9 – 11 Kasım tarihinde İstanbul’da gerçekleşen VI. Türkiye İnternet Konferansı’nın açış konuşmasını yapan inet-tr Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Akgül, bu konferans dizisinin, Türkiye İnternetinin tüm parçalarını biraraya getirmek isteyenlerin, bilgi ve deneyim paylaşanların, ortak sorunlarımızı tartışarak ortak akıl üretmeye çalışanların, İnterneti tanıtmak, büyütmek ve bu yolla toplumsal fayda sağlamaya çalışanların sinerjisini yaratmayı amaçladığını söyledi. Akgül’ün konuşmasının geniş bir özetini sunuyoruz: “Bu çabanın dışında kalanlar İnternetin ruhunu ve önemini kavrayamayanlardır.
Bu konferans dizisi, İnternetin karanlık günlerinde, 1995 de mütevazi bir
şekilde Bilkentde başladı. Sırasıyla Yeditepe, ODTÜ, İTU ve Ankara Üniversitesi ev sahipliğinde büyüdü.
Bu gün, İnternet önde gelen firma ve sivil toplum orgütlerinin ortaklığı ile amacına biraz daha yaklaşmıştır. Bu konferansta özellikle, toplumun gündemine İnterneti yerleştirmek ve çekirdek Eylem planını kapanış oturumu olan E-türkiye forumunda oluşturmayı umuyoruz, en azından hayal ediyoruz.
Bizler, İnternet sektörü olarak, İnternet ve temsil ettiği teknolojilerin, insanlığı yeni bir toplum biçimine götüren devrimsel bir değişimin, Avrupa Birliğinin de söylediği gibi, sanayi devriminden sonraki en önemli gelişme olduğunu ve herkesi etkisi altına aldığı inancındayız. Etkileri açısından, matbaa, telefon, elektrik ve demiryollarını aşan bir boyutta olacağını düşünüyoruz. Yaşamın tüm boyutlarını, üretim, pazarlama, müşteri ilişkileri, ar-ge, çalışma saatleri ile çalışma yaşamı, eğitim, sağlık, turizm, eğlence, medya ve kamu hizmetlerini köklü bir şekilde değiştirmeye başladığını, bireysel gelişmeye sunduğu olanaklar, zaman ve mekan farkını yok etmesi nedeniyle, bireyi, entelektüel emeği öne çıkartması ile toplumsal ve siyasal yaşamı sarsmaya başladığını görebiliyoruz.
Hukuk, kişisel haklar, entellektüel haklar, vergi gibi konularda pandoranın kutusunu yeni açtığımızı kolayca söyliyebiliriz. İnternet gelip geçiçi bir dalga değil, artık bizimle birlikte olan, yaşamımızı sürekli değiştiren, onu kullanmakta, kendimizi uyarlamakta geç kalırsak, faturasını çok ağır ödeyeceğimiz bir olgudur. Bu tek tek kişiler, kurumlar ve ülkeler için de geçerlidir. İnternet bir tercih meselesi değildir; dünya ile rekabet etmek isteyen, Avrupa Birliği’ne girmek isteyen Türkiye için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Matbaa ve sanayi devrimini kaçıran Türkiyenin, onlardan daha da önemli İnternet devrimini kaçırma tehlikesi ciddi olarak vardır.
Dünyada şu anda 400 milyon civarında kullanıcı, 30 milyonu aşkın alan adı, 20 milyon civarında web, 100 milyon civarında İnternete sürekli bağlı bilgisayar, 2.5 milyar civarında web sayfası var.
Türkiye’de ise 1 milyona yakın abone, 2 milyon civarında kullanıcı, 100 bin civarinda sürekli bağlı bilgisayar, 25 bin civarında alan adı ve 15 bin civarında web olduğunu tahmin ediyoruz. Yurt dışında TR dışında var olan weblerin sayısını bilmiyoruz. Kabaca, Türkiye dünya İnternetinin %0.5’inden daha küçük.
Dünyada geniş bir yelpazede ABD’den Kore’ye, Singapur’dan İrlanda’ya ülkeler, İnternet’in hayati önemini kavramış, Ulusal eylem planları yapmışlar, çeşitli mekanizmalar kurmuşlar, İnternetin ekonomide yerini artırıcı, iş gücünü bu teknolojilere göre yetiştiren, e-ticaretin önünü açan çabalara bilinçli bir şekilde girmişlerdir.
Türkiye İnterneti, diğer tüm süreçlerde de gözlenen bir şekilde hep kafasını gözünü yara yara gelişti. Ancak, çağı yakalamak isteyen Türkiyenin bu duruma tahammülü olamaz. Son yıllarda özel sektör İnternetin stratejik önemini kavramış ve ciddi para yatırmaya başlamıştır. Kullanıcı sayısına ve toplumda ilgide önemli bir sıçrama olmuştur. Kamuda TUENA, ETKK, İnternet Üst Kurulu, KamuNet, TBMM Bilgi Grubu gibi çeşitli yapılanmalar oluşmuştur. Durumu serinkanlılıkla değerlendirirsek, İnternet resminin bazı parçalarının silik olduğunu görürüz:
– Dünya ile bütünleşme bağlamında, temsil ettiği potansiyel ile ülkenin gündeminde İnternet yok,
– Söylenenlere değil de dokümanlara ve yapılan işlere baktığımızda, İnternete yönelik, ülke boyutunda sahiplenme, dişe dokunur eylem planı ve proje yok,
– Esas olarak okullar, kütüphaneler, Kobi’ler, ve Kamu’da sınıfta kalmış durumdayız,
– İnsan gücü açığımız had safhada,
– İnterneti üretim için kullanmada pek başarılı değiliz,
– Altyapı ve işletim sorunlarımız hala devam ediyor.
