İnternet Torba kanunları konusunda, maalesef dezenformasyon sürüyor. Bunun bir tarafında “internet kanunu yumuşatıldı” şeklinde servis edilen haberlerin payı var, diğer tarafında ise önüne gelen kişilerin (yok bu teknoloji yazarları anlatamıyor, ben annemin anlayacağı dilde anlatıyorum ayağı ile) ordan burdan duyduğu bilgi kırıntıları üzerine dolgu yaptıkları yuvarlak cümlelerle bazen yasanın içindekini şişirerek anlatmaları var.
Bu arada röportaj isteyen bazı yayınlardan gelen soruları görünce; “temiz bir haber” yayınlamanın bir özet yapmanın gerekli olduğunu anladım. Bugün ve dün farklı sektörlerden (hukukçu, medya) toplantı yaptığımız kişilerden gelen soruların da bunda payı var. Şimdi, torba kanunların içinde ne sorunlar var ve biz şu anda nerede duruyoruz konusunu inceleyelim;
5651 sayılı kanunu genişleten yeni torba yasa tasarısı ne getiriyor? Nasıl sonuçlara yol açar?
Aslında 1 değil, 2 torba kanun var. İlki 31 aralıkta, ikincisi 10 ocakta TBMM’ye gönderilmiş durumda.
İlk torba kanundaki maddeler, internet sitelerinin engellenmesini kolaylaştırıyor. Bir trafik karmaşasına yol açıyor ve zaman içinde özgürlüğü engelleyebilir başka sonuçlara gidebilir endişesi var. İlk torba kanundaki maddelerin (bugün yaptığımız tartışmada ortaya çıkan) bir sonucu ise uygulaması tam düşünülmemiş. Bunları aşağıda detay olarak vereceğim.
1ci ve 2ci torba kanundaki maddeler ise; TİB’in bir iç istihbarat kurumu haline dönüştüğünün işaretlerini veriyor. Zaten bugün yayınladığımız diğer bir habere bakarsanız, yakında buraya MİT elemanlarının atandığını göreceğiz gibi duruyor.
İnternet sitelerinin mahkeme kararı olmadan TİB ve Ulaştırma Bakanlığı eliyle kapatılabilecek olması ne kadar vahimdir?
Önce şunu ifade edelim; Ulaştırma Bakanı’nın yetkisi tasarının komisyondan geçişi sırasında kaldırıldı ve bu durum bir “yumuşatma” ifadesi olarak servis edildi.
Öyle mi? yooo.. bakanın bir memurunun (yani TİB Başkanı) kapatması ile bakanın kapatması arasında ne fark var? Hatta belki sezardan çok sezarcı davranan TİB Başkanı ise (kendisini henüz tanımıyoruz) durum daha da vahim..
Diğer yandan soruya dönersek; bahsedilen tedbiren kapatma (yani mahkeme kararı olmaksızın ve 4 saat içinde), vatandaşların yıllardır süren şikayetlerini çözmek olarak veriliyor ve şu ifade kullanılıyor; “vatandaş mahkemelerde sürünüyor ve çözüm bulamıyor”.
Peki bu tedbiren kapatma neye yol açar; bu durumda, mahkeme kapısında sürünen vatandaşın yerini mahkeme kapısında sürünen siteler ve okuyucuları alacak. Hem de öyle böyle değil. Sürekli. Aşağıda örnekleyelim;
Bir kere uygulama açısından sorunların birisi şu; siteler muhatap alınmıyor, sitelere erişim sağlayanlar muhatap alınıyor. Dolayısıyla sitenizde hangi URL’lerin engellendiğini nasıl öğreneceksiniz? Bu düşünüldü mü? Servis sağlayıcı bütün işlerinin ötesinde, devamlı sitelere senin şu sayfan kapandı, şu sayfan kapandı mı diyecek?
