyaya bakıldığında, ülkeden ülkeye değişiklikler yaşandı.
Kimi ülkelerde mesela kamu ağır yükü çekti diyeceğim, devlet kurumları daha çok altyapı yatırımları yaptı, işi büyüttü, sağlığından milli eğitimine, altyapı çalışmalarını hızlandırarak daha da büyüttü. Kimi ülkelerde ise, teknoloji firmaları, teknoloji altyapıları bunu daha da öteye çıkardı.
Kendi tarafımıza gelmemiz gerekirse de, bizde de ekonomik krizin belli bir oranda hissedilmesiyle birlikte, yaşanan hayat pahalılığı, kur şoku gibi hikâyeleri yan yana getirirsek, burada biraz daha sıkı bütçe yönetimi üzerine kurulu strateji belirlendi daha çok. Bu sebepten dolayı da özel sektörün yine daha çok öne çıktığını görüyoruz biz de. Özel sektörde havacılık sektörü mesela en negatif etkilenenlerden olmakla beraber, teknoloji ve Telekom tarafında, finans ve bankacılık sektörünün bu dönemde özellikle ağır yükü çeken sektörlerden biri olarak düşünülürse, o taraftaki yatırımları görüyoruz. Dolayısıyla da bilişim pozitif bir yıl geçirdi diyeceğim.”
2021’de Yaza Doğru Yumuşama, Sene Sonuna Doğru Büyüme Bekliyoruz
“2021 senesi aslında artık yavaş yavaş yaşadığımız malum sağlık krizlerinden çıkıp, hep beraber önümüze baktığımız bir dönem. Sağlık krizi otomatik olarak ekonomik krizi doğuruyor. Ekonomik kriz de bizim önümüzdeki dönemde büyümelerimiz ve yatırımlarımızda biraz daha frene basmamız ya da dikkatli davranmamıza neden oluyor.
Hepimizin beklentisi, yaz ayına doğru artık bazı şeylerin biraz daha yumuşayıp, sene sonuna doğru da büyümenin biraz daha hızlanıyor olması. En azından bizlerin de öngörüsü ya da beklentisi bu yönde ilerliyor. Planlarımızı da bu yönde yaptık. Önümüzdeki dönemdeki rakam hedeflerimizi ona göre koyduk.
Bu sebepten dolayı bizim de beklentimiz, ilk yarıyılı biraz daha temkinli ama projeler peşinden koşarak ve projelerin altyapılarını oluşturarak geçirmek. Sonra yaz dönemine bakacağız. Yazın o yavaşlığı ya da rehaveti bittikten sonra artık sene sonunun son 3-4 ayında daha fazla gaza basarak ilerleme yapısını bekliyoruz, işin gerçeğini söylemek gerekirse.
Kendi tarafımıza dönmek gerekirse, bizim 2020 yılında da yakaladığımız büyüme ivmesi vardı, bunu da önümüzdeki sene, 2021 senesi içinde büyüterek devam ettirmeyi hedefliyoruz.
Redington 2020’de % 40’ların Üzerinde Büyüdü
Bütün bunlardan sonra Redington Türkiye olarak 2020 yılını % 40 üzerinde büyüme ile bitirdiklerini belirten Borhan, 2021 yılı için de benzer bir büyüme hedeflediklerini belirtiyor. Ancak 2021 için yeni değişen kurumsal kimlikleri konusunda çalışacaklarını, dijital çalışmaları, pazarlama çalışmaları olsun, stratejik iş birlikteliklerinin artması ve iş modelinin buna göre uyarlanması gibi çalışmalarla kültür değişikliği üzerinde çalışacaklarını kaydediyor.
