ABD-Çin arasındaki ticaret savaşının en fazla somutlaştığı nokta bildiğiniz gibi, dünyayı teknolojisi ve uygun fiyatları ile silip süpüren “Huawei”.
1987’de kurulan Huawei, sadece 30 yıl içinde, batı dünyasının 150-180 yıllık firmalarını devirdi, öne geçti. Örneğin, ülkemizdeki özel firma+devlet kuruluşları+telekom operatörlerinin altyapısının artık % 80 Huawei olduğu iddiaları var. Öyle ki, Ericsson ortaklığıyla kurulan ve yıllarca Ericsson ağırlıklı altyapı kullanan Turkcell bile Huawei’e döndü.
Bilişim ve Telekom ekipman üreticisi firmaların diğer makina aksamı üreten firmalardan –mesela zeytinyağ rafinasyonu için kullanılacak destilasyon kulesi üreticilerinden– farkı, bu cihazların aynı zamanda üretici firmaya “casusluk” imkanı sağlamasıdır. Hele bu firma dünya düzeyinde, bir çok ülkeye ve yaygın bir şekilde yayılmış ise.
Dolayısıyla da, ABD’nin odağı Huawei üzerinde. Bunun yansımalarını uzun süredir Trump’ın sözlerinde, CFO’nun tutuklanmasında, Başkan Yardımcısının sözlerinde, Avustralya, Hindistan gibi ülkelerin bu cihazların alınmasını yasaklamasında görüyoruz.
Ama galiba burada da kalmayacak. Huawei Türkiye’de bir süredir bazı gelişmeler var. Bunu analiz edelim.
Personel Endişeli
1 hafta kadar önce şirketin Ümraniye’deki merkez ofis önünde polislerin nöbet tutmaya başladığı görüldü. Arkasından, perşembe günü yetkililer çalışanlara cuma, cumartesi ve pazar günlerinde şirketin ofisine gelmemelerini ve evden çalışmalarını, özel eşyalarını ofisten almalarını söylediler.
Personele bu uygulamaların, “Seçim Sebebi” ile yapıldığı açıklandı. Daha önceki seçimlerde yapılmayan bu uygulamaya için personelin daha detaylı bilgi talebine karşı, şirket yöneticilerinin başka bir açıklama yapmadıkları belirtiliyor.
Personelin sorularının temelinde ise, Dünya CEO’su Ken Hu’nun aralıkta yaptığı “gerekirse küçülürüz” açıklaması var. Huawei personeli Türkiye genelinde çok büyük bir hacme ulaşan çalışmalarına karşın, böyle bir küçülme olasılığını tartıyor. Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik kriz tabi ki bunun bir parçası.
Saldırı Olasılığı mı Var?
Türkiye’de nasıl “sünni-alevi”, “Türk-Kürt”, “Laik-din” farklılıkları kaşınıyorsa. Çin açısından kaşınma noktaları da “Uygur” ve “Tibet” Bölgeleri. ABD uzun bir süredir bu bölgeyi kaşıyor.
Üstelik Türkiye içinde de bir tepki yaratmaya çalışıyor. Hatırlayacaksınız, Uygur Türklerinin ünlü ozanının, üstelik de “İŞKENCEYLE” öldürüldüğü haberi şubat 9’da hemen her gazetede yayınlandı [1].
Sanatçı Bünyamin Aksungur, sosyal medya hesabından Uygur Türklerinin dünya çapında tanınan halk ozanı Abdurehim Heyit’in tutuklu bulunduğu cezaevinde işkenceyle öldürüldüğünü duyurdu.
Aksungur’un paylaşımı şöyle:
İşkenceye iki yıl dayanabildi
“Zalim Çin yönetimince Uçraşkanda, Karşılaşınca ve Atalar adlı şarkısı yüzünden 8 yıl hapse mahkum edilmişti. Kamp dedikleri hapishanede türlü ve ağır işkenceler gördü. Ziyaretine sadece oğlu gidebilmiş ve babasını çok zayıflamış ve bitkin bulduğunu söylemişti. 8 yıl işkence altında yaşayabileceğine inanılmıyordu. Öyle de oldu. 2 yıl dayanabildi. Daha önce de öldüğü/öldürüldüğü yolunda haberler geliyor ancak teyid edilemiyordu. Maalesef bu kez haber doğru!”
“Maalesef bu kez haber doğru” denilen haber hiç de doğru çıkmadı. Ayın 10’unda Çin hükümeti açıklama yaptı ve 11 şubatta da Abdürehim Heyit’in kendisinin yer aldığı bir videoda ölümü bizzat kendisi tarafından yalanlandı.
Abdurrehim Heyit ölmedi, Türkiye Dışişleri’nin #Xinjiang iddiaları asılsız. Abdurrehim Heyit’in sağlık durumunun iyi olduğu açıklandı. https://t.co/cqmcyeVS2s @TC_Disisleri @TurkEmbBeijing @anadoluajansi @trthaber @ntv @cnnturk @Hurriyet @Postacomtr #AbdurrehimHeyit pic.twitter.com/hFryakReEr
— CRI Türkçe (@CRI_Turkish) February 10, 2019
Konuyla ilgili olarak, henüz Huawei’den bir yorum alamadık ama konuya yakın bir kaynak, “Hatırlarsanız, Reina saldırısını yapan bir Uygur Türki idi. Şu anda ülkede çok sayıda Uygur Türkü olduğu biliniyor. Bunların ingilizce ya da Türkçe okuma yazma olanağı da kısıtlı. Dolayısıyla böyle bir saldırıdan korkuyor olabilirler” dedi. Tam seçim üzerine de dikkatli olunması gereken bir husus gerçekten. Huawei firmasına da soru gönderdik. Cevaplar gelince daha başka sektör uzmanlarının analizlerini de yayınlayacağız.
1 Nisan 2019 tarihli güncelleme : Huawei’den konuyla ilgili sorularımıza dönen bilgiye göre, personelin evden çalışması, cuma günü 2 tarafta var olan seçim mitinglerinde trafikte zorluk çekmesinler diye planlanmış. Ayrıca, cuma günü Gebze’de Bilişim Vadisinde Huawei Türkiye Genel Müdürü Cem Zhao’nun ve diğer Huawei üst düzeyinin sabahtan öğleden sonraya kadar süren Bilişim Vadisi ARGE imza töreninde, bir çok Huawei çalışanın görevli olduğu da not edildi. İlaveten Huawei Türkiye’nin küçülme planlamadığı kaydedildi.