Diğer yandan örneğin bir internet sitesinin bir rakibi var; Rakip bu maddeler sayesinde site ile kedi-fare oyunu oynar. Mesela Sulh/Cezaya başvuru ve gece saat 2 de TİB’e şikayet eder. TİB içeriğe bakmadan 4 saat içinde kapatır. Diyelim ki sabah kalktınız sayfa kapanmış. Eğer farkına varır ya da öğrenebilirseniz, hemen mahkemeye gideceksiniz (bu arada dediğimiz gibi bu işlem, vatandaş mahkemede sürünüyor, onları kurtaralım denilerek yapılıyor, yani vatandaş sürünmekten kurtarılırken, siteler mahkemelerde sürünmeye mahkum ediliyor)
Mahkemede ne kadar sürünür ve açtırabilir misiniz soru işareti..
Ama diyelim ki şanslısınız ve 3 günde açtınız. Ertesi gece rakibiniz bu sefer başka bir konuda şikayet edecek. Aynı şema ile ticari itibarınız, almışsanız reklam gelirlerinizle sıkıntıya düşeceksiniz.
Zaten hükümet bugüne kadar Türkçe içeriği desteklemedi ve içerik zayıf. Ancak 50-60 önemli site var. Şimdi iyice ortadan yok olacak ya da yurtdışına gidecekler.
Eğer zaman zaman sunum yapılan TİB kayıtlarına bakarsanız onbinlerce ihbar var. Şimdiye kadar bunun küçük bir kısmı haklı bulunup site engelleniyordu (son zamanlarda bu sayının yükselip, Aile filtresi engellemeleri ile birlikte milyon adede vardığını öğrendik). Şimdi bu durumda o ihbarlar hep kapatma ile sonuçlanacak.
Sayfa bazında engelleme ne gibi sonuçlara yol açar? Örneğin uygunsuz bir tweet otomatik olarak silinebilir mi? Ve onun uygunsuzluğuna kimler karar verecek? Kime göre uygunsuz?
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, uygunsuz kime göre? “şuna” ya da “buna”, hatta bazen “bilhassa” yani “amaçlı”. Yani birisi şikayet etmiş ve “burada benim şahsıma hakaret var, kişilik haklarıma saldırı var” demişse, o tweet blokalanabilir. Bu da URL bloklama dediğimiz konudur. Ayrı bir soruda bunun detayını vereceğim.
Tweet silinebilir mi? Yoo …tweet’i ya atan kişi silebilir ya da hakikaten sorun varsa ve anlatılabilirse Twitter firması askıya alabilir ama bu kanun maddeleri ile o Tweet yokolamaz. Sadece engellenir, bloklanır.
Bloklanan tweet açılabilir mi (haksız kapatılmışsa).. allah aşkına kim uğraşacak bunu açmaya.. tweet açtırmak için mahkemeye giden mi olur? Olsa olsa o tweet yeniden atılır.. Hatta bu bir tweet savaşı olmuşsa da, muhtemelen sonu gelmeyen kapatma-tweet atma aktivitesi meydana gelecek.. Kim kazanır? Ya da sadece twitter için milyonlarca bloklama mı olur? Kanun geçiyor.. göreceğiz hep birlikte..
URL Bloklama Nedir? Neden Kötü?
Sayfa bazında engelleme ilk etapta “aman iyi” şeklinde düşünülebilir. Çünkü sitenin tamamını kapatmıyorsunuz. Ama bu teknik açıdan sorunlu bir durum. Bunu Avustralya denedi ve 2 yıl içinde terk etti (Bkz : Avustralya Filtre Projesi Öldü). Biz Amerika’yı yeniden keşfediyoruz. (Avustralya konusunu ayrıca başka bir yazıda detaylı anlatacağız)
URL kapatma 5-10 sorunlu olay (mesela YouTube üzerinde 5-6 video) için uygulanabilir. Ama bu sayı 1 milyon olursa (site kapatmada 1 adres yani mesela www.youtube.com kapatıyorsunuz ama url kapatmada youtube/video1, youtube/video2 gibi çok sayıda link olacak) bu ülkenin trafiğini yavaşlatacak bir olaydır. Avustralya’da terkedilmesinin önemli bir nedeni budur.
