Superonline İnteraktif Bölümler eski Koordinatörü Coşkun Ak’a, 2 yıl önce yönettiği forum’da yer alan bir yazı nedeniyle 40 ay hapis cezası verildi. Coşkun Ak, “Bu alanda yasal bir düzenleme yok. Benim yazmadığım bir yazıdan dolayı hapis cezası aldım. Üstelik yazıyı yazan hiç araştırılmadı” dedi. Ak, olayı ve gelişmeleri turk-internet.com’a anlattı:
İsterseniz ilk önce, iki yıl önceye, yani Superonline’da çalıştığınız günlere dönelim. Hakkınızda dava açılmadan önce kurumdaki göreviniz neydi?
Coşkun Ak: Superonline İnteraktif Bölümler yöneticiliği yaparken, anket, forum, referandum, VIP servisleri, konuklu chat gibi bölümlerle ilgileniyordum.
Hangi tarihler arasında Superonline’da çalıştınız?
Ak: Eylül 1997 ile Temmuz 1999 yılları arasında çalıştım. Forum alanları dışındaki bölümler, haftalık güncellediğimiz ve gündemi takip eden olaylardı. Örneğin, referandum bölümünde, gündemde kriz varsa, krizle ilgili sorular sorulurdu. Veya gündemde maç varsa, maç ile ilgili konular yer alırdı. Bir hafta boyunca kalıyordu. Oylama bölümünde evet-hayır şeklinde cevaplar alınıyordu. Gerektiğinde konu, foruma açılıyordu. İnsanlar niçin ‘evet’, niçin ‘hayır’ dediklerini birbirleri ile tartışıyordu.
Forum alanlarına katılım nasıldı?
Ak: Foruma 1997’lerde ilk başladığımızda, mesaj gelme sayısı 20-30’lar civarındaydı. 1999 Mayıs ve Haziran’ında 40 ayrı foruma günde 1000 mesaj alıyorduk. Bunda, gündemi takip etmemizin çok önemi vardı. İnsanlar, gündem hakkındaki görüşlerini ve fikirlerini birbirleri ile tartışmak istiyor. Bu alanda, ilklerden biriydi ve yoğun ilgi çekiyordu. Basına baktığınızda, tek yönlü bir akış vardır. İnteraktif olduğunuzda, haberle ilgili tepkileri de topluyorsunuz. İnternetin en önemli özelliği de budur.
Forum alanında kısıtlamalar var mıydı?
Ak: Foruma ilgi ve katılan sayısı sürekli arttı. Foruma katılmak için üyelik gerekmiyor. Genelde herkese açık alanlar… Yoğun bir tartışma başladı. Benim uyguladığım bir ilke vardı. Küfür, hakaret, tehdit mesajlarını kaldırıyorduk. Eğer bunu yapmazsak, forum alanı küfürden geçilmiyor ve sonunda ciddi olarak bir konuyu tartışmak isteyenler, bu alana gelmiyordu. Benim için ise önemli olan, konu ne olursa olsun, ciddi ve sağlıklı bir şekilde tartışılması. Hakaret ve tehdit olayın içine girdiğinde, olay farklı boyutlara gidiyor.
Hangi konular ilgi görüyordu?
Ak: Bazı forum alanları az mesaj alıyor bazıları ise yoğun mesaj alır. Yoğun forum alanlarında bir müddet sonra şişkinliğe neden olur. Bunları hep deneme – yanılma yöntemleri ile bulduk. Çünkü Türkiye’de o sıralar örnek alacağımız bir yer yoktu. Bir hafta boyunca mesaj almayan forum konularını kaldırmaya başladık. Ancak bir konuya yoğun mesaj geliyorsa, ne kadar eski de olsa, mesaj geldiği sürece yayında kaldı. Politik, gündemi takip eden mesajlar ilgi görüyordu. Örneğin, Işılay Saygın bekaret konusunda bir açıklama yaptığında, forum alanında mesaj rekoru kırılıyordu.
Hakkında dava açılan yazı, bu alanda mı yer aldı?
Ak: Bunların dışında internet kullanıcıların, serbest tartışma ortamı diyebileceğimiz bir platform alanı daha var. Orda biz konuları belirlemiyoruz. Konuları yönlendirmede müdahalede bulunmuyoruz. Bazen 20 ayrı konu farklı mesajlar altında tartışılabiliniyor. Bu mesajlardan biri de, Türkiye’de insan haklarının ihlalleri ile ilgili bir mesajdı. Ordaki görevim yine forum yöneticisi.
Kaç kişi bu bölümde çalışıyordunuz?
Ak: İlk başlarda sadece ben vardım. Zaman içinde 3 kişi olduk. Konular yoğunlaşıp, ilgi görmeye başlayınca, yasa dışı örgütlerin de bildirilerini içeren yazılar da yer alabiliyordu. Biz, bu tip yazıları kaldırıyorduk.
Gelelim, 40 ay hapis cezası aldığınız yazıya…
Ak: Konuyu bizim seçmediğimiz, serbest tartışma platformunda “insan hakları ihlalleri konulu” bir yazı… İçeriğine baktığımda, bugüne kadar gazetelerde okuduğumuz, televizyonda gördüğümüz ihlallerin bir dökümü şeklindeydi. Çeşitli raporlardan alıntılar içeren, tabi bir bakıma yanlı, içinde Kürtistan gibi laflarında geçtiği 24 sayfalık bir yazı. Şimdi ben bir hukukcu değilim, bizim bir hukuk danışmanımız yok. Yazı kalsın derken, ben bir sakınca görmedim.