Borhan’a bir sorumuz da, Hindistan merkezli bir firma ile çalışmanın ne anlama geldiği şeklindeydi. Ona da şöyle cevap verdi;
“Benim için de değişik bir tecrübe oluyor. 2016 yılında LinkPlus bünyesine katıldım ve 5 sene geçti. Türkiye de bu arada Hint firmalarını farklı düzeylerde yer yer görüyoruz. Ama özellikle Çin, Amerika veya batı Avrupalı firmalardan biraz daha farklı davranış tarzları var. Mesela, biz Redington Türkiye olarak Türkiye operasyonunu bir şube ofis olarak yönetmiyoruz. Biz Redington Türkiye ofisini aslında alışılagelmişin dışında bir iştirak ofisi olarak yönetiyoruz. Dolayısıyla yönetim kurulu düzeyinde yönetilen bir firmayız.
Bu da çok alışılmış bir davranış tarzı değildir. Genelde grup firmalarında veya global firmalarda temelde şube ofisi yapısı olup, tamamen konsolide raporlama ve konsolide karar verme mekanizmaları üzerinden devam eder. Ancak biz burada hem distribütör firma olmanın verdiği önemle hem de Hint firmasının davranış tarzının getirdiği vizyonla birlikte kendi pazarımıza ait bilgi birikimimizi ve deneyimimizi onların global ruhuyla birleştirip harmanlamış ve Türkiye’de ilerletmiş oluyoruz.
O yüzden Türkiye’de yaşayan ve burada hizmet veren fazla Hintli yönetici görmüyoruz ve görmemizi de düşük ihtimal olarak görüyorum çünkü bakış açıları tam olarak öyle değil. Burada ülke operasyonlarına ve ülkenin yerel insanlar tarafından yönetilmesinin önemine inanıyorlar.
İkincil kısımda, bakıldığı zaman, Hindistan’ın ülke olarak da biraz daha Türkiye kültürüne kısmen benzeyen tarafları var. Geçmişimiz, ülke olarak konumlanmamız, gelişmekte olan coğrafyalar, stabil olmayan volatilite yapıların iki tarafta olması ve kısmen de Amerika’ya batı Avrupası modunda değil de, daha mücadeleci toplum olmamızın getirdiği benzerlikler bizi orada biraz daha yakınlaştırıyor. Ben öyle düşünüyorum.
O yüzden biz her üç ayda bir fiziki olarak hatta pandemi öncesi Türkiye’de, onların geldiği şekilde yönetim kurulu yaparız, üç ayda bir yönetim kurulu toplantılarında üzerinden geçeriz ve yabancı yöneticilerin hepsi Türkiye’ye gelir. Herkes birbirini çok dinliyor. Yerel koşulların ne olduğunu, nereye gittiğini ve nasıl olması gerektiğini karşılıklı olarak konuşarak, diyaloglarla birbirimize aktarıyoruz ve ortak kararlar alarak ilerletiyoruz.
Bence bu çok pozitif ve ülke operasyonlarının önemini, ülkedeki insan kaynaklarının yerelleşme psikolojisinin önemini masaya koyan bir gerçek. O yüzden ben bunu mesela çok pozitif yaklaşım olarak görüyorum.
Hindistan’ın ülke olarak zaten bilişim teknoloji tarafında, IT sektörüne yaptığı yatırımlar ortada. O taraftan çıkan bir stratejiyle git gide daha da büyüyen, daha da ilerleyen ve daha da fazla kişilerin olduğu ve globalde de daha fazla söz sahibi olan bir ülke haline geldi. Bu arada, global Amerikan firmalarının da tepelerinde, CEO seviyelerinde de hep Hint kökenli kişiler de olmaya başladı. Bunu da gözlemliyoruz. Ama bizim özelimizde, bizim yaşadığımız tecrübe özelinde de ben bunun bir anlamda da bir avantaj olduğunu da düşünüyorum. Birbirimize kültür olarak daha yakın olup, daha iyi anlamımızın bir avantaj olduğunu düşünüyorum. Çok detaycı ve bizler gibi işin aslında nasıl daha rahat yapıldığını ve daha doğru yapılacağını bulmak için sürekli bir kafa yormak ve kafa yapısında o şekilde konumlandırmak, onların avantajları olarak gözüküyor.
Cem Borhan ile bu söyleşide yer alandan daha fazla konuştuk. Bunu da videoyu izleyerek takip edebilirsiniz.