URL kapatmak kısacası, bir site kapatmanın getireceği (mesela YouTube üzerindeki Atatürk videosu olayında olduğu gibi) protestoları önlemeye yönelik bir hareket olacaktır. Yani teknik sorunlara aldırılmadan, görünüş kurtarılıyor.
Erişim Sağlayıcılar Birliği aracılığıyla hangi internet sitelerine girdiğimiz, akıllı telefonlarımıza hangi uygulamaları indirdiğimiz kayıt altına alınacak. Bu fişleme değil midir? Ve önümüzdeki süreçte iş başvurularında, kadrolarda bu fişler dikkate alınır mı?
Girişte bahsettiğimiz ne idiğü belirsiz teknoloji anlatıcılarının yarattığı bazı algılar var. Bugünlerde hiç bu işten anlamayanlar bile, ordan buradan duydukları 3 cümle, arasına yuvarlak cümlelerle dolgu yaparak konuşuyor. Bunlar ordan çıktı. Şu andaki kanunda bu yok.
Ama 18 temmuz 2013’de yayınlanan bir BTK kararında bu var. Onun öncesinde de bazı durumları duyuyor biliyoruz. Örneğin EEKA sunucuları (Bkz : EMO Açıklaması).
Biz buna profilleme diyoruz. Profillemenin reklam boyutu da var. Örneğin TTnet’in kullandığı ve bir dönem konuyu anlayan kişilerin tepkilerine neden olan Phorm böyle bir durum. Ne yazık ki kullanıcıların çok dikkatini çekmedi. Ama ben şu anda ticari profillemeden çok siyasi profillemeye işaret ediyorum. Diğer bir soruda bunu anlatayım.
Profilleme Nedir?
6 aydır dünya bir konuyu konuşuyor ama Türkiye’de yeterince söz edilemiyor. Edward Snowden isimli bir eski CIA elemanı, Amerikan İç İstihbarat kurumu (NSA) in tutup, Google, Microsoft, facebook, Twitter, Instagram gibi 9 büyük internet firmasının bütün bilgilerine ulaştığını açıkladı.
Bu firmalar güya şeffaflık raporu yayınlarlar. Bu raporda ise Türkiye hükümeti bizden şunu istedi vermedik filan derler (Bkz : İnternet Firmalarında Son Dönemde Moda Olan Şeffaflık Raporları Kimin Vicdanını Rahatlatıyor?) ama komik olan şu, meğerse kendi hükümetleri elini sunuculara daldırıp istediğini çekiyormuş..
Peki o hükümet ne çekiyor? Ellerinde Prism diye bir yazılım var. Bu yazılım 1 kişiye ait, telefon görüşmeleri, mailler, sosyal medya harketleri vsvs haberleşme adına düşünebileceğiniz her türlü olanağı alıp, o kişinin profilini çıkarıyor. Yani seks sitelerine bakıyor, bu konuda zayıf, banka işlemlerinde şöyle yapıyor, ya da solcu kitaplar okuyor, hükümete karşı vs gibi.
Bu Türkiye’de var mı? 18 temmuz 2013 tarihinde BTK bir kararını yanlışlıkla sitesine koydu. Yanlışlıkla diyoruz çünkü hemen kaldırdılar. Bu karar diyor ki; “ey ISS bütün trafiğini getir –ses ve data—bana Ankara’da teslim et”. Yani “herkes ne yapıyor, ne konuşuyor ben bakacağım” diyor. Bunu yaparken de hukuku yani bir mahkeme kararını ve suç karinesi olması gerektiğini iplemiyor bile.
Sorun da bu.. Bunu profilleme yapmak için istiyor.
