Dünyanın çok farklı kıtalarından, onlarca ülkesinden; farklı dil, din, ırka mensup binlerce Engin Akyürek hayranı bu yıl 6.ncısını düzenledikleri bir iyilik hareketi yürütüyorlar. Oyuncuya doğum günü (12 Ekim) hediyesi olarak Darüşşafaka Cemiyeti’nden UNICEF Türkiye’ye, Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği’nden Bir Dileğim Var Derneği’ne dek çeşitli kurumlara bağışlar yapan hayranlar şimdiye Türk medyasında hak ettiği yeri bulamadı. Sosyal medyada “Haydi gel, sen de bize katıl!” adıyla örgütlenen hareketin dünya liderlerinden İranlı Mahta Mozaffari ile geçmişinden bugüne kampanyaları, Engin Akyürek’in harekete bakışını ve hala devam 2020 yılı kampanyasını görüştük.
Bu kampanyaya başlama fikri nasıl gelişti?
Uzun bir hikayesi var bunun. Ana fikri benden çıktı diyebilirim. Ama bu çabanın başlaması ve devamını getirmemiz için beni cesaretlendiren ve destek veren arkadaşım Maha Elsaadi`ye çok şey borçluyum. Şöyle başladı; ilk olarak 2014 yılında “Engin Akyürek`in Hayranları” adında küçük bir hayran grubunda, hep beraber LÖSEV kurumuna bağış yaptık. Sonra o grubun 5-6 Türk yöneticisi sette çalışanlar vasıtasıyla Engin Akyürek’in menajeriyle irtibat kurdular. “Kara Para Aşk” setinde küçük bir doğum günü partisi yapıp LÖSEV sertifikasını kendisine takdim ettiler. Engin Bey de bağış yapanlara bir video ile teşekkürlerini iletti.
2015 yılında yabancı hayranlar, Maha arkadaşım da dahil, “İstanbul`da bir doğum günü partisi düzenleyelim de Engin Beyi oraya davet edelim” dediler. Onlar bunun üzerine danışıp tartışırken Engin Bey`in Kara Para Aşk`taki rol arkadaşı Alper Bey (Alper Türedi), yanlış hatırlamıyorsam olaydan bir iki yıl öncesi bir hayır işleri gurubu kurumuştu FaceBook’ta. Adı “Bir Dileğim Var”. Şimdi bir dernek oldu. Engin Bey onların tanıtım videosunda birkaç dakikalık bir konuşma yaptı. Konuşmanın sonunda da “Haydi gel, sen de bize katıl!” dedi. Bunun üzerine grubumuzu kurma fikri bende gelişmeye başladı ve bu güne kadar da devam etti. Ve şimdi biz bir aile olduk: “Haydi gel, sen de bize katıl!” ailesi.
Gerçekten işin bu kadar boyutlanacağını hiç beklemiyorduk. Ama dünyanın her bir yanından Engin Akyürek hayranlarından o kadar destek geliyor ki… Düşünün Endonezya`dan Latin Amerika`ya kadar ve artarak devam ediyoruz. Hatta bir kaç senedir, yaz ayları yakınlaştıkça herkes bize sormaya başlıyor: “Ne zaman başlıyor kampanyamız?” diye!
Bu zamana dek Engin Akyürek ile ilgili ne gibi kampanyalar yürüttünüz? Hangi kurumlara bağışta bulundunuz?
2015 yılında Facebook`ta “Haydi gel, sen de bize katıl!” grubu olarak başladığımız kampanya bugüne dek geldi. Bu vesile ile bir çok kuruma destek olduk:
2015 ve 2016 yılında Bir Dileğim Var Derneği`ne,
2017 yılında Darüşşafaka Cemiyeti`ne,
2018 UCİM (Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği)`ne,
2019 ve 2020 yılında da UNICEF Türkiye`ye bağışta bulunduk.
Kurumlar tarafından da çok güzel karşılıklar aldık.
Bu kampanyalar sonucunda Engin Akyürek’in size bir dönüşü oldu mu? Neler düşünüyor kampanya üzerine?