Peki ne yapmalıyız? Konferansın kapanış oturumu, ‘e-Türkiye Forumu’nda Mustafa Akgül önerilerini şöyle sıraladı:
– Ulusal Boyutta kamu ve tüm ülke için farklı parçaları olan, ve özel sektör, STK’lar, ve üniversiteleri de kapsayan, saydam katılımcı örgütlenme. Bu iyi düşünülmüş ve iyi formüle edilmiş, yaşayacağı ve verimli olacağı yeterince iyi öngörülmüş bir bakanlık olabilir,
– Takvime bağlı, ölçülebilen hedefleri olan, 6 ayda bir güncellenen, esnek bir ulusal eylem planı,
– Veri iletişiminin hızlı rekabete açılması ve ülkenin İnternete yatırım yapması,
– İnsan gücü açığı konusunda radikal kararlar:
– Öğretim üyeliği cazip olmalı
– Üniversiteler yeniden yapılandırılmalı, kontenjanlar bilgi teknolojileri lehine
değiştirılmelidir. Gerekirse, öğretim üyeleri yeniden eğitilmelidir.
– Teknik formasyonu olan işsiz üniversite mezunları bilgi teknolojilerinde yeniden
eğitilmelidir, devşirilmelidir.
– Üniversiteye giremeyenler için Bilgi Teknolojilerinde özel programlar oluşturulmalıdır.
– İnterneti katılımcı yönetim, toplumsal denetim ve saydamlık için öncelikle kullanmaya başlamalıyız.
Türkiye’de İnternetin önemini kavramış, bilgi , beceri ve sermaye sahibi azımsanamaz bir kitle var. Mesele, yeterli işbirliği ve koordinasyonla toplumun gündemine girip, ulusal boyutta etkili olabilmek ve giderek Türkiye’yi İnternete
taşıyabilmektir. Gelin el birliği ile ortak aklımızı oluşturalım, güçlerimizi birleştirelim, ülkemizi e-türkiye olma ve dünya ile rekabete girme ve bütünleşme
sürecine güçlü bir ivme verelim. Gelin beraberce, Türkiyeyi İnternete taşıyalım.
3 gün 7 paralel salonda süren konferans sırasında toplam 73 oturum yapıldı. Bunların 19’u açık oturum/çalışma grubu, 18 eğitim semineri, 23 bildiri, 4 forum ve 10 firma sunum oturumu ve toplam 55 bildiri sunuldu.
İnternet Devrimini Kaçırmamalıyız
Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Rektörü Prof Dr. Sabih Tansal da internetin sanayi devrimine eşdeğer bir devrim yarattığına dikkat çekerek, “Sanayi devrimini kaçıran ülkemizin internet devrimini de kaçırmaya tahammülü yoktur” dedi. Prof. Tansal, bu konuda bir ulusal eylem planına da ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.
AB Komisyonu Temsilcisi Horst Forster da Türkiye’nin bir E-Türkiye Projesi oluşturması gerektiğini söyledi. Avrupa’da uygulamaya konulan E-Avrupa Eylem Planı çerçevesinin daha ucuz, hızlı ve güvenli internet ortamını hedeflediğini kaydeden Forster, AB’de bilgi ve iletişim teknolojileri alanında 3.6 milyar euroluk bir Ar-ge programının başlatıldığını da bildirdi.
Forster, Türkiye’ye yönelik önerilerinde sadece teknolojiye değil insanlara da yatırım yapılmasının gerekliliğine dikkat çekerek, aşama aşama tüm okullara internet bağlantısının yapılması gerektiğini kaydetti.
ISS’ler adına söz alan Burak Cedetaş, e – Türkiye için önerilerini üç başlık altında topladı: 1) İnsan gücü yetiştirmeye dönük 8 aylık bilişim kursları düzenlenmeli. 2) Altyapı sorunlarının Telekom özelleştirilmesiyle çözülmesi. Sektöre hizmet serbestisinin getirilmesi. 3) İnternetin ilkokullara sokulması.
TÜSİAD’ın görüşleri ise şöyle özetlendi: “Girişimciliğin teşviki, sektörde tam rekabet, AB’ne entegrasyon, internet girişimcisi gençlerin risk sermayesine ulaşabilecekleri yapıların ortaya çıkarılması. Yönetim ve pazarlama bilgisinin sektöre girmesi lazım. Telekom özelleştirilmeli, tam liberasyon ortamına geçilmeli. E – Europa 2002 Action Plan gibi bir planın da Türkiye için hazırlanması gerekiyor.”
Türkiye Bilişm Vakfı’nın forumda dile getirdiği öneriler ise şöyle: 1) İletişim altyapısı ucuz, hızlı, güvenli hale getirilmeli. Telekom özelleşmeli. 2) Öğrenci ve araştırmacı yetiştirilmeli. 3) Elektronik kimlik kartı uygulaması başlatılmalı. 4) Eğitim sistemiyle bilgi ekonomisi kavratılmalı. 5) İş süreçleri internete taşınmalı. 6) Sağlık, eğitim hizmetleri ağa taşınmalı.
Türkiye Kütüphaneciler Derneği’nin görüşleri: 1) Basılı kaynaklara internet ulaşımı sağlanmalı. Kütüphane web sayfalarının sayısı artmalı. 2) Katma değerli bilgi hizmeti verilmeli. 3) Halk kütüphanelerine aktif rol verilmeli. 4) Toplumun bilgilenmesi için konferanslar düzenlenmeli. 5) İnternetten yoksulların halk kütüphaneleri aracılığıyla faydalanması sağlanmalı. 6) Devlet arşivleri internete taşınmalı.