Türkiye’de son 10 yıldır herkes bir “dinleme var” düşüncesinde. Bu düşünceye karşı devlet yetkilileri “o kadar kişiyi dinleyecek kadar eleman nerde?” diye soruyorlar. Ama anlaşılması gereken şey şu “Dinleme yok, kaydetme var”. Yani insanları kaydediyorlar. Bu da bu torba yasa ile gelmiş değil. Uzun zamandır yapılan bir şey.
Bu neye yol açar? Zamanı geldiğinde sizin konuşmalarınızın, videolarınızın, diğer bütün herşeyin ortaya çıkması anlamına gelir.
Ama Zaten ISS’ler Kayıtları Tutmuyor mu? Hatta 2 sene?
İşte yarım yamalak öğrendikleri bilgilerle tehlike yaratıyorlar, dezenformansyon yapıyorlar dediğimiz kişilerin hatalı ifadelerinden birisi budur.
Profilleme ile karıştırılan bir normal durumu da anlatalım ki.. nedir daha iyi anlayınız.. ISS’ler şu anda “şu IP, şu siteye şu saatte girdi, şu kadar kaldı” bilgisini kendilerinde saklıyorlar. Bu bütün Avrupa’da da uygulanan bir durum. Nedeni ise; sizin bir sorunla ilgili olarak yaptığınız mahkeme başvurusu uzun sürebilir. Bu arada “3 ay önce bana saldıran kimdi?” sorusuna cevabı kaybetmemek lazım. Mahkeme ISS’e sorar; şu gün şu saatte şu forumda olan şu IP’ye sahip ve şu kişiye hakaret eden müşteriniz kimdi diye. Bu kayıtlar ona yöneliktir ve ISS sadece haberleşme bilgilerini bilir, haberleşmenin içeriğini bilmez. Çünkü bilmesi anayasal bir hak olan “haberleşmenin özgürlüğüne aykırıdır”. Dikkat önemli nokta burası.
Yani ISSler şu anda içerik hariç haberleşme kaydı tutuyor. Oysa, yeni karar (internet kanunundan bağımsız olarak) bu içeriği de istiyor ve de herkesin ve de mahkeme kararı olmaksızın. Bu konuda uyanık olmak ve vatandaş olarak itiraz etmek gerekir.
Yine bir not; haberleşme hakkı ve özgürlüğü, anayasal bir haktır. Anayasamızca garantilenmişti. Yani bu karar anayasaya aykırıdır. İnsan haklarına da..
Yaklaşan seçim ve yaşanan savaşla birlikte, olan sadece video sitelerine değil, tüm internete olacak gibi gözüküyor. Video engellemeler daha sonra URL engellemeye dönüştü. Seçimin esas savaş alanı galiba video kasetler ve bu kasetlerin yayınlanacağı internet olacak” diyorsunuz. Bu sözünüzü açar mısınız?
Geçtiğimiz seçimde 2 muhalefet partisine (CHP ve MHP) hatırlarsanız video kasetlerle darbe yapıldı. Birinin başkanı diğerinin 10 adayı saf dışı kaldırlar.
Kimler bilemiyoruz. Ama birileri bu kasetleri depoluyor ve gerektiğinde kullanıyor. Bazı AKP yandaşı yazarlar 40 kadar AKP’li milletvekilin seks kasedi olduğunu ve bunların önümüzdeki günlerde ortaya çıkacağını açıkça yayınlarından iddia ediyorlar. Kaldı ki zaten bazı videolar ortaya şimdiden çıktı. Bu videoları gönderdikleri yayınlar ve TVlar çoğunlukla yayınlamıyor. Mesela başbakanın kardeşine ait bir videonun bu yolla Tvlara ulaştığı ve yayınlanmadığı belirtildi ama sonra bu video YouTube ve Vimeo üzerinden servis edildi. Bazı kişiler, özellikle mart ayında çok sayıda videonun servis edileceğini iddia ediyor.
