turk-internet.com Notu : Deprem günü haberleşemememiz konusunda yayınladığımız “İnternet Neden Önemli; Depremde Telefonlarla Değil, Veri Yoluyla Haberleştik” başlıklı yazımızla ilgili olarak gelen cevaplardan birisi okuyucumuz “Osman Gürcan Oyul”a aitti.
Oyul yazısında GSM firmalarının bir felaket anında ortak çalışmaya geçmesi gerektiğini ve devletin de bazı düzenlemeler yapması gerektiğini yazıyordu. Kendisinden bunu yazıya çevirmesini istedik ve bir okuyucumuzun duruma sadece pasif yönden bakmamasını, katkı vermek istemesini mutlulukla karşıladık.
Biz, haberleşmemizin normal durumu hakkında da ama özellikle deprem/felaket durumundaki durumunu hepimizin konuşması gerektiğini düşünüyoruz.. Öyle ki, fikirlerimiz birbirini derinleştirsin, yaşadığımız ortamı bizim için daha yaşanabilir hale getirsin. Okuyucumuza ve düşüncelerini aktaran diğer okuyucularımıza teşekkür ederiz. Oyul’un yazısı aşağıda;
********************
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’ da yaşanan 5.8 şiddetinde deprem sonrası cep telefonları ile haberleşmenin, tam da en ihtiyaç duyulan zamanda yapılamaz olması, GSM altyapımızın, felaketlere hazırlıklı olmadığını ortaya koydu.
Halkımız mağdur olduğu için GSM operatörlerine tepki gösterirken, GSM operatörleri de haklı olarak, GSM altyapısının, anlık aşırı yoğun kullanımı desteklemesinin mümkün olmadığını dile getirerek kendini savundu.
Evet dünyanın -muhtemelen- hiçbir yerinde, GSM altyapısı, tüm abonelerinin aynı anda görüşme yapmasını sağlayabilecek şekilde tasarlanmıyor. Ancak bu, gelmesine kesin gözüyle bakılan İstanbul depremi gerçekleştikten sonraki ilk 24 saatte, cep telefonu ile haberleşmenin hayati öneme sahip olduğu gerçeğini de maalesef değiştirmiyor.
Türkiyemizin en kalabalık şehri olduğundan, milyonlarca insanın hayatı, ülke ekonomisi, kısaca ülkemizin geleceği, yaşanacak deprem sonrası iletişime pamuk ipliğiyle bağlı olacak.
Eleştiriler ve kızgınlıklar bir yana, artık yapılabilecekler üzerine pozitif düşünceyle kafa yormak gerekiyor. Fazla zamanımız kalmadı …
Peki, bir felaket sonrası, iletişimin sağlıklı olarak devam edebilmesi için neler yapılabilir ? Konu üzerine biraz düşünelim …
Olası kötü durumlar için felaket senaryoları hazırlamak, felaketlere karşı alınması gereken önlemleri belirlemek ve o önlemleri gerçekleştirmek, bu senaryoların tatbikatlarını yapmak, bilgi işlem dünyasında zaten uzun zamandır yapılagelen işlerdir.
Bizim düşüneceğimiz şey de, aslen senaryosu hazır olan felaket sonrası neler yapılabileceği olacak.
GSM altyapıları yazılım tabanlıdır. GSM operatörleri tarafından istenildiği gibi programlanabilmektedir. Bu esneklik, altyapımızın temelini oluşturacak büyük bir avantaj.
Altyapımızın sahip olması gereken en önemli özellik, tek noktadan yönetilir olmasıdır. Bir bakanlık veya Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) tarafından yönetilebilir. Devletin kontrolünde olması, kapsamlı ve stratejik öneme sahip bir yapı için gerekliliktir.
Yapıyı oluşturması için ilgili bakanlıkların yetkilendirilmesi sonrası, tüm GSM operatörlerine, bu altyapıya dahil olma zorunluluğu getirilmelidir. Devreye girdiğinde, GSM operatörleri müdahale edememeli, acil haberleşme hizmetini vermekle yükümlü olmalılar.