Çoğu gazetelerde çıkmış yazılar mı yani?
Ak: Evet… Dolayısı ile ben yazıyı kaldırmadım. Daha sonra bir kullanıcı tarafından mesaj geldi. Basında, “ikaz eden bir vatandaş” tanımlaması yapılmış. Oysa, ikaz eden bir vatandaş değil. Orda bir tehdit var. Kullanıcı beni şöyle tehdit etti: “Bu yazıyı kaldırmazsan, seni genel müdürüne şikayet ederim. Seni kovdururum.” Bu kullanıcının daha önce 2 mesajını silmiştim.
Bunu kimin yaptığı belli mi?
Ak: Belli değil. Forum alanına yazan birisi. Bu kişi, daha önce tartışmacılardan iki kişiye küfür etmişti. Daha sonra da, fuhuş yapılan bir otelin telefonunu verdiği için iki kere mesajlarını silmiştim. Aynı şahıs, beni yazıyı kaldırmazsam işten atıracağını söyleyerek tehdit etti. Bende çoğu yayıncının yaptığı gibi tehdide kulak asmadım. Bu vatandaş, Adalet Bakanlığı’na 26 Mayıs’da suç duyurusunda bulunuyor. Adalet Bakanlığı da, İstanbul Cumhuriyet Baş Savcılığı’na yazıyor. Savcılık da, ifademi almaya çağırdı. Yanlış hatırlamıyorsam tarih, 30 Haziran 1999… Savcıya ifademi veriyorum. 2 gün sonra, Superonline beni işten çıkarıyor. Oysa ben, 10 gün önce, askere gideceğim için Superonline ayrılış yazısını vermişim. Yani, 10 gün önceden, kendi isteğimle, istifamı vermişim. 15 Temmuz’da işi bıracağım ve askerlik için 1 Ağustos’da teslim olacağım.
Superonline’nın başında o sıra genel müdür olarak kim var?
Ak: Babür Özden var. 3 Temmuz’da beni işten çıkarıyorlar. Savcılık’tan benim ifademi vermem için Superonline’ye yazı gelmiş. Şirketin bir avukatı benle birlikte Savcılığa geliyor ve ifademi verdikten 2 gün sonra, Superonline’nin insan kaynakları, sözlü olarak işten çıkarılma gerekçemi şöyle iletti: Yayınlanmaması gereken bir mesajı yayınladığım için, şirketi zarara uğrattın. Bu nedenle işten çıkarıldım.
Davaya konu olan yazı, ne zaman forum alanından kalktı?
Ak: Dört gün sonra, güncelleme sırasında, yazıyı forum alanından kaldırdım.
Superonline’nın forumla ilgili kuralları var mıydı? Yani, şu yazılar kaldırılsın, şunlar yer alsın gibi belirlenmiş kuralları…
Ak: Hayır. Forumların başında şöyle bir açıklama yer alırdı: “Küfür, hakaret yapmayınız.” Sanırım beni işten çıkardıktan sonra, daha akıllıca davranmışlar. Her forumun altında: “Burda dile getirilen görüşlerden Superonline sorumlu değildir. Yazıyı yazan sorumludur.” Bir madde koymuşlar ama, bunun hukuki bir karşılığı yok ki.
Yazıyı yazanı bulmak için aradılar mı?
Ak: Hayır… Yazıyı yazanı aramadılar bile. İnternet kafelerin, okulların, işyerlerin olduğu bir yerde kişiyi tesbit etmek çok zor. Benim davada, her ne kadar internetle ilgili bir yasa bulunmasa da, çeşitli yasalar örnek olarak alındı. Cumhuriyet Savcısı, ‘Her ne kadar bu suçlara ilişkin yasal bir düzenleme bulunmasa da’ diyerek, benzetme yoluyla cezaldırılmasını istedi. Basın Yasası, emsal görüldü. Bana, yazı işleri müdürü muamelesi yapıldı. Oysa ben yazı işleri müdürü değilim. Çünkü Superonline basın yasasına tabi değil ve bir gazete çıkarmıyor. Normalde, yazı işleri müdürüne para cezası verilir, oysa benim cezamı paraya çevirmiyor. Yazıyı yazan aranmıyor ve yargılanmıyor. 159-1 maddeden bir yıldan, 4 kez cezalandırılmamı istiyor. Mahkemedeki iyi hal nedeniyle bir yılı 10 aya indiriyor, 4 kez işlendiği için de 40 ay olarak belirliyor.
Neden 4 kez?
Ak: Yazıda, Genel Kurmay, TBMM, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı’na hakaret olduğu için. Şimdi Yargıtay’a başvurduk. Artık Yargıtay’ın kararını bekliyorum.
Şu an bir yerde çalışıyor musunu?
Ak: Şu an, simurg.com.tr adlı kitap evinin, internet editörlüğünü yapıyorum. Burda, internet üzerinden kitap satışı yapıyoruz.
Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi paylasmak için tıklayın