İfade Özgürlüğü
Tabi ki bu arada ifade özgürlüğü toptan gümlüyor. Karikatürleri bile mahkemeye verenler, sadece video vs değil, kendilerinin hoşuna gitmeyen her sayfayı engelletecekler.
Yani güya vatandaş mahkemelerden kurtarılıyor deniliyor ama asıl kurtarılan, bir takım yolsuzluk ya da rüşvet hikayeleri olan kişiler varsa, onlardır. Burada vatandaş kelimesi ancak ironi olabilir.
2‘ci bir Torba kanundan bahsediyorsunuz.. o nedir?
Bir kere şunu soralım; neden Torba kanun yapılıyor? Eğer internete bir kanun yapıyorsanız neden gidip tek başına bir kanun yapmıyorsunuz?
İkincisi neden internet camiası ile oturup konuşmıuyorsunuz. Mesela URL bloklamanın interneti yavaşlatacağını anlatırız. Başka sakıncaları anlatırız. Bugüne kadar defalarca çeşitli başka konularda çalıştık.
Öte yandan.. 1 hafta önce (10 ocak) 2ci bir torba kanun geldi. Bu kanun TİB’e 130 yeni eleman kadrosu ve ilaveten tüm kadronun % 20sini aşmayacak sayıda hakim ve savcı öneriyor. Ama neden? Neden bu kadro bu kadar acilen şişiriliyor?
İnternet Camiasında Yorum şu; TİB artık bir iç istihbarat kurumu haline geliyor.
Bu 2 torba kanun da zaten yetkileri arttırıyor, sorumlulukları yok ediyor.
Ayrıca bugün yayınladığımız diğer bir habere bakın. TİB daire başkanları görevden alındı. MİT’den gelen yeni TİB Başkanının, bu daire başkanları ile diğer elemanların yerlerine MİT’den elemanlar getireceği söyleniyor.
İnternete sansürün boyutları tahmin edemeyeceğimiz noktalara gelebilir mi? Örneğin facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım siteleri, muhalif siteler, bloglar gibi…
Gelebilir. Şu anda yapamıyorlar. Çünkü YouTube örneğinde olduğu gibi büyük bir tepki hem içeriden, hem dışarıdan karşılaşılıyor. Bu hem prestij kaybı anlamına geliyor. O nedenle URL ile belli bölümlerini kapatmaya uğraşacaklar.
Hepsini kapatırlar mı? Eğer biz internetimizi büyük bir tepki dalgası ile savunursak; HAYIR.. Bunu önümüzdeki dönemin gelişmelerine ve internet camiasının yeterli protesto yapıp yapmayacağına göre göreceğiz.
STKlar, kamuoyu, medya olarak bizler, ne yapmalıyız?
Eğer “İnterneti seviyorsanız, KORUYUN, TEPKİ GÖSTERİN, SOKAKLARA ÇIKIN ya da MAİLLER, TELEFONLAR ya da TELGRAFLARLA protestonuzu gösterin. Elinizden ne geliyorsa onu yapın. RedHack komisyon görüşmeleri sırasında telefon numaraları yayınladı ve kilitledi. Bu da bence protestoların bir yöntemiydi.
Diğer yandan muhalefet partilerini zorlayın. Adeta bu torba yasayı destekliyorlar. Bunun mesajını alıyoruz. Bize komisyondaki bazı konuşmalar anlatıldı. Hayretler içinde kaldık.
Son olarak yarın 18 ocak 2014’de Taksimde saat 18:00’de bir protesto olacak. Bu protestoda gaz bombası, dayak, gözaltına alınma vs neler olacak bilemiyoruz ama eğer bugün tepkinizi göstermezseniz yarın internete neler olacağını biliyoruz.
Not : konuyu lütfen bilenlerden dinleyin. Ciddi bir sorun var. Bu sorunu dezenformasyonla kıymetsiz hale dönüştürmeyelim.