Engin Beyin menajeriyle, sevgili Özlem Durak`la irtibata geçerek Engin Akyürek’in kendisiyle yıllık buluşmalarımızı gerçekleştirebiliyoruz. Kendisine hep yanımızda olduğu ve hep bize sabır gösterdiği için çok minnettarız. İlk buluşmamızdan grup üyelerimizin haberi yoktu. Yani bağış yapınca Engin Bey ile buluşacağımızdan hiç kimse haberdar değildi. Bağış yapanların arasında kura çekildi, kurada çıkanlar o buluşmaya katılma hakkı kazandılar.
Dünyanın her yerinden internet üzerinden tanışmış; farklı kıta, ülke, din, ırk ve dillerden gelen iyi niyetli gönüllüler için unutulmaz bir hatıra oluyor buluşma günlerimiz. Katılanlar o kadar heyecanlı oluyorlar ki onları sakinleştirmek hep bana düşüyor. O kadar güzel ve heyecanlı geçiyor ki her buluşma günümüz, Engin bey`in misafirperverliği, mütevazılığı, samimiyeti herkesi şaşırtıyor. O kadar cana yakın ki sevgili Akyürek`imiz, oradan dönen herkes o buluşma günlerinden kalbinde kalan çok güzel hatıralarını hatırlayarak sürekli anlatıyor.
Engin Bey de sağ olsun, sadece arkamızda değil hep yanımızda olduğunu bize hissettirdi. Bizim kampanyalarımıza maddi ve manevi olarak sürekli destek oldu. Her sene hakkımızda neler düşündüğünü bize yazdığı notlar ve destekleriyle, söylediği güzel sözleriyle, samimi karşılamalarıyla gösterdi her zaman.
Kampanyanın en güzel yanı da bu: Bağışta bulunan arkadaşlarımızın çoğu Türkiye’ye gelme ve buluşmaya katılma ihtimali olmadıklarını bilerek bize yardım ediyor. Bu sene Engin Bey`in dizi çekimleri İstanbul’da olmadığı için Mayıs ayında yapacaktık buluşmamızı. Ama pandemi yüzünden yapamadık. Ona rağmen yine de 2020 için başladığımız 6. kampanyamıza destekler çok akıcı bir şekilde devam etmekte.
Engin Akyürek’in röportajlarda veya yüz yüzeyken verdiği teşekkür mesajları hayran kitlesi içerisinde ne tür hislerle karşılanıyor?
Bağış yapanlara “arkadaşlarım” diye hitap etmesi sanırım en etkileyici faktör oluyor. Uzaktan hissettiğimiz samimiyetini herkese inandırdı. En güzel hareketi de bizim grubumuzun Darüşşafaka`ya verdiği destekten sonra “Sessizlik” adı kitabının telif ücretini Darüşşafaka`ya bağışlaması oldu. TV, dergi ve gazetelere verdiği röportajlarda da “arkadaşlarının (bizim) desteğinden sonra bunu yapmak istediğini” belirtmesi çok değerliydi bizim için.
Kampanyalar ne kadar sürecek, ne zaman vazgeçeceksiniz? Geleceğe, önümüzdeki yıllara yönelik planlarınız, öngörüleriniz neler?
Sevgili Akyürek`in hayranları istediği sürece ve yapabileceğimiz kadar devam edecek inşallah. Yardıma ihtiyacı olanlara uzatan bir el olabilmek, dünyanın en müthiş duygusudur bence... Özellikle de çocuklara… Kampanyanın bu güzel yürekli, “Akyürek”li insanın adına yapılınca daha da kıymetli olacağını düşünüyoruz.
Bir de şöyle bir düşüncemiz vardır her zaman: Engin bey`in adına Türkiye`de bir kurum açabilsek… Onun hayranları sadece doğum günleri için değil, istediği zaman onun adına bağış yapabilseler. O zaman belki de dünyayı biraz daha güzelleştirebiliriz. Bu vesileyle Türkiye`den bize bu konuda destek verebilecek gönüllülere de seslenmiş olalım.
Son olarak da bugüne kadar devam edebildiğimiz bu güzel çaba için sevgili Akyürek’e ve onun iyi kalpli “arkadaşları”na teşekkürü bir borç biliriz… İyi ki varsınız…