Doğal afet gibi olağanüstü hal yaşanan bölgenin sınırları, görevli devlet personeli tarafından, bilgisayardan çizilerek veya seçilerek, belirlenir. Bir butona basarak veya bir anahtarı çevirerek afet senaryosu, yine bu personel tarafından seçilen bölgeler için aktif hale getirilir.
Yapı, yeni bölgeleri listeye ekleyebilmeye veya aktif bölgelerin listeden çıkarılabilmesine imkan sağlayacak şekilde esnek olmalıdır.
GSM firmaları, kendi altyapılarında, belirtilen bölgedeki baz istasyonlarına bağlı tüm abonelerinin (Bizler oluyoruz) felaket senaryosuna otomatik olarak dahil etmeliler.
Bu abonelerin arama ve aranma sayıları, bu arama ve aranmalardaki görüşme süreleri, günlük bazda, altyapının GSM operatörüne bildirdiği değerlerle anlık olarak kısıtlanabilmeli.
Örneğin; Bu aboneler, 24 saat içinde 3 arama ve 3 aranma hakkına sahip olacaklar. Bu arama ve aranmalardaki görüşme süresi azami 30 saniye olabilecek. Fazlası için, dışarıdan gelen trafik, daha o bölgedeki santrallere gelmeden, bir üst noktadan engellenecek.
Bu bölgede kalan tüm GSM firmalarına ait tüm baz istasyonlar, diğer GSM firmalarının görüşmelerine destek olacak şekilde, tek bir GSM firması gibi çalışacak, görüşme yükünü paylaşacaklar.
İlerleyen saatlerde, görüşme yoğunluğuna göre, limitler otomatik veya görevli devlet personeli tarafından manuel olarak artırılabilecek veya azaltılabilecek. Herhangi bir müdahaleye gerek kalmaksızın, altyapı kendi yoğunluğunu yönetebilir olacak.
Yoğunluk azaldıysa, 3 yerine 5 arama ve aranma hakkı, 30 saniye yerine 60 saniye görüşme süresi altyapı tarafından atanabilecek. Veya tam tersi, kısıtlama yeterli gelmiyorsa, 3 hak 2 ye düşebilecek. Tüm altyapı anlık ve esnek çalışma kabiliyetinde olacak.
Ülke genelinde, kritik görevlerde bulunan personel için limitler daha esnek veya tamamen limitsiz olarak tanımlanabilecek. İtfaiye, kolluk kuvvetleri, ambulans ve acil servis görevlileri gibi, daha fazla kullanıma ihtiyaç duyabilecek abonelere farklı limitler atanabilecek. Görevli devlet kurumu, bu personelin GSM numaralarını liste şeklinde tüm GSM Operatörlerlerine periyodik olarak verecek ve güncel kalmasını sağlayacak.
Olağanüstü durum sona erdiğinde, görevli personel felaket bölgesi tanımını silecek ve herşey normale dönecek.
İşin en güzel yanı, bu altyapının gerçekten yapılabilir olması !
Böyle bir altyapı kurulduktan sonra, belli aralıklarla sistemin işlerliğinin test edilmesi ve yapının canlı kalması doğal olarak sağlanmalıdır. Her felaket senaryosu tatbikatının yapılmasını gerektirir.
Ülke genelinde çalışacak böyle bir yapı oluşturulduğunda, felaketin gerçekleştiği bölgede bulunan insanların acil haberleşme ihtiyacı sağlıklı karşılanabilecek ve GSM operatörlerinin altyapıları aşırı yükten korunmuş olacak.
Aynısı olmasa bile, buna benzer bir altyapının ve hazırlığının acilen yapılması gerektiği, İstanbul’ da meydana gelen 5.8 şiddetinde, hafif sayılabilecek deprem sonrası yaşananlarla ortaya çıkmıştır.
Artık ne yazık ki, durum daha vahim, çözüm ihtiyacı daha acil ve kritiktir. Vakit kaybetmeden GSM felaket senaryomuzu oluşturmalı, hayata geçirmeli, İstanbul depremi gerçekleştiğinde, iletişim başlığında daha donanımlı ve hazır halde olmalıyız.